YGS Türkçe Deneme Sınavı-49

1. Şair adını hak etmiş tek bir sanatçı gösterilemez ki bir davayı savunmak bir düşünceyi yaymak, bir sorunu doğrulamak için şiir yazmış olsun.

Altı çizili bölümün cümleye kattığı anlam aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?

A) Ancak biçimle içeriği özgün biçimde bir araya getirenlere gerçek şair denir.

B) Bizim edebiyatımızda birçok tür, gerçek değerini yıllar sonra bulmuştur.

C) Eleştirilerinde öznel tavır takınan kişiler, birçok sanatçının hakkını yemiştir.

D) Nesnel değerlendirmeler yaparak sanatçının hakkını teslim etmektir eleştiri.

E) Bir yazar da haksızlıklar karşısında sessiz kalmayacak kadar insani özellikler taşır.

 

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir deyim açıklamasıyla birlikte kullanılmıştır?

A) İki ayrı iş için yatırım yaptı, ipin ucunu kaçıracak diye endişeleniyorum.

B) Başlangıçta basit bir şakalaşmaydı bu, ama sonra iş inada bindi.

C) Ahmet'in içi dışı birdir, ne düşünüyorsa hemen söyler.

D) Bir yandan yemeğini yiyor, bir taraftan da o günkü gazeteye göz gezdiriyordu.

E) Sınavdan önce ders çalışmıyor, şimdi de karşımda gazel okuyorsun.

 

3. (I)Perdeyi bir daha (II)şişirdi (III)rüzgâr

(IV)Odamda (V)dolaşan şöyle bir ses var.

Numaralanmış sözcüklerden hangi ikisi gerçek anlamı dışında kullanılmıştır?

A) I – II   B) II – III   C) I – III   D) III – IV   E) II – V

 

4. Vaktiyle bir bilge, herhangi bir tartışmaya başladığımız zaman artık gerçeği aramayı bir tarafa bıraktığımızı ve kendimiz için mücadele etmeye başladığımızı söylemişti.

Aşağıdaki cümlelerden hangisi sözü edilen kişinin düşüncesi ile anlamca aynı doğrultudadır?

A) Tartışma, çoğu zaman gerçeğe ulaşmanın en kolay yoludur.

B) Tartışmanın bir sonuca ulaşması, tartışanların birbirlerini dinlemesi ile mümkündür.

C) Bildiklerine güvenen insan, bilgileri konusunda tartışmaktan çekinmez.

D) Tartışan kişinin amacı bir şeyler öğrenmek değil, kendi düşüncelerini kabul ettirmektir.

E) Bir konuda tartışmaya girmek, dönüşü olmayan yola girmeye benzer.

 

5. I. Yazmaya başladığı günden bu yana yaşamdaki çelişkilere ayna tuttu.

II. Olay anlatımında kendine özgü sözcükler ve hiç duymadığımız deyimler kullanıyor.

III. Her nedense bütün hikâyelerinin adlarını insan adlarından seçiyor.

IV. Anlatımda yalınlığa özen göstermesi, yazdıklarının anlaşılmasını kolaylaştırıyor.

V. Yakından tanıdığı çevreleri anlatması, yazdıklarını çekici kılıyor.

Numaralanmış cümlelerden hangi ikisi sanatçının üslubu ile ilgilidir?

A) I. ve II.   B) II. ve III.   C) III. ve IV.   D) IV. ve V.   E) II. ve IV.

 

6. Geçen haftaki yazın ile ilgili düşüncemi sormasaydın söylemeyecektim, —- söylemem gerek.

Bu cümledeki boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesiyle cümle en uygun biçimde tamamlanabilir?

A) sormana karşın

B) öyleyse

C) ne yazık ki

D) bunu bildiğim için

E) mademki sordun

 

7. Her devirde yeni zevkle eski zevk çarpışır. Eski sanat anlayışı ayakta kalabilmek için belli bir süre direnir —-

Bu cümleler en uygun biçimde aşağıdakilerden hangisi ile sürdürülebilir?

A) bu çatışma çağlar boyunca var olmuştur.

B) her yeni sanatçının yazdıkları, zaman içerisinde okuyucunun ilgisini çeker.

C) daha sonra yeni bir sanat zevki egemen olur.

D) toplumun beğenisi, yeni bir anlayışın ortaya çıkışında etkili olur.

E) eskinin önemi zaman içinde daha iyi anlaşılır.

 

8. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde boş bırakılan yere virgül (,) konulmaz?

A) Gürültüden rahatsız olan ihtiyar, çocuklara bağırıp ( ) çağırdı.

B) Odasına girdi ( ) kapıyı içeriden kapattı.

C) Hayatımda büyük bir dönüm noktası var ( ) diyordu.

D) İnsan buraya gelince bir rahatlık ( ) bir huzur buluyor.

E) Usta yazar ( ) uzun bir aradan sonra yeni bir kitap yayımladı.

 

9. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde yer alan altı çizili bölümde herhangi bir ses değişikliği olmamıştır?

A) Alnında biriken terleri mendiliyle sildi.

B) Bahçedeki ceviz ağacının dallarına salıncak kurarlardı.

C) Çocuklar, ağaçların arasında saklambaç oynarlardı.

D) Yaz tatilinde niçin bir yere gitmiyorsunuz?

E) İki arkadaş, önlerindeki işi bitirene kadar omuz omuza çalıştılar.

 

10. "Doğru" sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde sözcük türü yönüyle farklıdır?

A) Bu sözlerin doğru, bunları kabul ediyorum.

B) Doğruyu söylemekten hiç çekinmezdi.

C) Ya doğru düşünmeli ya da hiç düşünmemeli.

D) Doğruyu bulmak için bazen bir ömür az gelir.

E) Binlerce yanlış, bir doğru yerine geçmez.

 

11. Bu (I)ayrılık hiç beklenilmeyen bir günde Kadri'nin bir sözü ile oldu. (II)Aşçıları gitmiş, (III)yerine başka (IV)birini bulamamışlardı. Karıkoca (V)ikisi de sinirliydi.

Yukarıda geçen numaralanmış sözcüklerden hangisi hem yapım hem çekim eki almıştır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

12. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi sözcük türü yönüyle farklıdır?

A) Günlerdir bir sıcak çorbaya hasret kalan çocuk, oldukça bitkindi.

B) İhtiyar, koltuğun kenarına tutunarak doğruldu.

G) Gençliğinde kazandığı tüm serveti, bir iki yılda tüketti.

D) Çocukluk anılarını kitaplaştırmayı hep düşlerdi.

E) Dalgaları birbirine katan o deli rüzgâr nihayet dindi.

 

13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde arasöz kullanılmıştır?

A) Öykü, roman okumaya daha küçük yaşlarda alışmıştım.

B) Anadolu'nun ücra köylerinde kullanılan, unutulmaya yüz tutmuş sözcükleri derliyordu.

C) İstanbul'u, dünyanın gözbebeği olan bu şehri, istemesem de terk ediyorum.

D) Bize de şarkılar yollayın, onlara bizim de ihtiyacımız var.

E) Yaşamı boyunca bir tek şiir yazmamıştı; ama şiir gibi bir hayatı vardı. 

 

14. Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili sözün atılması cümlenin anlamında daralmaya yol açmaz?

A) Magazin türü programları bir daha izlemeyin.

B) Gereksiz yere sözcük kullanımı cümlenin yalınlığını bozar.

C) Bu bölgede, kış mevsiminde yakacak olarak kömür kullanılır.

D) Geçen pazar, gün boyunca hava yağışlıydı; bazen yağmur, yer yer kar yağdı.

E) Kimi zaman küçük bir eksiklik, tüm hazırlıkları anlamsız duruma düşürür.

 

15. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A) Aydın, yalnız kendi kuşağı ile değil, tüm insanların sorunları ile ilgilenir.

B) Yaşadığı ortamın huzurlu olmaması, kişiyi huzursuz eder.

C) Düşünen insan, dünyanın her yerindeki insanların sorunlarına ilgisiz kalamaz.

D) Çalışma, insan olmanın temel koşulu sayılmıştır.

E) Çalışan bir varlık olan insan, başarılarını çalışmasına borçludur.

