Öne Çıkanlar Cümle içinde sözcükler arasında çeşitli anlam ilgileri kuran ve cümleye değişik anlamlar katan, tek başına bir anlamı olmayan sözcüklerdir. Başlıca ilgeçler şunlardır: gibi, sanki, göre, kadar, için, üzere, -e doğru, -e karşı, -e karşın, -e rağmen, -e değin, -e dek, -den dolayı, -den başka, ile, yalnız, ancak, sade, sadece, tek, bir, denli, değil… Şimdi aşağıdaki cümlelerde, belli başlı ilgeçlerin, cümlelere ne gibi anlamlar kattığını görelim: Gibi Annem, melek gibi biriydi. (benzerlik) Zil çaldığı gibi dışarı çıktık. (tezlik) Birazdan fırtına çıkacak gibi. (tahmin, olasılık) Sanki Everest, sanki bir dev çadırdı. (benzerlik) Babam, sanki seni dinler de! (inanmama) Sanki birazdan yağmur yağacak. (tahmin, olasılık) Göre Kafama göre bir dost bulamadım. (uygunluk) Sana göre hangimiz suçlu? (kanaat, görüş) Bu sınav dünküne göre daha kolaymış. (karşılaştırma) Kadar Bu işi akşama kadar halletmeliyim. (zaman, süre) Elmalar yumruğum kadardı. (benzerlik) Durakta bir saat kadar bekledim. (yaklaşık) Hiç kimseyi senin kadar sevmedim. (karşılaştırma) Tilki kadar kurnaz bir adam. (derece, ölçü) İçin Ders çalışmak için kütüphaneye gitti. (amaç) Senin için herkes iyi şeyler söylüyor. (hakkında) Kardelen, benim için apayrı bir çiçekti. (görecelik) Trafik sıkıştığı için geç kaldım. (neden-sonuç) Bu hazırlıkları konuklar için yaptık. (aitlik) Çocukları için her fedakârlığı yapardı. (uğruna, yoluna) Üzere Yarın getirmek üzere arabayı alabilirsin. (şartıyla) Teşekkür etmek üzere sahneye çıktı. (amacıyla) Anlaştığımız üzere yarın buluşuruz. (şekilde, tarzda) Uçağımız kalkmak üzereydi. (zaman) Doğru Çocuklar sahile doğru yürüyorlar. (yön) Akşama doğru buralar sakinleşir. (zaman) Karşı Güneşe karşı yavaş yavaş yürüyorduk. (yön) Sabaha karşı köye vardık. (zaman) Başka Benden başka herkes maça gitmiş. (dışında, hariç) Not: “Doğru, karşı, başka” sözcükleri, cümle içinde ilgeç dışında değişik görevler kazanabilir. İnan bana, doğru söylüyorum. (belirteç) Sence doğru tarafa mı gidiyoruz? (sıfat) Sonunda doğruyu buldum. (ad) Burası karşıdan, çok net gözüküyor. (ad) Evimiz şehrin karşı yakasındaydı. (sıfat) Sana başka, bana başka konuştu. (belirteç) Bize başka bir adres verdiler. (sıfat) Bunu başkasından duymuş. (adıl) İle Annemler uçakla gelecekmiş. (araç) Elini bıçakla kesmiş. (gereç) Bahçede, arkadaşlarıyla oynuyor. (birliktelik) Öğretmen, telaşla içeri girdi. (durum) Ağaçların devrilmesiyle yol kapandı. (neden-sonuç) Not: “İle”, yerine “ve” getirilemiyorsa ilgeç; getirilebiliyorsa bağlaç olur. Şiir ile romanı çok severim. (ile=ve > bağlaç) Gençken şiir ile çok ilgilendim. Bu cümlelerin birincisinde “şiir ve roman” denilebildiği için “ile” bağlaçtır; ikincisinde “ile” yerine “ve” getirilemediği için “ile” ilgeçtir. Yalnız, Sade, Sadece, Bir, Tek Dünkü toplantıda yalnız sen yoktun. (sadece) Ben bu konuda sade ona inanırım. (yalnız) Sadece dinlenmek istiyorum. (yalnız) Pikniğe bir o gelmemişti. (yalnız) Tek sen misin sevdiğine kavuşamayan? (yalnız) Not: “Yalnız” sözcüğü, yerine “ama” getirilebiliyorsa bağlaç olur. Dün seni çok bekledim; yalnız sen gelmedin. (yalnız=ama > bağlaç) Bu cümlede “yalnız” yerine “ama” getirilebildiği için “yalnız” sözcüğü bağlaçtır. Not: “Yalnız, sade, sadece, bir, tek” sözcükleri, cümle içinde ilgeç dışında değişik görevler kazanabilir. Dedem, yalnız bir insandı. (sıfat) Sahilde, yalnız dolaşıyordu. (belirteç) Sade bir görünümü vardı. (sıfat) Sanatçı, çok sade yaşıyordu. (belirteç) Onunla bir boydayız. (sıfat) Bir sen bir ben biliyoruz bunu. (bağlaç) Olanları bana bir bir anlattı. (belirteç) Çocuk, tek kelime konuşmadı. (sıfat) Herkes gidince ben tek kaldım. (belirteç) Ancak Bizi oraya ancak sen götürebilirsin. (sadece) Bu arabaya ancak on milyar veririm. (en çok) Not: “Ancak” sözcüğü, cümle içinde değişik görevlerde kullanılabilir. Çok çalıştım; ancak ödevimi bitiremedim. (ancak=ama > bağlaç) Misafirler, akşama ancak gelebildiler. (belirteç) Birinci cümlede, “ancak” sözcüğünün yerine “ama” getirilebildiği için “ancak” bağlaçtır. İkinci cümlede “ancak” eylemin yapılış zamanını belirttiği için belirteçtir. Rağmen, Karşın, Denli, Değil, Dolayı Bağırmama rağmen beni duymadı. (tersine olarak) Fakirliğine karşın hep mutlu biriydi. (tersine olarak) Seni ölünceye değin unutmayacağım. (zaman) Yağmur geceye dek devam etti. (zaman) Beni bu denli sevdiğini bilmiyordum. (derece) Burası dediğin kadar güzel değil. (olumsuzluk) Trafikten dolayı sınava geç kaldım. (neden-sonuç) Ayrıca Bkz. Edat-Bağlaç-Ünlem Konu Testleri