Öne Çıkanlar

1. Günü parçalara bölüp her parçasına çeşitli anlamlar yüklediğimiz gibi, yılı da mevsimlere ayırırız. Günün bölümleri ve mevsimleriyle insan ömrünün devreleri arasında ilişkiler kurarız. Mesela tan vakti, bahara ve gençliğe; öğle, yaz ortasına ve insanın olgunluğuna; ikindi güz mevsimine ve ihtiyarlık dönemine; gurup vakti ise, güzün kışa dönmesine ve insanın dünyadan göçüşüne benzer v.s.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?

A) Tartışma

B) Örnekleme

C) Öyküleme

D) Betimleme

E) Tanımlama

 

2. Gökova Koyu, körfezin kuzeybatısında küçük bir girinti şeklindedir. Beton rıhtım üzerindeki iskele koyun belirlenmesini sağlar. Doğusunda denize dökülen ırmak, kum bir sığlık oluşturur. Irmağın kuzeyindeki köyün meydanında küçük bir lokanta var. Çınar ağaçlarının altındaki bu lokantada kuş cıvıltıları iştahınızı açar. Çınar ağaçları yemek zevkinize eşlik eder.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine yer verilmemiştir?

A) Betimleyici anlatıma

B) Görme ve işitme duyularıyla seçilen ayrıntılara

C) Sıfatlardan yararlanmaya

D) Kişileştirmeye

E) Örneklerden yararlanmaya

 

3. Bakırcılar çarşısından yükselen ritmik çekiç sesleri, başka nerede emeğin en yüce değer olduğunu vitrinin camında afişe eden isimlik yazıcısının feryadına karışabilir. Siyah takım elbisesi, sivri topuklu ayakkabıları, uzun gri saçları, pos bıyığı, parmağındaki iri gümüş yüzüğü ile dükkânının önünde oturan Kamil Usta’nın sessiz isyanıyla bütünleşebilir.

Bu parçada ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların hangisinden yararlanılmıştır?

A) işitme – koklama

B) Görme – koklama

C) İşitme – görme

D) Dokunma – tatma

E) Görme – dokunma

 

4. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte arkadaşlarla İshak Paşa Sarayını görmek için yola çıktık. Yolda giderken bazı arkadaşlar saray ve çevresinin korumaya alınmış, bekçili bir yer olduğunu söylediler. Saraya vardığımızda hayal kırıklığına uğramıştık. Sarayın çevresindeki duvarlar yer yer yıkılmış gedik gedik olmuştu. Kitabeleri okunmayacak kadar kararmış. İçerisini çobanların attığı yiyecek artıkları, naylon poşetler kaplamıştı.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangilerine başvurulmuştur?

A) Betimleme – Karşılaştırma

B) Öyküleme – Betimleme

C) Tartışma – Açıklama

D) Karşılaştırma – Öyküleme

E) Açıklama – Örnekleme

 

5. Yazar, yapıtında İstanbul’u, semtleriyle sokaklarıyla anlatıyor. Semtleri sokakları ayrıntılarıyla zihninizde canlandırıyor, İstanbul’u hiç görmeyen biri kitabı okuduktan sonra İstanbul’a gitse “Ben bu şehri, bu semti, bu sokağı daha önce görmüştüm sanki” demekten kendini alamaz.

Bu parçada sözü edilen kitabın anlatımında yazar, aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisine başvurmuştur?

A) Öykülemeye

B) Açıklamaya

C) Betimlemeye

D) Tartışmaya

E) Karşılaştırmaya

 

6. Kiraz çiçekleri düğün yapıyor. Sabahları kuşlar gelip şarkılar söylüyor dallar arasında. Gece ay ışığının altında, göğün mavisine doğru dipdiri, bembeyaz çiçeklerden bir buğu yükseliyor. Sanki kiraz yerinden çıkacakmış da, beyaz bir kütle şeklinde göğe yükselecekmiş gibi geliyor bana…

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Benzetmelerden yararlanma

B) Düşsel öğelere yer verme

C) Betimlemeye duygularını katma

D) Koklama duyusundan yararlanma

E) Görme duyusundan yararlanma

 

7. Cenap Şahabettin ile Tevfik Fikret aynı kuşağın, aynı anlayışın sanatçıları olarak bilinir. Oysa bu sanatçıların Servet-i Fünûn dergisinde yazmaktan başka ortak yönleri yoktur. Cenap Şahabettin müziğe önem verdi. Tabiatı izlenimleriyle yansıttı. Fikret ise şiirde resme önem verdi, tabiatı olduğu gibi yansıttı.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?

