Öne Çıkanlar Modernizm; bilimsel, siyasal, kültürel gelişmelerle ve sanayi devrimiyle birlikte hareketlenen büyük toplumsal değişime eşlik eden zihniyetin tamamı için kullanılabilen bir terimdir. Sanat, mimari ve edebiyat alanında on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren adından söz ettirmeye başlayan akım, yirminci yüzyılın birinci yarısında etkili olmuştur. Latincede “şimdi”yi ifade eden modern us kelimesinden türeyen modernizm ilk planda geçmişe karşı şimdiki zamanın yüceltilmesini ifade etmektedir. Temelde dayandığı fikir, geleneksel sanatlar, edebiyat, toplumsal kuruluşlar ve günlük yaşamın artık zamanını doldurduğu ve bu yüzden bunların bir kenara bırakılıp yeni bir kültür icat edilmesi gerektiğidir. Modernizmde geleneksel olanı günün anlayışına uydurma, geleneksel yapıyı ve anlatımı reddederek yeniyi ortaya çıkarma anlayışı vardır. Modernizmi esas alan eserlerin özellikleri şunlardır: Modernist eserlerde toplumdaki değer çatışmaları, bireyin bunalımları, karmaşık ruh hali, yerleşik değerlere isyan, şiire özgü söyleyişlerden de yararlanarak, çağrışımlara açık bir biçimde sembollerle anlatılır. Dil ve anlatımda geleneksel tekniklerin dışında arayışlara gidilir. Modernizmi esas alan metinlerde alegorik anlatıma önem verilir. Yazarlar insanı çevreleyen toplumsal dünyayı yalın bir biçimde anlatmaktan kaçınırlar. Modernizmi esas alan hikâyelerde olay olmakla birlikte esas olan, olayın birey üzerindeki etkisini anlatmaktır. Modernizmi esas alan eserlerde yalnızlık, toplumdan kaçış, geleneksel değerlere başkaldırı gibi konular işlenir. Modernizmi esas alan eserlerle bireyin iç dünyasını esas alan eserler arasında insan psikolojisine yaklaşım bakımından yakınlıklar vardır. Modernizmi esas alan eserler, varoluşçuluk akımından etkilenmiştir. Varoluşçuluğa göre, dünyadaki diğer varlıklardan farklı olarak önce var olan sonra ne olduğu belirlenen birey kendi özünü arar, kendisi olmaya çabalar, bu bakımdan birey yaşadığı toplumla da çatışma içindedir. MODERNİZM VE POSTMODERNİZM Modernizm Batı’da 20. yy’ın başında, postmodernizm ise 20. yy’ın ikinci yarısında ortaya çıkmıştır. Postmodernizm, modernizmin bir uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. Modernizm “şimdi, yeni başlayan” anlamındadır. Postmodernizm ise “modernizden sonra gelen, modern sonrası” anlamına gelir. Anlaşılacağı gibi postmodernizm, ana ilkelerini modernizmden almış, modern roman üzerinde yeşermiştir. Modernist eserler, 19. yy’ın “Balzac romanları” olarak da ifade edilen gerçekçi-gelenekçi roman anlayışının ardından “deneysel biçimcilik” arayışıyla gelişim göstermiştir. Türk edebiyatına doğal bir süreçle değil de Tanzimat döneminde kültürel değişimle Batı’dan çeviri ve taklitlerle giren geleneksel roman, 1970’lerden sonra yerini modernist ve postmodernist romanlara bırakmıştır. Bu bakımdan Türk edebiyatında modernizm ile postmodernizm aynı zamanda görülmüştür. Türk edebiyatında postmodernizm, modernist özelliklerden 1990’lı yıllardan itibaren arınmaya başlamıştır. Modernizm, Türk edebiyatında Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar”ıyla (1972) görülür. Tutunamayanlar’ın ardından Yusuf Atılgan’ın “Anayurt Oteli”, Ferit Edgü’nün “Hakkâri’de Bir Mevsim”iyle modernist ilk ürünler 1970’lerde verilmeye başlanır. 