Haldun Taner (1915-1986)

Haldun Taner

16 Mayıs 1915’te İstanbul’da doğan sanatçı Hukuk Fakültesi profesörü Ahmet Selahattin’in oğludur. Ortaöğrenimini 1935’te Galatasaray Lisesinde tamamlamış ve devlet tarafından Almanya’ya Heidelberg Üniversitesine gönderilmiştir. Siyasal Bilimler Fakültesine devam eden sanatçı, zatürree olunca eğitimini yarıda bırakıp 193’8’de İstanbul’a dönmüştür. 1950’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Filolojisi Bölümü’nü bitirerek Sanat Tarihi Kürsüsü’nde asistan olmuştur. 1950’den sonra İstanbul Edebiyat Fakültesi, Gazetecilik Enstitüsü’nde, LCC Tiyatro Okulu’nda binlerce öğrenci yetiştirmiştir. İki yıl Viyana’daki Max Reinhardt Tiyatro Akademisinde öğrenim görmüş ve Viyana’daki bazı tiyatrolarda reji asistanı olarak çalışmıştır. Türkiye’ye dönüşünde Gazetecilik Enstitüsü’ndeki derslerine devam etmiştir. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yapan sanatçı, Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile birlikte Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nu kurmuştur. 7 Mayıs 1986’da İstanbul’da yaşamını yitirmiştir.

Edebi Kişiliği:

  • Yazın yaşamına skeçler yazarak başlayan Haldun Taner, öykü ve tiyatrolarıyla adını duyurmuştur. Özellikle 1960’tan sonra daha az hikâye yazarak tamamıyla tiyatro türü üzerine yoğunlaşmıştır. Yazarın ayrıca fıkra, gezi türlerinde de eserleri vardır.
  • Türk tiyatrosunda izleyiciyi kabareyle buluşturan, epik tarzını ilk defa deneyen ve edebiyatımızın ilk epik tiyatrosu “Keşanlı Ali Destanı’nı yazan sanatçıdır. Bu eser 1964 yılında 275 kere temsil edilerek büyük bir başarıya imza atmıştır.
  • Olayı ön planda tuttuğu, klasik örgülü hikâyeler yazan Haldun Taner, hikâyelerinin bu yapısı ile kesit hikâyeleri kaleme alan Sait Faik’ten ayrılmıştır.
  • Gözlem ve mizaha önem verdiği hikâyelerinde büyük şehirde bozulmuş, sonradan görme, harb zengini, gösterişçi, züppe, açgözlülükle para vurmuş, fazilet ve maneviyattan yoksun kişileri anlatmış olan yazar, oluşturduğu şahıs kadrosunda genellikle toplumun yozlaşmış insanlarına yer vermiş ve Sait Faik’in kişilere sevgiyle yaklaştığı bakış açısı yerine onların kusurlarını yüzüne vurmaktan kaçınmamıştır.
  • Eserlerinde entrikalı, sürprizli ve güldürücü olaylara yer veren Haldun Taner’in canlı, neşeli, nükteli, yergi ve alay taşıyan, İstanbul konuşmasıyla örülmüş bir üslubu vardır.
  • Tiyatro ve hikâyelerinde yer yer bilgiler vermesi, ansiklopedik bilgisinin zenginliğini gösterme amacında olması okuyucusuna Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi üslubunu hatırlatır.
  • Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nu kurmuş olan Haldun Taner, oyunlarında meddah geleneği ve tuluat tiyatrosunun özelliklerinden yararlanmıştır.
  • Tiyatro yapıtlarını üç döneme ayırabiliriz:
    • 1.Evre: (1949-1962) Yanılsamacı anlatımla, iyi kurgulu oyunlar yazdığı evredir. Bu dönem oyunları: Huzur Çıkmazı, Fazilet Eczanesi, Günün Adamı ve Değirmen Dönerdi, Dışarıdakiler, Lütfen Dokunmayın
    • 2.Evre: (1964) Temel çıkış noktası Brecht’in “epik” tiyatro anlayışıdır. Geleneksel tiyatromuzdan yararlanmıştır. Önce ulusal sonra toplumsal bir yazardır. Bu dönemin oyunları: Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Ayışığında Şamata, Zilli Zarife.
    • 3.Evre: (1962’den sonra) Kabare türündeki oyunları yer alır. Bu evre asıl Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nun kurulduğu 1967’de başlar. Bu dönemin oyunları: Vatan Kurtaran Şaban, Bu Şehr-i Sitanbul ki, Dün… Bugün, Mevzumuz Aşk ü Sevda, Dekorumuz Deniz Derya, Yar Bana Bir Eğlence, Hayırdır İnşallah.

