Edebiyat ve Toplum İlişkisi

Sosyal ihtiyaçları karşılamak için etkileşen ve ortak bir kültürü paylaşan çok sayıdaki insanın oluşturduğu birlikteliğe toplum denir.

Toplumların kendine ait bir kültür ve sanat yaşamı vardır. İnançlar, gelenekler, din gibi öğeler her toplumda farklı kültürlerin oluşmasında etkili olur.

Edebiyat ise toplumsal yapıyı oluşturan kültürel öğelerden biridir. Sözlü ve yazılı ürünler aracılığıyla toplumun kültürel birikimini oluşturur.

Edebiyatın temel konusu insandır. Her edebi ürün temelde insanı, insan ilişkilerini yani toplumu ele alıyor demektir.

Toplumsal yaşamın sürekli bir değişim ve gelişim içinde olduğu düşünüldüğünde edebiyat da bu değişimden etkilenir veya bu değişime katkı sağlar. Dolayısıyla edebiyatla toplum arasındaki etkileşim iki yönlüdür. Yani edebiyat hem toplumdan etkilenir hem de toplumu etkiler.

Sanatçı, bilinçli bir tercihle toplumu eserine yansıtır. Savaşları, afetleri, yaşanan sıkıntıları, aile yaşamını, günlük yaşam içinde koşuşturan insanları vb. bilerek ve isteyerek eserine alır.

Sanatçı bazen soyut ve bireysel konulardan bile söz etse onun duygu dünyasını şekillendiren şey toplumsal gelişmeler ve topluma ait kültürel öğelerdir. Öncelikle edebiyat sanatçısının malzemesi dildir. Dil, toplumun en önemli iletişim araçlarından biridir, toplumun duyuş ve düşünüş biçimlerinin oluşmasında etkilidir. Edebiyatçı da bu etkiden kurtulamaz.

Edebiyatın doğrudan toplumsal bir işlevi de vardır. Edebiyatı bu açıdan değerlendirenler, sosyal problemlerin çözümünde edebiyatı bir eğitim aracı gibi görmüştür. Bu yönüyle edebiyat sadece bir süs ve eğlence aracı olarak görülmemiş, kişi ve toplum yaşamını da etkilemiştir.

Edebiyatçı toplumsal sorunlara karşı ilgisiz kalmaz, sosyal bir duyarlılıkla hareket eder. Ayrıca edebiyat, kültürel mirasın gelecek nesillere taşınmasını sağlar. Böylece toplumu etkilemesi, çağıyla sınırlı değildir. Tüm zaman ve mekânlarda etki gücüne sahiptir.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir