Ağıt Ölen kişilerin ardından duyulan acıyı, üzüntüyü dile getirmek için söylenen şiirlerdir. Deprem, yangın, sel gibi doğal afetlerle ilgili de ağıtlar yakılmıştır. Ağıt söyleme işine ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denmektedir. Ağıtların özellikleri şunlardır: Ağıtlar, başından acı bir olay geçen ya da ölen kişinin iyiliklerinden, yiğitçe davranışlarından ve yaşamındaki önemli olaylardan söz eder. Belli geleneksel hareketler eşliğinde kendine özgü ölçü ve uyaklarla söylenir. Türklerde ağıt geleneği çok eskidir. Anadolu’nun hemen her yerinde söylenir. Ağıtlar yarı anonim folklor ürünleri arasında da sayılabilir. Türkçede 7, 8 ve 10 heceli ağıtlar yaygındır. En çok rastlanılanı 8 hecelilerdir. Kimi şairler koşma nazım biçimiyle ağıtlar da söylemiştir. Ağıtın, İslamiyet öncesi Türk edebiyatında karşılığı “sagu”, divan edebiyatında karşılığı ise “mersiye’dir. Ağıt Örnekleri Çeyizim sandıkta basılı kaldı Kınalar ellerde yakılı kaldı Bayrağım ağaçta asılı kaldı Düğünüm mahşere kaldı neyleyim? Babam resmimi de duvara assın Yavrum dedikçe de resmime baksın Ilıdı suyum da getirin tasın Düğünüm mahşere kaldı neyleyim?
“Gider gider kabristanı yoklarım, Döner döner boş yuvayı beklerim, Yetmiş yıldır bir armağan saklarım, Armağanı arkasına kaldı de(yi)n varın, Hep sevileri mahşere kaldı de(yi)n varın.” Bu, anneannemin 9 yaşında nişanlanıp 15’te evlendiği, bir yıl birlikte yaşayıp da askere gidip Diyarbakır’da askerde ölen Halim’ine söylediği ağıtmış. 86 yaşında ölümünden 15-20 gün kadar önce bunu kendi kendine söylüyormuş, annem içeri girivermiş ana ne diyorsun diye sormuş, bu ağıtı tekrar söylemiş de arkasına dönüp ağlamaya başlamış.Yanıtla
Tüm halk şiiri nazım şekillerinin açıklamasını buradan baktım sayılır. Umarım doğru cevaplardır. Çok teşekkürler.Yanıtla