Öne Çıkanlar Batıcılık, Osmanlıcılık ve İslamcılık gibi siyasî ve edebî alanlarda etkili olmuş düşüncelerin etkisini kaybettiği bir dönemde, Türkçülük düşüncesine sarılarak edebî ve siyasî kimliklerini bulan Milli Edebiyat sanatçıları, kendilerinden önceki dönemlerden farklı birçok yeniliğe de imza atmıştır. 1911 Yılında Genç Kalemler dergisi etrafında başlayan ve giderek kabul gören Milli Edebiyat, 1923 yılında Cumhuriyet Dönemine kadar devam etmiş ve bu dönemden sonra da etkisini sürdürmüştür. Cumhuriyet Dönemi’nde yerini bu dönem edebiyatına bıraksa da “Milli Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren sanatçılar” Cumhuriyet Edebiyatı içinde devamlı yer almıştır. Çeşitli değişikliklere uğrasa da günümüze kadar gelen bu anlayış, kendi öz kültürüne sarılıp ondan yararlanarak ilerlemeyi amaçlar. Milli Edebiyat Döneminin Genel Özellikleri Milli Edebiyat sanatçıları Batıyı körü körüne taklit etmeye karşı çıkmıştır; ancak edebiyatta Batılı türler olan makale, fıkra, roman, hikaye… gibi türleri kullanmayı yanlış görmemişlerdir. Milli Edebiyatın getirdiği en önemli yenilik Yeni Lisan hareketini başlatarak dilde o döneme kadar değişik zamanlarda hedeflenen; ancak başarılamayan sadeleşme hareketini başarmak olmuştur. Bu dönem sanatçıları, konuşma diliyle edebiyat yapmışlardır. Sanatçılar, kendilerine kaynak olarak kendi öz kültürlerini görmüşler ve milli ögelerden beslenmişlerdir. Bu dönemde yaşanan Milli Mücadele de dönemin değişik eserlerinde işlenmiştir. Yoksulluk, aile hayatı, ahlaki çöküntü… gibi toplumsal konular işlenmiş, sanatçılar o dönemde yaşanan sosyal sorunları eserlerine taşımıştır. Daha önceki dönemlerde yüzeysel işlenen Anadolu ve Anadolu halkı bu dönem sanatçılarının birçok eserinde işlenmiştir. Eserlerinde işledikleri temayı, gerçekçi bir biçimde ele almak isteyen sanatçılar, gözleme önem vermiş ve eserlerinde gözlemle topladıkları bilgileri kullanmışlardır. Eserlerde her kesimden insanın sorunları dile getirilmiş, Servetifünun Edebiyatında yapılan “sadece aydın insanların dertlerini anlatma” geleneğinden kaçınılmıştır. Bu dönem edebiyatı toplumsal özellik göstermiş, sanatçılar hem dönemine ayna tutmuş hem de yaşanılan toplumsal sorunlara çözüm yolları gösterilmiştir. Batı taklitçiliğinden kaçınarak, milli konulara yönelme, yeni ve milli bir edebiyat ortaya koyma amacı güdülmüştür. Türk kültürü ve tarihi el değmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir. Dil birliğini, ulus-devlet anlayışının temeli olarak gören Milli Edebiyatçılar Türkçeyi bilim ve sanat dili haline getirme, dil bilinci yoluyla milli bilinç oluşturma, halk kültürüne yönelme ve halkı eğitme gibi amaçlarına ulaşmak için dilde sadeleşmeye gitmişlerdir. Sade bir dili savunmuşlar, dilde karşılığı bulunan ve dilimize fazla oturmayan Arapça ve Farsça sözcükler kullanılmamıştır. “Toplum için sanat” anlayışı çerçevesinde eserler ortaya konmuştur. Halkın yaşamı ve sorunlarının yanı sıra bireysel konular da işlenmiştir. Mizahi üslup önemsenmiş, mizah ve hiciv türünde eserler de verilmiştir. Milli Edebiyat’ın yukarıdaki özelliklerinden de anlaşılacağı üzere bu dönem edebiyatı kendisinden önceki Tanzimat, Servetifünun ve Fecriati Edebiyatlarına göre birçok farklı özellik taşır. Bunun en önemli sebebi ise bu dönemin beslendiği kaynaklardır.