Öne Çıkanlar

1. Dışarıda haziran güneşi… Okul kapılarında tenhalık… Uzakça bir bahçede leylakların açtığını burnumuz haber verir. Sahil yolunda dolaşanlar geleceğe gülerek bakarlar. Martı çığlık atar. Muazzez Abacı’nın buğulu şarkıları duyulur. Karpuz sergilerinde büyülü lambalar yanar. Uyku bizi bekler. Sonra duman, gri deniz, ay ışığı, yakamoz… Denizden ıslak, serin bir esinti başlar…
Bu parçada ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların hangisinden yararlanılmamıştır?
A) Görme   B) İşitme   C) Koklama   D) Tatma   E) Dokunma

2. Masum bir çocuk yüzü… Yumrukları çenesinde, gözleri derin bir rüyaya dalmış gibi… Bir gençlik fotoğrafı… Yüzünde ergenlik rüzgârları. Delikanlı bir gülümseyiş. Ümitler, kararsızlıklar… Pencerede parmaklıklar ardında bir kadın başı. Sokağa sarkan sarmaşıklar, hanımelleri… Ve gökyüzünü bulut gibi kaplayan martı çığlıkları… Şehrin kokularını dağıtan ılık bir lodos…
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İşitsel öğelere yer verme
B) Koklama duyusundan yararlanma
C) Betimleyici anlatıma başvurma
D) Dokunma duyusundan yararlanma
E) Öykülemeye yer verme

3. Bütün şiir severler okumalı bu kitabı. Yazarın hoşsohbet üslubundan sevecenlikler doldurmalı koynuna. Yazar yüreğinden kopanların kılına bile dokunmadan geçirmiş yazıya. Ağır, bilimsel bir anlatım yok. Anlama yeteneğinizi zahmete sokacak hiçbir cümleye, sözcüğe rastlamazsınız. Cümleler kısa, ama değişik anlamlar çağrıştıracak zenginlikte. Hem de anlam sandukasının bırakın kapağının açılmasını tahtaları komple sökülmüş olarak…
Bu parçada söz edilen kitapla ilgili olarak aşağıdaki anlatım özelliklerinin hangisinden söz edilmemiştir?
A) İçtenlik   B) Doğallık   C) Bütünlük   D) Yoğunluk   E) Açıklık

4. Merdivenin başında, yüksekte yuvası dağılmış bir anne güvercin gibi boynu bükük duruyordu. Ayrılık yaman şeydi. Yıl ortasında tayini çıkmıştı da bize söyleyememişti. Aşağı inip topladı hepimizi bahçede, zeytin ağaçlarının altında. Ağzından “Ben gidiyorum.” sözü hıçkırıklar eşliğinde çıktı. Küçük, kara gözlerimiz birbirine değdi. Bir elektrik akımı geçti minicik yüreklerimizden. Tıkandık ağlayamadık bile!
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine yer verilmemiştir?
A) Betimleyici anlatıma
B) Kişisel yorumlara
C) Eksiltili cümlelere
D) İşitme duyusuyla seçilebilen ayrıntıya
E) Benzerliklerden yararlanmaya

5. Deneme yazarlığı ciddi bir iştir, geniş bir bilgi, titiz bir hazırlık gerektirir. Deneme yazarı yazılarını ancak geniş bir kültür ve iyi bir hazırlıkla sürdürebilir. Şundan bundan yapılan alıntılarla, bir noktadan sonra tükenecek bilgilerle deneme yazılamaz. Yazılsa bile sürdürülemez. Taşıma suyla değirmen dönmez çünkü.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Tartışmaya
B) Betimlemeye
C) Öykülemeye
D) Karşılaştırmaya
E) Örneklemeye

6. Uzak gri bir çizgide
Birleşiyor gökle deniz.
Bir martı tek başına uçuyor
Maviliklere
Sandalda bir kayıkçı
Sanki yalnızlığı topluyor ağlara
Bu dizelerde aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır?
A) Betimleme
B) Açıklama
C) Örnekleme
D) Karşılaştırma
E) Tartışma

