Divan Şiirinde Akımlar Divan şiirinde akımların varlığından söz etmek oldukça güçtür. Çünkü Divan edebiyatının kendisi, dayandığı dinsel nitelikli dünya görüşü, kurallara bağlanmış şekli, yinelenen mazmunlarıyla başlı başına bir akımdır. Altı yüz yılı aşkın gelişim sürecinde, biçim yetkinliğine, söyleyiş ustalığına ulaşmış ozanların çevresinde ya da izinde kümelenmeler görülür yalnızca. Nazirecilik bunun en somut örneğidir. Edebiyat tarihlerinde rastlanan Baki okulu, Nedim okulu gibi nitelemeler bu açıdan değerlendirilmelidir. Toplum yapısını altüst edecek dönüşümlerin gerçekleşmeyişi ve dine dayalı dünya görüşünün egemenliği sanatta, gerek öz gerekse biçim açısından yeni oluşumları önler. Yeni gibi görünen arayışlar, eğilim düzeyini aşamadan, divan edebiyatının ilkeleri, başka deyişle kalıpları içinde döner durur. Divan Edebiyatındaki başlıca akımlar şunlardır: Sebk·i Hindi Akımı Hindistan’da ortaya çıkmış İran üzerinden divan şairlerini etkilemiştir. Türk edebiyatında 17. yy’da görülmüştür. Şiirde anlam derinliği önemsenmiş bunun için hayal gücünden yaralanılmıştır. İnsan ruhunun çektiği acılar dolayısıyla da tasavvuf bu tarz şiirlerin ana konusunu oluşturur. Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalarla yüklü, bağlaçlarla örülü ağır bir dil kullanılmıştır. Sanatlı ve süslü ifadeler hayal gücüyle birleşince soyut, güç anlaşılır bir dil ortaya çıkmıştır. Anlatımlar sanatlı, süslü, soyut ve semboliktir. Naili, Neşati ve Şeyh Galip Sebk-i Hindi akımının en önemli temsilcileridir. Türkî-i Basit (Sade Türkçe/Mahallileşme) Akımı 15. yy’da divan şairi Necati’nin başlattığı bir akımdır. Mahalli konular, günlük yaşayış şiire girmiştir. Halk zevkine yaklaşılmıştır. Soyuttan çok somut güzeller ve güzellikler işlenmiştir. Günlük konuşma dili, deyim ve atasözleri şiirde kullanılmıştır. Bu akım 18. yüzyıl şairi Nedim‘le doruk noktasına ulaşmıştır. Nedim, halk şiirindeki türküye yakın olan “şarkı” türüne en çok örnek veren şair olarak bu akımın en önemli temsilcisi olmuştur. Nedim şiirlerinde İstanbul’un somut güzelliklerini, eğlence ve gezinti yerlerini divan şiirine sokmuş; Baki gibi İstanbul Türkçesini şiir dili olarak kullanmıştır. Mahallileşme akımının en önemli temsilcileri Necati, Baki, Nedim, Şeyhülislam Yahya ve Enderunlu Vasıf’tır. Hikemi (Hakimane) Şiir Düşünceye ağırlık veren, okura yol gösteren şiirlerdir. İnsanı, dünyayı, olayları değerlendiren çeşitli konular işlenmiştir. Anlatım kısa ve özlüdür. Daha öncesinde böyle şiirler yazılmakla birlikte akım olarak ortaya çıkması 17. yy’da olmuştur. En önemli temsilcisi Nabi‘dir. Nabi Ekolü olarak da bilinen hikemi şiirlerin önemli diğer temsilcisi 18. yy divan şairlerinden Koca Ragıp Paşa‘dır. Tasavvuf Akımı Hem bir felsefe, hem inanç sistemi, hem de yaşayış tarzı olan tasavvuf, 13. yüzyıldan beri Tekke, Divan ve Halk edebiyatlarının temel doğuş ve dünya görüşü olmuştur. Getirdiği inanç sistemi, felsefî dayanak, kavram, mazmun ve terimler bolluğu göz önüne alınırsa tasavvufun Türk sanat ve edebiyatında hakikî büyük ve sürekli, belki de biricik edebiyat akımı olduğu söylenebilir. Divan şiirinde tasavvuf akımının en önemli temsilcisi Mevlana Celaleddin-i Rumi‘dir. Bunun yanında Gülşehri de tasavvufla ilgilenmiştir.
Türki-i Basit ve Mahallileşme akımı farklı akımlardır ve temsilcileri de buna bağlı olarak farklıdır.Yanıtla
Türki-i basit ile mahallileşme akımı aynı şey değildir. Türki-i basit 15.yüzyıl’da Tatavlalı Mahremi, Aydınlı Visâlî, Edirneli Nazmî tarafından oluşturulmuş bir akım, bir ekoldür. Bu üç şairin özellikle Türkçe kelimeleri kullanarak yeni bir akımı ortaya attıkları görülmekteydi. Ancak yapılan son çalışmalar aslında Türkî-î basit diye bir akımın olmadığını bunun Mahallileşmenin bir başlangıcı olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca ÖSYM’nin sorduğu bir soruya (2011) göre Necati, mahallileşme akımının temsilcisi değildir.Yanıtla
Türki-i Basit ve Mahallileşme ayrı akımlardır. Aydınlı Visali, Tavtavli Mahremi Türki-i Basit akımının temsilcileridir.Yanıtla