 

16. "Sınıfa yeni katılan öğrenciye ilgi gösterilince, sınıftakilerle uyumu kolay oldu." cümlesindeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Gereksiz sözcük kullanımı

B) Özne eksikliği

C) Fiilimsi olan sözcükte, gereksiz edilgenlik eki kullanımı

D) Tamlayan eksikliği

E) "yeni" sözcüğünün yanlış yerde kullanımı

 

17. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Konferansın saat sekizde başlayacağı duyurulmuştu.

B) Dinleyiciler salona girmeye başladılar.

C) Kapıdaki görevliler, gelenlerin çantalarını araştırıyorlardı.

D) Konuşma başlamadan, herkes salondaki yerini almıştı.

E) Bütün dinleyiciler, konuşmayı sonuna kadar, ilgiyle takip ettiler.

 

18. Aşağıdakilerden hangisi bir paragrafın başlangıç cümlesi olmaya en uygundur?

A) Bir akşam işten erken çıkmış, eve gidiyordum.

B) Beyoğlu'na doğru şöyle bir uzanayım dedim.

C) Şehrin sokakları da bana yabancı gelmeye başlamıştı.

D) ikinci gün, kayalar arasındaki dar bir patikadan korka korka geçtik.

E) Bu sefer manavdan limonları aldım ve bir solukta eve döndüm.

 

19. Dün geceden beri yağmur yağıyor adaya. "Adaya" diyorum, dün sabah bir ara İstanbul'a gitmiştim, orada yağmıyordu. Yağmaz yağmaz da bir başladı mı durmak bilmez. Yarın, öbür gün kesilir bu yağmur; ortalık gün güneş olur. Günler kısaldı mı kaçıveriyor yazın tadı. Ortalık gün güneşmiş, sıcakmış; kaç para eder?; Gittikçe kısalıyor günler.

Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakileri hangisinden yararlanılmıştır?

A) Betimleme

B) Benzetme

C) Karşılaştırma

D) Tanımlama

E) Öyküleme

 

20. Bu antolojiyi hazırlarken şairlerin doğum tarihlerine göre bir sıralama yapmayı uygun bulduk. Dönemlerine ya da akımlara ilişkin gruplandırma, nereden bakılırsa bakılsın sağlıklı görünmedi bize. Birçok şairin Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet gibi dönemlerin sadece birine yerleştirilmeleri mümkün değildir. Akımlara göre bir sıralama ise çok daha büyük güçlükler taşımaktadır.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı olabilir?

A) Antolojiyi hazırlarken şairlerin doğum tarihlerine göre sıralama yapmak uygun değil midir?

B) Antolojiyi hazırlarken şairlerin sıralamasını hangi yönteme göre yaptınız?

C) Hazırladığınız her antolojide farklı bir sıralama mı yaparsınız?

D) Antolojiyi hazırlarken şiirlerin konularına göre sıralama yapmayı hiç düşünmediniz mi?

E) Böyle bir antolojide şiirlere göre mi yoksa şairlere göre mi sıralama yapmak uygundur? 

 

21. Her ölenin ardından söylenmesi âdet olan: "Bıraktığı boşluk doldurulmaz." sözü, Yahya Kemal için de söylendi. Bizce bu "doldurulamayan boşluk" sözünün hiçbir anlamı yoktur. Ölenin maddi kalıbı söz konusu ise, onun yeri her an doldurulabilir. Ölenin eserleri söz konusu ise, o gitmedi ki veri boş kalsın!

Parçanın son cümlesinde anlatılmak istenenle aşağıdakilerden hangisi anlamca aynı doğrultudadır?

A) Bir sanatçının ölümü, okuyucuları eserlerinden uzaklaştırır.

B) Ölümünden sonra unutulmaması için sanatçının kalıcı eserler vermesi gerekir.

C) Ancak toplumsal konulu eserler veren sanatçı kalıcı olabilir.

D) Sanatçının eserleri, kendisinin ölümünden sonra da yaşar.

E) Gerçek sanatçıların, her dönemde izinden gidenler olur.

