Öne Çıkanlar

1. İngilizler, Jön Türkler’e “Bir süre Osmanlı Devleti’nin idaresini bize bırakın.” deselerdi, Jön Türkler bunu hemen kabul ederlerdi. O derece ulusal duygulardan yoksundular. Sizinle açık konuşuyorum, çünkü bu bir tarih meselesidir. Edebiyat açısından ben uzun süre bocaladım. Çünkü o zamanki edebiyat, Fransız edebiyatının bir kopyasıydı. Daha doğrusu bir kuklasıydı.
Yukarıdaki parça aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanırsa anlamlı bir bütün oluşturur?
A) Böyle bir edebiyattan anlayan kimse yoktu.
B) Hâlbuki ben mutlaka toprak kokan, milliyetçi bir edebiyat taraftarıydım.
C) Milliyetçi edebiyat denilince kaba saba yazılar yazmak akla geliyordu.
D) En yakın arkadaşlarım bile benim çektiğim azabı anlamıyordu.
E) Bunun için de milliyetçi yazılarımı hep yadırgadılar.

2. İnsan kendi yaşamı, kendi kişiliği, kendi özverisi ile bir örnek oluşturamazsa, bir işin başı olmaya kalkmamalıdır. Hele çevrecilik gibi bir akımın savunuculuğunu yapacaksa bunu kentlerden değil, kırlardan yapmalı. O işin yalnız felsefesi ile yetinmeyip pratiğine de yönelmeli. Kişisel deneyimlerinin ışığında konuşabilmeli. Büyük kentin çılgınca ve tutarsız yaşamından bezmek kolaydır. Doğada kendine kurtuluş olanakları bulmak da çekici gelebilir.
Yukarıdaki paragraf aşağıdaki cümlelerin hangisiyle sürdürülebilir?
A) Ama çevreci olmak için bu, sadece bir başlangıçtır.
B) Büyük kente ve oradaki ilişkilerimize bir son vermek gerekir.
C) Böyle bir karar vermek en kötü sonuçlardan biridir.
D) Ama böyle bir kararı alabilecek, kararın ar-kasında durabilecek yürek ister.
E) Aksi halde her romantik özlem gibi çabucak sönüverir.

3. O, ödenekli tiyatroların tersine, elini hep Türk yazarlarına uzattı. Onların eserlerini oynamayı bir lütuf sayarak, her fırsatta onlara minnet yüklemek isteyerek, ikide bir başlarına kakarak değil —- yapıyordu.
Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun değildir?
A) isteyerek   B) severek   C) inanarak   D) seçerek   E) zevkle

4. (I) Tanzimat’la birlikte Osmanlı yazarları kendi eserlerini Batı’dakilerle karşılaştırmaya başladılar. (II) Bu aksaklık, yazarlarımızın hayatı görme kudretinden yoksun olmalarından kaynaklanıyordu. (III) Bu kendinden üstün olan ile yüz yüze gelme anıydı. (IV) Yapılan karşılaştırmalar aradaki mesafenin aşılamayacak kadar büyük olduğunu gösteriyordu. (V) Taklit o zaman devreye girdi. (VI) Bu yüzden ilk kuşak yazarlarımız Batı medeniyetinin taklitçisi idiler.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangisi paragrafın anlam akışını bozmaktadır?
A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

5. (I) Çocukluğunuzdan bir kez ayrıldınız mı, ömrünüzün kalan bölümü gurbettir artık. (II) Sıla özlemi çeker gibi çocukluğunuzun özlemini çekersiniz. (III) Bu nedenle de çocukluk dönemi birçok sanatçıyı, yazarı, şairi derinden etkilemiş, ürünlerine yansımıştır. (IV) Ben, kendi deneyimime dayanarak, çocukluğun insanın en mutlu dönemi olduğu fikrine katılmıyorum. (V) Tam tersine bence çocukluk, her şey bir yana, tamamen büyüklerin yönetiminde olduğu, korkularla dolu geçtiği için yaşamımızın en güvensiz bölümüdür. (VI) Ve bütün bunlar insanda hiç silinmeyecek izler bırakır.
Yukarıdaki paragraf iki parçaya bölünmek gerekirse, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

6. (I) Öykülerimi çok uzun zamanda yazıyorum. (II) Bir söz, bir his, bir durum, bir atmosfer, bir fikir, bir insan, bir olay… (III) Bütün bunlardan beni yazmaya itecek bir unsur yakaladığım zaman onu kurmaya başlıyorum. (IV) Yazacağım öyküyü uzun zaman kafamda taşıyorum. (V) Genellikle ben bir şey bulmuyorum, bir şey bana kendini yazdırıyor. (VI) Bazen öylesine söylenivermiş bir cümle bir öykü yazmama sebep oluyor.
Yukarıdaki parçada anlam akışına göre “Ama kafamda yazdığımı zannettiğim şeyle, gerçekte yazmış olduğum şey şimdiye kadar birbirini hiç tutmadı.” cümlesi, numaralanmış cümlelerden hangisinden sonra getirilmelidir?
A) II.   B) III.  C) IV.   D) V.   E) VI.

7. Levni, 18. yüzyıl başlarında kendini göstermeye başlayan yeni eğilimlerin, yeni yönelimlerin sanatsal uzantısıdır. Levni’nin kişiliği ve sanatsal yeteneğiyle dönemin özel koşulları, birbirini karşılıklı olarak etkilemiş. Osmanlı sanatında yeni bir betimleme anlayışına yol açmıştır. Ancak Levni, hiçbir zaman bilinçli olarak Batı sanatını taklit etmemiş —- Bu canlandırma, dönemin beğenisini ve sanatçının görgüsünü yansıtır biçimde kendini göstermiştir.
Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) tam aksine Osmanlı resim sanatını canlandırmaya çalışmıştır.
B) Batı sanatına yeni motifler kazandırmaya çalışmıştır.
C) Osmanlı sanatında Batı sanatını canlandırmaya çalışmıştır.
D) farkında olmadan Batı sanatından etkilenmiştir.
E) bilinçli olarak Batı sanatına karşı çıkmıştır.

8. Affeden, aklınca o sırada affettiğine kıyasla çok daha yüksek, yüce, âdeta Tanrısal bir tavırla tepeden bakmaktadır. Onun bu böbürlenmesine karşı insanın “Kim oluyorsun da sen beni affediyorsun! Lânet olsun senin affına, affetmesen ne yazar?” diye diklenesi gelir. Ben bu çeşit bencil affetmeleri de sevmem. “Büyüklük bende kalsın, seni affediyorum.” diyen, karşısındakinden çok kendi şöhretini, kendi prestijini kolluyordur çoğu zaman.
Yukarıdaki parça aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanabilir?
A) Bu, tıpkı gerçek centilmenle, gösterişçi centilmenin farkı gibidir.
B) Öyle olmasa onu affettiğini ilân bile etmezdi.
C) İnsan en azılı düşmanını bile affettiğini etrafına yaymalıdır.
D) Karşısındakinin kusurunu, affederken bir daha yüzüne vurmaz.
E) İyilik ettiğine, hayrına çalıştığına karşısındakini inandırır.

9. Psikologlar ölümden sonra gelen derin acıyı atlatabilmek için yas tutmanın gerekli olduğunu söylüyorlar. Biz acılarımızı bağıra çağıra, ağıt yakarak, kendimizi yerden yere atarak, hatta biraz abartarak, çok yoğun bir biçimde yaşıyoruz ve gene psikologlara göre, bu yüzden daha hızlı iyileşiyoruz. Amerikalılar ise, açılan televizyon penceresinden gördüğümüz gibi, vakur davranmak adına tepkilerini dizginliyor, acılarını içlerine atıyorlar ve —-
Yukarıdaki paragraf aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanamaz?
A) bunun bedelini uzun vadede ödüyorlar.
B) sakin gibi görünüyorlar.
C) daha sonraki zamanlarda dışa vuruyorlar.
D) acıları daha uzun sürüyor.
E) yas tutmayı beceremiyorlar.

10. (I) Her toplumun en temelde kendine ait bir hayat damarı vardır. (II) O toplum bu damarı kültür, sanat, edebiyat donanımı ile geçmişine ve geleceğine doğru her zaman açık tutar. (III) O damarı sadece açık tutmak yetmez aynı zamanda beslemek zorundadır. (IV) Son dönem öykücülüğümüzün sorunlarından söz edilirken sık sık içekapanık olmasından söz edilir. (V) Maddi ve manevi kuşatmalara karşı özgüven ve kültürüyle kendi direnme noktalarını güçlendirir. (VI) Bu yolla da evrensel beşeri birikimi de özümseyerek var olmasını sürdürür.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

11. Koca bilge (Sokrates), zehir içmeden önce öğrencilerinin birinin elinde bir saz görüp ilgilenmiş, nasıl çalınacağını öğrenmek istemiş. Öğrenci:
– Az sonra zehir içeceksiniz, çalmaya vaktiniz olmayacak, haz duymayacaksınız. Sokrates demiş ki:
Yukarıdaki konuşma aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülürse “bilginin eylemden daha önde geldiği” vurgulanmış olur?
A) Belki ölmem, sonra çalarım.
B) İnsan, ölürken bile merak eder.
C) Asıl tat çalmakta değil, çalmayı öğrenmektedir.
D) İnsan için öğrenme kavramının sınırı yoktur.
E) Asıl tat, öğrendiğini yaptığın zaman başlar.

12. Belçika’dan aldığım güzel mi güzel o dantel kitap ayracını da bez sınıfına mı koysam? Alırken de bir arkadaşıma armağan ederim diye almıştım, hiç kullanmadım bu süslü ayracı…
Yukarıdaki parça, aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanırsa farklı bir anlam kazanır?
A) ve çok sevdiğim bir dostuma armağan ettim.
B) ama vermeye de kıyamadım kimseye.
C) ama bu düşüncemi de bir türlü gerçekleştiremedim.
D) fakat zaman geçtikçe kimseye veremeyeceğimi anladım.
E) ancak o da ayraç koleksiyonumun bir parçası oldu.

13. (I) Çağımız, suskunlukların güme gittiği bir çağdır. (II) Susan hakkını kaybediyor. (III) Bilgeliğe falan da artık pabuç bırakan kalmadı. (IV) Olgun suskunlar çağımızda, âciz suskunlardan pek ayırt edilmiyor. (V) Suskunlukla uğraşacak ne zamanları ne de hevesleri var bugünkü dünya vatandaşlarının. (VI) Demokrasi konuşma rejimidir. (VII) Bol tarafından karşılıklı çenebazlık gereklidir.
Yukarıdaki paragraf İki parçaya ayrılmak istenirse ikinci paragraf kaçıncı cümleyle başlar?
A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

14. Rahat koltuklar, modern bir perde, süslü bir bahçe açıkça görülüyordu fotoğrafta. Tüm bu güzelliklere karşın düş kırıklığı ile isyan ettim kendi kendime. Bu değildi benim yazlık bahçe sinemalarım. Yaşlı birisine makyaj yapmışlardı, güzelleşsin diye ama unutmuşlardı…
Yukarıdaki parça aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanamaz?
A) yaşlılığın da bir güzellik olduğunu
B) yaşlılığın da kendine özgü bir güzelliğinin olduğunu
C) yaşlılığın makyajla örtülemeyecek yönlerinin olduğunu
D) yaşlılığın kendine özgü büyüsünün kaybolacağını
E) yaşlıların eskisinden daha çirkin olacağını

15. İçime doğan öykülük düşünceyi uzun bir süre içimde gezdiririm. Daha çok notlarımı düşünerek alırım. Kâğıtlara yazdığım notlar bir öykü için gerekli olanların onda biri bile değildir, ister üşengeçlikten ve tembellikten, isterseniz hayatımızda yazıya ayrılan zamanın yetersizliğinden deyin, bir öyküyü yazmak için bir türlü masaya oturmaya kendimi ikna edemediğim için, öykünün kurgusal olarak yapısı…
Yukarıdaki parça aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanamaz?
A) nerdeyse düşünce planında tamamlanır.
B) bir türlü yazıya dökülemez.
C) zihnimde durmadan değişir.
D) sürekli yeni boyutlar kazanır.
E) tamam değilmiş gibi görünür.

