1. I. Bir sanat yapıtı döneminde çok büyük bir ilgi gördüyse yarınlara seslenebilecek demektir.
II. Bir roman, öykü veya şiirin, döneminde okurlarca ilgi görmesi biraz da yapıtın içeriğiyle ilgilidir.
III. Bir roman, öykü ya da şiir yazıldığı dönemde çok kişi tarafından okunuyorsa gerçekten sanat yönü üstün, değerli bir yapıt demektir.
IV. Tarihin hiçbir döneminde bir sanat yapıtının değerini okur sayısı belirlememiştir.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbiriyle çelişmektedir?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III. D) II. ve IV. E) III. ve IV.
2. (I) Bu sanatçının her iki romanını da ilk baskısından okumuştum. (II) Son günlerde izlediğim bir film bende bazı çağrışımlar uyandırdı. (III) Filmde bazı sahneler, sanatçının romanlarındaki bazı olayları anımsatıyordu. (IV) Acaba yanılıyor muyum diye romanları gözden geçirdiğimde bu filmin, sanatçının başka bir romanından esinlenerek çekildiğini fark ettim. (V) Öyle ki olayları yoğurup anlatmadaki üslup da olmasa içerik yönünden birini okuyunca ötekini okumaya gerek kalmayacak romanlardı bunlar. (VI) Ancak olaylar arasındaki deyiş farklılıkları yazarı gündemde tutabiliyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, sözü edilen sanatçının, romanlarında aynı konuları işlediği belirtilmiştir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
3. Birçok yazar, yakası açılmamış sözcük bulma merakı yüzünden, düşüncesini söyleyeceği yerde, seçtiği sözcükleri kullanmak için düşünce aramak zorunda kalmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Üslup kaygısı çoğu zaman bir yazarın düşüncesini olduğu gibi aktarmasını engeller.
B) Biçimin içerikten daha önemli olduğuna inanan yazarların yapıtları bir düşünce değeri taşımaz.
C) Yepyeni sözcüklerle yapıtlarını donatan yazarlar özgün bir anlatıma ulaşabilir.
D) Üslup ve içeriğin aynı ölçüde değer taşıdığına inanan yazar, yapıtlarında kendi düşüncelerine yer vermez.
E) Üsluba önem veren yazarlar yapıtlarında kendini gizlemeyi başarır.
4. Hikâye ve romanlarda kişileri yerel ağızla konuşturma hevesi, yazarların bizi sürükleyen bir anlatıma ulaşmasını engelliyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Öykü ve romanlarda yazarlar, kendi dil anlayışını roman kişilerinin ağzından yansıtır.
B) Öykü ve romanda sürükleyici bir anlatıma ulaşmak için kişileri mutlaka yerel dil özellikleriyle konuşturmak gerekir.
C) Öykü ve romanda yerel sözcükler kullanılıp kullanılmaması yapıtın içeriğine bağlıdır.
D) Öykü ve romanlarda yerel dili yansıtma tutkusu, yazarların akıcı bir üslup kuramamasına neden oluyor.
E) Öykü ve romanda kişiler, dil ve yaşam özellikleriyle gerçeğe uygun olmalıdır.
5. (I) Rengini adından, adını renginden alan erguvan ağacının çok özel bir yeri vardır edebiyatımızda. (II) Efsanelere konu olmuş, yazar ve şairlere ilham vermiş bu ağacın çiçekleri açtığında, bilin ki bahar gelmiştir. (III) Özellikle İstanbul’a en çok yakışan erguvan, baklagiller ailesindendir. (IV) Genellikle 4-5 metreye kadar büyüyebilen geniş taçlı ve yaprak döken küçük ağaçlardır. (V) En önemli özelliği, çiçeklerinin yapraklardan önce açmasıdır.
Erguvan ağacının ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede bir önyargıda bulunulmuştur.
B) II. cümlede, yazın adamlarına esin kaynağı olduğu belirtilmiştir.
C) III. cümlede, yorum söz konusudur.
D) IV. cümlede, nesnel bilgilere yer verilmiştir.
E) V. cümlede, ayırt edici bir özelliğinden söz edilmiştir.
6. Aşağıdaki tanımlardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?
A) Duygu ve düşüncelerin kolaylıkla anlaşılabilecek bir biçimde ifade edilmesi. (açıklık)
B) Bir metinde gereksiz sözcükler kullanılmaması ve üslubun karışık olmaması. (duruluk)
C) Bir yazıda savunulan görüşlerin baştan sona kadar çelişki içermemesi. (tutarlılık)
D) Yan yana gelerek bir bezeme işini oluşturan ve kendi başlarına birer birlik olan öğelerden her biri. (motif)
E) Öğretici veya edebi bir eserde işlenen konu, düşünce, görüş. (imge)
7. (I) Bir yazarın gezdiği yerlerden edindiği bilgi, görgü ve izlenimleri yansıtan yazılardır gezi yazıları. (II) Gerçeğe dayanan bu yazılar, heyecan uyandıran bir söyleyişle kaleme alınır. (III) Bir gezi yazısının başarısı, okurun anlatılan yerleri gezmiş gibi haz almasında gizlidir. (IV) Dolayısıyla gezi yazısı yazarlarının sağlam bir gözlem gücüne sahip olmaları kaçınılmazdır. (V) Edebiyatımızda Babür Şah’ın “Babürname”si, Şeydi Ali Reis’in “Miratü’l Memalik”i, Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”si bu türün başarılı örnekleridir.
Gezi yazılarının ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, tanım yapılmıştır.
B) II. cümlede, anlatımından söz edilmiştir.
C) III. cümlede, nitelikli olmasının neye bağlı olduğu belirtilmiştir.
D) IV. cümlede, bir dilek söz konusudur.
E) V. cümlede, edebiyatımızdaki yetkin örnekleri sıralanmıştır.
8. Aşağıdakilerin hangisinde, yazara ilişkin açıklamayla ayraç içinde verilen nitelik birbiriyle uyuşmamaktadır?
A) Kendinden önceki sanatsal anlayışın dışına çıkmadan yapıt ortaya koyar. (gelenekçi)
B) Yapıtlarındaki kahramanlara gerçek yaşamda rastlanılmaz. (düşselliği önemseme)
C) Kendinden sonraki sanatçılar tarafından beğenilmiş ve taklit edilmiştir. (örnek olma)
D) Yapıtlarında sadece kendi acılarına ve mutluluklarına yer vermiştir. (özgünlük)
E) Yapıtlarında, toplumu değil de kişiyi ve onun sorunlarını ele almıştır. (bireyci)
CEVAP ANAHTARI
1-E 2-D 3-A 4-D 5-A 6-E 7-D 8-D