Öne Çıkanlar 1916’da Aydın’ın Söke ilçesinde doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. İzmir Ticaret Okulu’nda edebiyat, Devlet Konservatuvarı’nda sanat tarihi dersleri verdi. Sanatçı, 1993 yılında hayata gözlerini yumdu. Edebî Kişiliği İlk romanı “İkinci Dünya” 1938’de yayımlandı. Servet-i Fünun Uyanış, Ses, Hep, Bu Topraktan, Vatan, Fikirler, Yenilikler, Yeditepe gibi dergilerde yayımlanan öyküleriyle ünlendi. “Sam Amca” öyküsüyle Dünya Hikâye Yarışması’nda birincilik kazandı. “Sam Amca”yı oluşturan öykülerde değişen üretim koşullarının ortaya çıkardığı sıkıntıları ele almıştır. Bu öykülere göre on çift öküzün on günde yapamayacağı işi bir günde yapan John Deereler, Massey-Harrisler, Oliverler toprağa hâkim olmakta, bir kısım insanların ekmeğini elinden almaktadır. Bu üretim araçlarına sahip olan zenginler işçileri sömürmekte, birbirine kırdırmaktadır. Diğer öykülerinde de köy ve kasaba insanlarının sorunlarını, günlük yaşamlarını ve duygularını güçlü gözlemlerine dayanarak, yalın bir dil ve gerçekçi tutumla yansıtmıştır. Samim Kocagöz’ün romanlarında köy, kasaba ve büyük şehir insanlarıyla karşılaşırız. “Bir Şehrin İki Kapısı”nda kasabanın ileri gelenleri ile gençler arasındaki ilişkileri ele almıştır. “Yılan Hikayesinde Söke yöresindeki Balat Gölü’nde dalyan kurma tekeline sahip olan ağalarla topraksız köylülerin gizli-açık çatışmalarını dile getirir. “Onbinlerin Dönüşü”nde farklı dünya görüşlerine sahip üniversiteli gençlerin II. Dünya Savaşı yıllarındaki çatışmalarını ele alır. “Kalpaklılar”, “Doludizgin” romanlarında belgelere, yaşamış kişilere dayanarak Kurtuluş Savaşı yıllarını işler. “Bir Karış Toprak”ta Söke dolaylarındaki Subaşı köylülerinin doğa olayları -Menderes’in taşması- karşısında umarsız mücadelelerini sergilemiştir. Kişilerini, dönem ve çevre özelliklerinden soyutlamadan zaman ve çevre betimlemeleriyle birlikte vermiştir. Öykülerinde olduğu gibi romanlarında da yalın ve akıcı bir dil kullanmıştır. Romanlarında küçük ayrıntılar bile sağlam bir zincirin halkaları gibi örgülenmiştir. Olayların açıklamasını genellikle kişileri konuşturarak vermeye çalışmıştır. Bu özellikleri onu toplumcu gerçekçi romanın en önemli kişilerinden biri hâline getirmiştir. O, romanlarında toplumun bütün tabakalarından gelen tipleri yaşatmaya çalıştı. Yalnız ele aldığı kişiler çoğunlukla kişilik aşamasına ulaşamadı. Bunlar genellikle görevlerini yapmak için sahneye çıkmış gibidir. Bu kişilerin iç dünyalarını da yeterince yansıtamadı. Bu durum, kişilerin olay-durum-davranış süreci içindeki inandırıcılıklarına gölge düşürmüştür. Kısaca özetleyecek olursak; Köy romanının önemli isimlerindendir. Köy ve kasaba insanlarının sorunlarını, günlük yaşamlarını ve duygularını anlatır. Güçlü gözlemleri vardır. Yalın bir dili ve gerçekçi bir tutumu vardır. Dünya Hikâyecilik Yarışmasında “Sam Amca” adlı öyküyle birincilik ödülünü kazanmıştır. Konularını doğup büyüdüğü yörenin toprak meselelerinden, sınıf çatışmalarından, siyasi çekişmelerinden almıştır. “İkinci Dünya”, “Yılan Hikâyesi”, “Bir Çift Öküz” romanlarında doğup büyüdüğü Batı Anadolu’da Menderes Nehri çevresindeki köy ve kasabalarda yaşayan köylülerin sorunlarını köylü-ağa, köylü idare çatışması içinde ele almıştır. “Kalpaklılar” ve “Doludizgin” romanlarında Kurtuluş Savaşı’nı ele almıştır. Batı cephesini anlatmıştır. Kişileri çok canlı tasvir etmiştir. “Onbinlerin Dönüşü” romanında konusunu İstanbul Üniversitesi çevresinde gelişen olaylardan ve fikir çatışmalarından alır. Eserleri: Roman: Kalpaklılar, İkinci Dünya, Bir Şehrin İki Kapısı, Yılan Hikâyesi, On binlerin Dönüşü,’Doludizgin, Bir Karış Toprak, Bir Çift Öküz, İzmir’in İçinde, Tartışma, Eski Toprak Öykü: Sam Amca, Telli Kavak, Sığınak, Cihan Şoförü, Ahmet’in Kuzuları, Yolun Üstündeki Kaya, Yağmurdaki Kız, Alandaki Delikanlı Deneme: Roman ve Yazarlık Onuru Kalpaklılar: Kurtuluş Savaşı’nın, İzmir’in işgalinden başlanarak destansı bir dille anlatıldığı belgesel bir romandır. Romanda İzmir’i işgal eden Yunanlılara karşı başlayan hareketler, Kuvayı Milliye’nin ortay çıkışı, ayaklanmaların İstanbul yoluyla Ankara’ya varışı, Mustafa Kemal’in şahsında bağımsızlık savaşına dönüşmesi, İstanbul yönetimine karşı başlayan Cumhuriyet ihtilali, Kuvayı Milliye ile Kuvayı İnzibatiye’nin Kastamonu, Gerede ve Düzce’deki iç savaşları anlatılıyor. Romandaki bu olaylar birbirlerini geliştirerek bütünler gibidir. Roman kahramanları çoğunlukla halkın tanıdığı, bu savaşa bizzat katılmış, gerçek kişilerdir.