Öne Çıkanlar “Şiir yönü ağır basan düz yazı” anlamına gelen mensur şiirin yaygınlaşması ve edebiyata yerleşmesi Servetifünun Döneminde görülür. Bu dönemde şiirle düz yazı arasındaki farklar azalmış ve şairler, şiirlerini düz yazıya yaklaştırmışlardır. Bu durumun benzeri ise nesir yazarları arasında görülür. “Şiir şeklinde yazılmış düz yazılar” olan mensur şiirlerin ilk örnekleri Tanzimat edebiyatı sanatçıları tarafından verilmiştir. Ancak mensur şiiri bir edebî tür olarak görüp onun üstünde çalışanlar ise Servetifünun sanatçıları olmuştur. Girye-i Tabiat Sema-yı sahrayı kesif bir sütre-i matemî istila etmiş, etrafı hazin bir zulmet kaplamış, derin bir sükut içinde baranın aheste aheste sükutundan başka bir şey işitilmiyor. Şems, bulutlar arasında o derece kesif görünüyor ki bir perde-i şirişk altındaki gözleri andırıyor. Mevcudat, matem-i tabiate karşı hazin hazin sükût ediyor. Sema giryelerini saçmakta devam ediyor. Tabiatın şu hal-i melal-engizi beni meclub etti. Sıklet-i baran altında dallarını sarkıtmış olan ağacın altına oturdum. Gözlerim sahranın menazır-ı ye’s-amizini müştakane, mütelezzizane dolaştı. Kalbimde bir memnuniyet-i hazine hissediyordum. Mevcudatı benimle beraber girye-nisar-ı yeis görmekte garip bir lezzet buldum. Halit Ziya Uşaklıgil Bu metinde de görüldüğü gibi mensur şiir, duygu ve hayal dünyamızı etkileyebilecek herhangi bir konuyu, kısa ve çarpıcı bir şekilde, şiirin cümle yapısını ve ahengini koruyarak, şairane bir hava ile ölçü ve uyağa bağlı kalmadan düz yazı şeklinde anlatan edebî türdür. (daha&helliip;)