Öne Çıkanlar

1. Aşağıda verilen açıklamalardan hangisi ayraç içindeki atasözüyle uyuşmamaktadır?

A) Kişi yalnızca kendi kazancına güvenmeli, başkasının yardımını beklememelidir. (Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz.)

B) Bir kimsenin aklına gelmeyen bir çare, başka birinin aklına gelebilir. (Aklın yolu birdir.)

C) Bir acıyı onu çekenden başkası tam anlayamaz, ona aynı ölçüde üzülemez. (Ateş düştüğü yeri yakar.)

D) Başkalarının küçük katkılarıyla sürekli ve büyük bir işler yapılamaz. (Taşıma su ile değirmen dönmez.)

E) İnsan tek başına yaşayamaz, konuşup görüşmek için arkadaş arar. (Can, canın yoldaşıdır.)

 

2. (I) Geçen yılki gezimizde olağan dışı bir müzeyle karşılaştık. (Kurallı, olumlu bir cümledir.) (II) Evin sahibi, kömür közüyle çalışan eski ütülerden transistörlü radyoya, çeyiz sandıklarından yemek sinilerine kadar ne bulduysa toplamış. (Birleşik bir eylem cümlesidir.) (III) Ev sahibi, evi ve bahçeyi dolaştırdıktan sonra üst kattaki terasta manzarayı izlemeye davet etti bizi. (Yüklem bir söz öbeğinden oluşmaktadır.) (IV) Sonra bu müze fikrinin nasıl ortaya çıktığını anlattı. (Yan cümle, nesne göreviyle kullanılmıştır.) (V) Antika eşyalara küçük yaşlardan beri ilgi duyduğundan coşkuyla söz etti. (Öğeleri dolaylı tümleç, dolaylı tümleç, zarf tümleci ve yüklemden oluşmaktadır.)

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili ayraç içinde verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen kavramla ilişkilendirilemez?

A) Sanatçı şiirlerinde görülmemiş imgeler ve söyleyişler kullanıyor. (özgünlük)

B) O, dün savunduğu görüşleri bugün yadsıyacak bir yazar değildir, bu bakımdan yapıtlarında düşünsel bir bütünlük vardır. (tutarlılık)

C) Ele aldığı fantastik konulardan dolayı, bu yazarın yapıtları çokça okur buluyor. (yetkinlik)

D) Oyunlarında tanık olduğu olayları anlatan yazar, yaşamın nabzını tutmayı amaçlıyor. (gerçekçilik)

E) Şiirlerinde kullandığı sözcükleri günlük yaşamın içinden seçen şair, berrak bir suyu andıran şiirler kaleme alıyor. (duruluk)

 

4. Bir yazarın yetkin olmasının (I)ölçütü, asla ortaya koyduğu yapıtların (II)niceliği değildir. Bana göre bir sanatçının, (III)ufuk açıcı, (IV)okunmayı her dönemde başarabilmiş ne kaili dar yapıt verebilirse sanatçı, o kadar (V)kalburüstü yapıt ortaya koyabilmiştir.

Bu parçada altı çizili sözlerle ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A) I. sözcük, koşulu, kıstası

B) II. sözcük, saygın olması

C) III. söz, bilgi ve düşünce yönünden zenginleştirici

D) IV. söz, kalıcılığı yakalamış

E) V. sözcük, seçkin, önemli 

 

5. Shakespeare'in Hamlet adlı oyunu, adını başkahramanı olan Hamlet'ten alır. Yoğun bir şiirselliğe sahip yapıt incelenmesi, anlaşılması güç niteliktedir. Ama dünyanın her yerinde olduğu gibi bizim ülkemizde de ne zaman oynansa herkes tiyatroya koşar. Çünkü Hamlet'in arka planındaki gizli mesajlardan sanat beğenisi incelmiş kesim ne kadar etkileniyorsa anlatılan olayların sadeliğinden, sıradan sanat beğenisi gelişmemiş insanlar aynı şekilde etkileniyor.

Bu parçada Hamlet'le ilgili vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Anlaşılabilmesinin güçlü bir sanat birikimi gerektirdiği

B) Kültürel zenginlikler barındırdığı

C) Her kültür düzeyinden insana seslenebildiği

D) Evrensel niteliklere sahip olduğu

E) Toplumsal sorunları gerçekçi bir biçimde yansıttığı

 

6. Herkes için bir şeyler yazıp çizmiyorum ben. Yaşamla ilgili aynı duyarlığa sahip olduğumuzu düşündüğüm insanlar için yazıyorum. Hilmi Yavuz, "Yetkin sanatçı okunmak için okurun ayağına gitmez ya da daha çok okur bulma düşüncesiyle yola çıkmaz; ürünlerini ortaya koyup bekler, sanatsal beğenisi yüksek olan bir okur onu gelip bulur ve anlamaya çalışır." diyor. Dolayısıyla okur bulmak için acele etmeme gerek olduğunu düşünmüyorum. Bir yerde durup okurumu bekliyorum.

Bu parçada ele alınan yazar aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir?

A) Geniş bir okur kitlesine seslenmeye çalışan ve okurlarının düşünce dünyasını anlamaya çalışan

B) Kendi çağında ve daha sonraki çağlarda okunmak isteyen

C) Her ulustan, nitelikli okura ulaşmayı düşünen

D) Özgün yapıtlar ortaya koymaya çalışan ve yazın dünyasında önemli bir yer edinmeyi amaçlayan

E) Yapıtlarını çok okunma düşüncesiyle oluşturmayıp seçkin bir okur kitlesine seslenmeye çalışan

 

7. Sinemaya uyarlanan edebiyat yapıtlarının, kitaptaki hali kadar etkili olmadığı hatta bu filmlerin izlenmeye değer bulunmadığı söylenegelir. Oysa —- Bu özen gösterilirse her ikisinden de ayrı ayrı zevk alınabilir ve sergilenen yapıtlar farklı değerlendirmelere açık hale gelebilir. Hatta o yapıtı okurken aldığımız tadı, filmi seyrederken alabiliriz ancak bunlar elbette uyarlamanın incelikli bir çalışmayla yapılmasına bağlıdır.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) yapıtlar çok başarılı ve titiz bir çalışmayla filme aktarılırsa bu olumsuz algı değişebilir.

B) nitelikli yazınsal yapıtların sinema yoluyla evrensel kültürü besleyeceğine inanıyorum.

C) ben sinemanın edebiyattan daha önemli ve etkili bir sanat olduğunu düşünüyorum.

D) eleştirmenler, yönetmenlere yol gösterirse sinema kültürümüz zenginleşebilir.

E) bir sinema filminin nitelikli bir yapıttan uyarlanınca başarıya ulaşacağı unutulmamalıdır.

 

8. Yazarlar niçin yapıt ortaya koyar? Bir mesleği sürdürmek için, hepsinden daha önemlisi okutmak, okuyanlar tarafından beğenilmek için. Yazı yazmak için öne sürülen sebepler genellikle bunlardır. Hatta kimsenin yaşamadığı ıssız bir yerde bulunmak zorunda kalan bir yazar orada okuyucu bulamayacağı için yazı yazmaktan vazgeçer diyenler bile çıkabilir. Ancak yazmak —-

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A) okurlar olmadan hiçbir anlam ifade etmeyecektir.

B) sadece birilerince okunmak için yapılan bir eylem değil aynı zamanda vazgeçilemeyecek bir tutkudur.

C) okurların beklentisi doğrultusunda yapılan bir eylemdir.

D) okurun düşünce dünyasını zenginleştirdiği gibi yazarı da geliştirir.

E) İnsanları belli düşünceleri doğrultusunda yönlendirebilecek en etkili araçtır. 