 

22. (I) Bir leylek, duvarın dibinde çalımlı çalımlı dolaşıyordu. (II) Gökyüzünden inmiş olmanın üstünlüğü ile, önünden geçmekte olan bir kediye, onu küçümser biçimde baktı. (III) Kedi "tıssss" diye kabardı, sonra korkup kaçtı, duvara tırmandı. (IV) Tepemizdeki çınarın yaprakları tatlı tatlı hışırdıyordu. (V) Leylek onu korkutmanın cakası ile çöplüğe doğru ilerledi. (VI) Biraz önce dökülmüş oian çöpleri karıştırmaya başladı.

Numaralanmış cümlelerden hangisi konunun akışını bozmaktadır?

A) II.   B) III.   C) VI.   D) V.   E) VI.

 

23. Bir ağacın ölümü, büyük bir mimari eserin kaybı gibi bir şeydir. Biz bir asırdan beri ikisine de alıştık. Gözümüzün önünde şaheserler birbiri ardınca suya düşmüş kayatuzu gibi eriyor; kül, toprak yığını oluyor. İstanbul'un her semtinde sütunları devrilmiş, çatısı harap tarihi eserler var. Küçük bir çabayla günün emrine verilecek olan bu eserler her gün biraz daha bozuluyor. Âdeta bir salgından arta kalan ölüler gibi, oldukları yerde uzanmış yatıyorlar.

Bu parçada yazar, aşağıdakilerin hangisi üzerinde durmaktadır?

A) Kent yaşamının eski çekiciliğini yitirmesi

B) Toplumda insanlar arasında yardımlaşma geleneğinin kaybolması

C) Tarihi eserlerin ve eski ağaçların ilgisizlik nedeniyle yok olması

D) Yıkılan tarihi eserlerin yıkıntılarının temizlenmemesi

E) Toplumun geçmişle ilgisini bütünüyle koparmış olması

 

24. Eski zaman şairleri gibi elimi şakağıma koyarak düşünmeyi saçma bulurum. Ben, genellikle yürürken düşünürüm. Birçok mısra geçer aklımdan, düzen veririm onlara. Başkalarına ait mısraları da okurum kendi kendime. Hayalimdeki şiirin ağır ağır şekillenmeye başladığını sezerim. Artık işim kolaylaşmıştır.

Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisi üzerinde durmaktadır?

A) Yalnız başına yürümeyi sevdiği

B) Kendisinin öteki sanatçılardan farklı yönleri

C) Şiirlerini nasıl oluşturduğu

D) Sessiz bir yaşamı ve yalnızlığı sevdiği

E) Şiirlerinin konularını nasıl seçtiği

 

25. Bu kitap şiir üzerine söylenmiş dikkate değer sözleri, faydalı düşünceleri bir araya toplayarak, şiiri gerçekten sevenlerin önüne koymak için hazırlandı. Şiirin kesin bir tanımı olmadığını herkes bilir. İyi şiir yazmanın yollarını öğretmenin de imkansız olduğunu yine şiirle uğraşmış olanlar kabul eder. Bununla beraber bu kitabı okuyup bitirdikten sonra şiir üzerine bilgilerinizin genişlediğini, görgünüzün arttığını göreceksiniz.

Bu parçada özellikle aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır?

A) Şiir tanımının her dönemde farklı olduğu

B) Herkesin, az çok şiirden anladığı

C) Sözü edilen kitabın konusu ve işlevinin ne olduğu

D) Kitabın Türk edebiyatında bir ilke imza attığı

E) Kitabın, şiirle ilgili yaygın düşünceleri değiştireceği

 

26. Kimi sanatçı, günün olaylarına ayna tutar. Kimi de günün dışında görünür, biraz dolaylı ve belli belirsiz eserlerine günün olaylarının gölgesini düşürür. İster açıkça ister çok dolaylı ve çapraşık olsun, ben hiçbir sanatçının yaşadığı günden kurtulamayacağı, her sanatçının az çok günün etkisini yazdıklarında hissettireceği kanısındayım.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Gerçek sanatçı, çağındaki olayların üstüne çıkmayı başarabilir.

B) Yazdıklarıyla kendi toplumunu etkileyen sanatçı başarıya ulaşmış sayılır.

C) Her devrin, o devirde yaşayan tüm sanatçıları etkileyen bir sanat anlayışı vardır.

D) Her sanatçı, yaşadığı dönemden etkilenir ve bu j etkiyi eserlerine yansıtır.

E) Sanatçının çağının olaylarını ele alışı işlediği konuya göre farklılık gösterir. 