1950’lerden günümüze ise Latife Tekin (Sevgili Arsız Ölüm), Nazlı Eray (Ay Falcısı), Bilge Karasu (Gece), Orhan Pamuk (Kara Kitap, Yeni Hayat) eserleriyle modernist edebiyatın öncülüğünü yaparlar. Ayrıca Adalet Ağaoğlu, Peride Celal, Erhan Bener, Ahmet Altan, Selim ileri, Nedim Gürsel, Ayla Kutlu modernist ögelere ağırlık verirler. Hilmi Yavuz’un “Fehmi K’nın Acayip Serüvenleri”, Pınar Kür’ün “Bir Cinayet Romanı”, Hasan Ali Toptaş’ın “Bin Hüzünlü Haz, Gölgesizler”, Metin Kaçan’ın “Ağır Roman, Fındık Sekiz”, ihsan Oktay Anar’ın “Puslu Kıtalar Atlası, Kitabü’l Hiyeradlı romanları ise Türk edebiyatında postmodernist edebiyatın en önemli ürünleridir. Postmodern romanlar türlere ayrılır: Üst kurmaca romanlar, bilimkurgu romanları, fantastik romanlar, büyülü gerçekçilik romanları… Postmodernist anlatımda iki tür yaklaşım vardır. Birincisi, “seçkinci/elitist” eğilimdir ki seçkin okur için yazılan metinleri kapsar. ikincisi “Sıradan” okura hitap eden “popülist” eğilimdir. Örneğin, Murathan Mungan’ın “Üç Aynalı Kırk Oda” adlı metni popülist; Hasan Ali Toptaş’ın “Bin Hüzünlü Haz” adlı anlatısı popülizme hiç yer vermeyen seçkinci bir yapıttır. Postmodernist Anlatıların Özellikleri: Geleneksel (klasik) romanlardaki klasik olay kurgusuna karşın postmodern romanlarda kurgulanmış bir “olay” yoktur. Postmodernist anlatılarda amaç, olay anlatmak değil, olayın yarattığı izlenimleri, duyguları anlatmaktır ki bu da “karamsarlık, yalnızlık, bunalım, gerçek arayışı” gibi duyguların ifadesidir. Geleneksel (klasik) romanlardaki dün-bugün-yarın şeklindeki kronolojik/akıp giden zamana karşın postmodern romanlarda kronolojik bir olay veya anlatım olmadığından, zaman da akışkan değil durağandır; postmodern romanlarda yaşanan “an”lar vardır. Yazar, duruma göre zamanda geriye dönüş (yaşanılanı kesintiye uğratıp geçmişe bir parantez açmak) veya zamanda atlama gibi karışık zaman dilimlerini anlatır. Postmodern romanlarda, geleneksel romanlarda bulunan neden-sonuç veya başı-sonu sıralaması yoktur. Geleneksel romanlardaki ilahı anlatıcı, postmodern eserlerde konumdan konuma geçer. Yani bir eserde ilahi, I. tekil, III. tekil bakış açıları iç içe kullanılır. Postmodern metnin tek/doğru ve mutlak bir yorumu yoktur, okur sayısı kadar yorumu vardır. Aynı şekilde metin birden fazla sonla bitirilebilir. Metinler, okurun “yaratıcı” olmasını gerektiren bir okuma gerektirir. Geleneksel romanlardaki yazar-metin-kahraman üçlüsünün yerine postmodern romanlarda “okur” önemlidir. Postmodern metinlerde yazar, anlatımın bir kurmaca olduğunu okura hissettirir; genellikle okurla konuşur ve anlatının bir hayal ürünü olduğunu vurgular, metni yazma serüvenini olmadık yerde anlatarak metni nasıl kurguladığını okurla paylaşır. Bu anlatım tekniğine, postmodern metinlerde vazgeçilmez olarak kullanılan “üstkurmaca” denir ki kurgunun serüveni olan postmodern metinlerde amaç, “roman yazmak değil roman kurmak”tır. Postmodernist anlayış, “Dünya ne anlamlıdır ne de anlamsız, vardır o kadar.” (Alain Robbe Grillet) sözüyle özetlenebilir. Yazarlar, anlamsız yaşama anlam katılamayacağına inandıklarından eserlerde estetik bütünlüğü kaldırmak için çeşitli türlerde metin parçalarını bir araya getirirler. Örneğin, bir romanda hem şiir hem günlük hem makale hem masal gibi türler kullanılır veya ansiklopedi maddesi, reklam yazısı gibi parçalar alıntılanır. Böylelikle türler iç içe geçer, geleneksel roman estetiğinden uzaklaşılır, yapıt artık roman değil, tanımlanamaz bir “anlatı” veya “metin” olur. Kimi zaman kolaj/montaj tekniğinden yararlanılır: Romandan bağımsız, gerçek bir eserden örneğin denemeden alıntı yapılır kimi kez de bir öykü, mektup, masal, anı gibi metin adaları üst üste yığılarak metnin bütünlüğü dıştan bozularak roman kurgusu karmaşıklaştırılır. Postmodern romanlarda roman kişileri, başka romanların kahramanlarıyla konuşturulur veya kurgu içinde başka eserlere göndermeler yapılır. Buna “metinlerarasılık” denir. Postmodern romanlarda, kimi zaman başka türlerin “üslubu” taklit edilir (pastiş). Örneğin Latife Tekin, Sevgili Arsız Ölüm’de destan, halk hikâyesi, masal gibi sözlü edebiyat ürünlerinin üslubunu örneksemiştir. Kimi zaman belli bir metnin “konusu” taklit edilir/örneksenir (parodi). Örneğin Orhan Pamuk, “Benim Adım Kırmızı” romanında daha adından itibaren Umberto Eco’nun “Gülün Adı” romanını örneksemiştir. Modernizmi Esas Alan Sanatçılar SAİT FAİK ABASIYANIK (1906 – 1954) Çağdaş öykücülüğün öncülerindendir. Hikâyelerinde “konu” ve “olay”dan çok “zaman”dan ve “insan yaşamı”ndan kesitler öne çıkar. Türk edebiyatında Çehov tarzı hikâyenin en önemli temsilcisidir. Genellikle gerçekçi olan yazarın bazı öykülerinde gerçeküstü ögeler öne çıkar. İstanbul, deniz, balık, yoksulluk, avare insanlar, doğa yaşama bağlılığın göstergesi olarak öykülerinde sıkça yer bulur. Hikâyelerini sade bir Türkçeyle yazmıştır. Eserleri: Öykü: Semaver, Sarnıç, Mahalle Kahvesi, Tüneldeki Çocuk, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam, Havada Bulut, Kumpanya, Alemdağ’da Var Bir Yılan, Son Kuşlar, Az Şekerli Roman: Medar-ı Maişet Motoru (Sonraki baskıda adı “Birtakım İnsanlar”), Kayıp Aranıyor Şiir: Şimdi Sevişme Vakti Röportaj: Mahkeme Kapısı Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Sait Faik Abasıyanık Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri YUSUF ATILGAN (1921 – 1989) Modern Türk edebiyatının önde gelen ustalarındandır. Aylak Adam ve Anayurt Oteli adlı romanlarında psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar olarak tanınmıştır. “Aylak Adam” romanındaki “C”, “Anayurt Oteli”ndeki “Zebercet” gibi unutulmaz karakterler yaratmıştır. Eserleri: Roman: Aylak Adam, Anayurt Oteli, Canistan Öykü: Eylemci, Bütün Öyküleri Çocuk Kitabı: Ekmek Elden Süt Memeden Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Yusuf Atılgan Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri OĞUZ ATAY (1934 – 1977) Oğuz Atay, hem söyledikleriyle hem de söyleyiş biçimlerindeki yeniliklerle modern edebiyatın öncü isimlerinden olmuştur. Toplum kurallarıyla çatışma içinde olan aydınların iç dünyalarını mizahın gücünden, modern ve postmodern anlatım tekniklerinden ustaca yararlanarak anlatmıştır. 1970 yılında TRT’nin açtığı bir yarışmada “Tutunamayanlar” adlı romanı başarı ödülü almıştır. “Bir Bilim Adamının Romanı”, yazarın kendi hocası olan Mutafa İnan’ın hayatını anlattığı biyografik bir romandır. Eserleri: Roman: Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar, Bir Bilim Adamının Romanı, Eylembilim Öykü: Korkuyu Beklerken Tiyatro: Oyunlarla Yaşayanlar Günlük: Günlük Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Oğuz Atay Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri RASİM ÖZDENÖREN (1940 – …) Bireyin yalnızlığını, yabancılaşmasını, kuşak çatışmasını, modemlik, gelenek gibi sorunları, değerlerinden koparılmış ve modern kentlerin varoşlarında kıstırılmış bireyin veya ailenin acılarını yerli-İslami bir duyarlılık ve bakış açısıyla öykülerine taşımıştır. Hikâyelerinde varoluşçu felsefeden izler görülür, bireyin bilinçaltına iner, ruhsal çözümlemelerde bulunur. Hikâyeleri dışında denemeleri de vardır. Eserleri: Hikâye: Hastalar ve Işıklar, Çözülme, Çok Sesli Bir Ölüm, Çarpışmalar, İmkânsız Öyküler Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Rasim Özdenören Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri ORHAN PAMUK (1952 – …) Modern ve postmodern anlatım tekniklerinden yararlanmış bir yazardır. 2006’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü almıştır. İstanbullu, zengin ve Orhan Pamuk gibi Nişantaşı’nda yaşayan bir ailenin üç kuşaklık hikâyesi olan “Cevdet Bey ve Oğulları” ilk romanıdır. Üç kardeşin babaannelerini ziyaret etmek üzere gittikleri İstanbul yakınlarındaki Cennethisar kasabasında geçirdikleri bir haftayı anlattığı “Sessiz Ev” adlı romanının ardından yazdığı Venedikli bir köle ile bir Osmanlı âlimi arasındaki gerilimi ve dostluğu anlatan romanı “Beyaz Kale”, pek çok dile çevrilmiştir. “Kara Kitap” romanında İstanbul’un sokaklarını, geçmişini, kimyasını ve dokusunu, kayıp karısını arayan bir avukat aracılığıyla anlatmıştır. Kara Kitap, geçmişten ve bugünden aynı heyecanla söz edebilen bir yazar olarak Orhan Pamuk’un ününü genişletmiştir. “Yeni Hayat” adlı şiirsel romanında esrarengiz bir kitaptan etkilenen üniversiteli bir genci hikâye etmiştir. “Benim Adım Kırmızı” romanında Osmanlı ve İran nakkaşlarını, Batı dışındaki dünyanın görme ve resmetme biçimlerini bir aşk ve aile romanının entrikasıyla hikâye ederek anlatmıştır. “İlk ve son siyasi romanım” dediği “Kar” adlı kitabını 2002’de yayımlayan yazarın 2003’te yayımladığı “İstanbul”, yazarın hem yirmi iki yaşına kadar olan hatıralarını aktardığı bir hatıra kitabı, hem de kendi kişisel albümüyle, Batılı ressamların ve yerli fotoğrafçıların eserleriyle zenginleştirilmiş, İstanbul üzerine bir denemedir. “Öteki Renkler” kitabında, söyleşi, hikâye ve denemeleri bir araya getirilmiştir. Nobel Edebiyat Ödülü konuşmasını ve diğer konuşmalarını “Babamın Bavulu” adlı kitapta bir araya getirmiştir. Son kitabı “Masumiyet Müzesi” bir aşk romanıdır. Eserleri: Roman: Cevdet Bey ve Oğulları, Sessiz Ev, Beyaz Kale, Kara Kitap, Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı, Kar, Masumiyet Müzesi Söyleşi – Hikâye – Deneme: Öteki Renkler Anı – Deneme: İstanbul Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Orhan Pamuk Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri ADALET AĞAOĞLU (1929-…) Yeni anlatım olanaklarını denemiştir. “Tek anlatıcıya son vermek”, “an’ların anlatıcısı olmak”, “yer, zaman öğelerine değişiklik getirmek” onun anlatımına yeni boyutlar getirmiştir. Romanlarında klasik anlatım tekniklerinden saparak bilinç akışı, iç monolog gibi yeni anlatım tekniklerinden saparak kendine özgü bir yol tutturan Adalet Ağaoğlu’nun ilk romanı Ölmeye Yatmak’tır. Romalarının kahramanları genellikle aydınlardır. Bu bakımdan anlaşmazlık gibi görünen konularda, ifadelerde yazar aydınları dolaylı yönden eleştirir. Romanlarında kişiler roman kurgusuyla iç içe verilmiştir. Korku, ölüm, erkek-kadın ilişkileri, özveri, aşk, yaşlılık, gençlik, başkaldırı, özgürlük vb. evrensel temalar güncel kaygılarla, dünyaya bakışıyla, toplumsal gelişmelerle iç içe verilmiştir. Cinsel konuları da çok işler. Eserleri: Tiyatro ve radyo oyunları: Yaşamak, Evcilik Oyunu, Sınırlarda Aşk, Çatıdaki Çatlak, Tombala, Kış-Barış, Üç Oyun: (Bir Kahramanın Ölümü, Çıkış, Kozalar) Kendini Yazan Şarkı, Duvar Öyküsü, Çok Uzak-Fazla Yakın Roman: Ölmeye Yatmak, Fikrimin İnce Gülü, Bir Düğün Gecesi, Yaz Sonu, Üç Beş Kişi, Hayır…, Ruh Üşümesi, Romantik Bir Viyana Yazı Öykü: Yüksek Gerilim, Sessizliğin İlk Sesi, Hadi Gidelim, Hayatı Savunma Biçimleri Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Adalet Ağaoğlu Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri İNCİ ARAL (1944-…) Hikâye ve romanlarında sosyal, siyasi, ailevi, çeşitli olayları postmodern bir yaklaşımla ele alır. İç konuşma tekniği, ustaca kurulmuş denge, dilsel oyunlar, geri dönüşlerle sağlanan hareketlilik ve yalınlık romanlarına akılcılık kazandırmaktır. Romanlarında kadının toplum içindeki yerini de araştırır ve bazı şekillerde belli mesajlar vermeye çalışır. İlk romanı “Ölü Erkek Kuşlar” ve “Yeni Yalan Zamanlar”da kadın duyarlığını, kadın kimliğini, geleneksel ahlaki değerler karşısındaki özgürlük sorunlarını ve erkeklerle olan ilişkilerini yalın, akıcı ve dilsel bir oyun haline getirdiği şiirsel bir üslupla anlatır. Eserleri: Hikâye: Ağda Zamanı, Uykusuzlar, Kıran Resimleri, Sevginin Eşsiz Kışı, Gölgede 40 Derece Roman: Ölü Erkek Kuşlar, Yeni Yalan Zamanlar, Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm, Mor, İçimden Kuşlar Göçüyor, Taş ve Ten Anı-Roman: İçimden Kuşlar Göçüyor Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. İnci Aral Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri PINAR KÜR (1943-…) Toplumsal sorunları ve bu sorunlar içinde temel bir yer tutan kadınların bireysel dertlerini anlatır. Zamandan ve mekândan şikâyet eden kişilerin iç dünyalarındaki huzursuzlukları, birtakım açmazları, yalnızlıkları birey-toplum değerleri uyuşmazlığında ele alır. Hikâye ve romanlarında psikolojik tahliller yapar, cinselliği ön plana çıkarır. Polisiye romanlarla alay eder. “Yarın Yarın” romanında varlıklı bir çevreden gelen ve mutsuz bir evlilik geçirmiş olan bir genç kadınla yine aynı çevreden radikal sol örgütlere katılmış bir gencin 12 Mart darbesi çevresinde buluşan yaşamlarını öyküleştirir. “Asılacak Kadın” romanı, cinsel bakımdan sömürülen ve sonunda cinayete sürüklenen genç bir kadının, Melek’in, serüvenini konu alır. Eserleri: Roman: Yarın Yarın, Küçük Oyuncu, Asılacak Kadın, Bitmeyen Aşk, Bir Cinayet Romanı, Sonuncu Bahar Hikâye: Bir Deli Ağaç, Akışı Olmayan Sular, Hayalet Öyküleri Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Pınar Kür Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri BUKET UZUNER (1955-…) Düşsel romanlarıyla ünlenmiştir. “İki Yeşil Susamuru Anneleri, Babaları, Sevgilileri ve Diğerleri” romanında okuru bir kadının düşsel ve fantastik dünyasına götürür. Postmodern kurgusuyla yazılmıştır. “Balık İzlerinin Sesleri” romanı kendi ifadesiyle “hemen herkesin içinde farklı, aykırı, sıradışı kişi yatar” ve “herkes kendini dahi görür” temel düşüncesi üzerine oturtulmuş bir romandır. Kişileri alegoriktir. Otobiyografik özellikler taşır. Hikâye ve romanlarında döneminin olaylarına ve yazarlarına, sanat ve kültür anlayışına açıktır. Yapıtlarında onlara yer verir. Eserleri: Roman: Kumral Ada Mavi Tuna, Uzun Beyaz Bulut- Gelibolu, Balık İzlerinin Sesleri, İki Yeşil Susamuru Anneleri Babaları Sevgilileri ve Diğerleri Öykü: Güneş Yiyen Çingene, Şairler Şehri, Karayel Hüznü, Benim Adım Mayıs, Ayın En Çıplak Günü, İstanbul Blues Otobiyografi: Gümüş Yaz Gümüş Kız Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Buket Uzuner Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri FÜRUZAN TEKİL (1935-…) Asıl adı: Feruze’dir. Öykü yazarı olarak tanınmıştır. Orta sınıfın acısını, sevgisini anlatır. İstanbul’un kenar semtlerindeki fakir insanların yoksulluklarını, saflıkları yüzünden kötü insanların eline düşen genç kadınları, aile içi ilişkileri, kuşak çatışmalarını anlatır. Genellikle göçmenler, kadınlar ve çocuklar üzerinde durur. Kadın konusu da onun ele aldığı konulardandır. Genellikle uzun ve ayrıntılı bir anlatım vardır. Olaydan çok betimleme ve çözümlemelere yer vermiştir. Parasız Yatılı adlı eseriyle Sait Faik ödülünü almıştır. Eserleri: Öykü: Parasız Yatılı, Kuşatma, Benim Sinemalarım, Gecenin Öteki Yüzü, Gül Mevsimidir, Sevda Dolu Bir Yaz, Yedi Öykü Roman: 47’liler, Berlin’in Nar Çiçeği Gezi-Röportaj: Yeni Konuklar, Balkan Yolcusu, Ev Sahipleri, İşte Bizim Rumeli Oyun: Redife’ye Güzelleme, Kış Gelmeden Şiir: Lodoslar Kenti Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Füruzan Tekil Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri BİLGE KARASU (1930 – 1995) Anlattığıyla, anlatımıyla özgün bir imzadır. Resimden, müzikten felsefeye, sinemaya uzanan geniş bir ilgi yelpazesi içinde bireyin sorunlarını sevgi, dostluk, yalnızlık odağında ele almıştır. Ben merkezli hikâyeler yazmıştır. Eserleri: Öykü: Troya’da Ölüm Vardı, Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı, Göçmüş Kediler Bahçesi, Narla İncire Gazel Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Bilge Karasu Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri NEZİHE MERİÇ (1925 – 2009) Toplum içinde bile kendi iç yalnızlığını sürdüren genç kız ve kadınları başarıyla anlatmıştır. Çehov tarzı hikâyeye uygun eserler vermiştir. Öykü, tiyatro ve roman türlerinde eserler yazmıştır. Eserleri: Öykü: Bozbulanık, Topal Koşma, Menekşeli Bilinç, Dumanaltı, Bir Kara Derin Kuyu, Yandırma, Gülün İçinde Bülbül Sesi Var, Çisenti Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Nezihe Meriç Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri VÜS’AT ORHAN BENER (1922 – 2005) Vüs’at O. Bener, eserleri içinde daha çok özyaşamöyküsel nitelik taşıyan öyküleriyle bilinir. Bener, ham gerçekliği edebi bir temele oturtarak ele aldı. Gündelik olaylarla, bilinçaltında birikmiş yaşam parçalarını birleştirdi. Sürekli yeni anlatım biçimleri arayan yazar, bu yönüyle zaman zaman şematizme düşmekle, dış gerçekleri yanlış yerlere koymakla, hatta bozmakla eleştirildi. Bener’in eserlerinde ölüm izleği önemli bir yer tutar. Bunda yazarın genç yaşta doğum sırasında kaybettiği ilk eşi ve doğumdan sonra yaşatılamayan çocuğunun da etkisi vardır. Bu evlilikten sonra tekrar başından evlilikler geçmesine rağmen Vüs’at O. Bener’in çocuğu olmadı. Okurdan çaba isteyen, ayrıksı bir dili olan Bener’in kişilerinin gündelik hayatın ikiyüzlülüklerini dışa vuran bilinç akışlarını, Virgül dergisindeki yazısında, Orhan Koçak “iç konferans tekniği” olarak adlandırmıştır. Öykülerinin yanı sıra Vüs’at O. Bener’in şiirleri, kısa dizelerden oluşan, esprili, ironik ve şaşırtıcıdır. Eserleri: Öykü: Dost, Yaşamasız, Siyah-Beyaz, Mızıkalı Yürüyüş, Kara Tren, Kapan Oyun: Ihlamur Ağacı, İpin Ucu Roman: Buzul Çağının Virüsü, Bay Muannit Sahtegi’nin Notları Şiir: Manzumeler Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Vüs’at O. Bener Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri FERİT EDGÜ (1936-…) Romancıdan çok öykücü-denemeci sayılması gereken bir sanatçıdır. Yaşamından, gözlemlerinden yola çıkarak değişik dil ve anlatım biçimlerini denemiştir. Toplumsal-bireysel gerçekleri, psikolojik derinlikleri araştırmıştır. Aydın kesimin uyumsuzluğunu, yalnızlığını anlatan hikâye ve romanlarıyla tanınmıştır. Eserleri: Roman: Kimse, O (Hakkâri’de Bir Mevsim adıyla filme çekilmiştir.) Öykü: Kaçkınlar, Bir Gemide, Bozgun, Av, Ressamın Öyküsü, Doğu Öyküleri, Doğu Sesi, Eylül’ün Gölgesinde Bir Yaz Deneme: Ders Notları, Yazmak Eylemi, Yeni Ders Notları, Şimdi Saat Kaç, Binbir Hece, Seyir Sözcükleri Şiir: Ah