16. (I) Öyküden çıkarılacak ders, öykünün “etik” yönünü oluşturur. (II) Tema ile etik birbirinden farklı iki un-surdur. (III) Tema, yazarın bakış açısını yansıtırken, etik, okuyucunun bu bakış açısına gösterdiği tepkidir. (IV) Yazar, hayata ilişkin gözlemlerini ve deneyimlerini esas alarak herhangi bir görüşü geliştirir. (V) Okuyucu, kendisi için bir anlam ifade ettiği ve inandırıcı bulduğu için bu görüşü kabul edebilir ya da tam aksine bütünüyle reddedebilir.
Yukarıdaki parçada anlam akışına göre “ikisi de aynı temele dayandığından kolaylıkla karıştırılabilir.” cümlesi, numaralanmış yerlerden hangisine getirilmelidir?
A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

17. insan kişiliğini yapan etkenlerden biri de, onun —- Oysa, genellikle bunun tersi olmaktadır. Kendi kafasıyla düşünmeyi bir yana bırakalım, çoğu, başkasının kafasının hizmetçisi olmayı erdemlilik saymaktadır. İnsanı insanlığından uzaklaştıran bir tutumun erdemlilik sayılması ise önemli çelişkilerden biridir.
Yukarıdaki parçada, parçanın anlam bütünlüğü göz önünde bulundurulduğunda, boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) kendi kafasıyla düşünmesidir.
B) başkasının kafasıyla düşünmesidir.
C) başkalarının aklına uymasıdır.
D) kendi kafasıyla düşünememesidir.
E) başkalarının bulduğu güzellikleri kabul etmesi-dir.

18. On beş günde bir yaptığımız yemekli arkadaş toplantılarında, konuşmaktan çok dinlemeyi sevdiğim için çokluk lâfa karışmadan dinlemeyi seçiyorum. Ama bazen, tiyatro konusunda, kültür konusunda, vefat eden bir sanatçı üzerinde arkadaşlarımın bana yönelik ve dirençli soruları olunca…
Yukarıdaki paragraf aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanamaz?
A) cevaplandırmak zorunda kalıyorum.
B) cevaplandırmaktan da geri durmuyorum.
C) arkadaşlarımın sorularını geçiştiriyorum.
D) suskunluğumu bozmak durumunda kalıyorum.
E) onları gerektiği ölçüde bilgilendiriyorum.

19. (I) Kararlarınızı oturup kendiniz alın. (II) Büyüklerinizle, yaşıtlarınızla, kendinizden küçüklerle konuşun, tartışın. (III) Kararları yalnız aldığınız zaman, eziyetler de güçlükler de sonuçta bütünüyle size aittir artık. (IV) Karar alırken sorumluluk almayı da bilin. (V) işte bu büyümek ve olgunlaşmaktır. (VI) Özgür insan olma yolunda atılan ilk adımdır.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?
A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

20. (I) Odamın penceresi bahçenin tenha ve yemyeşil bir köşesine bakar. (II) Yalnız kaldığım zamanlar pencerenin önünde oturur, çimlere, ağaçlara, rüzgâr elinde yaprakların oynaşmasına bakarak gözlerimi eğlendirirdim. (III) Bu bahçe köşesinde kuşların pencereme kadar yaklaşması ve bir böcek parçası için kanat kanada dövüşmesi çok eğlenceliydi. (IV) Hele ağaçlardan inen kına renkli sincabın çimenler üzerinde sıçraya sıçraya gitmesi, ikide bir yerde bulduğu yiyeceği elleri arasına alıp iki ayağı üzerinde kalkması ne dinlendirici bir tabiat tablosuydu. (V) Sincapları yakından tanırım. (VI) Çocukluğum dağlık, yabani bir memlekette geçti çünkü.
Yukarıdaki parçadan iki paragraf oluşturulmak istenirse ikinci paragraf kaçıncı cümleyle başlar?
A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

21. (I) Şifalı bitkilerde en sağlıklı sonuçlar genellikle taze toplanmış otlardan sağlanır. (II) Bu nokta özellikle ağır hastalıkların üstesinden gelinmesi için çok önemlidir. (III) Kurutulan çiçekler için en elverişli zaman çiçek açma dönemidir. (IV) Yapraklar için çiçek açmadan ve açtıkları dönem uygundur. (V) Kökler ise baharda ya da güzde çıkarılmalıdır. (VI) Meyveleri ise olgunlaştıkları devrede toplamak gerekir.
Yukarıdaki parça iki paragrafa ayrılmak istenirse ikinci paragraf kaçına cümleyle başlar?
A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

CEVAP ANAHTARI
1-B  2-A  3-D  4-A  5-C  6-C  7-A  8-B  9-E  10-C  11-C  12-A  13-E  14-E  15-B  16-C  17-A  18-C  19-A  20-D  21-B