Kısaca özetleyecek olursak;

  • Gazetelerde fıkralar, söyleyişler yazmış, başyazarlık yapmıştır.
  • Edebiyatımızda oyun ve öykü yazarı olarak tanınmıştır.
  • Oyunlarında çağın değişen olaylarını (toplumsal olaylarını) ve sorunlarını işlemiştir.
  • İlk oyunlarında sonra epik tiyatro türünde eserler vermiştir. Türk edebiyatında ilk epik tiyatro örneği olan “Keşanlı Ali Destanı”nı yazmıştır.
  • Güncel olayları konu alan eleştirel oyunları seyirciye sunabilmek için kabare tiyatrosunun kuruluşuna öncülük etmiştir. Dört arkadaşıyla birlikte Devekuşu Devlet Tiyatrosu’nu kurmuştur.
  • Modern Öykünün edebiyatımızdaki temsilcisidir.
  • Öykülerinde konu, olay ve kişi çeşitliliği vardır.
  • Çok iyi bir gözlemcidir. Okurlarını gerçeklerle karşı karşıya getirir.

Eserleri:

  • Öykü: Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Konçinalar, Yalıda Sabah, Tuş, Yaşasın Demokrasi, Ayışığında Çalışkur, Kızıl Saçlı Amazon
  • Tiyatro: Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Huzur Çıkmazı, Fazilet Eczanesi, Günün Adamı ve Değirmen Dönerdi, Dışarıdakiler, Lütfen Dokunmayın, Eşeğin Gölgesi, Ayışığında Şamata
  • Kabare oyunları: Bu Şehr-i Sitanbul ki Dün… Bugün, Mevzuumuz Aşk ü Sevda, Dekorumuz Deniz Derya, Yar Bana Bir Eğlence, Hayırdır İnşallah, Vatan Kurtaran Şaban, Astronot Niyazi (Zeki Alasya ile), Ha Bu Diyar(dört yazarla), Dev Aynası (dört yazarla), Yalan Dünya (üç yazarla), Çıktık Açık Alınla (beş yazarla)
  • Düzyazı: Yapboz Tahtası Devekuşuna Mektuplar I, Önce İnsan Devekuşuna Mektuplar II, Düşsem Yollara Yollara, Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil, Hak Dostum Diye Başlayalım Söze, Çok Güzelsin Gitme Dur, Koyma Akıl Oyma Akıl, Berlin Mektupları

Keşanlı Ali Destanı: Oyun, Cumhuriyetin ilk yıllarından Demokrat Parti dönemine kadarki süreçleri yalın bir dille eleştirel bir bakışla gülmece tarzında yorumlar. Keşanlı Ali, yoksul bir gecekondu mahallesi olan Sineklidağ’da oturur. Mahallenin belalısı Çamur İhsan’ı öldürmekten hapse düşer, hapisten bir kahraman olarak çıkagelir. Ali’nin iki dramı vardır: Birincisi, suçsuzdur; ikincisi, âşık olduğu Zilha, Çamur İhsan’ın yeğenidir ve ona düşmanca davranmaktadır. Muhtar seçilen Ali, Sineklidağ’da yeni bir düzen oluşturur. Zilha ile evlenir ama Ali’yi çekemeyenler Çamur İhsan’ın gerçek katili olan Cafer’i onun üzerine salarlar. Cafer, Ali’yi vurur. Bu acıyla Ali silahı aldığı gibi Cafer’i öldürür ve tekrar hapse döner ama Keşanlı Ali Destanı ömür boyu sürecektir.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir