Öne Çıkanlar 1. (I) Halit Ziya Uşaklıgil'in Ferdi ve Şürekâsı romanında, yaşayışları ve değer yargıları farklı iki insanının evliliği anlatılır. (II) Birçok romanda abartılı süslenmiş bir vitrin gibi duran bu farklılık, Ferdi ve Şürekâsı'nın satır aralarına ustaca sindirilmiştir. (III) Romanda, sınıfları oluşturan temel değer olarak maddî zenginlik veya fakirlik karşımıza çıkar. (IV) Maddî zenginliğin, bireyleri her zaman mutlu etmediği; aksine bireyin his dünyasının, çoğu vakit zenginlikten önemli olduğu vurgulanmaya çalışılır. (V) Romanın sonunda iki kahraman da his dünyalarındaki boşluğu dolduramadıklarını birkaç sayfa boyunca içtenlikle itiraf eder. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde kişisellik ötekilerden daha ağır basmaktadır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 2. Bu sanatçının, eleştirmen olarak yazınımıza en önemli katkılarından biri, felsefe-edebiyat ilişkileri üzerine yazdıklarıdır. Şiire, felsefenin gölgesini düşüren birinin yazılarını okuyunca aklınızın, sınırlarını zorladığına şahit oluyorsunuz. Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler, aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir? A) Şiiri felsefeden yararlanarak ele alma – düşünsel olarak daha geniş açılardan bakmayı sağlama B) Yoruma dayalı şiirler yazma – birçok alanda bilgi sahibi olma C) Felsefi konuları işleme – bilinçli bir şekilde yapıt ortaya koyma D) Hayallerini şiirlerine yansıtma – gözlemlenen varlıkları daha iyi anlamamıza yardımcı olma E) Şiiri felsefenin etkisinden kurtarma – duyguları akıl süzgecinden geçirmeye katkıda bulunma 3. Uzun zamandır beni bu kadar sarsan, yaşantı ürünü bir kitap okumamıştım. Kitap bittikten sonra ne yeni bir kitaba başlayabildim ne de kitap hakkındaki düşüncelerimi yazabildim. Üstelik çok da eksik hissettim kendimi. Deliler gibi sevdiğim, yaz aylarında ateş böceklerinin gece şölenine hayran kaldığım Şile'de denizin dibinde yatan koca gemiden hiç haberim olmamış. Bir geminin güvertesinden gökyüzüne bakarken kuşların "V" şeklinde göçüşünden bile. Bu parçada sözü edilen kitapla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Etkileyici olduğu B) Bilgilendirici yönlerinin bulunduğu C) Okuyanda farkındalık oluşturduğu D) Özgün bir anlatımının olduğu E) Gerçekçi nitelikler taşıdığı 4. (I) Cumhuriyet Dönemi Türk şiiri içinde Behçet Necatigil'in yerini belirlemek için bu dönemin şiir çizgisine genel hatlarıyla değinmekte yarar vardır. (II) Necatigil, belirli bir akıma bağlı kalmadan bütünüyle Türk şiiri geleneğinden beslenmiş bir şairdir. (III) Bu nedenle Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin panoramasını oluştururken onun sözlerine de başvurmak yerinde olacaktır. (IV) Cumhuriyet Dönemi Türk şiiri güçlü üç kaynaktan beslenir: Divan şiiri, halk şiiri, Batı şiiri. (V) Yeni Türk şiiri ne bu kaynakları inkâr etmiş ne de körü körüne taklit yoluna gitmiştir. (VI) Tarihsel, kültürel tabandan gelen divan edebiyatı ve halk edebiyatı ile Batı kültür ve sanatının etkileri bağdaştırılarak sanatçıların yenilikçi çabalarıyla bütünleştirilmiştir. (VII) Böylece özgün, genç, gelişmeye ve yenileşmeye açık bir şiir oluşmuştur. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI. 5. (I) Sonbahar geldiğinde doğal olarak günler kısalmaya başlar. (II) Sonbaharın gelişinin en büyük göstergesi ağaçlarla mecburen vedalaşan eylül sarısı yapraklardır kuşkusuz. (III) Kısacık bir zamanda sararıp dallarından kopuverir; rüzgârla bir o yana bir bu yana savrulan, insanı kimi zaman hüznün, kimi zaman da romantizmin içine sürükleyen hazan dervişleri. (IV) Ipıssız caddelerde yapayalnız yürürken adımlarımıza eşlik eder, sessizliği hışırtılarıyla böler ağaçların sarı zarflı mektupları. (V) Ağaçların istisnasız her sonbahar döktüğü sapsarı gözyaşlarıdır bana sorarsanız onlar. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi yazınsal bir söylem içermemektedir? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 6. (I) Yüzyıllar boyunca denizciler, yollarını yıldızlara bakarak buldular. (II) Yıldızların konumları kadar, yaydıkları ışıklar da önemliydi denizciler için. (III) Ancak zamanla gemicilerin yol göstericileri, karadan denizi aydınlatan deniz fenerleri oldu. (IV) Onlar, özellikle karaya yakın bir rota takip eden gemileri kazalara karşı uyarma görevi üstlendi. (V) Ne var ki büyük bir hızla çoğalan bilim ve teknoloji, onların yol göstericiliğine duyulan ihtiyacı gün geçtikçe azalttı. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, bir anlatım bozukluğu vardır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 7. (I)Sultanahmet Meydanı'nın bir köşesinde gizli saklı duran (II)Yerebatan Sarnıcı, içine girince (III)bambaşka bir güzellik sunar. Bugün konserler ve kültürel etkinliklerin düzenlendiği sarnıç, (IV)Doğu Roma İmparatorluğu'nun parlak dönemlerinde (V)imparator Justinianus zamanında yaptırılmıştır. Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 8. Resim sanatıyla da uğraşan yazar, genç yaşlarda keşfettiği Rimbaud'nun ve Lautreamont'nun şiirlerini, bilgilendirici yazılarıyla yazın dünyamızla tanıştırdı. Van Gogh, Fikret Mualla, Semiha Berksoy'un resimleri üzerine de yazılar yazdı. Yazdıkları, çağlara ve akımlara yetkin birer tanık, sıkı bir kaynak oldu. Son yapıtındaki yaşam, var oluş, ölüm, anlatı, zaman ve aşkı odağına alan öykülerinde okura pek nazik davranmıyor açıkçası. Onu sorularla yüzleştiriyor, farklı yanıtlarla afallatıyor. Bazen aforizma (özdeyiş) gücündeki cümlelerinin güzelliği başka yol bırakmadığı için bazen de öyküleme tekniği öyle gerektirdiği için okurundan hep dikkat istiyor. Zaman, okurun değil, kitabın sanki. Nasıl isterse öyle akıyor zaman. Bazen havada asılı kalıyor, bazen koşturuyor arkasından. Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Okuru şaşırtan bir anlatımı benimsediği B) Başvuru niteliğinde yazılarının bulunduğu C) Öykülerindeki anlatımın akışını kurgunun belirlediği D) Yazdıklarının mutlaka okunmasını istediği E) Farklı sanat dallarındaki yapıtları sanatseverlere tanıttığı 9. Sanatçının bu romanı, konusu pek orijinal olmasa da heyecanlı olay örgüsü ve kurgusal karakterlerin gerçekçiliği yakalaması yönüyle oldukça başarılı. Sanatçı, romanın başına bir ön söz ya da sunuş niteliğinde bir yazı eklemiş. Bu sunuda romanda anlatılanlar başından geçmiş bir olaymış gibi romanın öz geçmişini okuyucuyla paylaşmış. Bu da romana fazladan bir yaşanmışlık duygusu kazandırmış. Romanda ayrıca haksızlığa uğramanın topluma düşman olmayı gerektirmediği, adalet kavramı okura sorgulatılmadan verilmiş. Bu da yapıtı, ortaya koyduğu düşünce açısından farklı kılan ve yapıtın ilgi görmesini sağlayan unsurlardan biri olmuş. Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) İçeriğinin özgün bir nitelik taşımadığına B) Yazarının, konusuyla ilgili açıklayıcı bilgiler verdiğine C) Görselliğin anlatımda önemli bir yer tuttuğuna D) Gerçekçi bir anlatıma sahip olduğuna E) Savunduğu tez yönüyle de dikkati çektiğine 10. İlhamın ne zaman geleceğini (I)içimdeki saat söylüyor bana. O günün sabahı (II)tarifsiz bir heyecanla uyanıyorum. Bedenim (III)yüklerinden kurtulmuşçasına hafifliyor o sabahlar. Belli belirsiz (IV)bir sevinç kendini hissettiriyor iyice. (V)Bir öncekinden ve onun öncesinden de farksız seslerle gelen yeni günü gözümü açmadan dinliyorum. Bu parçadaki numaralanmış bölümlerden hangisi cümlenin bir ögesi olarak doğru belirlenmemiştir? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 11. Dün gece parçaladı bir aslan (I)kafesini Bir gönül sonsuz (II)ufka yol aldı (III)kartal gibi Kuşattı bir (IV)his yumağı zihnimi (V)Otuz yıllık bir ağaç eğildi bir dal gibi Bu dizelerdeki numaralanmış sözcük ya da sözlerle ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yanlıştır? A) I. sözcük, birden fazla çekim eki almıştır. B) II. sözcükte, ünlü düşmesi vardır. C) III. söz, ilgeç grubudur. D) IV. söz, sıfat tamlamasıdır. E) V. söz, kurallı birleşik sıfattır. 12. Birleşik yapılı cümlelerde bir veya birden fazla yan cümlecik bulunur. Aşağıdakilerden hangisi, birden fazla yan cümleciği bulunan bir birleşik cümledir? A) Her konuda ona danışmayı alışkanlık edinmiştim. B) Onun geç geleceğini ben de biraz önce öğrendim. C) Dün başından geçenleri en ince ayrıntısına kadar bize anlattı. D) Yağmurun dinmesiyle birlikte sokaklar kısa sürede insan sesiyle doldu. E) Dükkân sahipleri gürültü yapan gençleri, kibarca kırmadan uyardı. 13. —-. Ben onu günlük hayatta kullandığım bir enstrüman gibi görmüyorum. Dille beraber yaşıyorum ve çoğu zaman da dil benim ana rehberim oluyor. Konuştuğum dilin ötesine nasıl ulaşabilirim, beynimin kullanmadığım kapılarını nasıl açabilirim? Bu sorulara cevap bulmaya çalışıyorum. Benim için farklı bir yazınsal yolculuk bu, gündelik dilin dışında bir başka dilde kendini ifade etmeye çalışmak bence müthiş bir serüven. Çünkü bilmediğim başka yanlarım ortaya çıkıyor böylece ve Türkçeyi yeniden başka bir gözle değerlendirme imkânına kavuşuyorum. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Ben dili çok önemsiyorum ve kitaplarımı okuyanlar da bilirler ki dil benim için bir araç değildir B) Yazarların akıcı ve ahenkli bir üslupla eser üretmesi gerektiğine ben de katılıyorum C) Yazın hayatına adım attığımda kendime ait bir ses oluşturmak için çok uğraştım D) Yapıtlarımda kullandığım dili ağır bulup beni eleştirenlerin olması doğaldır E) Her sanatçı gibi ben de çevremi büyük bir dikkatle gözlemlemekteyim 14. Benim için edebiyat, otobiyografik bir anlatım değildir, yani yazarken kendimden yola çıkmıyorum. Tam tersine, "ben" esas "ben olmamayı" seviyorum. Bu âdeta kendi ben'imden öteye uzanma gayreti demek. Gündelik hayatta her zaman kişilik ve sorumluluklarımızla kendimiz olmak zorundayız. Bu hayatla sınırları çizilmiş edebiyat, edebî tattan yoksundur bence. O yüzden edebiyat bana, özgürlükler dünyası gibi geliyor; mekânda ve zamanda sonsuz yolculuklara çıkabilmenin, bir başkası olabilmenin yolu. Bunu nasıl sağladığıma gelince her biri de ayrı telden çalan farklı kişilikler var iç dünyamda. Kendisini bu sözlerle anlatan bir sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Yapıtlarını oluştururken kendini sınırlama yoluna gitmediği B) Hayal gücünün izlerini taşıyan bir anlatım tarzı benimsediği C) Gerçek dünyayı anlatmanın edebî bir eser için yeterli olmayacağına inandığı D) Yaşamsal deneyimlerinin, yapıtlarının çıkış noktasını oluşturduğu E) Edebiyat sayesinde başka yaşamları anlama ve anlatma olanağı bulduğu 15. Yollar sensiz (I)gidiliyor mu Sor bir bana sevdiğim (II)Zannımca sonbahar bu (III)Bitkin artık yüreğim Bu dizelerdeki altı çizili sözcüklerde görülen ses olayları, sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir? A) Ünsüz benzeşmesi – ünsüz yumuşaması – ünsüz türemesi B) Ünlü daralması – ünsüz yumuşaması – ünsüz benzeşmesi C) Ünlü düşmesi – ünsüz yumuşaması – ünsüz benzeşmesi D) Ünlü türemesi – ünsüz türemesi – ünsüz benzeşmesi E) Ünsüz yumuşaması – ünsüz türemesi – ünsüz benzeşmesi 16. (I) Bazı kitapları unutamazsınız, üzerinden yıllar geçse de aklınızda bir yerde, kapaklarını ilk çevirdiğiniz günkü kadar canlı durur ve ne zaman hatırlasanız size aynı neşeyi ya da hüznü yaşatır. (II) Pal Sokağı Çocukları'nı ortaokul çağında okumuştum ve benim için bu tanıma uyan ilk kitaplardan biri olmuştu. (III) Ondan sonra da dayanışmanın, arkadaşlığın ve fedakârlığın bu kadar basit ve bu kadar güzel anlatıldığı bir başka kitap okumadım, diyebilirim. (IV) Bir yazar olarak yapıtlarımın çoğuna bu romandaki dostluklardan izler taşıdığımın da farkındayım. (V) Macar edebiyatının en tanınmış romanı olan Pal Sokağı Çocukları, Ferenc Molnar tarafından yazılan ve ilk baskısı 1906 yılında yayımlanan bir çocuk kitabıdır. (VI) Bu izler o kadar kalın çizgilerle belirgindir ki her okur biraz dikkat edince bunları fark edebilir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI. 17. (I)MÖ 3000'li yıllara uzanan tarihleriyle Anadolu'nun en eski halklarından olan (II)Likyalılar'ın yerleşim birimlerinden Hoyran'dayız. Akdeniz'e hâkim bir tepecikte kurulan ören yerinin adı "ana tanrıça ülkesi" anlamına geliyor (III)Antik Çağ araştırmacılarına göre. Tarihî kentten (IV)artakalan asıl kalıntılar, buraya yarım saatlik mesafede. Bizim yabancı olduğumuzu anlayan bir köylü, gönüllü (V)kılavuzluk için önümüze düşüyor. Bu parçadaki numaralanmış sözlerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 18. (I) Kentin en işlek caddesindeki tarihî binalar; tek katlı, iki katlı, en fazla üç katlı yapılmıştır. (II) Cephelerin sütunları bordür kabartma taşlarla süslenmiştir, iç mekânlar uzun bir koridor etrafına iç içe açılan oda ve salonlardan oluşmuştur. (III) Binalardaki ısıtma sistemi de çok ilginçtir. (IV) Dikdörtgen biçiminde, çini kaplamalı ve üzeri kabartmalarla süslü bu merkezî sistem tavana kadar uzanır. (V) Bu sistem, kömürle çalışır ve iç mekân duvarlarından geçen borularla binanın tamamı ısıtılır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümle, öznesi söz öbeğinden oluşmuş basit yapılı bir cümledir. B) II. cümle, bağımsız sıralı cümledir. C) III. cümle, içinde sıfatlaştıran -ki eki bulunan olumlu bir cümledir. D) IV. cümle, ek eylemli yüklemi bulunan bir eylem cümlesidir. E) V. cümle, bağlı cümledir. 19. Yazıyı iki şekilde yazabilirsiniz: İlkinde bir hıncınız olacak birilerine ya da hayata karşı, bir haksızlığa uğradığınızı düşüneceksiniz. Ben sana gösteririm, diyeceksiniz öfkeyle. Bu hisler çok güçlü bir etki oluşturur kişide. Çevrenizdeki birçok insanın da böyle bir duygu patlamasıyla yazdığını rahatlıkla görebilirsiniz. Bir ikinci yol da aşkla sevmek, sevdiğin için, anlatamadığın bir sevgiden dolayı yazmaya devam etmek. Benim yolum ikincisi. Ben karakterlerimi yargılamadan, onlara tepeden bakmadan, arkadaşmışız gibi yazıyorum. Yazarlık benim için, kuklacılık değil. İplerimle ben onları oynatmıyorum, onlarla beraber yazıyorum. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir? A) Yapıtlarınızı kısa bir süre içinde meydana getirebilmenizi neye bağlıyorsunuz? B) Usta bir sanatçı olarak yazı konusunda hangi kaynaklardan beslenmeye dikkat edersiniz? C) Genç yazarlara sağlam bir kurgu oluşturmaları için neleri tavsiye edersiniz? D) Yapıtlarınızı oluştururken kendinize ilke edindiğiniz bir yöntem var mı? E) Yapıtlarınızda yaşamdaki olumsuzlukları anlatmayı tercih eder misiniz? 20. Bursa, tüm öyküsünü sizlerle paylaşmaya can atan bir ihtiyar misali, köşesinde meraklılarını bekliyor. Doğu'nun tüm gizemlerini bir arada tutan bu kent, sırlarıyla, doğasıyla, tarihî ve medeniyet birikimiyle büyüleyici bir dünya… Yeşilin her tonu hitap eder ilk önce insanın gözlerine. İznik çinisinin büyüleyici kırmızısını da unutmamalı. Derken ayrıştıramadığınız, birbiri içine geçmiş, kendine özgü lezzetlere ait kokular gelir burnunuza. Bursa'da zaman içinde bir yolculuk yapmak, Osmanlı başkentinin ruhunu hissetmek istiyorsanız ya Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Bursa'da Zaman şiirini okuyun ya da tarihî Koza Han'ın avlusunda oturup çayınızı içerken gözlerinizi kapatın. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) I. kişili anlatımla oluşturulmuştur. B) Anlatıcının duygusal etkilenmesi yansıtılmıştır. C) Değişik yapılı cümleler vardır. D) Koşullu bir öneriye yer verilmiştir. E) Benzetmeye başvurulmuştur. 21. Edebiyat, üstün niteliklerini hem bireye, hem topluma aşılar. Yeni bir yaşantının, yepyeni görüşlerle duyuşların müjdecisi olur. Ulusları tutsaklıktan kurtaran, özgürlüğün yüceliğini tattıran, kurtuluş savaşlarını hazırlayan hep edebiyat değil midir? Bu bağlamda edebiyatın tarihsel bir süreç içerisindeki serüvenini inceleyen bir araştırmacı, mutlaka edebiyatın toplumsal değişim veya gelişimi ile olan ilişkisine yönelmelidir. Bu parçadaki numaralanmış virgüllerden (,) hangisi yanlış kullanılmıştır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 22. Siz geniş zamanlar umuyordunuz Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek Yılların telaşla bu kadar çabuk Geçeceği aklınıza gelmezdi Bu dizelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) "umuyordunuz" sözcüğü, şimdiki zamanın hikâyesi biçiminde çekimlenmiştir. B) "vakitlerde" sözcüğü, hem çokluk eki hem de kalma durumu eki almıştır. C) "Yılların" sözcüğü, ikinci tekil kişi iyelik eki almıştır. D) "Çirkindi" sözcüğü, ek eylem alarak yüklem olmuş ad soylu bir sözcüktür. E) "sevgiyi" sözcüğü, fiilden isim yapım eki almıştır. 23. Şiir, çoğunluğun dışındadır çünkü şiir bir amaç gütmez, bir şey öğretmez. Bütün bunlardan sonra çoğunluğun şiire uzak durması da anlaşılmaz değildir. Bu açıdan bakıldığında şairin okuyucudan uzak bir üretim sürecinde oluşuyla, aslında yalnızlığı tercih eden bir hâlinin olduğu söylenebilir. Şiir frekansının dalga boyu farklıdır. Şiir, bu frekansı yakalayabilen kişilere ulaşır. Bu parçada geçen altı çizili sözle, şiirle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Bireyi değiştirebilecek bir etkisinin olduğu B) Herkesin ilgisini çekecek bir yazınsal tür olmadığı C) Her dönemde ön plana çıktığı D) Tanımının kişilere göre değiştiği E) Ses ve ritim ögelerinden oluştuğu 24. Benim romanlarım, çok odalı eski saraylar gibi. Bakıyorum bir okurum bir kapıdan içeri girmiş, başka bir odanın kapısından dışarı çıkmış. Başka bir okur farklı bir kapıdan girmiş, başka bir kapıdan çıkmış ve bunlar birbirleriyle karşılaşmamışlar bile. Hatta aynı odaları bile gezmemişler. Aslında bu çok hoş bir şey. Birbirlerine çok benzeyen iki insanın bile kitaplarımı okuduktan sonra farklı yazınsal tatlar alması ne güzel! Bu parçada geçen "çok odalı eski saraylar gibi" benzetmesiyle yazar, kendi yapıtlarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir? A) Değişik yazınsal akımlardan etkilendiğini B) Şaşırtıcı kurgusal oyunlarla yazdığını C) Okuyanların kendince zevk alabilmelerine olanak tanıdığını D) Yeni anlatım teknikleri geliştirdiğini E) Farklı bölümlerin birleşmesinden oluştuğunu 25. (I) Ege Denizi'nin en önemli liman kentlerinden biri olan İzmir, çağlar öncesinde bir bilim ve sanat merkezine dönüşmüş. (II) Her dönem stratejik önemini korumuş olan kent, 17. yüzyıldan itibaren pek çok ünlü gezgini konuk etmiş. (III) 1678 yılında İzmir'e gelen Cornelius de Bruyn'un kenti anlatan Küçük Asya'ya Seyahat isimli kitabı ise tarihteki ilk gezi yazısı örneği sayılıyor. (IV) Faytonların gezindiği palmiyeli caddeleri, cumbalı evleri ve tarihî pastaneleriyle dört mevsim turistleri kendine çeken İzmir'e önemli yazarların penceresinden bakmaksa ayrı bir keyif. (V) Victor Hugo'nun Les Orientales adlı kitabında İzmir'i bir prensese benzetmesi, kentin dünya edebiyatı içinde de ne denli ünlü olduğunu gösteren örneklerdendir. İzmir kentinin anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede, tarihî geçmişiyle ilgili bir bilgiye yer veriliyor. B) II. cümlede, gerekçeli bir yargıya yer veriliyor. C) III. cümlede, kendisini konu edinen bir yapıttan söz ediliyor. D) IV. cümlede, turistik özelliklerine yönelik örnekler veriliyor. E) V. cümlede, yabancı birinin gözüyle yapılan bir olumlu değerlendirmeden söz ediliyor. 26. Akdeniz'in kıyısındaki bu sahil kasabası, güzelliklerle bezeli binbir renkli bir bahçeyi andırır her mevsim. Öyle ki burayı gezerken fantastik filmlerin muhteşem görselliği ile Puşkin dizelerinin büyülü gücünü duyumsayacaksınız. Badem ağaçlarıyla kaplı yamaçlar, her adımda bir görünüp bir kaybolan turkuaz rengi deniz, dantel şeklinde dizilmiş kıyılarda süzülen yelkenliler ve kaybolmuşluğun ortasındaki koylar… Bir koluna Ege'yi diğerine Akdeniz'i takan Datça Yarımadası'nın en güzel koyu, bu şirin beldenin sınırları içindedir. Binlerce kalıntıyla tarihin derin izlerini saklayan antik kent, oldukça ideal bir rotadır karadan mavi bir yolculuğa çıkmak isteyenler için. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Farklı duyularla algılanabilen ayrıntılar B) Karşılaştırma C) Kişileştirme D) Devrik cümleler E) Çoğullaştırmalar 27. 17. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar geçen sürede yazılan romanlar, klasik roman olarak değerlendirilir. Bu dönemde dış gerçeği yansıtma fikri uygulanmış, gerçek dünya anlatılıyormuş izlenimi verilmeye çalışılmıştır. 1914-1960 yılları arası modern roman dönemidir, bu evrede psikolojik gerçeklik öne çıkmış, gerçek denilen şeyin kesin bir tanımı verilmeyerek hayatın gerçekleri bireylerin iç dünyasıyla açıklanmaya çalışılmıştır. 1960'tan günümüze kadarki dönem de postmodern roman dönemidir. Postmodernizm ile sanal gerçeğe yönelen roman, klasik ve modern romana bir tepki olarak ortaya çıkmış, romanın tamamen kurmaca bir eser olduğu savunulmuştur. Romanı, tamamen gerçeğin dışına çıkaran postmodernizm, bu anlayışından dolayı sanat karşıtı roman olarak değerlendirilmiştir. Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir? A) Romanın ortaya çıktığından bu yana en çok ilgi gören tür olduğundan B) Romanların oluşturulduğu edebiyat akımlarının birbirine tepki olarak ortaya çıktığından C) Günümüzdeki romanların sanatsallıktan yoksun olduğundan D) Romanın her dönemde yaşam gerçeklerinin üzerine temellendirildiğinden E) Tarihî süreç içinde ortaya çıkan roman anlayışlarının temel özelliklerinden 28. İnebolu evleri, genellikle 3 katlı konak tipi evler olup her katı bağımsız birer daireymiş gibi inşa edilmiştir. Bu evler yüksek tavan ve pencereleri, cumbaları; her kattaki banyoları ile dönerek çıkılan, tek parça ahşaptan yapılmış merdiven trabzanları üstün işçilik ve görselliğe sahiptir. Bu evlerin, sert rüzgârlara karşı çatının korunması ve ısı yalıtımı amacı ile yöreye özgü "marla" (arduaz) taşı ile örtülmüş çatıları vardır. Genelde taş tabanı altında mahzen (kiler) bulunan, orijinal kapı tokmakları ve kilitleri ile kendine özgü bir iç dekorasyona sahip bu evler, yöreye özgü perde ve kilimlerle döşenmiş, küçük bahçeler içerisinde yüzyıllara meydan okumaya çalışan muhteşem yapılardır. İnebolu'da, bu evleri koruma amacıyla kurulan 7 dernek, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca koruma altına alınmış 350 adet ev bulunmaktadır. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Sayısal veriden yararlanılmıştır. B) Terimlere yer verilmiştir. C) İkilemelere yer verilmiştir. D) Betimleyici ögelere yer verilmiştir. E) Açıklayıcı sözlere yer verilmiştir. 29. Kütüphanede kitap okumalarımın birinde rastgele bir kitap çektim raftan, açtım ve birkaç sayfayı peş peşe okudum. Sonra sokakta altın bulmuş biri gibi kitabı masaya götürdüm. Cümleler süratle sayfada kayıyordu. Her cümlede beni çarpan bir şey vardı. Cümleler her sayfaya ayrı bir biçim veriyordu sanki. Kendini anlatıma katmaktan korkmayan bir yazar bulmuştum sonunda. Mizah ve acıyla karışık olaylar, olağanüstü bir birliktelikle iç içe geçmişti. Yazar hüznün ve ayrılıkların yanında kavuşmaların ve mutluluğun resmini çizmişti sayfalara. Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada anlatılan kitabın özelliklerinden biri değildir? A) Karamsar bir bakış açısıyla oluşturulma B) Etkileyiciliği yakalama C) Dramatik ögeler içerme D) Akıcı bir söyleyişe sahip olma E) Yazarın duygularını yansıtma 30. Tiyatro sahnesinde başka hiçbir sanat alanında olmayan bir şey vardır: Hareket eden oyuncu. Sinema tiyatroya yakın bir sanattır ama o enerjiye sahip değildir. Tiyatroda canlılığın verdiği müthiş bir enerji vardır. Biz tiyatrocular insana insan olmanın erdemlerini, aşkı, vefayı, merhameti, adaletli olmayı dolaylı yollara sapmadan anlatırız. Bunları bir köşe yazarı da anlatabilir ya da bilimsel açıdan ele alan bir incelemede de okuyabiliriz. Ama tiyatroda olduğu gibi etkilenmeyiz. Tiyatrocunun seyirci ile kurduğu ilişki derinden sarsar insanı. O nedenle çoğu zaman oyun izlerken hem ağlanır hem gülünür, izleyici bazen oyundan çıktıktan sonra arabasını park ettiği yeri bile şaşırır. Bu parçada tiyatroyla ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) İnsan yaşamına biçim vermeyi amaçlayan tek yazınsal tür olduğu B) Taşıdığı iletilerin insanlığı hep bir adım ileriye götürecek özellik taşıdığı C) İnsanoğlunun yaşamdaki farklı ruh hâllerini başarıyla yansıttığı D) Diğer sanat dallarından daha geniş bir kitleye seslendiği E) İzleyicilerle doğrudan ilişki kuran, etkileyici bir sanat dalı olduğu 31. —- Bu ortamı meydana getiren iklim, toprak, coğrafi durum ve toplumsal yaşam gibi koşullar insanın mizacına ve karakterine dolayısıyla edebiyat işçilerine de yön verir. Örneğin güneşsiz, yağmurlu, sisli kuzey iklimi melankolik bir edebiyatın; güneyin güneşli iklimi ise neşeli bir edebiyatın meydana gelmesinde etkili olmuştur. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Ulusların edebiyatlarının kültürel özellikler taşıması kaçınılmazdır. B) Yazınsal ürünlerin kazanacakları niteliğin şekillenmesinde, yazıldıkları ortam belirleyici bir rol oynar. C) Ulusların edebiyatlarının üstün nitelikli olabilmesi için, sanatçılara değer verilmelidir. D) Bireyleri ve sanatçıları özgür olmayan ulusların edebiyatları, sanatsallıktan yoksundur. E) Sanatsal bir ortamda gelişen edebiyat, ait olduğu ulusun bireylerini sanatsal açıdan geliştirir. 32. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şiirlerinin biçimsel ve içeriksel oluşumunun geçmişe yönelik temelleri olduğu gibi, kendisi de bu birikimleri şiirlerinde hatıra ve izlenimleriyle yoğurarak zenginleştirmiştir. Onun Şiirler adlı kitabında yer alan şiirlerin tamamı, şiirsel evren ve zaman kavramı açısından aynı ana eksen üzerine yerleştirilmiştir. —- Öyle ki kitabın sonundaki şiiri de okuduktan sonra okur, "Aslında her şairin yazmak istediği bir şiiri vardır, bütün şiirler o şiiri oluşturan parçalardır." sözünün ne kadar doğru olduğunu bir kez daha anlıyor. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Bu yüzden, şairin yaşadığı dönemde eleştirmenler şairin şiirlerinden çok söz etmemişlerdir. B) Bu açıdan, şiirlerin hepsi neredeyse tek bir uzun şiir gibi okunabilmektedir. C) Zaten bir şairin şiirlerinde tema çeşitliliği aranan bir özellik değildir. D) Bazı okurlar haklı olarak şairin, öteki türlerde daha başarılı olduğunu düşünür. E) Bu durum, şiirlerinin dar bir kesimle sınırlı kalmasına yol açmıştır. 33. Psikanalitik eleştiri yöntemi, sanatçının ruhsal yaşam öyküsü üzerine yoğunlaşarak, sanat eserine etki eden kaynaklara eğilir. Sanatçının anı ve mektuplarının büyük ölçüde yol gösterici olduğu bu eleştiri yönteminde, metne ışık tutacak, sıkça kullandığı nesneler tespit edilerek sanatçının bilinçaltının eser üzerindeki etkilerinin ortaya çıkarılması amaçlanır. —- Birtakım ruhsal eğilimlerin saptanmasında belirleyici özelliğe sahip nesnelerden biri de aynadır. Gündelik hayatın âdeta vazgeçilmez eşyalarından olan ayna, yazarların iç dünyasında var olan ego duygusu ve yansımaları hakkında eleştirmenlere bir ipucu verir. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Sanatçılar dış dünyada gördükleri nesneleri, yapıtlarına olduğu gibi yansıtmazlar. B) Dolayısıyla sanat eserlerini yaşamdan bağımsız olarak oluşturmak olası değildir. C) Her sanatçının ruh dünyası farklı olduğundan, bu tür araştırmalar sanatçıya özel yapılmalıdır. D) Ancak sanatçılar, ruhsal dünyalarının kapılarını araştırmacılara açma taraftarı değildir. E) Sanatçıların eserlerinde bolca kullandıkları nesneler, bu eleştiri yönteminin en önemli kılavuzudur. 34. 19. yüzyıl Avrupa'sında, sosyal bilimlerin pozitif bilimlerden ayrılarak kendi sistemini kurmasından sonra, edebiyat bilimi de büyük bir hızla bu sistem içinde kendi araştırma metotlarını oluşturmuştur. Bu metotlardan biri de karşılaştırmalı edebiyattır. Batı'daki edebiyat araştırmacıları bu metodu bir yandan geliştirirken bir yandan da sadece Avrupa edebiyatı çerçevesi içinde düşünerek sınırlarını daraltmışlardır. Dünya kültür ve medeniyetinin gelişim seyri bilimsel olarak takip edildiğinde, yapılan inceleme ve araştırmalarda bu metodun hacminin, dünya edebiyatlarını da içine alacak şekilde geniş tutulması gerektiği anlaşılacaktır. Bu parçada karşılaştırmalı edebiyatla ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Edebiyatçılar tarafından pek bilinmediği B) Yöntemlerinin tam olarak belirlenemediği C) Kapsamının genişletilmesinin gerektiği D) Bilimsel altyapıdan yoksun olduğu E) Kültürler arası etkileşime katkıda bulunduğu 35. Emek harcanarak okura sunulan her çalışma bir değer taşır. Onlarda gördüklerimizi, onlardan aldıklarımızı ve bizde kalanları üreticisine geri iletmeliyiz diye düşünüyorum. Çünkü çoğu zaman onların tek ödülleri, ürettiklerinin sanatseverde oluşturduğu ya da oluşturamadığı etkileri görmektir. Bu nedenle ben gezdiğim sergilerden, izlediğim gösterilerden ve gördüğüm fotoğraf etkinliklerinden bende kalanları ve bunların bende bıraktığı tatları söylemeye ve yazmaya çalışıyorum. İşte burada yaptığım gibi başkalarıyla paylaşıyorum izlenimlerimi. Ayrıca, düşüncelerini söylemek ya da yazmak sadece eleştirmek anlamına gelmemeli, çalışıp bir şeyler üretenleri ve ürettiklerini ciddiye almak olarak değerlendirilmelidir. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanatçıların sanatsal hedeflerine ulaşamaması, onların yapıt ortaya koymasını engellememelidir. B) Nitelikli her yapıt, mutlaka seçkin bir okur kitlesine ulaşır. C) Yapıtlarının önemsenmesi ve değerlendirilmesi her sanatçının hakkıdır. D) Bir yapıtın etki gücünü okur sayısı değil, okurun yaşamına olan katkısı belirler. E) Bir sanatçıya düşen en büyük görev okurla sağlam bir ilişki kurmaktır. 36. Bir yönetmenimiz şöyle diyor: "Tiyatro, elbette hayatın bir aynasıdır ancak aynı zamanda ona vurulan bir neşterdir." Bu cümlede, tiyatroyla ilgili olarak belirtilmek istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Anlattıklarını eleştirel bir yaklaşımla ele alıp izleyicilere zevkli dakikalar yaşattığı B) Yaşamı olduğu gibi anlatmanın yanında yön vermek amacıyla yaşama müdahale ettiği C) İnsanın duygu ve düşünce dünyasını etkileyecek nitelikte olduğu D) Sanatseverlerin, yaşamı tüm yönleriyle tanımasına olanak sağladığı E) Değişik anlatım yollarına başvurarak izleyicilerin ilgisini kamçıladığı 37. Roman yazmak, disiplin ve emek işidir. Genelde insanlar 'yetenek' üzerinde duruyor ama bence kabiliyet bu işin dörtte biri, geri kalan dörtte üçü emek vermek. Her kitapla beraber sorumluluğum artıyor. Okurlarımı düş kırıklığına uğratmak istemiyorum. Her gün düzenli olarak, aynı tempoyla yazmasam da yazdıklarıma bu yüzden iki kat fazla özen gösteriyorum. Eleştirmenler beni beğensin diye değil, gerçek edebiyat okurunu düş kırıklığına uğratmamak, "Yaza yaza bunu mu yazmış?" diye düşündürtmemek için. Kendisinden böyle söz eden bir yazarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenebilir? A) Her yapıtının farklı içerikte olduğu B) Eleştirmenlerin değerlendirmelerini önemsediği C) Yapıtlarını kendine has bir okur kitlesi için yazdığı D) Yeni anlatım yöntemleri bulmak için uğraştığı E) Daha iyi yapıtlar üretmek için kararlılıkla çalıştığı 38. Ünlü eleştirmen eleştiri yazılarını, değerlendirdiği yapıtların yazarlarına yol göstermek için yazdığını, muhatabının yazarlar olduğunu söylese de —-. Bu cümlede boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) yapıtlarda önemli olanın olaylar değil, olayların insanlar üzerinde oluşturduğu etki olduğuna inanır B) bir eleştirmen olarak okurları etkilemek istemez C) yapıtların biçimsel özellikleri üzerinde durmayı tercih eder D) dile getirdiği düşünce ve değerlendirmelerle okurları da etkilemektedir E) genç yazarların çoğu, onun eleştiri yazılarını dikkate alırlar 39. (I) Cumbadan Rumbaya romanında, başkişi Cemile'nin modern yaşama arzusu etrafında şekillenen büyük küçük pek çok olay, başarılı bir şekilde birbirine bağlanır. (II) Ancak sayıca çok gibi görünen bu olaylar romanın kurgusunda eğreti durmaz. (III) 1936 yılında ilk baskısı yapılan roman, 463 sayfadır ve on tanesi birinci bölüme, sekizi ikinci bölüme ait toplam on sekiz alt bölümden oluşmaktadır. (IV) Birinci bölümde Cemile Karagümrük'te yaşarken ikinci bölümde Tahsin Bey'in teklifini kabul ederek yerleştiği Taksim'deki apartman hayatı anlatılır. (V) Cemile'nin Karagümrük'teki yaşantısı ve Taksim'deki apartmana geçiş süreci, Taksim çevresindeki günleri, Karagümrük'te çıkan yangının ardından Selim'e ve eski hayatına geri dönmesi bir senelik bir zamanı kapsar. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde değerlendirmeye yer verilmiştir? A) I. ve II. B) II. ve III. C) II. ve V. D) III. ve IV. E) IV. ve V. 40. Günümüzde yazınsal türler birbirine karışmış durumda. Bu durumun, okurlara yansıyan bir (I)dezavantajı (olumsuz bir etkisi olma) var mı? Bence yok. Ama ben bir yazar olarak bu tür yapıtlara (II)mesafeli durmayı (çekinceli ve kuşkulu yaklaşma) tercih etmişimdir. Bu birleşimin (III)ayarının kaçırılmaması, (dengeli ve ölçülü bir şekilde oluşturulma) o yapıtın (IV)sanatsallığını koruması (sanat dünyasına güncel konuları taşıma) açısından çok önemlidir. Bu tür yapıtları incelediğimde görüyorum ki yazarların çoğu (V)ister istemez (elinde olmadan, zorunlu olarak) yapıtını oluştururken bir yazınsal türün anlatım tarzını daha çok benimsiyor ve ona daha çok yöneliyor. Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi, ayraç içinde verilen açıklamasıyla uyuşmamaktadır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. CEVAP ANAHTARI 1-B 2-A 3-D 4-C 5-A 6-E 7-E 8-D 9-C 10-D 11-D 12-E 13-A 14-D 15-E 16-D 17-B 18-D 19-D 20-A 21-B 22-C 23-B 24-C 25-B 26-A 27-E 28-C 29-A 30-E 31-B 32-B 33-E 34-C 35-C 36-B 37-E 38-D 39-A 40-D YGS Türkçe Deneme Sınavı-29 İndir!