Öne Çıkanlar 1. I. Bu ıssız yerde yıllarca yalnız başına yaşamak canına tak etmişti. II. İhtiyar, oğlunu da yitirince dünyası başına yıkıldı. III. Komşuların çirkin davranışlarından bunalmış, artık bıçak kemiğe dayanmıştı. IV. Evin her yerini temizleyeceğim diye kan ter içinde kalmıştı. Yukarıda numaralanmış cümlelerde geçen deyimlerden hangileri birbirine anlamca en yakındır? A) I. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV. D) II. ve IV. E) III. ve IV. 2. Aşağıdakilerin hangisinde bir deyim yanlış kullanılmıştır? A) Bir kere konuşmaya başladı mı, isteklerinin ardı arkası kesilmezdi. B) Onunla açık konuşmanın zamanı geldi. C) Kardeşinin gönlünü edemeyince tatile yalnız çıkmak zorunda kaldı. D) Arkadaşının söylediği sözler ağrına gitmişti. E) Kardeşinin başarısını çekemiyor, bütün işlerine ön ayak oluyordu. 3. Aşağıdakilerin hangisinde, cümlede kullanılan deyimin açıklamasına yer verilmemiştir? A) Annesi; dilini tutmasını, sonunu düşünmeden konuşmaktan kaçınmasını istemişti. B) Ben, kendini ateşe atmaması, bu tehlikeli işe girmemesi konusunda onu uyarmıştım. C) Çektiği sıkıntılara rağmen ümidini yitirmemiş, acısını yüreğine gömmüştü. D) Evin içindeki karışıklığı gidermek için harekete geçmiyor, kılını bile kıpırdatmıyor. E) Tek evladını da kaybedince dünyası başına yıkılmış, bütün umudunu ve mutluluğunu kaybetmişti. 4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim, açıklamasıyla birlikte verilmiştir? A) Yeni aldığı kitapları bir daha gözden geçirdi, kitaplığına yerleştirdi. B) Canından çok sevdiği oğlunu dizinin dibinden ayırmazdı. C) Üzerimize gelen arabayı fark edince çok korktum, yüreğim ağzıma geldi. D) İstenen belgeleri zamanında hazırlayamadığı için iş işten geçmişti. E) Saatlerce yürüdüğü için ayaklarına karasular inmişti. 5. İnsan tek başına önemli bir iş başaramaz. Başkalarıyla ilişki kurmak, işbirliği yapmak zorundadır. Akrabası, yakınları ve dostları ile el ele veren kişi, varlığını gösterir, önemli işler yapar. Bunlar olmazsa cılız ve güçsüz kalır. Önemli işler başaramayacağı gibi yaptıklarının da bir değeri olmaz. Bu parçayı en iyi özetleyen atasözü aşağıdakilerden hangisidir? A) Taşıma su ile değirmen dönmez. B) Yalnız taş duvar olmaz. C) Ummadığın taş baş yarar. D) Her taş, yerinde ağırdır. E) Yuvarlanan taş yosun tutmaz. 6. Edebiyat ürününde aranacak; bulununca da şapka çıkarılacak nitelik, gerçeklik değil, içtenliktir. Bu cümledeki “şapka çıkarmak” sözünün cümleye kattığı anlam, aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Yazılarınızı okurken içimden sizi alkışlamak geliyor. B) Yazılarınızdaki içtenlik, okurları size bağlamaya yetiyor. C) Yazılarınızda kendimi buluyorum; arzularımı, umutlarımı, korkularımı… D) Yazılarınız her insanı kucaklamıyor, toplumun belli bir kesimine sesleniyor. E) Denemelerinizi okurken, sizinle konuşuyor gibi oluyorum. 7. Aşağıdaki atasözlerinden hangisinde “bir işi zamanında yapma” anlamı vardır? A) Sakla samanı, gelir zamanı. B) Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır. C) Demir tavında dövülür. D) Su uyur, düşman uyumaz. E) Horozu çok olan köyün sabahı geç olur. 8. I. Ağaçtan maşa olmaz. II. Mum, dibine ışık vermez. III. El kazanı ile aş kaynamaz. IV. Terzi kendi söküğünü dikemez. Yukarıdaki numaralanmış atasözlerinden hangileri anlamca aynı doğrultudadır? A) I. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV. D) II. ve III. E) II. ve IV. 9. “Kapı” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim içinde kullanılmamıştır? A) İşe bir gün geç geldi diye onun kapı dışarı edilmesi hepimizi üzmüştü. B) Bu adam Ahmet Bey’in kapısında büyümüştü, dolayısıyla her şeyini ona borçluydu. C) Bu işe girerken çok para harcamış, gerçekten kapıyı büyük açmıştı. D) Merakla babasını bekleyen çocuk, zil çalınca hemen kapıyı açtı. E) Basit bir iş için defalarca buraya gelmiş, müdürün kapısını epey aşındırmıştı. 10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yerinde kullanılmayan bir deyim vardır? A) Bu işi yapmamak için bahane arıyor, bin dereden su getiriyordu. B) Sabahtan beri koşturuyorum; ayaklarıma kara sular indi. C) Ağzından laf almak için, onu saatlerce konuşturdum. D) Çocuk, hediyesini alınca sevincinden dut yemiş bülbüle döndü. E) Son günlerde iyice suskunlaşmıştı, ağzını bıçak açmıyordu. 11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “söyleyeceklerini karıştırıp, düzgün bir şekilde ifade edememek” anlamına gelen bir deyim kullanılmıştır? A) Onu birden karşısında görünce adeta dili tutuldu. B) Heyecandan dili dolaşıyor, ne konuşacağını bilmiyordu. C) Çocuklara kızıyordu; ama bir şey demeye dili varmıyordu. D) Her şey dilinin ucuna geliyor; ama düşündüklerini bir türlü söyleyemiyordu. E) Sabahtan beri hiç konuşmuyor, dilini yutmuş gibi oturuyordu. 12. Günlük yaşantımızda “el” sözcüğü pek çok deyimde kullanılmaktadır. Örneğin; çaresizlikten bir iş yapamaz durumda bulunmayı anlatmak için “(I)eli böğründe kalmak”, fırsat buldukça bir şeyler aşıranı belirtmek için “(II)eli uzun” deyimini kullanırız. Kolay kolay para harcamamayı ise “(III)eli sıkı” deyimiyle karşılarız. “(IV)El üstünde tutulmak” deyimiyle bir kişinin abartılı bir şekilde övülmesini, “(V)eline bakmak” deyimiyle de başkasının yardımıyla geçinebilir durumda olmayı anlatmak isteriz. Bu parçada numaralanmış deyimlerden hangisi yanlış açıklanmıştır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 13. Olaylar karşısında ne yapması gerektiğini tam olarak belirlemeden rastgele davranışlarda bulunur; adeta —-. Bu cümle, en uygun biçimde aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanabilir? A) kendi kendine gelin güvey olurdu B) burnunun ucunu göremezdi C) içinden geldiği gibi davranırdı D) karanlığa kurşun sıkardı E) ağzına geleni söylerdi CEVAP ANAHTARI 1-B 2-E 3-C 4-C 5-B 6-A 7-C 8-E 9-D 10-D 11-B 12-D 13-D