7. Geçen haziranda İç Anadolu’yu gezdik, ilk durağımız Ankara’nın Gölbaşı ilçesiydi. Daha sonra geniş bozkırlarda yol aldık. Yıkılmış, duvarları çatlamış birçok kervansarayı gezdik. Ne var ki görmek istediğimiz birkaç önemli yeri görmeden döndük.
Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangilerine başvurulmuştur?
A) Betimleme – Örnekleme
B) Açıklama – Tartışma
C) Öyküleme – Betimleme
D) Karşılaştırma – Öyküleme
E) Açıklama – Tartışma

8. Sofaya açılan kapıların üstü renkli camlarla süslüydü. Sofanın iki yanına minderler serilmişti. Minderlerin arkalarında ot yastıklar vardı. El dokuması ince halılarla kaplı yastıklar büyük ve renkli yapı taşları gibi görülüyordu. Sofadan mutfağa açılan kapı her zaman açıktı. Kapıdan ocak ve yanındaki büyük masa görünüyordu. Masanın üstünde kenarları saçaklı, işlemeli bir örtü vardı.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Öyküleme   B) Betimleme   C) Açıklama   D) Karşılaştırma   E) Tartışma

9. Beyoğlu’nun ara sokaklarından birinde, bir kebapçıdaydık o gün. Masada ayran, acılı kebaplar, yeşillikler… Kulaklarımızı tırmalayan bir arabesk müzik. Dışardaysa İstanbul’un o inanılmaz güzellikteki eylülünün son günü. Ayranlar kebapların dilimizdeki acısını dindirmeye yetmiyor. Pencerelerden vuran güneşin sıcaklığı bize rehavet veriyor.
Bu parçanın anlatımında ayrıntıların seçiminde aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıştır?
A) İşitme   B) Tatma   C) Görme   D) Dokunma   E) Koklama

10. İlkokul üçte öğretmenimdi. Yeniydim, okul değiştirmiştim. Elimden tuttu, sınıfa götürdü. Öğrencilere tanıttı beni. Saçları kısaydı ve yüzü beyaz bir zambağı hatırlatıyordu. Aylardan eylüldü. Şimdi hatıramda yalnız küçük bir hayali, temiz ve solgun yüzü kaldı. Bir de bizi gözyaşları içinde bırakıp gidişi…
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
A) Benzetmeye
B) Öykülemeye
C) Kişisel duygu ve düşüncelere
D) Kişileştirmelere
E) Betimlemeye

11. Dostoyevski, yaşamında rahat yüzü görmeyen büyük romancı, yazdıklarının yüzyıllık sınavını geçip yirmi birinci yüzyıla ulaşacağını biliyor muydu? Bunu bilmem; ama onun ustası olmayan bir roman ustası olduğunu, dünya romanı içinde başlı başına bir imza olduğunu biliyorum. Romanda kendine ait bir kanal açıp teknesini yüzdürdüğünden eminim.
Bu parçada Dostoyevski’nin romanlarının hangi özellikleri belirtilmektedir?
A) Kalıcılık – Özgünlük
B) Yalınlık – Yoğunluk
C) Açıklık – Duruluk
D) Sadelik – Akıcılık
E) Doğallık-içtenlik

12. (I) Günlükler, yazarın yüreğinin objektifinden kendi yaşamını kare kare belgeleyen tutanaklardır. (II) Yazar, günü gününe yaşadığı olayları, tanık olduğu durumları yüreğinden geçirerek döker sayfalara. (III) Kendi yaşamını günbegün filme alır. (IV) Bazen bir şey yazamaz duygularına tercüman olacak bir beyit düşer o güne ait sayfaya (V) Kimi sayfalar, ise “Kafam karışık, bugün kayda değer bir şey olmadı.” gibi ifadelerle yetinir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “tanımlama” yapılmıştır?
A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

13. Kulübenin doksan yüz metre ilerisinde çitlerle çevrilmiş büyük bir bahçe vardı. Çitlerin dışında kalan alanda dereye yakın yerlerde söğütler, uzak yerlerde ise yabani badem ağaçları… Çitlerin hemen içinde bahçeyi tepeden tırnağa beyaza bürümüş olan kiraz ağaçları… Bu ağaçların ötesinde bahçe sahibinin ahşaptan yapılma, şirinlikte Üsküdar’daki Şemsipaşa Camii’ni aratmayacak evi…
Bu parçanın anlatımında aşağıdaki yolların hangisine başvurulmamıştır?
A) Benzetmeden yararlanma
B) Kişisel duygulan belirtme
C) Bitirilmemiş cümleler kullanma
D) Gözlemlere yer verme
E) Kişileştirme sanatından yararlanma

14. Yalnızca onda birini görebildiğimiz buzdağına oldukça yaklaştık. Ancak görsel ihtişam işin sadece bir yanı. Buzdağları büyük gürlemelerden yumuşak iç çekişlere ve mutlak sessizliğe kadar olağanüstü ses olayları yaratan bir orkestrayı andırıyor. Buz parçaları bir buzdağını iteklemeye başladığında ya da buzdağı hareket edip de kendi yüzeyini parçaladığında binlerce avizenin paramparça oluşunu çağrıştırıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İşitsel öğelerden yararlanma
B) Görsel öğelere yer verme
C) Dokunma duyusundan yararlanma
D) Benzetmelere başvurma
E) Betimleyici anlatıma başvurma

15. O dönemde Şirket-i Hayriye (Şimdiki Şehir Hatları) vapurlarının satıcıları simitlerini Beylerbeyi’nden alırlardı. Yukarı Boğaz’a ya da İstanbul’un içine akraba, eş dost ziyaretlerine giden kadınlar yirmi beş otuz simidi hediye olarak götürürlerdi. Başka semtlerde oturan ehli keyf beyzâdeler faytonlarla Beylerbeyi’ne simit yemeye gelirdi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Öykülemeye
B) Betimlemeye
C) Tartışmaya
D) Karşılaştırmaya
E) Örneklemeye

16. Çavdarhisar’da Aizanol kalıntılarını gezmeye başlıyoruz. (I) O dönemlerin çarşısı ve borsası olduğu söylenen galerilerin etrafında dolanıyoruz. (II) Burası tel örgülerle çevrilmediği için köy evleriyle bir iç içelik görüntüsü çiziyor. (III) Bu çarşının ve borsanın bulunduğu caddenin adı Taksim Caddesi. (IV) Borsa binasının kalıntısı tıpkı Taksim’deki Borsa Lokantası gibi, meydanın tam ortasında yer alıyor. (V) Etrafı Bizans harfleriyle bezeli taş sütunlarla çevriliyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi parçanın anlam akışını bozmaktadır?
A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

17. Yazar, gazete köşesinde arada bir yazdığı yazılarda öne sürdüğü düşüncelerini kanıtlıyor. Onlara okurun da inanması için ne gerekirse yapıyor. Ele aldığı konuda, tek doğru kendi düşüncesiymiş gibi bir tutumla düşüncelerini açıklıyor.
Bu parçanın yazarı, yazılarında aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisine başvurmuş olabilir?
A) Açıklama   B) Öyküleme   C) Karşılaştırma   D) Tartışma   E) Betimleme

18. Avcılar, Atıcılar ve Balıkçılar Derneği Lokali’nde fötr şapkalı minnoş bir ihtiyar olan İsmail Dede’yle karşılaştık, İsmail Dede her şeyi öğrenme dürtüsüyle laf atıyor bize. Yıllar yılı rençberlik yapmış şimdi tek başına ömür tüketiyor, iki kızı mı? Kırk yılda bir akıllarına eserse hal hatır soruyorlar, o kadar. Zaman zaman yemeğini yapabiliyor, rahatsız olduğu dönemlerde aç kalıyor. Sadece anıları ona yetiyor.
Bu parçada söz edilen kişi için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yalnız bir insandır.
B) Meraklı bir kişiliği vardır.
C) Anılarıyla avunan biridir.
D) Başkalarına muhtaç olmama çabasındadır.
E) İhtiyaçlarını zorlukla karşılamaktadır.