 

9. I. Tarihi dokusunu koruyup modern yaşama adapte olan nadir kentlerden birisidir Urfa.

II. Dünyanın en yüksek şelalelerinden biri olan Yahyalı Kapuzbaşı Şelalesi, görenleri adeta büyülüyor

III. Bu yörenin kadınları yıllarca Türk kültürünü halıya ilmik ilmik aktardı.

IV. Klasik otomobil tutkunları, 1-4 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek fuarda buluşuyorlar.

V. Anadolu'nun en önemli turizm beldelerinden biri olan Efes, pek çok Eski Çağ efsanesine konu olmuştur.

Bu parçada altı çizili yerlerden hangileri cümlenin bir öğesi olarak doğru belirlenmemiştir?

A) I. ve II.   B) I. ve IV.   C) II. ve III.   D) III. ve IV.   E) IV. ve V.

 

10. (I) Günümüzde sanatçı kimliğiyle öne çıkan bazı kişiler aslında gerçek anlamda sanatçı değildir. (II) Gerçek sanatçı, olayların nedenini, nasılını sorgulayan, kendini seven ya da sevmeyen kişilere "Ben böyle düşünüyorum." deme cesaretini gösteren insandır. (III) Toplumsal bir sorumluluk taşır, kendini insanlığın bugününe yarınına karşı sorumlu hisseder. (IV) O, kendini yaşadığı toplumdan soyutlamadan aydın kimliğiyle insanlara ışık tutma gayretindedir. (V) Bu durum, onun ortaya koyduğu yapıtlarda estetik kaygının olmadığı anlamına gelmez.

Gerçek sanatçıyla ilgili düşüncelerin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, bir saptama yapılıyor.

B) II. cümlede, gerçek bir sanatçıda bulunması gereken niteliklerle ilgili bir açıklama yapılıyor.

C) III. cümlede, eleştirel bir bakış açısına sahip olduğu dile getiriliyor.

D) IV. cümlede, insanlara yol gösterme amacı taşıdığı belirtiliyor.

E) V. cümlede, düşüncelerini aktarırken sanatsallığı göz ardı etmediği söyleniyor.

 

11. Masmavi koyları ve bitip tükenmeyen sahilleriyle Akdeniz, insanoğlu için her zaman özgürlüğün ve sonsuzluğun sembolü oldu.

Bu cümle ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Zincirleme ad takımına yer verilmiştir.

B) Yüklemi geçişsiz bir eylemdir.

C) Değişik türde eylemsilere yer verilmiştir.

D) Birden çok ilgeç kullanılmıştır.

E) Pekiştirmeli niteleme sıfatına yer verilmiştir.

 

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A) Bugün İstanbul'un alçak kesimlerinde de yoğun kar yağışı bekleniyor.

B) Fırtına yüzünden pek çok köyün elektriği kesilmişti.

C) Yaşlı adam küçük dükkânını önümüzdeki ay devretmeyi planlıyor.

D) O zor şartlarda umudunuzu biran bile yitirmemeniz takdire değer.

E) Ünlü sinemacının platformdaki portresini uzun süre hiçbirimiz fark edememiştik.

 

13. Bilimsel konularla ilgili yapıtların dilimize çevrilmesinde dikkat edilmesi gereken temel nokta çevirinin yazın değeri taşıması değil —- çünkü önemli olan bilimsel konuların olduğu gibi okurlara ulaşmasıdır.

Bu cümlede boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A) bilimsel terimlerin dilimizde bir karşılığının bulunmasıdır

B) güncelliğini koruyan bilgileri içeren daha çok yapıtın çevrilmesidir

C) anlaşılır ve ahenkli bir dile sahip olmasıdır

D) metnin aslına uygun bir biçimde dilimize aktarılmasıdır

E) çevrilen metnin insanların ilgisini çekecek konular içermesidir 

 

14. Şiirde anlamı çoğaltan ve derinleştiren en önemli unsur "imge"dir. İmge, sözcükten daha fazla bir anlam taşır. Eğer sözcükler, bugünün anlamını kuşatıyorsa imgeler, sözcüklerin bilinen anlamlarından sıyrılır ve anlatımı çeşitlendirip katmanlaştırır.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılanları örneklendirmez?

