Öne Çıkanlar 1. (I) Yalnızlık, çağımızın en büyük sorunlarından biri. (II) Günümüz insanı kimi zaman kalabalıkta, kimi zaman tenhada kendini yalnız hissediyor. (III) İnsan, elini uzatsa bir insana değecek kadar yakınken yalnız. (IV) Ailesinin içinde yalnız insan. (V) Kimi zaman uğuldayan bir kentte, kimi zaman sessiz bir kasabada yalnız. (VI) Çevresindeki her türlü canlılık ve gürültü onu yalnızlıktan kurtaramıyor. Bu parçanın asıl konusu numaralanmış cümlelerin hangisinde açıklanmıştır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 2. Tiyatro musiki ister. Bunu söylemekle şan veya opera müziğini kastetmiyorum, kelimelerin ve cümlelerin musikisinden söz etmek istiyorum. Bazen öyle olur ki, aynı oyuncularla aynı sahnede oynanan bir piyes çok iyi işitilir de, başka bir piyes pek iyi duyulmaz. Fark hecelerden çıkan sesten ve üslubun musikisinden kaynaklanır. Basit bir düz yazı özelliğini taşıyan bazı metinlerde bazen öyle bir musiki değeri bulunur ki, buna daha iyi yazılmış metinlerde rastlayamayız. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Tiyatroda sözcüklerin söylenişinden doğan ahenk ve musiki, oyuna değer katar. B) Tiyatrodaki müzik, diğer sahne sanatlarındaki musikiden oldukça farklıdır. C) Bir oyunun duyulup anlaşılmasında söyleyiş ve üslup kadar teknik şartlar da önemlidir. D) Bir metne musiki değeri kazandıran kullanılan sesler ve sözcüklerdir. E) Oyuncular, bir oyunun seyirciler üzerinde etkili olmasında her zaman etkin olamayabilir. 3. Kültür durağan değildir. İdeal ya da değişmez kültür ortamı da yoktur. Sanat ve kültür, toplumun kendisiyle birlikte değişir, evrime uğrar. Ama bu evrim hep yumuşak geçişlerle olur. Bu alanda ani sıçramalar ve kesintiler olmaz. Kültür alanında zorlama olmaz. Kültür ve sanattaki değişmeler kendi gelişimlerine bırakılmalıdır. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Kültür ile sanat, her dönemde etkileşim halindedir. B) Sanat alanındaki değişim ve gelişmeler belirli dönemlerde ortaya çıkar. C) Sanatçıların işi sanatı yönlendirmek değil, gelişimine katkıda bulunmaktır. D) Büyük sanatçılar, kültür ve sanat alanındaki etkinlikleri istediği gibi yönlendirir. E) Kültür ve sanat alanındaki değişim, zorlama olmadan toplumdaki değişime bağlı olarak gerçekleşir. 4. Oyun yazarlığının, yazma sanatının en güçlerinden biri olduğu şeklinde bir görüş vardır. Bizce bu pek alçakgönüllülük içinde söylenmiş bir sözdür; yazı türleri içinde en zor olan oyun yazarlığıdır. Yazı sanatında daha zorlusu yoktur. Son yıllarda sahnelerde gördüğümüz yerli oyunlara bir göz atacak olursak siz de bu düşünceyi desteklersiniz. Yazarlarımız yabancılardan daha mı az akıllı? Değil, hatta bazı yönlerden çok daha akıllı, Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır? A) Son dönemde, ülkemizden başarılı tiyatro yazarı çıkmadığı B) Oyun yazarlığının hak ettiği ilgiyi görmediği C) Sahnelenen oyunların pek başarılı olmadığı D) Oyun yazarlığının, yazı türlerinin en zoru olduğu E) Ülkemizde, oyun yazarı yetişmesi için uygun ortam olmadığı 5. Sinema bir araya getirdiği sanatların kendi kendilerini bilmelerine, kendilerini başkalarından ayırt etmelerine de neden oldu. Sanatlar, sinemada buluşur buluşmaz, ne kadar değişik olduklarını daha iyi anladılar. Sinema bütün sanatların istediğini gerçekleştirince, her sanat b yalnız kendine özgü değerleri işlemek yolunu tuttu. Örneğin resim, sinema kadar tabiata benzeyemeyeceğini anlayıp vazgeçti, benzemekten. Bu parçada sinemanın hangi işlevi üzerinde durulmaktadır? A) Sanatların birbirinden nasıl yararlanacağını belirlemesi B) Sanatların birbirinden farklılığını ortaya çıkarması C) Bütün sanat dallarının ortak yönünün olduğunu belirlemesi D) Tüm sanatların sergilendiği bir tür olması E) Doğayı en iyi yansıtan sanat dalı olması 6. Shakespeare’in bir oyununu okudum. Şimdiye dek okumamıştım. Fransızca