Muallim Naci (1850-1893) Muallim Naci 1850 yılında İstanbul’da doğdu. Asıl adı Ömer’dir. Babasının ölümü üzerine dayısının yanına Varna’ya gitti. Orada medrese öğrenimi gördü. Varna Rüştiyesi’nde öğretmenlik yaptı. Sait Paşa’nın özel kâtibi olarak Rumeli ve Anadolu’nun birçok kentini dolaştı. İstanbul’a geldi. Memuriyetten istifa etti. Ahmet Mithat Efendi’nin önerisiyle Tercüman-ı Hakikat gazetesinde edebiyat sayfasını yönetmeye başladı. Ahmet Mithat Efendi tarafından Tercüman-ı Hakikat’i eski edebiyat yazılarının sözcüsü durumuna getirmekle suçlanınca istifa etti. Başka gazetelerde çalıştı. Galatasaray Lisesi ve Mekteb-i Hukuk’ta edebiyat öğretmeni olarak çalıştı. Yaşadığı dönemde, Recaizade Mahmut Ekrem ekolüne karşı klasik edebiyatı savundu. Recaizade Mahmut Ekrem’in Zemzeme adlı şiir kitabına karşılık “Demdeme” adlı eleştiriyi kaleme aldı. Aruzu Türkçeye ustalıkla uygulamıştır. Servetifünun sanatçılarını etkiledi. Şiirinin yanında edebiyat tarihi ve sözlük çalışmalarıyla da ilgi çekti. Sanatçı, daha sonraki yaşamında Yeni edebiyatı tümüyle kabullenecek ve Batılı anlamda başarılı edebiyat örnekleri verecektir. Edebi Kişiliği Tanzimatçılarla aynı dönemde yaşamasına rağmen sanat anlayışı bakımından onlardan ayrılır. Eski şiirin temsilcisi olarak tanınmasına rağmen Batılı şiir tarzında başarılı örnekler yazmıştır. Türk edebiyatında eski-yeni tartışmasında eski edebiyat taraftarlarının öncüsü olmuştur. Gelenekçi şiir anlayışının temsilcisidir. Şiirlerinde yalın ve sade bir Türkçe kullanmıştır. Halk edebiyatı nazım biçimlerinden faydalanmıştır. Şiirlerinde yalnızlık, gurbet, doğa, karamsarlık ve milli duyguları işlemiştir. Aruz ölçüsünü kullanmıştır. Köyden söz eden ilk şiiri yazmıştır. (Köylü Kızların Şarkısı) Çocukluk anılarını anlatırken sade bir dil kullanmış ve en sade Tanzimat nesrini o yazmıştır. Recaizade Mahmut Ekrem’le girdiği kafiye tartışmasıyla tanınır. Ekrem’in “kulak için kafiye” anlayışına karşı “göz için uyak” anlayışını benimsemiştir. Muallim Naci eski-yeni tartışmalarından “Demdeme” başlıklı yazılarında Recaizade Mahmut Ekrem’in “Zemzeme”lerine karşılık görüşler beyan eder. Bu tartışmaya “abes-muktebes” tartışması da denmiştir. Eserleri Şiir: Terkib-i Bend-i Muallim Naci Ateşpare (1883), Şerâre (1884), Fürûzan (1885), Sümbüle (1889), Yadigâr-ı Naci (ölümünden sonra Şeyh Vasfi tarafından ilk şiirleri ile gazete ve dergilerde kalmış şiirlerinin bir araya getirildiği eser 1896). Eleştiri: Muallim, Demdeme I-II-III, Yazmış Bulundum. Anı: Medrese Hatıraları, Ömer’ in Çocukluğu. Sözlük: Lügat-ı Naci. Araştırma: Osmanlı Şairleri, İstilahât-ı Edebiyye (Divan edebiyatı hakkında bilgi verir.), Esâmi. Mektup: Muhaberat ve Muhaverat, Şöyle Böyle, Mektuplarım. Oyun: Heder, Musa Bin Ebi’l-Gazan yahut Hamiyet.
Ufak bir bilgi yanlışını düzeltelim: Muallim Naci 1893 yılında vefat etmiştir. Dolayısıyla 1895 yılında başlayan abes-muktebes tartışmasında yer almamıştır. Kafiye kulak içindir tartışması Recaizade ile Muallim Naci’nin taraftarları arasında gerçekleşmiştir.Yanıtla
İlk öğretmen, yani hace-i evvel lakabı Muallim Naci’ye ait değil midir? Acil cevap bekliyorum :(Yanıtla
Teşekkür ederim. Güzel bir çalışma. Endülüs okumalarım esnasında Muallim Naci’ye ait “Heder, Musa Bin Ebi’l-Gazan Yahut Hamiyet” diye yaklaşık 30 sayfa civarında bir şiiri var. Bu şiiri tercüme edildi mi, piyasada bulunabilir mi? Bu konuda yardımcı olabilirseniz sevinirim.Yanıtla