A) Betimleme

B) Örnekleme

C) Öyküleme

D) Tartışma

E) Karşılaştırma

 

8. Bir handan çok, geniş avlusu olan bir konağa benziyordu bina. Avlu duvarlarının diplerine oturma yerleri yapılmıştı. Üç beş kişinin bir arada oturabileceği birbirinden farklı renklerde oturma grupları konulmuştu. Avlu duvarlarına, her oturma grubunun ardına belli aralıklarla insan boyunda aynalar yerleştirilmişti. Giriş kapısının sağ tarafına gelenlerin pardösülerinin asılması için büyük bir vestiyer yapılmıştı.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Açıklama

B) Karşılaştırma

C) Öyküleme

D) Betimleme

E) Tartışma

 

9. (I) Bu kitabımdaki öykülerin olaya dayandırılmasıyla geleneğin sürdürülmesi amaçlanmamıştır. (II) Yeni öykü tarzı içinde de olayın olabileceği gösterilmiştir. (III) Olaya dayalı öykünün de çağdaş nitelikte olabileceği ortaya konmuştur. (IV) Olayın bittiği yerde öykünün başlayacağı kanısına bir cevap verilmiştir. (V) Aslında birçok öykü eleştirmeni de neyin değil, nasıl anlatıldığının altını çizmiştir. (VI) Okuyucuların da bu öykülere gösterdiği ilgi cevabı pekiştirmiştir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi parçanın düşünce akışını bozmaktadır?

A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

 

10. Şehirlerde bahar sadece takvim yapraklarında geliyor. Eskiden şehirlerde de bahar takvimlerle değil gözlerimizin önünde al yeşil renklerle gelirdi. Ah nerede o eski şehirler hele o eski İstanbul. Şimdi takvim yapraklarıyla yetinmek zorundayız. Ama köy çocukları diz boyu gelincik tarlalarına, papatya denizlerine koşuyorlar. Yağmurdan sonra açılıveren güneşle ayna gibi ovalara bakıyor, annelerine kır çiçekleri topluyorlar. Yazık ki şehir çocukları bunları belki de hiç bilmeyecek.

Bu parçadaki en belirgin iki duygu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Özlem – Üzüntü

B) Karamsarlık – Telaş

C) Acıma – Kıskançlık

D) Kıskançlık – Ümitsizlik

E) Özlem – Kıskançlık

 

11. Yazılı edebiyatımız 8. yüzyılda dikilen Göktürk Kitabeleri’yle başlar. Türk dilinin yazılı edebiyatının ilk örneği bu taşlardır. Bu kitabeler üç taştan oluşur. Birinci taşı Vezir Tonyukuk kendi adına diktirmiştir. İkinci taş, Bilge Kağan tarafından kardeşi Kültigin Kağan adına dikilmiştir. Üçüncü taş ise Bilge Kağan’ın ölümü üzerine onun adına dikilmiştir ve Yollug Tigin tarafından yazılmıştır.

Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Betimleme

B) Açıklama

C) Öyküleme

D) Tartışma

E) Karşılaştırma

 

12. Adaçayımdan birkaç yudum aldım. Etrafıma bakındım. Gelen giden yoktu. Yerimden kalktım kapının önüne kadar geldim. Cep telefonum çaldı. Telefonu açtığımda daha evden yeni çıktığını, on beş yirmi dakikada burada olacağını söyledi. Ben çay ocağına döndüğümde oturulacak yer kalmadığını gördüm. O gelinceye kadar ayakta dikildim.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?

