Öne Çıkanlar Kelime anlamı “ödünç alma”dır. Edebiyatta bir sözcüğü, geçici olarak bir başka sözcük yerine kullanma sanatına istiare denir. İstiare, benzetmenin iki unsurundan sadece birisinin kullanılması ile yapılır. Benzetmenin iki temel unsuru vardır. Bunlar benzeyen (zayıf olan) ve kendisine benzetilen (kuvvetli unsur)dir. İstiarede benzetme ilgisi söz konusudur. Örneğin cesur bir insana benzerlik ilişkisi ile “aslan” denmesi bir istiaredir. Çünkü “aslan” hayvanlar arasında cesareti ile ünlüdür. Bu örnekte olduğu gibi, benzerlik ilişkisi ile bir insana aslan dendiğinde, istiare yapılmış olur. Yine “tilki” çok kurnaz bir hayvandır. Kurnazlık bakımından bir kişi ile tilki arasında benzerlik ilişkisi kurulabilir. İstiare Sanatına Örnekler: “Kardeşi tilki gibi kurnaz biridir.” cümlesinde benzetme vardır. Benzeyen: kardeş Kendisine benzetilen: tilki Benzetme yönü: kurnazlık Benzetme edatı: gibi Ama biz bu benzetmede iki temel öğeden birini, kardeş sözcüğünü, çıkardığımızda istiare sanatı oluşur. “Ona dikkat et, çok tilkidir, seni aldatabilir.” cümlesinde bir kişi tilkiye benzetilmiş, ama benzeyen (insan) söylenmemiş: sadece kendisine benzetilen (tilki) söylenmiş, böylece istiare yapılmıştır. İstiare için şu şartların olması gerekir: İstiare yapılan sözcüğün gerçek anlamının dışında kullanılması gerekir. Şiirde istiareyi oluşturan sözcüğün gerçek anlamda kullanılmasını engelleyen ipucu söz mutlaka bulunmalıdır. İstiare benzetmeye dayalı bir sanattır. Bu nedenle istiare yapılan sözcüğün benzetme amacının olması gerekir. “Her sabah başka bahar olsa da ben usandım Uğramam bahçelerin semtine gülden yandım” Bu dizelerde “gül” sözcüğü ile istiare yapılmıştır. Çünkü şair, sevgilisini “gül”e benzetmiş, ama benzeyen durumundaki “sevgilisi” sözcüğünü söylememiştir. Benzeyen: sevgili (söylenmemiş) Kendisine benzetilen: gül (söylenmiş) Sadece kendisine benzetilen söylendiği için burada istiare yapılmıştır. Ayrıca dizelerde “yandım” ifadesi “gül” sözcüğünün gerçek anlamı ile kullanılmasını engellemektedir. İstiareyi temelde açık ve kapalı istiare olarak incelemek mümkündür. Bir de temsili istiare vardır. a. Açık istiare: Benzetmenin iki temel unsurundan sadece kendisine benzetilenin (kuvvetli unsur) kullanılması ile yapılan istiaredir. “Akşamın kızıllığı Uludağ eteklerinde al ipek gibidir bu akşam.” Bu cümlede benzeyen “akşamın kızıllığı”, kendisine benzetilen ise “al ipek” sözleridir. Görüldüğü gibi bu cümlede benzetme vardır. Bu iki temel unsurdan benzeyeni çıkardığımızda: “Uludağ etekleri al ipekten bu akşam” Bu dizede benzeyen “akşamın kızıllığı” sözü söylenmemiş, yalnızca kendisine benzetilen “al ipekten” sözü kullanılmıştır. Sadece kendisine benzetilen söylendiği için bu dizede açık istiare vardır. “Garbın ucunda, son kıyıdan, en gürültülü Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü” Bu dizelerde siyah bulutlar, “kurşun”a benzetilmiştir. Dizelerde kendisine benzetilen “kurşun” söylenmiş, ama benzeyen “siyah bulutlar” söylenmemiş, böylece açık istiare yapılmıştır. “İki kapılı bir handayım Gidiyorum gündüz gece” Bu dizelerde “dünya” iki kapılı bir hana