Öne Çıkanlar 21 Ağustos 1898 tarihinde İstanbul Beylerbeyi’nde doğmuştur. Galatasaray Sultanisinde okumuş, sonra da bir süre Edebiyat Fakültesi ne devam etmiştir. Nurullah Ataç okullardan aldığı eğitimle değil, okuyarak kendini geliştirmiş bir yazardır. Fransızcayı da kendi kendini yetiştirerek öğrenmiştir. 1921′ de Nişantaşı Lisesinde Fransızca öğretmeni olarak başlayan meslek hayatı değişik okullardaki görevleriyle sürmüştür. Cumhurbaşkanlığındaki mütercimlik görevi emekliliğine kadar devam etmiş, buradan emekli olduktan sonra 17 Mayıs 1957 tarihinde hayatını kaybetmiştir. Edebi Kişiliği Eleştirmen ve denemeci olarak bir döneme damgasını vuran ve bu alanda on beş cildi dolduracak kadar denemeyle eleştiri alanında yazılar yazan büyük bir sanatçıdır. Ataç kendini, “günde yirmi dört saat edebiyatçı olan” diye tanımlamıştır. Dergâh dergisinde yazdığı şiirler ve Ahmet Haşim hakkında kaleme aldığı bir yazı ile edebiyat dünyasına giriş yapan sanatçı deneme, eleştiri, inceleme ve çeviri türlerinde onlarca eser meydana getirmiştir. Kitap okuyarak kendini geliştirdiğini ve özelikle Fransızca kitaplarının düşünce dünyasında büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyen yazarın son derece güçlü bir hafızası vardır. Yazdığı yazıların bol örnekli olması çok zor unutmasından kaynaklanmaktadır. Eleştiri alanında çok büyük bir etki bırakan yazar için, 1945 ile 1957 yılları arasında sanatçıların çoğunun Ataç’ın ne diyeceğini hesap ederek yazdıkları söylenmiştir. Yazdığı yazılarla birçok sanatçıyı öven, kimilerini de ağır bir şekilde yeren Ataç, hiçbir düşünceyi söylemekten korkmamış ve her anlamda yenilikçi bir tavır sergilemiştir. Edebiyatımızda modern anlamda deneme türünde eser veren ilk yazar Nurullah Ataç’tır. “Benim geleceğe kalacak eserlerim, onlardır.” diyecek kadar çeviriye önem veren Nurullah Ataç, yetmişe yakın kitap çevirmiştir. Tenkitçilikten daha çok kendini denemeci olarak ifade eden yazar, gerçekten de objektifliğinden çok sübjektif olması, belgelere dayanmaktan daha çok mantığı ile olaylara yaklaşması, ayrıntılar üstünde durarak hükümleri durmadan sorguya çekmesi, “ben buyum ve böyle düşünüyorum” tavrını takınması ile deneme türüne daha yakın bir sanatçı olduğunu göstermiştir. Türkçenin özleşmesi için çalışmış, Türkçenin içindeki bütün yabancı kelimelerin atılması için gayret göstermiş, “özleştirmecilik” akımına öncülük etmiş olan Nurullah Ataç hafif mizaha kaçan bir üslupla eserlerini kaleme almış ve konuşur gibi yazmıştır. Üslubunun en özgün taraflarından biri de “devrik cümleleri” yoğun bir şekilde kullanmasıdır. Bazı yazılarında devrik cümleleri çok fazla kullanmış ve bu yüzden de yapmacıklığa düştüğü yönüyle eleştirilmiş olan Ataç, edebiyatımızda devrik cümlenin babası sayılmaktadır. Kısaca özetleyecek olursak; İlk yazısını 1921 yılında Dergâh dergisinde yayımlamıştır. Deneme, eleştiri, günlük, söyleşi türünde eserler vermiştir. Roman ve öykü türünde eserler vermemiştir. Yazılarıyla genç şairlerin tanınmasında büyük emek harcamıştır. Edebiyatımızda eleştiri türünün gelişmesinde önemli katkıları olmuştur. Türkçenin özleşmesinde öncülük etmiştir. Yeni sözcükleri savunmuş, bunları yazılarında kullanmış, bunların dilimize yerleşmesini sağlamıştır. Belli bir dönemden sonra hiçbir yazısında ‘ve’ bağlacını (Arapça olduğu için) kullanmamıştır. Konuşma dilindeki devrik cümlenin yazıda kullanılması gerektiğini ve doğruluğunu savunmuştur. Devrik cümlelerin öncüsüdür. Akıcı bir dili ve sağlam üslubu ve inandırıcı bir anlatımı vardır. Cumhuriyet döneminde deneme türünün en başarılı temsilcisidir: Yeni bir düz yazı dilinin kurulmasına öncülük etmiştir. Çeviri alanına 50’ye yakın eseri vardır. “Günce”de yaşamının son iki yılında yazdığı günlükleri yer alır. “Edebiyatı, sanatı kendine dert edinmiş, gece gündüz edebiyat düşünen bir adam” olarak bilinir. Eserleri: Deneme-söyleşi-eleştiri-günlük: Karalama Defteri, Okuruma Mektuplar, Günlerin Getirdiği, Günce 1-2, Sözden Söze, Diyelim, Söz Arasında, Söyleşiler, Dergilerde, Prospero ile Caliban, Ararken