A) Tartışmaya

B) Örneklemeye

C) Karşılaştırmaya

D) Öykülemeye

E) Tanık göstermeye

 

13. Babam çiftliğe gelir gelmez benimle uzun bir yürüyüşe çıkmak isterdi. Hem yürür, hem de konuşurduk. Bu konuşmalar esnasında çiftliğe dönük plânlar yapardık. Bunların içinde kendimize dönük planlar da vardı. Her sabah saat altıda yüzmeye gitmek bunlardan biriydi. Sabah erkenden yataktan kalkardı, gözlüklerini takar, pencereden dışarı bakardı. Her gün bir bahane uydururdu ve yüzmeye gidemezdik.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Betimleme

B) Öyküleme

C) Açıklama

D) Tanımlama

E) Tartışma

 

14. Sabahın köründe kalkar işinin başına geçerdi. Akşam da herkes dükkânını kapattıktan sonra o da kapatırdı. Etrafındaki esnaflar akşam üzeri dükkânlarını olduğu gibi bırakıp kapatırlardı. Sabahleyin geldiklerinde temizlikle, düzenlemeyle uğraşırlardı. Onun dükkânı akşamdan temizlenmiş ve düzenlenmiş olurdu. Zaten gün içinde de dağılmasına izin vermezdi. Sabahleyin etrafındakilerin hepsine “hayırlı işler” diler, hallerini hatırlarını sorardı. Ödemelerinde sıkışan esnaf ona koşunca eli boş dönmeyeceğini bilirdi.

Bu parçada tanıtılan kişi, aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?

A) Kıskanç

B) Yardımsever

C) Düzenli

D) Çalışkan

E) Titiz

 

15. Kapıdan içeri girerken ilk dikkati çeken sol tarafta yere konmuş ufak kömür mangallarıydı. Üzerlerine ufak bacalar konmuş, kömürler çıtır çıtır yanıyordu. Bazıları daha yeni yanmaya başlamış, kömürlerin küçük bir köşesi kızarmış, bazılarının ise bütün kömürleri kor haline gelmişti. Girişin üstü kapalı olduğu için sürekli gölgelikti ve bu nedenle yosun tutmuştu, çevrede ağır bir yosun kokusu vardı.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Betimleme

B) Tartışma

C) Karşılaştırma

D) Öyküleme

E) Tanık gösterme

 

16. Edebiyatımızın ilk ürünleri göçebe bir kültürün belirleyici izlerini taşımaktadır. Kimi araştırmacılara göre 5. yüzyılda oluşan, bir bakıma daha da öteye götürebileceğimiz bu ürünlerde, yiğitlik, kahramanlık, doğaya ve hayvanlara sevgi, binicilik, ata ve savaş araçlarına bağlılık, doğal olaylar karşısındaki şaşma ve ürküntü gibi konular işlenmiştir.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?

A) Açıklamaya

B) Betimlemeye

C) Öykülemeye

D) Tanık göstermeye

E) Örneklemeye

 

17. Romancı, psikologla yolunu zaman zaman birleştirip zaman zaman da ayıran bir kişidir. Yalnız bir psikolog gibi bütün insan davranışlarını çözmeye çalışmaz. Onun nedenlerini kurcalama gereği duymaz ve doğrudan sonuçlarıyla ilgilenir. Psikolog İse neyin, niçin, nasıl yapıldığını enine boyuna kurcalar. Nedenlere, sonuçlardan çok daha önem verir.

Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur?
A) Betimleme

B) Öyküleme

C) Tanımlama

D) Karşılaştırma

E) Örnekleme

 

18. Ölüm olgusu ve ölüm korkusu bütün insanlarda önemli bir yer tutar. Buna rağmen tartışılmaz, gündeme getirilmez, onunla ilgili fırtına yüreğinizde esip durur. Ancak toplumun bireylerinin geneline yakınının örtbas ettiği bu korku sanatçıların elinde ölümsüz dizelere dökülmüş, birçok şair bunu dile getirmiştir. Necip Fazıl, Cahit Sıtkı, Yahya Kemal, Abdülhak Hamit, Ziya Osman Saba dizelerinde ölümün abidesini dikmişlerdir.

Bu parçanın yazarı, düşünceyi geliştirmek için aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur?

A) Tanımlamaya

B) Karşılaştırmaya

C) Tanık göstermeye

D) Örneklemeye

E) Tartışmaya

 

19. Gençler bütün yaz boyunca bu sahilde yaşarlar. Voleybol oynarlar, denize girerler, yemeklerini yerler, kısacası burada yaşarlar. Tuttukları balıklara saldıran martılarla eğlenirler. Balık pişirmek için yaktıkları ateşin üzerinden atlarlar. Sahil boyunca uzun yürüyüşlere çıkarlar. Akşam güneş battı mı tatlı bir yorgunluk içinde eve dönerler. Onlar eve döndüklerinde evdekiler akşam yemeğini çoğunlukla yemiş olur.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Betimleme

B) Örnekleme

C) Öyküleme

D) Tanık gösterme

E) Tanımlama

 

20. Şair, yoksullar kadar olmasa bile zenginlerin de yaşantısından ufak kesitler sunuyor. Sözgelişi akşamleyin yorgun argın evine dönen bir işçinin iç dünyasını, otobüsle şehre gidip gelen köylülerin konuşmalarını, ince hastalığa yakalanarak ölen bir emekçinin serüvenini, meyve bahçesine kimseyi sokmayan cimri Hacı Beyin hikâyesini anlatıyor.

Yukarıdaki paragrafta aşağıdaki anlatım biçimlerinden en çok hangisine başvurulmuştur?

A) Açıklama

B) Öyküleme

C) Tanık Gösterme

D) Örnekleme

E) Betimleme

 

21. Yüksek tavanlı bir koca oda, solda iki büyük pencere, yokuşa ve girişe bakıyor. Hemen yanlarında üç tane masa, içeride üç hanım var. Biri kısaca boylu, tıknaz, kısa sarı saçları var, üzerinde koyu yeşil tayyör, ayakta ve arkası dönük, ortadaki masada duran klasörlerde bir şeyler arıyor.

Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır?

A) Açıklama

B) Betimleme

C) Öyküleme

D) Örnekleme

E) Tartışma

 

22. Akşamüstü gidin Hasankeyf’e. Güneş keskinliğini kaybedip güzelliğine büründüğünde bir başkadır Hasankeyf. Ona giden yolda sağınızda bizi kollayan dağlar, kesilmişçesine iner Dicle’nin suyuna. Bazen nehirden çıkıp kayaların göğsüne yaslanmış yemyeşil bir bayır, bazen yolla nehir arasında kadife çimenler görürsünüz.

Yukarıdaki parçada aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?

A) Kişileştirmeden yararlanmaya

B) Benzetme yapmaya

C) Duygulara yer vermeye

D) Nesnel bir anlatıma

E) İzlenimleri belirtmeye

 

23. Şifalı bitkileri toplama işlemi sırasında dikkatli olmak gerekir. Yalnızca temiz olan ve böceklerden arınmış olan bitkiler toplanmalıdır. Bunlar güzel ve güneşli günlerde kuruyken yani üzerinde çiy yokken koparılmalıdır. Kimyasal maddelerle ilaçlanmış topraklar, tarlalar, çayırlar, kirli kıyılar, tren yolu kenarları, otoyol kenarları bitki toplamak için elverişsiz bölgelerdir.

Yukarıdaki parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır?

A) Öyküleme

B) Açıklama

C) Tanık Gösterme

D) Betimleme

E) Tartışma

 

24. Tekne geldi, önlerinden geçti, buruna vardı, oradan geriye döndü. Teknenin içinden çok uzun boylu, uzun sarı sakallı, kırmızı kuşaklı, avurdu avurduna geçmiş, püsküllü kırmızı fesli, kalın kaşlı, beyazı çok büyük yeşil gözlü bir adam iskeleye atladı. Arkasındaki fistanı kırmızı, yeşil, mavi çiçekli kadın çocuklarını teker teker alıp iskelenin üstündeki kocasına veriyordu.

Yukarıdaki parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır?

A) Örnekleme

B) Betimleme

C) Açıklama

D) Tanık Gösterme

E) Karşılaştırma

 

CEVAP ANAHTARI

1-B  2-E  3-C  4-B  5-C  6-D  7-E  8-D  9-D  10-A  11-B  12-D  13-B  14-A  15-A  16-A  17-D  18-D  19-C  20-D  21-B  22-D  23-B  24-B