Ahmet Mithat Efendi (1844-1912) Babasının ölümü üzerine çocuk yaşta çalışmaya başlayan sanatçı 1854 yılında ağabeyinin görevi dolayısıyla bulunduğu Vidin’e gitmiş ve orada öğrenim görmüştür. 1863 yılında Niş Rüştiyesini bitirerek Rusçuk’a bir devlet dairesine memur olarak atanmıştır. Çalıştığı dönemde Fransızcayı öğrenmiş ve bu nedenle Tuna Valisi Mithat Paşa’nın takdirini kazanmıştır. Bunun üzerine asıl adı olan Ahmet’in yanına Mithat da eklenerek, bu şekilde anılmaya başlanmıştır. 1871 yılında ailevî sebeplerden dönmek zorunda kaldığı İstanbul’da kendi matbaasını kurmuş ve eserlerini basmıştır. Bu dönemde edebiyatımızın ilk hikâye koleksiyonu olan Letaif-i Rivayat adlı eseri yazmıştır. Kendi bastığı eserlerinin yanı sıra gazetelerde de yazıları çıkmıştır. 1873 yılında kendine ait Dağarcık mecmuasında yazdığı yazılar ve Yeni Osmanlılarla yakınlığı nedeni ile Rodos’a sürülmüştür. Abdülaziz’in ölmesi üzerine İstanbul’a geri dönmesine izin verilmiştir. Bu dönemde yazdığı ve sürgüne kadarki hayatı ile sürgün yıllarını anlattığı Menfa adlı eserinde Yeni Osmanlıları eleştirmiş, Üss-i İnkılab adlı eserinde de II.Abdülhamid’in siyasetini överek yeni sultanın takdirini kazanmıştır. 1878’de çıkarmaya başladığı Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biridir. Emekliliği sırasında Darülfünun’da öğretmenlik yapmış ve daha sonra Darüşşafaka’ya geçmiştir. Öğretmenlik görevi esnasında burada hayatını kaybetmiştir. Edebî Kişiliği Yazı hayatına Vidin’de başlayan sanatçının Tuna gazetesinde yazıları yayımlanmıştır. 1869 yılında Mithat Paşa Bağdat Valiliği’ne atanınca o da onunla birlikte gitmiştir. Bağdat’ta hem gazete yönetmenliği yapmış hem de sanat okulu öğrencileri için ders kitabı hazırlamıştır. Ölümüne dek roman, hikâye, anı, eleştiri, çeviri, gibi farklı türlerde iki yüzden fazla eser yayımlayan Ahmet Mithat, Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler ve üretken yazarıdır. Edebiyat, coğrafya, ziraat, tarih ve iktisat alanlarında yazıları olan sanatçı, eserlerinde Avrupa’nın bilim, sanayi ve çalışkanlığını överken Osmanlı toplumunun ahlaki değerlerinin korunması gerektiğini vurgulamıştır. Genç yazarlara destek vermiş, dilde sadeleşmeyi savunmuş, devlete ve dine itaatsizliği, tembelliği, müsrifliği, özentiliği eleştirmiştir. Kendini bir öğretmen olarak gören sanatçının en önemli amacı halkı hem eğitmek hem de onlara okuma zevki kazandırmak olmuştur. Romanları teknik açıdan kusurlu olsa da dönemin en çok okunan sanatçısıdır. Kısaca özetleyecek olursak; Tanzimat Edebiyatının her iki döneminde yer almıştır. Sanat anlayışı bakımından birinci döneme yakındır. Tanzimat Edebiyatında halk üzerinde en çok etkili olan sanatçıdır. Halka okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışmıştır. Bunda başarılı olmuştur. “Sanat toplum içindir.” anlayışını benimsemiştir. Eserleriyle toplum için “hace-i evvel” olmuştur. Türk edebiyatında onun kadar eser veren başka bir sanatçı yoktur; bu nedenle “yazı makinesi” olarak tanınır. Ahmet Mithat’a göre; edebiyat