çevirisinin adını görünce güzel bir şey sanmıştım. Bir tat alamadım doğrusu. Kaç kez kapatacak oldum; büyük ozanın adı bırakmıyor. İnsan öyle bir saygısızlıktan çekiniyor. Ozan büyük yapıtlarını yazmamış olsaydı, bu oyun çoktan unutulurdu. Shakespeare’in diye yüzyıllardır okunuyor, inceleniyor; dehanın belirtileri aranıyor onda. Bu parçadan çıkarılabilecek sonuç aşağıdakilerden hangisidir? A) Büyük sanatçıların şöhretleri, sıradan yapıtlarının da okunmasını sağlar. B) En başarılı sanatçıların yapıtları bile, çevrildiğinde değerini yitirir. C) Her sanatçının bütün yapıtları aynı düzeyde başarılı değildir. D) Büyük sanatçıların her yapıtının mutlaka bir çekici, güzel yanı vardır. E) Beğenisi gelişmiş kişiler, bir yapıtın eksiklerini ilk bakışta anlar. 7. Ben bir suyum, yansıyor bana olay. Yurdumun içinde olsun, yeryüzünde olsun eylem varsa su kımıldıyor. Her sabah uyanır uyanmaz, kendimi yurdumun benimle birlikte gözlerini açan kişilerinden biri bilerek, yerimden doğrulmaktayım. Yeryüzünün en uzaktakileriyle bir “yaşama ayarı” içindeyim. Kim gülmüşse onunla birlikte gülmedeyim; kim üzülmüşse, ağlamışsa onunla birlikte kahrolmadayım. Şöyle de diyebilirim; Bir gövdedir yeryüzü. Neresi yaralanırsa oraya kanın ulaştığı gibi, sanatçılar da acılara varmakla yaşayabilirler. Bu parçaya göre sanatçı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Toplumda karşılaştığı yanlışları düzeltmenin yollarını arar. B) Dünyanın her yerindeki insanların acılarını ve sevinçlerini onlarla birlikte yaşar. C) Görevinin, sanatı geliştirmek olduğunun bilincindedir. D) Bilgileri ile toplumu aydınlatır, ona yol gösterir. E) Kendi ulusunun kültürünü, tüm insanlığa tanıtmaya çalışır. 8. Sanatçının kolaycılıktan kaçınması yetmez, okurun da kaçınması gerekir. Bir yapıtın güzelliğini hemen, kolayca anlıyor musunuz? Bilin ki yeni değildir o; eskiye bir şey katmıyor, size ancak alıştığınızı, eskiden beri bildiğinizi getiriyor. Yalandır onun güzelliği. Siz de uğraşmaksızın, kolayca, çabucak anlamakla yetiniyorsanız, bilin ki sanatı gerçekten seven biri değilsiniz, ancak gönül eğlendirmeyi arıyorsunuz. Bu parçadan çıkarılabilecek sonuç aşağıdakilerden hangisidir? A) Bilinçli okur, okuduğu yapıtla ilgili değerlendirmelerini açıklamaktan çekinmez. B) Gerçek okur, hiç çaba harcamadan anlayacağı yapıtlardan uzak durur. C) Okurun, kendine yakın bulduğu sanatçılarının yazdıklarını okuması kültürel gelişimini engeller. D) Toplumda sanata olan ilginin artmasında sanatçı kadar okur da etkilidir. E) Gerçek sanat yapıtları her düzeyde okurun ilgisini çeker. 9. Büyük sanatçılar yaşadıkları günlerde anlaşılmazlarmış. Yeniliğin yayılması kolay değildir de onun için. Çoğunluk eskiden beri alıştığını, bildiğini bekler; yeniliğin karşısında şaşırır, ondaki güzelliği seçemez, sezemez. Geçmişte de değerleri uzun bir süre anlaşılmamış birçok ozan, sanatçı vardır. Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan çıkarılabilecek bir sonuçtur? A) Toplumdan kopuk olan sanatçının yazdıklarının ilgi görmesi olanaksızdır. B) Toplumun değerleri ile uyum gösteren yenilikler çabucak benimsenir. C) Sanata bir yenilik getiren sanatçının, ilk anda ilgi görme şansı pek yoktur. D) Büyük sanatçılar, yaşadıkları toplum tarafından anlaşılamamıştır. E) Gerçek sanatçıların değeri er ya da geç anlaşılır. 