Öne Çıkanlar 1. Günümüzde hâlâ divan tarzında yazanları, yazmak isteyenleri anlayabilmiş değilim. Ben divan edebiyatını bütün sanatçılarıyla görevini yapmış, rolünü yerine getirmiş, artık yeni nesle kendisinden ses gelmesine olanak olmayan bir tarih olarak algılıyorum. Bu parçada konuşan kişi altı çizili sözlerle, divan edebiyatına yönelik olarak neyi düşündüğünü belirtmiştir? A) Özgün bir edebiyat olamadığını B) Geçmiş dönemleri tam olarak yansıtamadığını C) Günümüz insanıyla bağ kuramadığını D) Tarihteki önemini koruyamadığını E) Kişisel görüşlere yer vermediğini 2. Onun çizgi dışı çıkışlarına hiç kimse ağız birliği etmişçesine olumsuz eleştiride bulunmuyordu. Ben sanatta önceden var olmayan ayak izleri oluşturma peşinden koştum. Hayatın dışında olmak gibi bir tasaya hiç kapılmadım ve hep kendi bildiğim yoldan gittim. Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Duygusal boyutu olanı irdeleme B) Kendini toplumdan soyutlama C) Başkalarından farklı olmayı isteme D) Alışılmışın dışında konuşmalar yapma E) Bir konuda anlaşmış gibi davranma 3. Onunla konuşmak bile gelmiyordu içimden. Dahası onunla aynı ortamda bulunmak istemiyordum. Doğum gününde onu aramak da istemiyordum ama böyle bir şeyin —- anlamına geleceğinin de farkındaydım. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olmaz? A) köprüleri atmak B) bağları koparmak C) zincirleri kırmak D) gemileri yakmak E) ipleri koparmak 4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde hayal kurmakla ilgili farklı bir düşünce dile getirilmiştir? A) Önce rüyayı görmeden hiçbir şey olmaz. B) İnsanın hayatı, insanın hayalidir. C) Düş gücü, gerçekliği oluşturmak için kullanılır. D) Hayata anlam katan, hayal gücünün şiddetli bir şekilde rahatsız etmesidir E) Yaratıcılık, insanın içindeki fazla enerjiyi kullanabilme- sidir. 5. Eleştirmenin "Neyi değil, nasıl anlattığı önemlidir bir yazarın." sözü aşağıdakilerin hangisiyle ilişkilendirilemez? A) Biçim B) Üslup C) Anlatım D) Biçem E) Evrensellik 6. Gençler, ayaklarınızın yere bastığı, hedeflerinizden şaşmadığınız, başkalarından daima farklı olan, süsten uzak bir anlatımla başarıya ulaşırsınız! Bu sözlere göre yazarın, gençlere yönelik olarak öğütledikleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Özgünlüğü yakalama B) Düş gücünü geliştirme C) Gerçekçi konuları seçme D) Yalınlığı tercih etme E) Amaçlardan sapmama 7. (I) Hüseyin Nihal Atsız'ın "Ruh Adam" adlı romanını ilk kez üniversite son sınıfta okumuştum. (II) Bir romanın, insanı korkutabileceğini hiç düşünmezdim o güne kadar. (III) Başlarda pek de akmayan olay zinciri kitabın kırkıncı sayfasından sonra sarıp sarmaladı beni. (IV) Daha önce hiçbir romandan alamadığım tatları bu romandan aldım. (V) Roman kahramanı Selim Pusat iyi ve kötü yönleriyle hiç çıkmadı aklımdan. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde hem olumlu hem olumsuz bir eleştiri söz konusudur? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 8. (I) Recaizade Mahmut Ekrem Tanzimat edebiyatının en önemli isimlerinin başında gelir. (II) Divan edebiyatının kısır içeriğine o da tepki göstermiştir. (III) "Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir." demiş sanatçı. (IV) İçerik yelpazesini usta bir biçimde genişletmiştir. (V) Hatta, kuru bir çiçeği bile bir şiire başarılı şekilde tema yapmıştır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde kişisel düşünceye yer verilmemiştir? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 9. (I) Nobel Edebiyat Ödüllü Alman yazan Heinrich Böll'ün "Palyaço" romanını çok severim. (II) Bu romandaki palyaçonun amacı saygın, ciddi görünen, maskeli insanların ardındaki gülünçlüğü ortaya çıkarmaktır. (III) Her toplumda rastlarsınız, afur tafurundan geçilmeyen insanlarla bir iki laf ettiniz mi üzerlerindeki boya dökülür, altındaki çürük tahta sırıtır. (IV) Osmanlıyı iyi bilen, tanınmış bir bilim adamının görüşü çok önemlidir: "Osmanlı" demişti bir gün, "Beş olan İslam'ın şartına altıncısını ekledi, o da haddini bilmek." (V) Bizler de herhalde hayatımızın bir döneminde palyaçonun düştüğü gülünçlüğü yaşamışızdır. Bir yazar ve yapıtından söz edilen bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede, anlatılan kitapla ilgili bir beğeniden söz edilmiştir. B) II. cümlede, romanda anlatılanların amacına değinilmiştir. C) III. cümlede, bir somutlaştırmayla beraber çıkarımda bulunulmuştur. D) IV. cümlede, örneklemeye yer verilmiştir. E) V. cümlede, yaşanmışlıklar hatırlatılmaya çalışılmıştır. 10. (I) Şehrin girişindeki aslanlı kapıda isimlere rastladım. (II) Bunlar vaktiyle harabelere gelmiş her milletten gezginlere aittir. (III) Herkes gönlünün dilediği büyüklükte, yüzeyi yumuşamış taşlara dünden bugüne kendi adını kazımıştı. (IV) Bu duvarların çentiklerinde tarihin büyük duvarlarına kendi tırnaklarıyla tutunmak isteyenlerin duygularını gördüm. (V) Sanırım içlerinden birini tanımak isterdim. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisinde öğelerin sıralanışı "Benim özverili babam geçenlerde bana ve anneme hararetle, gelecekle ilgili farklı düşüncelerinin olduğunu anlatıyordu." cümlesiyle aynıdır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 11. Gurbetin cemresi düştü içime Karardı yine gökler Yalnızım bu şehirde yapayalnızım Ne ben kimseyi beklerim Ne kimse beni bekler Bu parçada aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur? A) Ünlü türemesi B) Ünsüz benzeşmesi C) Kaynaştırma D) Ünsüz yumuşaması E) Ünlü düşmesi 12. (I) Yaşam tahterevallisinde dengeyi tutturabilmek ne mümkün. (II) Sevinci acı boğuyor, acıyı da sevinç ferahlatıyor. (III) Dünya; mutluluklar, güzellikler, koşullar yumağının içinde kaynayıp gidiyor. (IV) Sağlığın sonunda dert, kavuşmanın sonunda ayrılık, sevincin sonunda da matem olmasaymış, yaşamın keyfine doyulmazmış. (V) Acıyla sevincin gönül çeperi böyle sanıyor bizi. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümle, yüklemi ek eylemin geniş zamanıyla çekimlenmiş birleşik bir cümledir. B) II. cümle, öznesi ortak bağımlı sıralı cümledir. C) III. cümle, kurallı bir fiil cümlesidir. D) IV. cümle, olumsuz bir birleşik cümledir. E) V. cümle, içinde bağlaç olan basit bir cümledir. 13. Demokrasi demek "Ben de senin kadar haklıyım." değil, "Sen de benim kadar haklısın." demektir. Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Ek fiil almış sözcük B) Edat C) Eylemsi D) Çekimli eylem E) Bağlaç 14. Yüksek atlama için sporcu uygun bir tempoda koşarak platforma yaklaşmalıdır. (I)Bunu (II)başarmış, bu (III)yetiye ulaşmış sporcular (IV)başarılı bir (V)atlayış gerçekleştirebilir. Bu parçadaki altı çizili sözcüklerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. sözcük, belirtme durumu eki almış işaret zamiridir. B) II. sözcük, rivayet birleşik zamanlı çekimli bir eylemdir. C) III. sözcük, yönelme durumu eki almış türemiş yapılı bir sözcüktür. D) IV. sözcük, gövdeden türemiş bir sözcüktür. E) V. sözcük, isim-fiil eki almış türemiş bir sözcüktür. 15. Eğer bir insan, geçmişin güzel günlerinden özlemle söz etmeye başlamışsa yaşlanıyor demektir. Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) İsim-fiil eki almış sözcük B) Edilgen çatılı eylem C) İyelik eki almış sözcük D) Belirtili ad tamlaması E) Sıfat tamlaması 16. Gelişmiş ülkelerin bir özelliği ( ) her yerde aynı kültürel objeleri ( ) kitapları, plakları ( ) bulabilme şansıdır. Diyeceksiniz, böyle mukayeseden ne yarar umuyorsunuz ( ) ekonomik güç arasındaki uçurumları nasıl kapatacaksınız ( ) Her sorunun karşısına ekonomi şeddinin çıkarılmasından usandım. Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağıdakileri hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir? A) (,) (-) (-) (,) (?) B) (;) (,) (,) (?) (?) C) (,) (:) (,) (?) (,) D) (;) (:) (;) (,) (?) E) (,) (;) (;) (?) (…) 17. (I) Günlükler, nedense bizde özellikle gençlerin birbirinde görüp özendiği, sırf o yaşın verdiği bir heyecan, bir heves gibi algılanır. (II) İnsanın bazen içini dökmeden duramayacağı zamanlar olur. (III) Bir dost, böyle zamanlarda ulaşılamayan bir değer kazanır. (IV) Ama her şeyin bir dosta söylenemeyeceği zamanlar da olur hayatta. (V) Onun için, hele de bu insan bir yazarsa, içinin gizli kıvrımlarını görmeyi bilen biriyse, masanın başına geçip kalemi eline almadan edemez, başlar günlük tutmaya. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, paragrafın anlatım bütünlüğünü bozmaktadır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 18. (I) Başarılı bir yazarın birden çok beceriye sahip olması gerekiyor kanımca. (II) Konu ve içeriği kesinlikle yerel kaynaklardan seçmelisin. (III) Üslupta, başkalarından farklı olarak özgünlüğü yakalamalısın. (IV) Olayları grift olarak iç içe geçmiş bir şekilde kurgulaman gerekli. (V) Bunları yaptığında gazetelerdeki çıkan olumlu eleştirilerde senin adın geçer. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde duru bir anlatım söz konusudur? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 19. İzmir-Manisa yolunun Sabuncubeli virajlarından sonraki bölümünü lütfen iyi inceleyin. Oradaki ağaçlara iyi bakın. Onlar "Manisa Tarzanı" olarak bilinen Ahmet Bedevi'nin alın terleriyle o boya gelmiş birer doğa şaheseridir. Yeşilin bin bir tonunun harmanlandığı o muhteşem cennete gözünüz gibi bakın zira Ahmet Bedevi, o ağaçlara vurulan baltaların kahrından ölmüştür. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Kişileştirmeye başvurulmuştur. B) Betimleyici öğelere yer verilmiştir. C) Öneri nitelikli cümleler kullanılmıştır. D) Benzetmeden yararlanılmıştır. E) Gerekçeli yargılar kullanılmıştır. 20. "Aman da Allah al başımdan sevdayı / Genç yaşımda zindan ettin dünyayı."… Orhan Veli, "İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı" demişti, ben de Ruhi Su'yu dinliyorum. Ruhi Su'nun türkülerinde, nefeslerinde, kendi bestelerinde insan en bildiği sözü, en tanıdığı ezgiyi bile yeni bir solukla, ruhla dinler. Kaç kişinin gençlik rüzgârında söylediği yukarıdaki türküyü, o başka söyler. Bizim öz malzememiz ile gelişmiş tekniğin kardeşliğinden usta işi ürünler çıkacak, sözünü hep söyleriz. İşte bunun örneğidir Ruhi Su. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Örneklemeden yararlanma B) Yansız bir söyleme dayanma C) Karşılaştırmaya başvurma D) Nitelendirmelere yer verme E) Kişisel düşünceler kullanma 21. O gece rüzgâr kesildi. Yağmur -bardaktan ne kelime- küpten, varilden boşalırcasına yağmaya başladı. Toprak, serin ve böl suyu, askerden dönen oğullarını kucaklayan analar gibi içi titreyerek bağrına bastı. Muhtar, damatlarıyla beraber avluya fırlamış, sapsarı bıyıklarından kırmızı kuşağına varıncaya kadar sırılsıklamdı; donuk bakışlarıyla yağmuru seyrediyordu. Kendi kendine, "Yağmur yiyen toprak…" diye mırıldandı. "Sürülmek ister. Kaç günlük iş ki? Hele şu tarlayı bir sürüvereyim, ondan sonra bağlasalar durmam bu köyde." Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi yoktur? A) Duyularla ilgili ayrıntılara başvurma B) Olayları oluş sırasına göre verme C) Benzetmeden yararlanma D) Nitelendirmelere yer verme E) Karşıtlıklardan yararlanma 22. —- Çünkü yüzyıllardır işlenerek olgunlaşmış ve kökleşmiş bu edebiyatla hesaplaşmadan ortaya konacak yenilikler, şiddetli bir tepkiyle karşılaşabilir; daha doğmadan boğulabilirdi. Onlar da bu durumun farkındaydı ve yeni gelişen edebiyatın geçişini doğru yapmak istiyorlardı. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) Tanzimat sanatçılarının amacı basit bir hesaplaşmadan öte yeni ve eskiyi kaynaştırabilmektir. B) Son dönem sanatçılarının hepsi, eski edebiyata bir şekilde özenmiş hatta onu taklit etmiştir. C) Servetifünun sanatçılarının aslında Tanzimat sanatçılarını örnek alma zorunluluğu doğmuştu. D) Yeni bir edebiyat oluşturabilmenin ön şartı eskiye dair ne varsa yakıp yıkmak değildir. E) Tanzimat yazarları arzuladıkları edebiyatı kabul ettirmek için öncelikle eski edebiyatla hesaplaşmak istediler. 23. Çoğu zaman bilinçsizliğimizden de kaynaklanıyor olacak birçok hata yapıyoruz hayatımızda. Eşikte kalıyoruz. Evet, yanlış duymadınız eşikte kalıyoruz. "Eşik" ne demek mi? "Arada kalmak" demek. Arada kalınca ne yapıyoruz. Sessiz kalıyoruz elbette. İyi ya da kötüyü tercih etmiyoruz. Unutulmamalı ki —- Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) iyi bir araştırma yapılmadan tercih yapılmamalıdır. B) sessiz kalmak en kötüsünü tercih etmektir. C) başkalarıyla kesinlikle fikir alışverişinde bulunun. D) sessizliği aşmanın en kolay yolu, ses yapmaktır. E) korkularımızın üstüne gidersek onlardan kurtulabiliriz. 24. Bir Hint masalına göre, kendi korkusundan devamlı endişe eden ve üzüntü içinde yaşayan bir fare vardır. Sihirbazın teki ona acır ve fareyi bir kediye dönüştürür. Fare kedi olur olmaz, bu sefer de köpekten korkmaya başlar. Sihirbaz onu bu sefer de bir kaplana dönüştürür. Fakat bu kez de avcıdan korkmaya başlar. Sihirbaz bakar ki onun korkusunu yenmeye imkân yok, şu ibretli nasihatte bulunur: "Sen cesaretsiz, korkak birisin; tekrar fareye dön. Sende sadece farenin yüreği var. Bu sebeple ben sana yardım edemem." Bu parçada sözü edilen farenin asıl özelliği aşağıdakilerden hangisidir? A) Cesaretin korkuya direnmek ve korkuyu alt etmek olduğunu anlayamama B) Umutsuzluk duygusunu yüreğinden söküp atamama C) Kaybetme korkusunun sevgi duygusunu da yitirdiğini algılama D) Sorumlulukları artıracağından düşünmekten de korkma E) Hayal kırıklıklarının başarıya ulaşmasını sağlama 25. Belki de yüzyıllardır tartışılagelen bir konudur şairlik. Allah'ın bazı kullarına bir lütfü mu yoksa okuyup esinlenerek üretme işi mi? Yoksa bu ikisinin doğru biçimde sentezlenebilmesi mi? Elbette şiir genlere işlenmiş ince bir nakıştır öncelikle. Ancak onun adını şairlik koyabilmek için önce dolup sonra aldıklarını boşaltabilmek gerekir. Bu parçaya göre bir kişiye şair denebilmeşi aşağıdakilerden hangisiyle ilişkilidir? A) Farklı şiir anlayışlarının sentezini yapabilmesiyle B) Kendine özgü bir çizgi oluşturabilmesine C) Önceki şairlerden yeterince beslenip şiirler yazmasıyla D) Yeteneklerine uygun tarzda şiirler yazmasıyla E) Şiiri bir ilham işi olarak görmeyip üretmesiyle 26. Ünlü yazar Kerime Nadir'in cenaze töreninde birkaç yazardan başka kimse yoktu. Romanlarını filme alan ünlü yönetmenler, sağlığında fotoğrafları boy boy gazete sayfalarını süsleyen sinema oyuncularından kimse katılmamıştı. Okurları da yoktu. Bir şair arkadaşım en doğru yargıya varmıştı: "Artık nasırlaşan bir toplum olduk." Aşağıdakilerden hangisi bu parçada belirtilenleri destekler niteliktedir? A) Türk klasiklerini yabancı dillere çevirtip turistlere okutacakmışız. Kendi yurttaşlarımıza sağlayamadığımız olanağı başkalarına sağlamak ne kadar inandırıcı (!) B) Yaşadıkça, kaybettiğiniz dostlar listesi, kazandıklarınızdan uzun oluyor. Buna üzüleceksiniz ancak bunu kabullenmek de gerekiyor. C) İyi bir adamın yaşamının en iyi bölümü, göstermiş olduğu küçük ve adı konmamış sevgi ve nezaket dolu davranışlarıdır. D) Bir dostun üzüntüsüne herkes katlanır. Başarılarına ise ancak yüksek ruhlar sevinir. E) Değişen dünya ile beraber kaybolan yıllarda, bütün değerlerimiz kaybolup gitti. Bu dünya bizim dünyamız değil artık. 27. Başarılı bir eser için öncelikle hiç değinilmemiş bir tema ele alınmalı. Bu tema çağını da yansıtmalı geleceği de. Yani geleceğe köprü de olmalı başarılı bir eser. Herkese seslenebilmeli. Her yerde okunabilmeli. Farklı bir dokuya sahip olmalı eserin anlatımı. Bir eserin başarılı olması için; I. Alışılmış bir konuya sahip olması II. Evrenselliğe ulaşması III. Sadece kendi zamanını yansıtması IV. Anlatımın diğerlerinden farklı olması özelliklerinden hangilerine sahip olması gerekir? A) I. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV D) II. ve IV. E) III. ve IV. 28. Ali Canlı'nın tüm öykülerinde birtakım yaşanmışlıkların izleri vardır. O yaşanmışlıklar ki okuyucuyu ucuz bir hayal âleminin eline bırakmaz ve her kahramanda kendini buldurur onlara. Böylece okur onun öykülerine "öykü" gözüyle değil bir hayat dersi gözüyle bakar ve her öyküden acısıyla tatlısıyla bir kazanım elde eder. Bu parçada sözü edilen öykülerin yaşanmışlık izlenimleri taşıması, okurlara aşağıdakilerden hangisini sağlamamıştır? A) Hayata dair sonuçlar elde etmeyi B) Gerçekçi bir bakış açısını C) Kendini kahramanla özdeşleştirmeyi D) Günlük sıkıntılardan uzaklaştırmayı E) Bazı kazanımlar elde etmeyi 29. Öykülerimde yaşadığım dönemin tanıklığını yapmak çabasındayım. Bu tanıklık birikimimle, dünya görüşümle, insana yaklaşımımla kuruluyor. Uzun bir tarihi olan, sarsıntılarla, arayışlarla değişen böylesine özgün bir ülkenin yazarı olarak kıvranmak yeter diye düşünüyorum. Öykülerimdeki halktan kişiler çıkışlarını tekil yollardan da arasalar içlerinde toplu eylemin tohumunu taşımaktadır. Bunu yazdıklarımla okura iletmek isterim. Sessizmiş sanısını veren çoğunluğun gücünü, acısını, sevgisini, ağırbaşlı şiirini anlatmaktır amaçladığım. Aşağıdakilerin hangisi tutumunu böyle belirten bir yazarın eserlerine ilişkin düşüncelerinden biri olamaz? A) Eserleri içinde bulunduğu dönemi yansıtır. B) Eserlerinde fikirlerine, geçmişine, etkileşimlerine yer vermekten çekinmez. C) Bireyden hareketle toplumsal konuları işlemektedir. D) Eserlerinde amaçladığı halkın duygu ve düşüncelerini yansıtmaktır. E) Acı çeken bir toplumun sanatçısı olmaktan ve eserlerinde bunu işlemekten memnun değildir. 30. Usta bir hikâyeciydi. Ustalığının hakkaniyetle yazıldığı kanısında değilim. Türk romanındaki yerini edebiyat tarihçilerinin tartışmasına, değerlendirmesine bırakabilirim ama hikâyelerini asla. Yazmaktan önce yaşamayı öğrenmişti… Ekmeğini kazanabilmek için binbir iş yapmayı, çabalamayı. Bütün bu serüven içinde yazmanın kaçınılmaz olduğunu, yaşamanın tanıklığının onu yazmaya sürüklediğini gördü. Yaşadıklarımızın, yaşadığımızı kendi kendimize söylemekten bile çekindiğimiz konuların hikâyesini yürekli bir biçimde yazdı. İnsan psikolojisinin labirentlerinde dolaşmayı çok sevdi. Bu parçadan sözü edilen hikâyeciyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine varılamaz? A) Öykü türünde çok başarılı bir noktadadır. B) Günlük hayatını sürdürebilmek için çok çabalamıştır. C) Yaşadıklarını yazdıklarına malzeme olarak kullanmıştır D) Pek çok konuya cesaretle yaklaşmış ve bunları yazmaktan çekinmemiştir. E) Eserlerine kendi ruhunun derinliklerini katmayı başarmıştır. 31. Benim de çekindiğim karanlıklarım vardı fakat onların üzerine gidip kurtuldum onlardan. Işımak, tek başına ışımak hoş değil. Ben ışırken çevremi de aydınlattım hep. Bazen ben de ucunda ışığı göremediğim tünellerde hissettim kendimi. İnsanın her hâli aynı olmuyor. Bazen mutlu, bazen yetersiz, bazen dahi, bazen tembel… Ama her şeye rağmen hâlâ nefes alıyoruz. Gülümse! Kendinden böyle bahseden bir kişi için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Değişik ruh hallerine sahiptir. B) Hiç kötümser olmamıştır: C) Korkularının üzerine gitmiştir. D) Zaman zaman karamsardın E) Çevresine yardım eden bir kişidir. 32. O sanatçılar, kız çocuklarına "ebru" diye ad koyduklarında medeniyetlerini de kurmuşlardı. Artık ebrunun adını âleme destan eyleme çağıydı. Avrupa'da "Türk kâğıdı", Arap'ta "mücezza" adıyla süslendi sonra kâğıtlar. İlk örneklerini Buhara semalarındaki bulutlardan almıştı ya ebru, ilk gözyaşlarını da Türkistan yaylalarına bıraktı bu yüzden. Bu parçadan yola çıkarak "ebru" ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) İlk örneklerine Orta Asya'da rastlandığına B) Farklı kâğıt çeşitleriyle yapılabildiğine C) Kâğıdının farklı adlarla anıldığına D) Kişi adı olacak kadar kültüre yerleştiğine E) Farklı medeniyetler tarafından da bilindiğine 33. Madame Bovary, her sayfasında titizlikle durulan, ağır ve can sıkıcı bir şekilde ilerleme kaydeden bir yapıt örneğidir. Yazar, sürekli plan yapar. Olaylardan çok bir kahramanın ruhsal durumu üzerinde yoğunlaştırılan ilk taslaktan itibaren altı tam senaryo ile aitmiş kısmi senaryo kaleme alır. Her biri birkaç paragraftan oluşan ilavelerle bir sonraki senaryo, bir öncekini değiştirir. Bu romanı okumak, anlamak okuyucudan çaba ister. Bu parçadan "Madame Bovary" yapıtıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine varılamaz? A) Ruhsal çözümlemelere yer verilmiştir. B) Titiz bir çalışmanın ürünüdür. C) Okuyucuyu sıkan betimlemeler vardır. D) Okunması ve anlaşılması sabır istemektedir. E) Yazar, senaryoları birbirini değiştirecek bir biçimde oluşturmuştur. 34. Osmanlı padişahlarından Yavuz Sultan Selim, yapacağı seferlerini hep gizli tutarmış. Yine böyle bir sefer hazırlığı sırasında vezirlerinden biri ısrarla padişaha seferin nereye yapılacağını sorunca Yavuz şöyle demiş: – Sen, sır saklamayı bilir misin? Vezir sorduğu soruya yanıt alacağı ümidiyle: – Evet hünkârım, bilirim, dediğinde Yavuz Sultan Selim şu susturucu karşılığı vermiş: – Ben de bilirim! Bu parçadan Yavuz Sultan Selim'in davranışıyla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz? A) Üç kişi aralarında sır saklayabilir ama ikisi ölü olmak kaydıyla. B) Sırrını düşman bilmesin der isen dostuna açma. C) Sırrını saklarsan kölendir, söylersen efendindir. D) Dedikodu yayıldıkça kalınlaşan bir şeydir. E) Kimi kişilere göre sır saklamak, konuşamaz olmaktır. 35. Türü ve yazılış amacı ne olursa olsun her yazı bir konu üzerine kurulur. Olaylar, olgular, insanlık durumları, insan ilişkileri, kısaca doğal ve toplumsal çevremizdeki her şey yazının konuşu olabilir. Bunu, çağlar boyunca değerinden bir şey yitirmeden günümüze kadar gelen yapıtlara, büyük romanlara baktığımızda görebiliriz. "Madam Bovary, Ânna Karanina, Kızıl ile Kara" değişik insan ilişkileri üzerine temellenmiş romanlardır. Doyumsuzluk, aşk, sevgi, özlem gibi evrensel konulardan yola çıkmıştır bu yapıtlar. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine varılamaz? A) Çevredeki her şeyin eser konusu olarak tercih edildiğine B) Romanlarda tüm insanlığa hitap eden konuların işlenmesi gerektiğine C) Bazı romanların, üzerinden uzun yıllar geçse de değerini yitirmediğine D) İçeriğin her zaman için üsluptan daha önemli olduğuna E) Her yazının bir konusu olduğuna 36. Öykülerimde ilgi alanım büyük kentler benim. Varlıklı bir kentin yoksul kesiminde yaşayan, büyük kentin küçük insanları… Tüm bu insanların çelişkileri ve bu çelişkilerin saldığı acıların, eşitsizliklerin, olanaksızlıkların neticeleri… Bu insanların acılarını, sevinçlerini yansıtırken onların yanında olmak aydınlığa çıkmalarına yardım etmek bizim görevimizdir. Yazar, kapitalist düzenin yarattığı sevgisizliğin karşısında olmalıdır. Bu sözleri söyleyen kişiden aşağıdakilerden hangisi beklenemez? A) Hayatı olumlu ve olumsuz tüm yönleriyle kabul etme B) Varlıklı kentin yoksul insanlarının durumunu ele alma C) İnsanlara yapılan haksızlıklara eserlerinde yer verme D) Zorda kalan insanlarımıza destek olma, onlara güven verme E) Acımasızlıkların karşısında durma ve onlara direnme 37. Ahmet Mithat, edebiyatımızda romanı sevdiren ve kitlelere yayan bir yazardır. Hemen hemen her türde kalem oynatmasına rağmen asıl çalışmalarını roman üzerinde yoğunlaştırmıştır. Çağdaşlarının eserleri hakkında olumsuz tek satır yazmamış, kendisine yapılan eleştirileri hoş görmüştür. Onun temel amacı halkın sanat kültürünü değiştirmek ve yükseltmektir. Bu parçada Ahmet Mithat ile ilgili olarak sorulan aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur? A) En çok hangi edebi türe ağırlık vermiştir? B) Kendisine yönelik eleştirilere bakışı nedir? C) Sanattaki asıl amacı nedir? D) Yapıtlarında hangi konulara yönelmiştir? E) Kendi dönemindeki eserlere yaklaşımı nasıldır? 38. Mehmet Şeyda'nın dili, okuru yavaş yavaş saran bir yalınlıktaydı; çarpıcı bir anlatımla ilk satırda sizi teslim almaz, yavaşça hikâyenin güzelliğine İnandırırdı. Onun çizdiği tipi severdiniz ya da o tipten nefret ederdiniz, duygularını bölüşürdünüz. Okurlarıyla kendi arasına mesafe koymazdı, edebiyatı bölüşürdü. Edebiyat çevreleri nedense kimilerini görmezden gelmeye yeminlidir. Şeyda da bundan kendini kurtaramadı. Oysa rumuzla katıldığı ne kadar yarışma varsa, hep birinci oldu. Bu parçada Mehmet Şeyda ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Biçem özelliğine B) Edebi çevrelerce görmezden gelindiğine C) Takma isimler kullandığına D) Karakteristik özelliklerine E) Okurlarıyla iyi iletişim kurabildiğine 39. Metinlerini var oluş ve yok oluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla farklılık kazanan, sade dilinden yükselen müzikle giderek hayatı yazıya, yazıyı ise büyülü bir hayata benzeten bir yazar Hasan Ali Toptaş. Yazma serüvenini "hayatı kelime kelime genişletmek" olarak adlandırılan yazar, metinlerini birer senfoniye dönüştürerek görünenle iç dünyanın, gerçeklikle rüyaların, somutla soyutun, dışarıyla içerinin çarpışmasından doğan tekinsiz bir atmosfere çağırıyor okurunu. Yazarın son kitabı "Sonsuzluğa Nokta"yı bir "kara" romana çeviren yirmi birinci yüzyıl arifesindeki insanlığın kimliksizliğini dile getirmesidir. Yukarıdaki paragrafta sözü edilen yazarla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Ele aldığı konuyla özgünlüğü yakalamayı başarmıştır. B) Yalın diliyle ahenkli bir üslup kullanmaktadır. C) Yazma eylemini hayata farklı bir açıdan yaklaşmak olarak değerlendirmektedir D) Kitabını yazarken karşıt durumlardan yararlanmaktadır. E) Son kitabında toplumsal sorunlara çözüm bulmayı amaçlamıştır. 40. Ülkemizde çocuklara ve gençlere yönelik yayımlanan doğal destanlar hep öykü biçiminde sunuluyor. Odysseia'nın tam metni şiir olarak da var ama çocuklar için uyarlanmış olanları hep öykü biçiminde. Ben de Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdim ve doğal destanları şiir biçiminde çocuklar için uyarladım. Kitabı güzel resimlerle de süsledim. Oldukça başarılı bir çalışma oldu. Bugüne kadar hep olumlu dönüşler aldım. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Destanların çocuklar için şiir türünde yayımlanmasının zorluğuna B) Destanın şiir uyarlamasının okuyucu tarafından beğenildiğine C) Destanların öykü ya da şiir türünde çevrilebileceğine D) Söz konusu eserin çocuklar için şiir türünde uyarlanan ilk destan olduğuna E) Destanı renklendirmek için resimlerden yararlanıldığına CEVAP ANAHTARI 1-C 2-A 3-C 4-E 5-E 6-B 7-C 8-C 9-D 10-C 11-D 12-B 13-D 14-B 15-B 16-A 17-A 18-A 19-A 20-B 21-E 22-E 23-B 24-A 25-C 26-E 27-D 28-D 29-E 30-E 31-B 32-B 33-C 34-D 35-D 36-A 37-D 38-D 39-E 40-A YGS Türkçe Deneme Sınavı-28 İndir!