benzetilmiş, ama benzeyen “dünya” söylenmemiştir. Sadece kendisine benzetilen durumundaki “iki kapılı han” sözü söylendiğinden açık istiare vardır. “Havada bir dost eli okşuyor derimizi” dizesinde kendisine benzetilen “dost eli” söylenmiş, ama benzeyen “rüzgar” söylenmemiştir. b. Kapalı istiare: Benzetmenin iki temel unsurundan sadece benzeyenin (zayıf unsur) söylenmesi ile yapılan istiareye kapalı istiare denir. “Yaldızlı perçemlerin ıslandıkça uzuyor Yalnızlık damla damla şakağından sızıyor” Bu dizelerde “yalnızlık”, “suya” ya da “tere” benzetilmiştir. Ancak kendisine benzetilen “su ya da ter” söylenmemiş, özelliği olan “damlamak” söylenmiş, böylece kapalı istiare yapılmıştır. “Süzülüp akasya dallarından gün Erir damla damla ayaklarında “ dizelerinde “gün”, “su”ya benzetilmiş, kendisine benzetilen “su” söylenmemiş, sadece suyu çağrıştıran “damla” kullanılmıştır. Sadece benzeyen kullanıldığı için bu dizelerde kapalı istiare vardır. c. Temsili istiare: Teşbih öğelerinden yalnız birisiyle ve birden çok benzerlik (benzetme yönü) gösterilerek yapılan istiareye temsili istiare denir. Temsili istiarede bir davranışın, eylemin, düşüncenin simgelerle canlandırılıp somut hâle getirilmesi söz konusudur. “Bin gemle bağlanan yağız at şâha kalkıyor Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor Son macerayı dinlememiş varsa, anlatın Râm etmek isteyenler o mağrur, asil atın Beyhudedir her uzvuna bir halka bulsa da Boştur köpüklü ağzına gemler vurulsa da Coştukça böyle sel gibi bağnnda hisleri Bir gün başında kalmayacaktır seyisleri Son şanlı mâcerâsını tarihe anlatın Zincir içinde bağlı duran kahraman atın Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor Asnn baş eğdi sandığı at, şâha kalkıyor” Faruk Nafiz Çamlıbel in yukarıdaki “At” şiiri temsili istiareye güzel bir örnektir. Şiirde atın çeşitli özellikleri ile Türk milletinin özellikleri arasında benzerlik kurulmuştur. Şair şiirinde bir attan söz eder. Bu atın şaha kalktığını, zincirlerini ve seyislerini umursamadığını. ona gem vurmanın boş bir uğraş olduğunu anlatır. Bu şiirde “at” Türk milletini karşılayan bir sembol olarak kullanılmıştır. Yani şiirde Türk milleti şaha kalkan, zincirlerini ve seyisini önemsemeyen, gem vurulamayan bir “ara benzetilmiş; ama “Türk milleti” söylenmemiştir. Benzeyen: Türk milleti (söylenmemiş) Kendisine benzetilen: at (söylenmiş) “Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli Günlerce siyah ufka bakan gözleri nemli Biçare gönüller… Ne giden son gemidir bu Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden Birçok seneler geçti, dönen yok seferinden “ Yine Yahya Kemal Beyatlı’nın ‘Sessiz Gemi” şiiri de temsili istiarenin güzel bir örneğidir. Bu şiirde tabut, gemiye benzetilmiştir. Ama benzeyen unsur olan “tabut” söylenmeyip, kendisine benzetilen “gemi” söylenmiştir. Benzeyen: tabut (söylenmemiş) Kendisine benzetilen: gemi (söylenmiş) Geminin özellikleri meçhule gitmesi, limandan kalkması, uğurlayanların olması, yolcusunun olması… Bütün bunlarla tabut kastediliyor. Tabut sessizce gider, o giderken sevinç değil hüzün vardır, kalanlar elemlidir, çaresizlik söz konusudur.