 

27. Dün akşam geldim Ankara'ya. Ortalık kararmıştı, yolları iyice göremedim. Bu sabah sokağa çıkınca bir sevinç doldu içime: Ne kadar da özlemişim Ankara'yı. Her yanı gülüyor sanki insanın yüzüne, pırıl pırıl… İstanbul'un o hüzünlü gibi, gamlı gibi bakması yok burada. Buranın ışığı bile daha canlı.

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Devrik cümleler kullanılmıştır.

B) Öyküleyici anlatım biçiminden yararlanılmıştır.

C) Karşılaştırma tekniğine başvurulmuştur.

D) Öznel anlatım biçimi esas alınmıştır.

E) Ortaya atılan bir görüş kanıtlanmaya çalışılmıştır.

 

28. Yazılarım her ay ya da iki ayda bir çıkıyordu. Bu yazılardan dolayı ilk cezalandırılmam 1949 – 1950 öğretim yılı başında Nurgöz'den alınıp Çardak'a tayin edilmemle oldu. Varlık'ta çıkan ilk yazılarım Babıâli'nin bazı kalemlerini şaşırtmıştı. Örneğin, Akşam'da Şevket Rado, bunlara inanılabilir mi, diyerek bir övgü yayımlamıştı.

Bu parçada yazar, kendisiyle ilgili aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?

A) Yazılarının belirli aralıklarla yayımlandığına

B) Yazdıkları yüzünden cezaya çarptırıldığına

C) Edebiyatın değişik türlerinde eser verdiğine

D) Bazı yazılarının kimi yazarlarca övgüye değer görüldüğüne

E) İlk yazılarının etki uyandırdığına

 

29. Yazarlar genellikle duygulu insanlardır. Bir kitabı yayımlanmış, bir dergide bir öyküsü çıkmışsa en tanınmışından en acemisine değin hepsi heyecanlanır, içi içine sığmaz. Ben de onlardan başka değilimdir. Eserim yayımlanınca kendimi, eserin okunduğu kent ve köy evlerinde hissederim bir süre. Okurlarımla yüz yüze gelip konuşmayı, yurdumuzu görmeyi düşünmez olur muyum?

Yazar, bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?

A) Yazarların olaylardan kolayca etkilenen kişiler olduğuna

B) Başka yazarlarla ortak yönlerinin bulunduğuna

C) Yapıtlarının yayımlanmasından ve okunmasından mutlu olduğuna

D) Yapıtlarında yurdun değişik yörelerini konu ettiğine

E) Okuyucuları ile karşı karşıya gelip konuşmayı istediğine

 

30. Bir insan, kendisine yüklenen veya yaşamak için yüklenmek zorunda olduğu her eyleme kendisini veremez. Çünkü insan karşılaştığı her şeye kendisini verebilecek bir güce sahip değildir. Her insanın kendisini verebileceği, coşku duyduğu, tutkuyla sarıldığı iş alanları vardır. Bu arada insanın coşku duymadığı, yaşamak için uğraşmak zorunda kaldığı alanlar da vardır. Kendisini mutlu eden eylemlere girişmek için, kendisi için önemsiz olan aslında hiç sevmediği eylemleri gerçekleştirmek zorunda kalır. Tutkuyla sarılma, kendisini bir şeye vermenin ilk koşuludur. Kendisini verme ile yaratıcı, verimli eylemler arasında bir ilişki vardır.

Bu parçada insan ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Yaşamını sürdürebilmek için hiç ilgi duymadığı işlerde de çalışabileceğine

B) Tutkuyla,coşkuyla başladığı faaliyetlere kendisini verebileceğine

C) İsteyince çalıştığı her alanda başarılı olabileceğine

D) Mutlu olmak için, kimi zaman, istemediği işlerle uğraşmak zorunda kalabileceğine

E) Severek, isteyerek çalıştığı işlerde verimli olacağına

 

31. Büyük eserlerin yalnız büyük konularla yazılacağına artık bugün kanan yok.

Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda anlatılmak istenen düşünceyle aynı doğrultudadır?

A) Büyük eserlerin konuları da daima büyüktür.

B) Büyük konulardan büyük eserler doğmuştur.

