Öne Çıkanlar

Mithat cemal Kuntay

1885’te İstanbul’da doğan sanatçı, Mekteb-i Hukuk’u bitirmiş ve Hukuk Mektebi’nde asistan olmuştur. Adliye Nezareti Özel Kalemine girerek müdürlüğe kadar yükselen Mithat Cemal, Birinci Hukuk Mahkemesi üyeliğinden sonra Beyoğlu Dördüncü Noteri olmuş ve ölümüne kadar bu görevi sürdürmüştür. Mehmet Akif ile tanışması sanatının dönüm noktası olmuştur. Sanatçı 1956’da İstanbul’da yaşamını yitirmiştir.

Edebi Kişiliği:

  • Aruzu ustaca kullandığı, ulusal duyguları ön plana çıkardığı vatan millet konularındaki şiirleri ile ün yapmıştır.
  • Milli Edebiyat akımının ilkelerini benimseyen sanatçı için Mehmet Akif’le tanışması hayatının dönüm noktası olmuştur.
  • Yahya Kemal Beyatlı’dan da etkilenmiştir.
  • Meşrutiyet dönemi ile ilgili çalışmaları ile tanınmış, tek romanı olan Üç İstanbul ile adını duyurmuştur. II. Abdülhamit, Meşrutiyet ve Mütareke yıllarını anlattığı romanında gerçekçi kişiler ve ayrıntılı tahliller sunmuştur.
  • “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” sanatçının ünlü dizeleridir.

Kısaca özetleyecek olursak;

  • Epik şiirleriyle tanınan sanatçının lirik şiirleri de vardır.
  • Dil açısından Milli Edebiyat anlayışına bağlıdır ancak aruz ölçüsünü kullanmıştır.
  • “Üç İstanbul” adlı romanı, edebiyat tarihindeki yerini belirleyen romanıdır. Bu romanda II. Abdülhamit, II. Meşrutiyet ve Mütareke yıllarının İstanbul’unu anlatmıştır. Romanın kahramanı Adnan Bey’in yaşamı çerçevesinde bu üç dönem ele alınmıştır.
  • “Acem Şahına” adlı şiiri Mehmet Akif ile birlikte yazmıştır.

Eserleri:

  • Roman: Üç İstanbul
  • Monografi: Namık Kemal, İstiklal Şairi Mehmet Akif, Sarıklı İhtilalcı Ali Suavi
  • Şiir: Türk’ün Şehnamesi, Acem Şahına
  • Tiyatro: Kemal, Yirmi Sekiz Kanun-ı Evvel

Üç İstanbul: Çürüyen yozlaşan İstanbul ve bu İstanbul’un çürümüş yozlaşmış insanları… Bu romanda yazar İstanbul’un üç kötü dönemini okuyucuya yansıtmaktadır. Yalnız kişisel çıkar ardında koşan insanlar, dalkavuklar, jurnalciler, ikiyüzlüler, birbirlerinin kuyusunu kazanlar gibi kişilerden söz eder. Bu romana kısaca Osmanlı’nın yıkılış romanı da denebilir. Adnan sınıf değiştirmek isteyen tipik bir Osmanlı-Türk aydınıdır. 93 Harbi sebebiyle, sekiz yaşındayken İstanbul’a göçen Adnan bir konak sahibidir. Refahına kavuşup particiliğin tatlı yanlarına kandıktan sonra nihayet taparcasına sevdiği Belkıs ile evlenir. Belkıs yozlaşan bir tabakanın tipik bir örneğidir.