Anna Karanina Roman Özeti Tolstoy’un ünlü eserlerinden biri de Anna Karanina’dır. Eser realist (gerçekçi) bir romandır. Yazar, roman kahramanlarını ruhsal açıdan da incelediği için eser “psikolojik roman” özelliği de taşımaktadır. Yapıtın planı iki farklı aşk serüveni üzerine kurulmuştur: 1. Kont Vronski ile Anna Karanina aşkı (Trajik sonla biter) 2. Konstantin Levin ile Kiti Seçerbatski aşkı (Mutlu evlilik) Romanın Özeti: Konstantin Levin geçimini çiftçilikle sağlayan sade ve iyi kalpli bir soyludur. Konstantin Levin Moskovalı bir soylunun kızı “Kiti” ye aşık olur. Ne var ki aynı kızla Kont Vronski de ilgilenmektedir. Zengin ve yakışıklı Kont Vronski’ninki, aşk değil gönül eğlendirmekten ibarettir. Kiti, Levin ile Vronski arasında seçim yapmakta zorlanınca annesi Vronski’yi seçmesi yönünde onu etkiler. Kiti ile gönül eğlendirmekte olan Vronski aslında yüksek mevkili bir devlet memuru olan Aleksi Karenina’in karısı Anna Karanina’ya aşıktır. Bu yüzden evlenme konusunda Kiti’yi reddeder. Kiti kendisini seven birini, Levin’i, reddetmiştir. Bununla birlikte Vronski tarafından da reddedilmiştir. Bu durum Kiti’nin sağlığını olumsuz etkiler. Bir gün Anna Karanina, araları açılan erkek kardeşiyle yengesini barıştırmak maksadıyla Moskova’ya gider. Kont Vronski ile Anna Karanina’nın ilk karşılaşmaları burada olur. Kont Vronski, Anna’ dan çok etkilenir. Vronski, Anna’ya aşık olduğunun ilk belirtilerini ortaya koyunca Anna geri çekilir, acele Petersburg’a geri döner. Vronski geri dönüş yolunda Anna’nın peşini bırakmaz, ona yolculuk boyunca eşlik eder. Aralarındaki aşk çok hızlı gelişir. Sık sık buluşup görüşmeye başlarlar. Kimseden sakınmadan, herkesin görebileceği yerlerde de buluşmaktadırlar. Anna’nın kocası Aleksi Karanina karısının bu davranışından dolayı kariyerini kaybetmekten endişelenir, karısının onu aldatıyor olmasını ise ikinci planda değerlendirir. Vronski’nin yüzüstü bıraktığı Kiti’ye gelince… Kiti’ye Konstantin Levin yeniden evlenme teklif eder. Kiti kabul eder ve mutlu bir evlilik yaparlar. Anna Karanina kocasına Vronski’nin metresi olduğunu açık açık söyler. Aleksi karısından boşanma konusunda kararsızdır. Tam boşanmaya karar verir ki Anna’nın Vronski’ den bir kız çocuk doğurduğu, doğumun kötü geçtiği ve Anna’nın ölmek üzere olduğu haberi gelir. Hemen Anna’nın yanına gider, barışırlar. Anna kocasının kendisini affetmesi için yalvarır. Aleksi hem Anna’yı hem Vronski’yi affeder. Vronski bu yüz kızartıcı durumdan dolayı çok utanır, intihara teşebbüs eder. Zamanla Anna ile kocasının arası yeniden bozulur. Vronski iyileşince Anna erkek çocuğunu kocasında bırakarak kızını yanına alıp Aleksi’yi terk eder. Vronski’yle birlikte Avrupa’ya giderler. Vronski askerlik mesleğini bu yüzden bırakır. Avrupa’da çocuğundan ayrı kalmaya dayanamayan Anna tekrar Rusya’ya gelir. Gizli gizli çocuğunun yatak odasına gidip onu görür. Vronski Anna’ya kocasından boşanıp kendisiyle evlenmesini söyler. Anna kendi bazı inançlarından dolayı bunu yapmaz. Aralarında sorunlar çıkmaya başlar. Anna sevgilisini kaybetmekten korkar, geceleri morfin almaya başlar. Vronski de aşkı için mesleğini bıraktığından dolayı çok pişman olur. Anna ruhsal bunalımlar yaşamaya başlar. Bir gün ayakları onu Vronski ile ilk beraber oldukları tren istasyonuna götürür. Anna bir bunalım anında kendini trenin önüne atar ve ölür. Vronski tekrar askerliğe döner; ama çökmüş, bitmiş, yaşama sevincini kaybetmiş biridir artık. Anna ile Vronski arasındaki yasak aşk acı biter. Kiti ile Levin aşkı ise mutlu bir şekilde sürmektedir.
1062 sayfalık, muazzam eser bu kadar mı güzel özetlenir! Kısa, anlaşılır ve gerekli noktalara değinilmiş. Emeğinize sağlık.Yanıtla
Okurken çok sıkıldığım için direkt özetine merak saldım. Gereksiz çok karakter var. Sürekli olaylar ve kafalarının içinden geçenler ile meşguliyetim beni bir hayli rahatsız etmiştir. Özetin de bulunan kişiye teşekkürlerimi iletir ve beni anlamsız karmaşadan kurtardığı için de minnettarlığımı sunarım. Kapı gıcırtısının fersah fersah anlatılması okuduğum eserleri sıkıcı hale getiriyor. Karakterlerin iç dünyasını okumak keyiflidir ama gereksiz karakterlerin de üstüne basıla basıla bak bu kişi de bunları düşünüp bunları da yanında tereddüt ile ifade ederdi. Gibi gibi saçma şeylerden bir hayli yorgun düştüm. Kendi hayal dünyamda karakterleri zaten yaratıyorum ama kapasitem masada yer alan herkesin iç dünyasını benimseyecek ve akışkanlığı bozmadan anlamaya çalışacak kadar yeterli değil. Güzel bir eser olması sıkıcı olmayacağı anlamına gelmez. Roman gayet sıkıcı ve manasız uzun.Yanıtla