Servetifünun Döneminde Mensur Şiir “Şiir yönü ağır basan düz yazı” anlamına gelen mensur şiirin yaygınlaşması ve edebiyata yerleşmesi Servetifünun Döneminde görülür. Bu dönemde şiirle düz yazı arasındaki farklar azalmış ve şairler, şiirlerini düz yazıya yaklaştırmışlardır. Bu durumun benzeri ise nesir yazarları arasında görülür. “Şiir şeklinde yazılmış düz yazılar” olan mensur şiirlerin ilk örnekleri Tanzimat edebiyatı sanatçıları tarafından verilmiştir. Ancak mensur şiiri bir edebî tür olarak görüp onun üstünde çalışanlar ise Servetifünun sanatçıları olmuştur. Girye-i Tabiat Sema-yı sahrayı kesif bir sütre-i matemî istila etmiş, etrafı hazin bir zulmet kaplamış, derin bir sükut içinde baranın aheste aheste sükutundan başka bir şey işitilmiyor. Şems, bulutlar arasında o derece kesif görünüyor ki bir perde-i şirişk altındaki gözleri andırıyor. Mevcudat, matem-i tabiate karşı hazin hazin sükût ediyor. Sema giryelerini saçmakta devam ediyor. Tabiatın şu hal-i melal-engizi beni meclub etti. Sıklet-i baran altında dallarını sarkıtmış olan ağacın altına oturdum. Gözlerim sahranın menazır-ı ye’s-amizini müştakane, mütelezzizane dolaştı. Kalbimde bir memnuniyet-i hazine hissediyordum. Mevcudatı benimle beraber girye-nisar-ı yeis görmekte garip bir lezzet buldum. Halit Ziya Uşaklıgil Bu metinde de görüldüğü gibi mensur şiir, duygu ve hayal dünyamızı etkileyebilecek herhangi bir konuyu, kısa ve çarpıcı bir şekilde, şiirin cümle yapısını ve ahengini koruyarak, şairane bir hava ile ölçü ve uyağa bağlı kalmadan düz yazı şeklinde anlatan edebî türdür. Servetifünun sanatçıları, yüzlerini Batı edebiyatı ve kültürüne dönmüşler ve Batı edebiyatında da özellikle Fransız edebiyatını örnek almışlardır. Mensur şiir ilk olarak Fransız edebiyatında görülen, Charles Baudelaire, İsidore Duacasse ve Arthur Rimbaud gibi şairlerin oluşturduğu bir edebî tür olmuştur. Türk okuru mensur şiir örnekleriyle ilk olarak Şinasi’nin şiir çevirileriyle tanışır. Daha sonra diğer Tanzimat sanatçıları değişik örnekler verse de batılı anlamda ilk başarılı mensur şiir örnekleri Halit Ziya Uşaklıgil tarafından verilmiştir. Aynı zamanda bu türün ismini de koyan sanatçıya göre mensur şiir; “Kısa, küçük, hemen zihne doğdukları gibi kâğıt üzerinde rast gele atılıvermiş duygulardan, yol üstünde toplandıkları gibi teklifsiz, tasnifsiz çizilivermiş çizgilerden ibarettir.” Yazdığı mensur şiirlerle edebiyat dünyasına atılan Halit Ziya, Batılı mensur şiirleri kendisine örnek almış ve bu türün edebiyatımıza yerleşmesini sağlamıştır. Benzerlikleri Her iki edebî türde de ahenk önemlidir. Mensur şiirde ahenk kelime tekrarları ve secilerle sağlanır. Kelime dizimi düz yazıdan farklı olarak ahenk sağlayacak şekilde yapılır. İşlenen temalar ve anlatılan duygular benzerlik gösterir. Mensur şiir, aynen şiirde olduğu gibi duyguları anlatmak amacıyla yazılır. Kullanılan dil benzerlik gösterir. Özellikle de Servetifünun topluluğunun şiirdeki dil anlayışı mensur şiir için de geçerlidir. Şiirde olduğu gibi edebî sanatlara yer verilir. Duygu ve hayaller düz yazıda olduğu gibi uzun uzun değil, kısa bir alanda anlatılır. Farklılıkları Bu iki türün en önemli farklılığı yapı yönündedir. Şiir dize ve ölçülerle yazılırken mensur şiir düz yazı şeklinde yazılır. Ahenk önemlidir; ancak şiirde ahenk kafiye ile sağlanırken mensur şiirde kafiye ve redif kullanılmaz. “Mensure” adı da verilen mensur şiirin önemli temsilcilerinden olan Halit Ziya Uşaklıgil ilk mensur şiirlerini “Aşkımın Mezarı” adıyla Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayımlamıştır. 1891 ‘de “Mensur Şiirler” ve “Mezardan Sesler” başlığıyla mensur şiirlerini yayımlamıştır. Bu türün bir diğer önemli ismi olan Mehmet Rauf’un “Siyah İnciler”; Yakup Kadri”nin “Okun Ucundan” ve “Erenlerin Bağından” adlı eserleri edebiyatımızdaki önemli mensur şiir örnekleridir. Bu türde diğer Servetifünun sanatçıları da eserler vermiştir. Fakat mensur şiir, Servetifünun Edebiyatından sonra popülerliğini kaybetmiş ve fazla yaygınlaşmamıştır. Servetifünun Edebiyatında mensur şiirin önemsenmesinin iki önemli sebebi vardır. Bunlardan birincisi, Batıyı özellikle de Fransız edebiyatını günü gününe takip etmeleridir. Zira mensur şiir Servetifünun Döneminde Avrupa’da özellikle de “sanat için sanat” görüşüyle ortaya çıkan topluluklarda büyük rağbet görmüştür. İkincisi ise mensur şiirin Servetifünun sanatçılarının sanat anlayışına bire bir uymasıdır. Konuşma dilinden farklı bir dil arayışı içinde olan ve duyguları önemseyen Servetifünun sanatçısı mensur şiire önem vermiştir.
Öğretmenimiz hiç bir şekilde not tutturmuyor. Edebiyat dersini buradan takip ediyorum. Teşekkürler…Yanıtla