10. Bir şeyler öğrenmek için roman veya şiir okunduğunu sanmıyorum. Sanatçı bir şeyler öğretmek, bazı doğruları göstermek amacı ile yazmamıştır ki, okuyucu öğrenmek İçin okusun. Bu sözlerle anlatılmak isteneni en iyi karşılayan cümle aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanat eserinde yer alan bilgilerin doğruluğu okuyucu için çok önemli değildir. B) Öğreticiliğe önem veren yazar, ister istemez, eserin sanatsal yönünü ihmal edecektir. C) Sanatçı, doğruları göstermek istiyorsa öğreticiliği esas almalıdır. D) En verimli okuma, bir eseri yarar beklemeden okumaktır. E) Sanat eseri bir şeyler öğretmek için yazılmadığı gibi bir şeyler öğrenmek için okunmaz da. 11. Tanzimat döneminde yapılan çevirilerin edebi değeri üzerinde durmak mümkün değildir. Fakat yeniliğe ve özgürlüğe gösterdiği derin ilginin ifadesi olması bakımından bu çeviriler fikir hayatımızda büyük bir rol oynamıştır. Bu çeviriler sayesinde bakışlar soyut bir dünyadan somut bir dünyaya, insana ve insan ruhuna çevrilmeye başlamıştır. Parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Çeviri, edebiyatımıza Tanzimat döneminde giren bir türdür. B) Edebiyatımızda başarılı çeviriler için Tanzimat sonrasını beklemek gerekmiştir. C) Tanzimat dönemindeki çeviriler düşünce dünyamıza katkı sağlamıştır. D) Tanzimata kadar edebiyatımızda, insana gereken önem verilmemiştir. E) Edebiyatımıza yeni türler, ilk çeviriler sayesinde girmiştir. 12. Eleştirinin olmaması edebiyatımızın en büyük eksikliğidir. Hikâye ve romanımız çok zayıf. Bir kere az rom anamız var. Türk romancısı kendini okutabilmek için çok taviz veriyor. Kendi üslubundan ve özgünlükten uzak kalıyor. Batı dillerini bilen aydınlarımız var, ama toplum olarak bir kültür seviyesine ulaşamadık. Parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı sonuç aşağıdakilerden hangisidir? A) Edebiyatımızda henüz Batılı anlamda eleştiri yerleşmemiştir. B) Toplum, kültür değerlerine hak ettiği önemi verememiştir. C) Yeterli sayıda hikâye ve roman yazarımız, henüz yoktur. D) Sanatçının amacı kendi üslubunu kurmak ve özgünlüğe ulaşmak olmalıdır. E) Toplumumuz, kültür ve edebiyat açısından istenilen seviyeye ulaşamamıştır. 13. Batı dünyasının romancıları veya şairleri üzerine yazılmış olan kitaplar sayılmakla bitmez. Sözgelişi bir Marcel Proust üzerine yazılmış incelemelerin adlarını sıralamak başlı başına bir kitabı dolduracak sayıdadır. Buna karşılık bir Halit Ziya veya Ahmet Haşim için yazılmış kaç eser gösterebilirsiniz? Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Ülkemizde Batı’daki kadar sanat ve edebiyata ilgi gösterilmemektedir. B) Kendi döneminde yeterince tanınmayan sanatçılar beğenilmez. C) Biyografi türünde eserler olmazsa şair ve yazarlar gereği gibi tanınmaz. D) Edebiyatımızda şair ve yazarlarımızı tanıtmak için yazılan çok az sayıda eser vardır. E) Ülkemizde şiir ve roman hak ettiği yere henüz ulaşamamıştır. 14. Bilimin var olması, bir bilim dilinin de var olmasına bağlıdır. Bilim, gözlemler ve deneyler sonucu yaratılan kavramlarla kurulan bir düzendir. Kavramlar da sözcüklerle biçimlendiğine göre ülkemizde bilimin doğması bilim dilinin oluşturulmasına bağlı bir olgudur. Bu parçadan çıkarılabilecek sonuç aşağıdakilerden hangisidir? A) Anadili ile ilgili bilimsel çalışmalar yapılmadıkça bilim dili gelişmez. B) Bilim dili oluşturulmadan bilimsel gelişme ortaya çıkmaz. C) Bilimsel gelişme, kavramların açık biçimde tanımlanmasına bağlıdır. D) Bilimsel gelişme olmadan dilde de gelişme olmaz. E) Dilin gelişmesi, bilim dili halini alması o dildeki sözcük zenginliğine bağlıdır. 15. Benim halk şiirine öykündüğümü söyleyebilirler. Ben o şiire öykünmüyorum; okulum benim o şiir; şiiri, o okulda öğrendim. Gerçek şiir de orada, halktadır diyorum. Böyle deyince de halkın dili ile sevinçlerini sevinçlere, dertlerini dertlere bağlayarak yazıyorum. Ben aşkların, isteklerin, dileklerin ozanıyım. Halkımın yurt sevgisinin destanını söylemek ana görevim olmalı diyorum. Sanatçı, bu parçada üzerinde durmaktadır? A) Halk şiirini oluşturan kaynaklar B) Halkın, kendini anlatan şairlere ve yazdıklarına ilgisi C) Halk şiirinin ve halkın, kendi sanatı açısından önemi D) Toplumsal beğeninin günden güne geliştiği aşağıdakilerin hangisi E) Sanatçıların halkın beğenisine seslenmek zorunda olduğu CEVAP ANAHTARI 1-A 2-A 3-E 4-D 5-B 6-A 7-B 8-B 9-C 10-E 11-C 12-E 13-D 14-B 15-C