A) Yere düşürülen bir bıçak sesi

Kristali tuzla buz olmuş gözlerinin

B) Kaç mevsimin yağmuru buruştu elimizde

Uzak durduk kabzasına çağıran intikamdan

C) Beyaz bulutların ardından

Çıkıverse sımsıcak bir güneş

D) Kuytular sularını yükseltir

Çöllerden sızıp gelen geyik ağızlarına

E) Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini

Ey gönüllerin en yumuşağı en derini

 

15. Ünü ülkemiz sınırlarını aşmış, kitapları değişik dillerde defalarca baskı yapmış bu yazarımızı çok severim. Ama her yapıtını aynı düzeyde yetkin bulmamamın belli nedenleri var. Başta, ilk yapıtlarındaki yalın dil sonraki yapıtlarında çetrefilli, karışık çözülmesi zor bir yapıya büründü. Bunda ticari kaygılarla yapıt kaleme almasının ve çalakelem yazmasının da payı var. Ayrıca kısaca anlatılabilecek konuları gereksiz tekrarlarla uzatması, yapıtlarındaki kişilerle ilgili tutarsız bilgiler vermesi, tartışılan popüler konulara girerek gündemde kalmaya çalışması yazarın bazı yapıtlarının gözümdeki değerinin değişmesine yol açtı.

Bu parçaya göre yazarın bütün yapıtlarının yetkin görülmemesinde;

I. Zor anlaşılır bir dil kullanması

II. Yapıtlarının ilgi çekici bir içeriğe sahip olmaması

III. Sözcük ekonomisine dikkat etmemesi

IV. Okurun sanatsal düzeyini göz ardı etmesi

nedenlerinden hangileri etkili değildir?

A) Yalnız I   B) Yalnız II   C) I. ve III.   D) II. ve IV.   E) III. ve IV.

 

16. Dünyada değişik kültürler yer alıyor, dolayısıyla da bu kültürlerin yoğurduğu insanların birbirinden farklı olması doğaldır. Söz gelimi kuzey kültürünün biçimlendirdiği Norveç insanıyla güney kültürünün içtenliğini taşıyan Akdeniz insanı kültürel açıdan farklı özelliklere sahiptir. Ancak bu kültürel farklılıklar içinde insanların hırs, acıma, cimrilik gibi ortak yönlerini işleyen romanlar —-.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) hiçbir sanat dalının ulaşamayacağı bir başarıya ulaşacaktır.

B) toplumun sorunlarını işlediği için toplumcu bir niteliğe sahip olur.

C) insanın gizli kalmış yönlerine ışık tutar.

D) çağının sorunlarının çözümünde önemli bir işlevi yerine getirecektir.

E) hangi kültürden olursa olsun bütün insanlara seslenebilir.

 

17. (I) Bu yazarımız yaşam gerçeklerini en keskin hatlarıyla okuyucusuna duyurmak için kaleme aldı yapıtlarını. (II) Düşüncelerini geniş kitlelere yaymak için yalın bir dil kullandı, aynı zamanda dilimizin anlatım olanaklarını olabildiğince genişletmeye çalıştı. (III) Dilimizin sadeleşmesinde çok önemli hizmetler gören yazar söz oyunlarından, yapma cümlelerden kaçınmış bir ustadır. (IV) Türkçenin tadına varmak isteyenler bu yazarımızın yapıtlarını tekrar tekrar okumalıdırlar. (V) Yazarın kimi yapıtlarının gizleri ancak defalarca okumayla ortaya çıkarılabilir.

Bir yazarın ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, okura yönelik bir amacı olduğundan söz ediliyor.

B) II. cümlede, yapıtlarının geniş kitlelerce takip edildiği vurgulanıyor.

C) III. cümlede, doğal bir anlatımla yapıtlarını oluşturduğu anlatılıyor.

D) IV. cümlede, bir öneride bulunuluyor.

E) V. cümlede, yapıtlarından bazılarını tam olarak anlamanın çaba gerektirdiği dile getiriliyor.

 

18. Erciyes'te dolaşıp ayağımın altındaki karın soğukluğunu hissederken bu dağın bir zamanlar yanardağ olduğuna inanmakta gerçekten güçlük çekiyorum. Püskürttüğü lavlar sonucu Kapadokya'nın peribacalarını doğuran da eteğinde gizlenen antik Mazaka kentinden çıkarılan sikkelerde tepesinden ateş çıkan bir dağ olarak resmedilen de odur. Tekir Yaylası'ndan dağa doğru baktığınızda karşınızda uzanan panoramayı bir kere görseniz bir daha unutmazsınız çünkü beyninize kazınmıştır artık. Erciyes'in yüzü hiçbir dağınkine benzemez ve hiç unutulmaz.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Gerekçeli yargıya yer verilmiştir.

B) Kimi sözcükler mecaz anlamıyla kullanılmıştır.

C) Değişik cümle türlerine yer verilmiştir.

D) Somutlama yapılmıştır.

E) Karşılaştırmaya yer verilmiştir.

 

19. (I) Cahit Zarifoğlu erken yaşta aramızdan ayrılmasına rağmen edebiyatımızın çok ürün veren şairlerinden biri olmayı başarmış büyük bir isim. (II) Yalnız şiir değil, roman, öykü, deneme, çocuk kitapları da yazan bu usta sanatçı yazınımızda şair kimliğiyle öne çıkıyor. (III) Bu üretken ve yetkin sanatçının, sanatının ölçüsünde tanındığını söylemek mümkün değil. (IV) Hatta özellikle eleştirmenler tarafından görmezden geliniyor ve yazın dünyasında geri plana itiliyor. (V) Ama o buna rağmen kendine özgü üslubu, çocukların masum dünyasına eğilmesi ve yalın diliyle önemli bir okur kitlesi ediniyor.

Cahit Zarifoğlu'nun ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, üretken bir sanatçı olduğu belirtiliyor.

B) II. cümlede, şiirlerinin diğer türdeki yapıtlarının sayısından daha çok olduğu söyleniyor.

C) III. cümlede, yazın dünyamızdaki yeri hakkında bir yorumda bulunuluyor.

D) IV. cümlede, edebiyatımızda gereken önemin verilmediği dile getiriliyor.

E) V. cümlede, okura seslenmesini sağlayan yönlerine değiniliyor.

 

20. Benzersiz üslubu, ustaca kullandığı dili ve hikaye içinde hikaye saklayan, katman katman açılan bir yumağı anımsatan kurgusuyla okurun, anlattıklarını kendi çabasıyla bulmasını isteyen yazar, okura çarpıcı gelen öyküler kaleme almıştır. Öykülerinde, yaşadığı toplumun her kesiminden insana yer vermiş, bu anlamda çağının resmini çizmiş ve öykülerinin perde arkasında toplumsal eleştirilerde bulunmuştur. Enerjisini yalnızca öykü yazmaya harcayan, buna rağmen az öykü yazan sanatçı, öykü denince akla gelen birkaç kişiden biridir.

Bu parçadan sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A) Öykü türünde yoğunlaştığı

B) Anlattıklarını açık açık dile getirmediği

C) Kalıcı öyküler kaleme aldığı

D) Öykülerinde yergiye yer verdiği

E) Öykülerinin okuru etkilediği

 

21. Yazınsal dil, dil içinde farklı bir dildir. Günlük dilden farklıdır. Yazınsal dilde amaç, konuşma dili gibi iletişimi sağlamak değil; okuyanda ve dinleyende bir ruh coşkunluğu oluşturmaktır. Bunun için de sanatsal söyleyişler, alışılmamış bağdaştırmalardan bolca yararlanılır. Günlük konuşma dili ise —-. Buna bağlı olarak da kelimelerin sözlük anlamları dışında, kelimelere yüklenmiş farklı anlamlar, yer almaz konuşma dilinde. Günlük konuşma dilini anlamak için de herhangi bir özel çabaya gereksinim duyulmaz.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A) kelimelerin temel anlamları üzerine kurulan tek yönlü ve anlamlı bir iletişim dilidir

B) yazınsal dili zenginleştirir ve yazarların doğal bir anlatımla yazmasının önünü açar

C) geniş halk kesimlerinin kullandığı işlenmiş, zengin bir dildir

D) belli kültürel birikime sahip insanların konuştuğu, bir iletişim aracıdır

E) çok anlamlı, anlamsal yoğunluk taşıyan imgelerle dolu özel bir dildir

 

22. Sanatçı yapıtlarında genel olarak çocukluğunun en güzel günlerine eğilip oradan anılar derler. Anlatım, karakter kadrosu neredeyse kusursuzdur. Büyük olaylardan çok tanık olduğu ya da yaşadığı olaylarla kısa yaşam parçacıklarıyla oluşturur yapıtlarını. Kişilerin iç dünyasını yansıtmada betimlemeleri işlevsellikle kullanır, öyle ki "Bunu da neden yazmış?" diyebileceğiniz hiçbir cümlesi yoktur. Tamamıyla gerçek yaşam üzerine temellenen bir roman dünyası kurar. Sanatçı, anlatım tercihinde "Sadelik yazarın birinci nezaket borcudur." diyen Haldun Taner'in yolundadır.

Bu parçadan sözü edilen yazar ve yapıtlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A) Okura çarpıcı gelen kurgular oluşturduğu

B) Psikolojik tahliller yaptığı

C) Gereksiz sözlere yer vermediği

D) Düşsel öğelere yer vermediği

E) Kendi yaşamından yola çıktığı

 

23. Fıkra yazarlığı veya daha çok bilinen adıyla köşe yazarlığı günümüzde oldukça popüler bir kimlik kazanmış durumda. Yazın dünyasındaki çoğu sanatçı bir gazetede köşe sahibi şimdilerde. Bu sanatçılarımızın yapılarındaki dil zevkini fıkralarında alamıyoruz. Günübirlik yazdıklarından yazarlar, yetkin bir anlatım çabası içinde değiller. Oysa Ahmet Haşim'in fıkra ve denemeleri veya Ahmet Rasim'in gazete yazıları hâlâ bize bir edebiyat hazzı yaşatıyor, kendilerinden söz ettirmeyi başarıyor.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?

A) Sanatçıların kısa yoldan tanınmak amacıyla gazetede yazmayı tercih etmelerinden

B) Gereğinden fazla sanatçının gazete köşelerinde yer bulmasından

C) Sanatçıların kitap yazmak yerine gazete yazılarına daha çok önem vermelerinden

D) Sanatçıların edebiyatın ana sorunları hakkında fikir üretme çabasından uzak olmalarından

E) Yazarların, kitaplarındaki anlatımsal zenginliğe fıkralarında ulaşma çabası içinde olmamalarından

 

24. Iğdır, ilkin yalçın dağların sakladığı heybetli platoları ve bereket yuvası olan meşhur ovasıyla akla gelir. Haritalarda uzaktan bakıldığında küçük görünen bu kent, yaklaştıkça büyür ve farklı dünyaları keşfetmeye çağırır sizi. İnsanlığın evrensel değerlerini üreten, destanlara ve efsanelere sahne olan topraklardır burası. Anadolu'nun bilgelik ve haşmet fısıldayan Ağrı Dağı, Iğdır'ın yoldaşı ve arkadaşı. Karlı, soğuk ve çetin zirvesiyle Anadolu'nun çatısı olan bu görkemli dağ, kentin efsanelerinin de kaynağı olagelmiştir.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) İkilemelere yer verilmiştir.

B) Söz sanatlarına başvurulmuştur.

C) Karşıt anlamlı sözcüklere yer verilmiştir.

D) Değişik duyularla algılanabilen ayrıntılara yer verilmiştir.

E) Varlıklar ayırıcı özellikleriyle ortaya konmuştur.

 

25. Sanatçının masalların dünyasından felsefi göndermelerle oluşturduğu öyküleri, ölüm ve başkaldırı temaları etrafında yoğunlaşıyor. Yazar öykülerde, sembolik bir anlatım kullanıyor anlatmak istediklerini doğrudan vermiyor. Fazlasıyla yoğun olaylar ve durumlar aktarılırken öyküler geniş bir zamana yayılıyor. Herakleitos, Eflatun, Nietzsche, Sokrates'ten yola çıkıp tümüyle tarihsel olaylara, filozoflara, düşünürlere odaklanan öyküler fantastik bir atmosfer oluşturuyor. Sanatçı dilin sınırlarını zorlamıyor, günlük dilden ayrılmadan yoğun bir içerik sunuyor okura. Temel insanî durumların öyküleştirilmesi kitabı değerli kılıyor.

Bu parçada sözü edilen sanatçının öyküleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Yalın bir dili olduğu

B) Gerçekdışı öğelere yer verildiği

C) Öykülerin birbirinin devamı niteliğinde olduğu

D) Düşünsel çağrışımlar içerdiği

E) Az sözle çok şey anlattığı

 

26. Bir sanatçı, içinde yaşadığı çağı ve bulunduğu çevreyi birebir yansıtmakla yetkinliğe ulaşamaz çünkü gerçek bir yapıtta, sanatçının anlattıklarıyla ilgili yorumları, kendi edebî kişiliğini yansıtan sanatsal özler bulunur. Gerçek bir yapıtı belirleyen en önemli özellikler bunlardır.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada belirtilenleri destekler niteliktedir?

A) Faust'un, bilinenin aksine sahnelenmek için değil çok derin ve karmaşık içeriğiyle okunmak için yazıldığı söylenebilir.

B) Gorki'nin toplumcu gerçekçi çizgide yazdığı romanlarının başarılı olmasında 1900'lerin başlarındaki Rusya'yı olduğu gibi anlatmasının payı büyüktür.

C) Romantik akıma bağlı olan sanat eleştirisi, temelinde kişisellik olduğu için çok fazla gelişme gösterememiştir.

D) Kafka'nın, suçlanan bir insanın psikolojisini kendi bireysel ve sanatsal süzgecinden geçirerek anlattığı Dava, bu özellikleriyle tam bir başyapıttır.

E) Kemal Tahir, belgelerden yola çıkarak Türk tarihinin son dönemlerini çarpıcı bir biçimde kaleme almış ve bir kuşağa damga vurmuştur.

 

27. (I) Yazarlar, yapıtlarındaki kahramanlara önce adlarını verir, bu adların o kahramanlarının kişiliklerine uygun olmasını da gözetir. (II) Roman ve öykü kişileri bildiğimiz insanlar gibidir; yazarları bazen onları gerçeküstü dünyaların büyüsü içinde, havalarda uçurduğunda bile gerçek kişiler olmaktan çıkmayan, doğal insanlardır. (III) Yazınsal dilin olanaklarından yararlanılarak oluşturulan üstün nitelikli kişiler, aslında bildiğimiz, çevremizde gördüğümüz insanlardan farklı değildir. (IV) Zaten edebiyat ürünlerinin büyüsü de kahramanların gerçekmiş gibi algılanmasından ileri gelir. (V) Yazınsal nitelikler taşımayan yapıtlar, okuru etkilemez.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri birbirine anlamca en yakındır?

A) I. ve II.   B) I. ve V.   C) II. ve III.   D) III. ve IV.   E) IV. ve V.

 

28. Bütün söyleşilerimde romanın kurulmuş bir iskelete göre yazılması gerektiğini, böylece yazım sürecinin, yazar tarafından daha iyi denetlenebileceğini sürekli anlatmaya çalıştım. Ama görüyorum ki günümüzde bazı genç yazarlar, hesaplı kitaplı yazmaya yanaşmıyorlar. Dolayısıyla ortaya koydukları romanlar da kurgu yanlışlarıyla, eksikliklerle, tutarsızlıklarla dolu oluyor.

Böyle diyen yazar altı çizili sözle, sözü edilen genç yazarların yazdıkları romanlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?