C) Sıradan, basit konulardan büyük eserlerin doğduğu görülmemiştir.

D) Günümüzde, her tür konudan büyük eserler çıkarılabileceği kabul edilir.

E) Bir eserin büyüklüğü, işlenen konuyla ilgilidir. 

 

32. Yitirdiğimiz dostların hatırası, çok eski bir şarabın i' acılığı gibi, mayhoş elmalar gibi hoşumuza gider.

Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki cümlenin söyleyiş özelliğini açıklamaktadır?

A) Düşünceyi abartmak amacıyla birden fazla örnek verilmiştir.

B) Düşünce, karşıt kavramlarla belirginleştirilmiştir.

C) Soyut bir düşünce, örneklerle somutlaştırılmıştır.

D) Anlatımda birden fazla duyudan yararlanılmıştır.

E) Anlatıma mecazlarla zenginlik kazandırılmıştır.

 

33. Aşağıdakilerden hangisinin yüklemi geçişsiz fiildir?

A) Gemi, Marmara açıklarında tutuşmuş.

B) Gecenin bu saatinde hangi kapıyı çalacaksın?

C) Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.

D) Biliyorum gölgede senin uyuduğunu.

E) Yeni bir sığınak arıyordu öksüz.

 

34. İnsan değişmezse çürür. İnsanlık değişir, kuşaktan kuşağa değişir.

Bu sözler aşağıdakilerden hangisi ile sürdürülemez?

A) Akıllı insan, bir ömür aynı düşünceye saplanıp kalmaz.

B) Değişim sayesinde canlı kalır her toplum, her birey.

C) Bu değişiklikten bireyin de etkilenmesi kaçınılmazdır.

D) Değişen insan, çevresini de olumsuz etkiler.

E) Toplum değişirken bireyin değişmemesi düşünülemez.

 

35. (I) Bizde, biyografi türündeki eser sayısı çok azdır. (II) Genellikle sanatçı ve eserleri ile ilgili ayrıntılara inilmez. (III) Asım Bezirci'nin "Orhan Veli"si, şairler hakkında yazılmış önemli biyografilerden sayılabilir. (IV) Yazar, eserine O. Veli'nin hayat hikayesiyle başlıyor. (V) Bezirci, O. Veli'nin hayatını, şair olarak ortaya çıkışını, etkilenmesini ve etkilemesini kronolojik olarak, bir araştırmacı titizliğiyle ortaya koymaya çalışmış.

Numaralanmış cümlelerden özellikle hangisinde bir değerlendirme yapılmıştır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

36. Yirmiden fazla deneme ve on dört öykü kitabım var. Ben iki tür arasında bir fark görmem. Her öykü bir denemedir, her başarılı deneme de öyküye yakındır. 1940'lardan bugüne öykü iie denemenin karışımı sayılabilecek yazılar yayımladım. Ben sözü fazla uzatmaktan kaçınırım. Az sayfada çok şey anlatılabilir. Nasıl şiirde yoğunluk gerekliyse öyküde de öyledir, hatta romanda da. Yüz sayfada anlatılan bir olayı, bir yaşantıyı, neden beş yüz sayfa anlatmalı? Bence şiir de öykü de bir mermer yığınından çekiçle parçalar çıkarıp ortaya güzel bir heykel çıkarmaya benzer.

Aşağıdaki cümlelerden hangisi bu parçanın yazarının görüşleriyle uyum göstermez?

A) Öykü ile deneme ortak yönleri olan türlerdir.

B) Sanat eserinin amacı bir güzellik ortaya koymaktır.

C) Yazdıklarımda daha çok kendi yaşantımdan söz ederim.

D) Bir olayın anlatımını gereksiz yere uzatmanın sanata bir katkısı yoktur.

E) Bir öyküde anlam yoğunluğu olmasına önem veririm. 

 

37. Küçük şeylerin derinliklerine inmedikçe, insanlar arasında paylaşılmış gerçeklere yaslanmadıkça ve bütün bunlar temiz bir dille içtenlikle anlatılmadıkça ölümsüz eserler yaratılamaz. Böyle eserlerde yüce, büyük konuların işlenmesi şart değildir. Önemli olan işlenen konunun insanı ilgilendirmesi, konunun ayrıntılı biçimde ele alınmasıdır.