19. Bineceği at, yelesi ve kuyruğu siyah, sağ ön bacağında beyaz bir leke olan, güneşte kısa tüyleri parlayan sütlü kahve renginde, bin altınlık, heybetli bir İngiliz kısrağıydı ki yürüyüşünde bile bir asalet vardı. Dörtnala kalktığında bir yay gibi geriliyor, karnı yere değecek gibi oluyor, küçük kulakları arkaya yatıyordu.
Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır?
A) Açıklama   B) Betimleme   C) Öyküleme   D) Tartışma   E) Örnekleme

20. Kötülerin ve kötülüklerin sesi fazlaca yükseliyor, iyilikler kendini gösteremiyor toz duman arasında. Güzel olan, iyi olan çoğu şeyle birlikte, güzeli arayıp bulma yeteneğimiz de silinip gidiyor. Selim İleri “Gramafon Hâlâ Çalıyor”da çocukluğundan devşirebildiği iyi şeyleri bir araya getiriyor. Sade hayatlar, aşklar, manolya demetleri; huzurlu evler, eşyalar; çocukluk düşleri, masallar, radyo oyunları, sinemalar, artistler… İstanbul semtlerinin şiirli günleri; Cihangir, Moda, Boğaziçi… Hayatın henüz tüketim çılgınlığına tutulmadığı günler…
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
A) Duyguları yansıtmaya
B) Örnek vermeye
C) Nesnel anlatıma
D) Eksiltili cümleler kullanmaya
E) Kişileştirmeden yararlanmaya

21. Yılda en çok iki kez görürdüm onu. İzmir’in tahta banklarda oturur, fıskiyeli havuza bakardık. Az konuşurduk. Tuzak sorulara yanıtlar bulmayla uğraşırdık hep. Onun yanında, mevsim bahar da olsa, yaz da olsa güz duygusu olurdu içimde. Akşam olunca gidip Kemeraltı’nda bir yerde yemek yerdik. Hep aynı yerde. Duruşu, bakışı içimdeki umutsuzluğu artırırdı.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Değişik yapılı cümleler kullanma
B) Birinci ağızdan anlatma
C) Duyguları yansıtma
D) Kişileştirmeden yararlanma
E) Öyküleyici anlatımdan yararlanma

22. Bizde sözlükler kütüphanelerin en kuytu köşelerinde uyuklayarak ömür tüketirler. Günler ve geceler boyu, sırtlarında bir insan elinin sıcaklığını hissetmek hülyasıyla tutuşur, “bilinmedik bir kelime çıksın da hatırlayalım” diye dua eder dururlar. Bu uzun dua ve sükûnet zamanlarında tahmin edilir ki, iki kapak arasında toplanmış eski yeni, yerli yabancı binlerce kelime, eğlenceli oyunlar icat eder; en azından hayat hikâyelerini birbirlerine anlatarak vakit geçirirler.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Örnekler verilmiştir.
B) Kişileştirmeye başvurulmuştur.
C) Benzetmelere yer verilmiştir.
D) Öznel anlatıma başvurulmuştur.
E) Betimleyici bir yol izlenmiştir.

23. İstanbul sokaklarında el ayak çekilmişti. Şans eseri önünden geçen bir arabayı çevirdi. Karanlık sokaklarda evi arayıp bulması epey zaman aldı. Sonunda bitap bir halde eve vardı. Kapıyı her zamanki asık yüzüyle açan annesi, ifadesi hiç değişmeyen gözleriyle uzun uzun yüzüne baktı. Elinden tutup yavaşça içeri çekti.
Yukarıdaki parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden en çok hangisine başvurulmuştur?
A) Açıklama   B) Öyküleme   C) Tartışma      D) Örnekleme   E) Karşılaştırma

24. Deneme, makale gibi düşünce yazıları tamam da, bir romanda insanın gönlünde çiçekler açtıracak sözler döktürmek her yazarın harcı değildir. Bu konuda başarılı olanın sayısı çok azdır. Bunu en çok Oscar Wilde’de gördüm ben. Oscar Wilde, neredeyse her sayfada kahramanına öyle oturaklı sözler söyletir ki sözün kudreti karşısında şapka çıkarırsınız. Pervasızdır Wilde. Üslubunun üstünü kapattığı hiç görülmemiştir.
Yukarıdaki paragrafta aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisine başvurulmuştur?
A) Örneklemeye
B) Tanık Göstermeye
C) Açıklamaya
D) Öyküleme
E) Karşılaştırmaya

CEVAP ANAHTARI
1-D  2-E  3-C  4-C  5-A  6-A  7-C  8-B  9-E  10-D  11-A  12-A  13-E  14-C  15-A  16-B  17-D  18-D  19-B  20-C  21-D  22-A  23-B  24-A