Edebiyat Öğretmeni

Ahmet Vefik Paşa (1823-1891)

Ahmet Vefik Paşa

Ahmet Vefik Paşa, Tanzimat döneminde milliyetçilikle ilgili ilk çalışmaları yapan, Türk devlet adamı ve yazarıdır. 3 Ağustos 1823’te İstanbul’da doğan sanatçı, bir süre Tercüme Odası’nda; memurluk yaptı. Değişik devlet kurumlarında çalıştı. Elçilik görevinde bulundu. 1877’de Meclis-i Mebusan’ın ilk reisi oldu. 1879’da Bursa valiliğine atandı, burada bir tiyatro binası kurdu. Elçilik binalarına bayrak asma âdetini getiren, Tahran’da elçiyken elçilik binasını Osmanlı Devleti toprağı olarak ilan edip göndere bayrak çektiren Ahmet Vefik Paşa’dır. 1882’den sonra kendisini bütünüyle bilim ve edebiyata adamıştır. 2 Nisan 1891’de İstanbul’da hayata veda etmiştir.

Edebi Kişiliği

Çağının en aydın kişilerinden biri olan sanatçı, edebiyat dünyasına çevirilerle girmiştir. Onun kimi çevirileri adaptasyondur. Bu bağlamda, ilk uyarlama tiyatro eserini o yazmıştır. Özellikle Moliere’nin komedilerini uyarlamada büyük başarı sağlamıştır. Moliere’in 16 eserini uyarladı. Moliere’den uyarladığı “Zor Nikâh” ve “Zoraki Tabip” Türk tiyatrosunun sahnelenen ilk oyunları arasında yer alır. Bu uyarlamalarla büyük bir ün yakalamıştır. Victor Hugo ve Voltaire’in eserlerini tercüme etmiştir. “Arslan Avcıları yahud Hak Yerini Bulur” adlı bir oyun yazmıştır.

Türk Tiyatro ve sahne hayatının gelişmesine çok büyük katkı sağlamıştır. Halka tiyatro zevkini aşılamayı bir görev bilen sanatçı, halkı tiyatroya gitme konusunda yönlendirmiştir.

O dönemin koşulları gereği, Ermenilerden oluşan bir tiyatro grubu oluşturmuştur. Bursa valisiyken kendi adına bir tiyatro kurmuş, kendi çevirdiği veya uyarladığı piyesleri burada oynatmıştır. Sanatçı bu çalışmalarıyla Türk Tiyatrosu’nun kurucusu olarak anılır. Millî Eğitim Bakanlığı ve Bursa valiliği yıllarında eğitime büyük katkıları olmuştur. Öğretmen okulları açmış, özellikle kız öğretmen okullarına önem vermiştir. Öğretim metotları üzerinde okullara yönerge göndermiştir. Kızların on, erkek çocukların on üç yaşına kadar okula devamlarını zorunlu kılmıştır. Okullar için ders kitapları hazırlamıştır.

Körü körüne yapılan Batı taklitçiliğine karşı çıkan sanatçı “Benim evime Türk malından başka bir şey giremez.” sözüyle kayıtlara geçer. Her alanda kendi öz benliğimize sahip çıkmamız gerektiğini savunur. Kendisi de geleneklere sıkı sıkıya bağlı kalır. Bu yaklaşımıyla o, Milliyetçilik ve Türkçülük akımının kendi dönemindeki en büyük temsilcisi olmuştur. Türkçülük onunla başlar.

Dil, tarih ve folklor alanındaki çalışmalarıyla yeni bir çı­ğır açan sanatçı, “Lehçe-i Osmanî” adlı, Anadolu Türkçesine ait ilk sözlüğü hazırlamıştır. Ebulgazi Bahadır Han’ın “Şecere-i Türk”ünü Çağatayca’dan çevirmiştir. “Müntehebat-ı Durub-ı Emsal” adlı atasözleri derlemesini yayımlamıştır. Millî temele dayalı tarih anlayışını benimsemiş, bu tarihin Osmanlı tarihinden ayrı olması gerektiğini, Türk tarihinin Osmanlı ile başlamadığını savunmuştur. Bu anlayışını “Fezleke-i Tarih-i Osmanî” adlı eserinde de dile getirmiştir.

Sanatçı, eserlerinde halkın anlayabileceği bir dil kullanmıştır. Kullandığı dil ve yerel söyleyişler eserlerine daha bir canlılık kazandırmıştır.

Kısaca özetleyecek olursak;

Eserleri:

Exit mobile version