bilginlerin daha önce araştırıp bulduklarını halka yayan bir araçtan başka bir şey değildir. Eserlerinde halkın anlayabileceği sade bir dil kullanmıştır. Roman, makale, öykü, anı, tiyatro, gezi, tarih, hukuk, felsefe, coğrafya, ziraat, iktisat gibi birçok alanda eser vermiştir. Romanları teknik açıdan kusurludur. Olayın akışını kesip araya girerek bilgi verir; gereksiz açıklamalar yapar. Tarih, polisiye, macera, aşk, yanlış Batılılaşma ve cariyelik gibi birçok konuda roman yazmıştır. Romanların isimleri bile konuları hakkında bilgi vermiştir. Olaylar bazen yazarın hiç görmediği yerlerde geçer. “Halk için roman” çığırını edebiyatımızda o açmıştır. Romantizm akımının etkisinde kalmıştır. Öykü ve romanlarında meddah tekniğinden yararlanmıştır. Türk edebiyatında ilk öykü örneklerini vermiştir. (Letaifi-Rivayet) Gazetecilik yönü de vardır. Tercüman-ı Hakikat, Bedir, Devir gazetelerini çıkarmıştır. Dağarcık ve Kırkambar adlı dergileri de çıkarmıştır. Servetifünun yazarlarını eleştirerek onlara Dekadanlar (soysuzlaşmış) adını takmıştır. Evinde kurduğu küçük bir matbaada eserlerini basmıştır. “Esrar-ı Cinayet” adlı romanı edebiyatımızda ilk polisiye roman sayılır. Eserleri Romanları: Felatun Bey ile Rakım Efendi, Dünyaya İkinci Geliş, Hasan Mellah, Hüseyin Fellah (İlk macera romanları), Paris’te Bir Türk, Henüz On Yedi Yaşında (Kadın sorununu anlatan ilk roman), Amiral Bing, Dürdâne Hanım, Esrâr-ı Cinâyât (İlk polisiye roman), Fennî Bir Roman yâhud Amerika Doktorları, Rikalda yâhut Amerika’da Vahşet Âlemi, Aleksandr Stradella, Şeytankaya Tılsımı, Hikmet-i Peder, Jön Türkler. Öyküleri: Letâif-i Rivayet (ilk hikâye kitabı), Kıssadan Hisse. Gezi: Avrupa’da Bir Cevelan (İlk modern gezi yazısı). Diğer Eserleri: Üss-i İnkılâp ve Zübdetül Hakayık, Müdafaa, İstibşar, Beşair, Nizaı İlmü Din, Şopenhavr’ın Hikmet-i Cedidesi. Otobiyografi: Menfa. Tiyatro: Çengi, Çerkez Özdenler, Açıkbaş, Eyvah. Ahmet Mithat Efendi Eser Özetleri Felatun Bey ile Rakım Efendi: Romanda iki tipin çatışması anlatılır. Alafrangalık meraklısı Mustafa Meraki’nin oğlu Felatun Bey, vaktinin çoğunu eğlence yerlerinde geçiren mirasyedi bir tiptir. Polini adlı bir aktrise âşık olur. Sonunda âşık olduğu aktrist uğrunda bütün servetini tükettiği gibi borca da girer, tanıdıklarından birinin yardımıyla Akdeniz adalarından birinde bir mutasarrıflık elde ederek İstanbul’dan uzaklaşır. Rakım Efendi ise eski Tophane kavaslarından birinin oğludur. Daha bir yaşında iken babası ölmüştür. Annesiyle Arap dayısı Fedayi’nin çalışmaları sayesinde öğrenimini tamamlar; hariciye kalemlerinden birine memur olur. Fransızca öğrenir, bir matbaacıya kitap çevirir, yabancılara Türkçe dersi verir, böylece epey para kazanır ve Canan adlı bir cariyeyi satın alarak ona okuma yazma öğretir, piyano dersi aldırır. Sonunda, Canan’la evlenir.
Vaktinizi ayırıp bize bilgi aşılama arzusunda bulunup bize kolaylık sağladığınız için emeğinize sağlık.Yanıtla
Yanlış bilgi var: Felatun Canan ile evlenmiyor ki, Canan satılıyor ve kendini Nil nehrine atıyor.Yanıtla