Öne Çıkanlar Ağır ve anlaşılması zor bir dili olan “Mai ve Siyah”, tatlı hayallerle acı gerçeklerin sergilendiği bir romandır. İlk olarak 1896 yılında Servet-i Fünun dergisinde resimli olarak yayımlanmıştır. Dilde sadeleşme önem kazanınca yazarı Halit Ziya Uşaklıgil tarafından sadeleştirilmiştir. Çevre tasvirleri ve insan tahlillerinde başarılı bir eserdir. Romanın Özeti: Ahmet Cemil, Mülkiye Mektebi son sınıfa geçtiği yıl babasını kaybeder. Evin, annesinin ve kız kardeşinin tüm yükü ona kalır. Bu yüzden tüm hayalleri suya düşer; çünkü o tüm çalışmalarını şiir üzerinde toplamayı, edebiyatımıza yön, yöntem vermeyi istemektedir. Babasının ölümü bu düşüncelerini sekteye uğratmıştır. İyi derecede Fransızcası olan Ahmet Cemil evin geçimini sağlayabilmek için kitap tercümeleri yapar. Zengin ailelerin çekilmez, şımarık çocuklarına özel dersler verir. Edebiyata olan ilgisinden dolayı arkadaşları ona, roman çevirmeni aramakta olan “Mir’at-ı Şuun” gazetesine girmesini önerirler. Gazetede işe giren Ahmet Cemil aynı zamanda okulunu da bitirir. Gazetecilik çevrelerince de görüşleriyle tanınan, sevilen biri olmuştur. Ahmet Cemil’in iki arzusu vardır: Biri kardeşi İkbal’i iyi biriyle evlendirip ona mutlu bir yuva kurmak; diğeri de arkadaşının kız kardeşi Lamia ile evlenmek. O, Lamia’yı sevmektedir ama bundan kimsenin haberi yoktur. Ahmet Cemil’in bir başka düşüncesi de yıllardır üstünde çalıştığı eserini tamamlayıp ün ve para kazanmaktır. Çalıştığı gazetenin patronu ölünce yerine oğlu Vehbi Efendi geçer. Bu adam Ahmet Cemil’in kardeşi İkbal ile evlenir. İçkici, kaba ve bencil biri olan Vehbi Efendi, İkbal’e mutlu bir hayat sunmak şöyle dursun onun hayatını karartır. İkbal hamile olduğu halde kocası tarafından fena halde dövülünce çocuğunu düşürür. Hastalanan İkbal gösterilen ilgiye rağmen kurtarılamaz, ölür. Ahmet Cemil, Vehbi Efendi tarafından işten çıkarılır. Ahmet Cemil maddi durumunu düzelttikten sonra Lamia ile evleneceği hayalini kurmaktadır ama Lamia’nın abisi Ahmet Cemil’e kardeşini bir kurmay subayla nişanladıklarını söyler. Kardeşi ölen, sevdiği kız başkasına verilen Ahmet Cemil’in üzerinde çalıştığı edebi eser kimi yazarlar tarafından acımasızca olumsuz eleştirilince umut bağladığı bu eserini parçalar ve sobada yakar. Artık onun için sadece annesi vardır. İstanbul’u terk etmeye karar verir, bir kaymakamlık göreviyle siyah bir gecede vapurla İstanbul’dan ayrılır. Yıldızlı, mai bir gecede kurulan tüm hayaller, siyah ve yıldızsız bir gecede böyle biter.