Yazara göre, aşağıdakilerden hangisi ölümsüz eserlerin belirleyici özelliklerinden değildir?

A) Anlatımda içtenlik

B) Açık ve anlaşılır dil

C) Ayrıntıların özüne inmek

D) İnsanların ortak duyuş ve düşünüşlerine dayanmak

E) Toplumun güncel sorunlarını işlemek

 

38. "Cihan Sokak", "Karanfil Sokak" demiyorlar mı tüylerim ürperiyor. Neden "sokağı" değil de "sokak"? Hangi Türkçe bilmez uydurmuş bunu? "Atatürk Bulvar, İzmir Cadde" diyorlar mı? Onlar nasıl dilimize aykırıysa "Hanımeli Sokak" demek de o kadar aykırıdır.  j

Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bazı kuralların dile aykırı olduğu

B) Dilimizin yabancı etkilerle değişmesi

C) "Sokak" sözcüğünün yanlış yapıda kullanımı

D) Türkçeyi kullananlarda dil bilincinin eksikliği

E) İnsanların, dili gelişigüzel kullanması

 

39. —- Sanmıyorum. Öykü yazan, deneme yazan, eleştiri yazan; resim yapan, heykel yapan; müzik besteleyen her sanatçı çağının tanığı olarak geleceğe seslenir Başarılı bir yapıt, yaşanılan çağı aşıp gelecek çağa aynı değerle kaldığına göre tanıklık görevini yerine getirecek güçtedir. Bu gücü kendinde taşır. Geçmiş çağlardan günümüze kalan yapıtları bir düşünelim: Tolstoy'un Savaş ve Barış'ı, Stendhal'in Parrna Manastırı, Dostoyevski'nin Budalası çağlarının birer tanığıdır.

Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) Yaşadığı çağa tanıklık etmek sanatçının tek amacı mıdır?

B) Yapıtlarının ne ölçüde ilgi gördüğünü önemsemeyen sanatçı var mıdır?

C) Bir sanatçı için yaşadığı çağa ayna tutmak çok önemli midir?

D) Yalnız büyük sanatçılar mı yaşadıkları toplumu yansıtmışlardır?

E) Yaşadığı çağın tanığı olmayan büyük yazar var mıdır?

 

40. Yıllar boyunca pek çok arkadaşıma: "Şu an ne hissediyorsun?" diye sordum. Bu soruyu birbirinden farklı ortamlarda soruyordum. Verilen cevapların çok az bir kısmı o an içinde bulunduğumuz ortamla ilgiliydi. Cevapların büyük bölümü ise cevap veren kişinin ya geçmiş yaşantısıyla ya da geleceğe yönelik planlarıyla ilgiliydi. Oysa insanlar, o an içinde bulundukları dış dünyayı ve sahip oldukları iç dünyayı fark edip bir şeyler söyleyebilirler. Mutluluk, coşku ya da rahatsızlıklarını ifade edebilirler. Bunları söylemek, içinde yaşanılan anı fark etmek demektir. Bizler içinde bulunduğumuz ortamı ve kendimizi fark ederek o anı dolu dolu yaşamak yerine, çoğunlukla dünü ya da yarını düşünmeyi alışkanlık haline getirmişiz.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Akıllı insan kendini nelerin mutlu edeceğini bilir.

B) İnsan geçmişte yapamadıkları için üzülürken geleceği de elinden kaçırır.

C) İnsanların çoğu bulunduğu anı yaşamak yerine geçmişi ya da geleceği düşünür.

D) Geleceği ile ilgili ayrıntılı planlar yapmaya girişen kişi yaşamdan tat alamaz.

E) Her insan, yaşadığı ya da tanık olduğu olaylardan az ya da çok etkilenir.

 

CEVAP ANAHTARI

1-A  2-C  3-E  4-D  5-E  6-E  7-C  8-A  9-E  10-C  11-B  12-A  13-C  14-B  15-C  16-D  17-C  18-A  19-E  20-B  21-D  22-C  23-C  24-C  25-C  26-D  27-E  28-C  29-D  30-C  31-D  32-C  33-A  34-D  35-E  36-C  37-E  38-C  39-E  40-C


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir