Öne Çıkanlar Aslı adı Ömer olan sanatçı, Erzurum’da 1570’de doğmuş, İstanbul’a gelmiş ve burada 1635’te hicivlerinden dolayı Sadrazam Bayram Paşa’nın emriyle öldürülmüştür. İstanbul’da padişah ve vezirlere yazdığı kasidelerle tanınmıştır. Edebî Kişiliği Divan şiirinin kaside alanında başarılı olmuş ve bu türde üstat, kabul edilmiştir. Kasidelerinin özellikle “nesib” kısmında çok başarılı olmuştur. Övgü ve yergilerinde sınır tanımayan sanatçı en güzel “fahriye”leri yazmış, sanat kudreti bakımından kendini İran şairlerinden üstün görmüştür. Gazellerinde de başarılı olan sanatçı, gazellerinde sağlam bir dil ve ifade, güzel tasvir ve hayallere yer vermiştir. Şiirlerinde iç ve dış musikiye büyük önem vermiş, söz oyunlarına çok fazla ilgi göstermemiştir. Övgülerinde çok abartılı olan şair, gördüğü hatalar ve küçüklükler karşısında da aynı derecede hicvedicidir. En yüksek makamdakiler bile onun hicivlerinden kurtulamamış, bu durum, onun ölümüne neden olmuştur. Şiir diline yeni bir ahenk ve musiki kazandırmıştır. Bu nedenle şiirlerinde zengin bir musiki, düşünce ve bilgiyle yoğrulmuş sanatlı bir ifade vardır. Anlamda açıklığa önem veren sanatçı, sözü kusursuz söylemeye özen göstermiş ve bunda başarılı olmuştur. Eserleri: Farsça ve Türkçe Divan, Siham-ı Kaza, Tuhfetü’l Uşşak Siham-ı Kaza Nef’î’nin hicivlerini topladığı eserinin adıdır. Sihâm-ı Kazâ, kasîde, terkîb-i bend, mesnevî, kıt’a gibi değişik nazım şekillerinden meydana gelmiş ve araya nesir parçalan da katılmıştır. Nef’î, eserinde babası dahil sadrazamları, vezirleri, bütün devlet büyüklerini, şairleri, sanatkarları; kısaca devrin ismi duyulmuş bütün ünlü kişilerini hicvetmiştir.