Öne Çıkanlar Bir yazarın herhangi bir konu hakkındaki kişisel görüş, anlayış ve düşüncelerini kanıtlama gereği duymadan hoş bir üslupla yazdığı, kısa fikir yazılarına “fıkra” denir. Fıkranın özellikleri şunlardır: Köşe yazısı olan fıkralarda yazar, gündelik olayları özel bir görüşle, güzel bir üslupla, hiç kanıtlama gereği duymadan her gün kaleme alır. Düşünceleri hiçbir kalıba bağlı kalmadan serbestçe ortaya koyar. Ele aldığı konu üzerinde bir kamuoyu oluşturmayı amaçlar. Gazetelerin bazı sayfalarında, belli köşelerde, genel bir başlıkla, çoğunlukla da her gün yazılan fıkralarda konu kısaca incelenir, ancak mutlaka bir sonuca varılır. Daha çok iğneleyici, alaycı bir dille, bazen eleştiri bazen de sohbet tarzında yazılır. Fıkralarda okuyucuyla sohbet ediliyormuş havası hâkimdir. Anlatım senli benlidir. Cümleler kısa ve anlaşılır niteliktedir. Konular günceldir ve anlatılanların kalıcılık niteliği yoktur. Olaylar kişisel bir bakış açısıyla işlenir. Kısa, etkili ve dokunaklı bir sonuca varılır. Amaç, okuyucuyu etkilemektir. Düşünceler tekrarlanmaz. Bu yüzden fıkralar öz ve yoğun bir anlatıma sahiptir. Amaç, okuyucuya bazı günlük sorunları tanıtmak, bu sorunlar hakkında düşünceleri, derinliğe inmeden kanıtlamaya kalkmadan söylemektir. Türk Edebiyatında Fıkra Fıkra türü yazılar Türk edebiyatına Tanzimat döneminde Batı dan geçmiştir. 1908’den sonra bu yazı türü Türk edebiyatında görülmeye başlanmıştır. Özellikle Ahmet Rasim fıkralarıyla tanınmıştır. Daha sonra Ahmet Haşim, Hüseyin Cahit Yalçın, Falih Rıfkı Atay, Refik Halit Karay, Bedii Faik, Orhan Seyfi Orhon, Refii Cevat Ulunay, Metin Toker, Peyami Safa, Burhan Felek, Ahmet Kabaklı, Aziz Nesin, Çetin Altan, Ahmet Kabaklı, İlhan Selçuk, Sabri Esat Siyavuşgil de fıkralarıyla öne çıkmıştır. Fıkra – Sohbet Farkı Sohbette, fıkradan farklı olarak, karşılıklı konuşma üslûbu vardır. Yazar karşısında biri varmış gibi sorular sorar, cevaplar verir. Fıkralarda yazar serbest bir anlatımla düşüncelerini okuyucuya benimsetmeye çalışır. Sohbetlerin dışa dönük bir yapısının olması da onun fıkradan ayrılan yönlerinden bir diğeridir. Makale-Fıkra Farkı Makalelerde ispat esastır. Mutlaka bir sonuca varılır. Ciddî, bilimsel bir dil kullanılır. Oysa fıkralar daha serbest ve mizahî öğeler de içeren yazılardır. Yazar ilgi çekici konulardaki düşüncelerini tarafsız olma kaygısı gütmeden açıklar. Makaledeki gibi bir ispat (kanıtlama) zorunluluğu fıkrada yoktur.