Mine’l-Aşk Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Ferit Edgü Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri NAZLI ERAY (1950-…) Fantastik-gerçekçi hikâyeleriyle tanınmıştır. Postmodern bir yazardır. Gerçekle gerçeküstü arasında köprüler kuran, masalsı öğelerle beslenen öyküler yazmıştır. Hikâyelerinde insanların sevgilerini, hüzünlerini işler. Eserleri: Öykü: Ah Bayım Ah, Geceyi Tanıdım, Kız Öpme Kuyruğu, Hazır Dünya, Eski Gece Parçaları, Yoldan Geçen Öyküler, Aşk Artık Burada Oturmuyor, Kuş Kafesindeki Tenor. Roman: Pasifik Günleri, Orphee, Deniz Kenarında Pazartesi, Arzu Sapağında İnecek Var, Ay Falcısı, Yıldızlar Mektuplar Yazar, Uyku İstasyonu, Bir Yaz Gecesi, Âşık Papağan Barı, İmparator Çay Bahçesi, Örümceğim Kitabı, Elyazması Rüyalar, Ayışığı Sofrası, Aşkı Giyinen Adam, Sis Kelebekleri Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Nazlı Eray Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri AYŞE KULİN (1941-…) Biyografi yazarı olarak ünlenmiş ve öyküleme tekniğini kullanmıştır. Biyografi karakterli ilk romanı “Adı Aylin” dir. “Köprü” adlı romanı belgesel özellik taşır. Romanlarını sosyal ve siyasal olaylar içinde yoğurarak oluşturmuştur. Eserleri: Roman: Bir Tatlı Huzur, Adı Aylin, Sevdalinka, Füreya, Nefes Nefese, Gece Sesleri, Veda, Köprü, Gece Sesleri, Bir Gün, Türkan Öykü: Geniş Zamanlar, Güneşe Dön Yüzünü, Foto Sabah Resimleri Anı-Otobiyografi: Babama, Hayat, Hüzün Deneme: İçimde Kızıl Bir Gül Gibi Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Ayşe Kulin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri LEYLA ERBİL (1931-…) Postmodern bir yazardır. Hikâye ve romanlarını varoluşçu temalara uyarak yazar, alışılmış toplum düzenine başkaldırır. Dilin kelime varlığını ve cümle yapısını değiştirir. Bazı hikâyelerinde akıl dışı, inandırıcılığı tartışılır kişiler bulunur ve bu kişiler varlıklarını sürdürürler. Bundan dolayı hikâyeleri içinde güç okunan metinler de vardır. Bunda bazı kişilere, çeşitli sosyal durumları anlatırken kullandığı kavramları farklı bir şekilde birleştirmesi önemli rol oynar. Eserleri: Roman: Tuhaf Bir Kadın, Karanlığın Günü, Mektup Aşkları, Cüce, Üç Başlı Ejderha Öykü: Eski Sevgili ELİF ŞAFAK (1971-…) Doğu-Batı sentezi yapmıştır. Tasavvufu işlemiştir. Eserleri: Roman: Aşk, Siyah Süt, Araf, Baba ve Piç, Pinhan, Şehrin Aynaları, Mahrem, Bit Palas, Med Cezir, Kem Gözlere Anadolu, Kağıt Helva, Firarperest, İskender, Şemspare, Ustam ve Ben HASAN ALİ TOPTAŞ (1958-…) Bilinç akışı tekniğini kullanır. Anlatımda denge ve simetriye yer verir. Eserleri: Roman: Sonsuzluğa Nokta, Kayıp Hayaller Kitabı, Gölgesizler, Bir Hüzünlü Yaz, Uykuların Doğusu Öykü: Yoklar Fısıltısı, Ölü Zaman Gezginleri, Bir Gülüşün Kimliği Çocuk Romanı: Ben Bir Gürgen Dalıyım Deneme: Harfler ve Notalar İHSAN OKTAY ANAR (1960-…) Felsefeyi edebiyata sokan ve felsefi temalara yer veren yazar, hem kurgu hem de felsefi söylemleriyle dikkat çeken romanlar yazmıştır. Eserleri: Roman: Puslu Kıtalar Atlası, Efrâsiyâb’ın Hikâyeleri, Amat, Suskunlar