A) Okurun beklentilerine göre oluşturulmadığını

B) Ekonomik kaygılarla yazıldığını

C) Duygusal içerikten yoksun olduğunu

D) Okuru etkilemekten uzak olduğunu

E) Bir plana göre oluşturulmadığını

 

29. Bu kitabı okurken geçmiş zamanların kıyısında gezinecek; bakışlarınızı insanların, şehirlerin ve mevsimlerin gizlerine yönelteceksiniz.

Bu cümle ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Yüklemler ad soyludur.

B) Kalma durumu eki alan sözcüğe yer verilmiştir.

C) Sıralı bir cümledir.

D) İyelik eki almış birden fazla sözcük vardır.

E) İşaret sıfatına yer verilmiştir.

 

30. Yazar, yoğun bir acı ve kederle yoğrulmuş duygusal konuları dile getiriyor. Gerek içerik gerekse anlatım açısından sanat değeri taşıyan romanları, geniş bir halk kitlesince beğeniliyor. Romanın romanlığından eksiltmeden en zor konuları dahi başarıyla anlatan yazar, edebiyatımızda parmakla gösterilen birkaç sanatçıdan biri olmayı başarıyor.

Bu parçada altı çizili sözle yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yeni yapıtlarıyla sanat çıtasını yükselttiği

B) Yapıtlarında estetik özellikleri göz ardı etmediği

C) Gerçekleri bütün yönleriyle ele aldığı

D) Her yapıtında özgün konu ve söyleyişlere yer verdiği

E) Okurun ilgisini çekecek olayları konu edindiği

 

31. La Fontaine eleştirmeni "garip kişi" olarak nitelerken ondan yüzyıl sonra Tolstoy "Sanatçı olmayı becerememiş zavallının biridir." der eleştirmen için. Pek çok sanatçı sanat hayatları boyunca eleştiri yazılarını demoklesin kılıcı gibi üzerlerinde hissetmişlerdir. Bu eleştiriler sonrası yataklara düşen sanatçılardan, isimlerini değiştirerek izlerini kaybettirenlere kadar pek çok kişi, ömürleri boyunca bu tedirginliği yaşamışlardır. Bu tedirgin sanatçılardan biri de modern edebiyatın en önemli yazarlarından biri olan Virginia Woolf'tur. Woolf, eleştirmenleri "peşindeki tazılar", kendini de bu tazılardan kaçan ve her romanıyla arayı açmaya çalışan bir "tavşan" olarak niteler. Kitabıyla ilgili olumsuz eleştiriler ise âdeta onu sarsar.

Bu parçanın bütününde anlatılanlardan yola çıkılarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Yazarların, eleştirmenleri sanatçı olarak görmediği

B) Eleştirmenlerin kişisel yaklaşımlarıyla yazın dünyasında gruplaşmalara neden olduğu

C) Eleştirmenlerin üzerine düşen görevleri yerine getirmediği

D) Eleştirmenlerin hiçbir dönemde sevilmediği, değerlendirmelerinden her zaman çekinildiği

E) Eleştirinin dünya edebiyatında yeteri kadar gelişmiş bir tür olmadığı

 

32. (I) Yeryüzünde her şehrin bir özeliği vardır. (II) Kimi tarihi, kimi doğası, kimi mutfağı, kimisi de kültürel mirası ile tanınır. (III) Ülkemizin en güneyinde yer alan Hatay ise hoşgörü merkezi olarak öne çıkıyor. (IV) Farklı kimlikler ve inançlar, Antakya Arkeoloji Müzesinde sergilenen mozaik taşları gibi birbirinden faklı renkte görünseler bile birbirinin tamamlayıcısı konumundalar. (V) Dinler, diller ve milletler arasındaki sağlam dostluk köprüleri Hatay'ın güzelliklerine güzellik katıyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlenin yüklemi, ek eylemin geniş zamanıyla çekimlenmiş ad soylu bir sözcüktür.

B) II. cümlede, bağlaç vardır.

C) III. cümlede, birden çok ad tamlaması vardır.

D) IV. cümlede, koşul eki almış bir sözcük vardır.

E) V. cümlede, bir sözcük sıfat tamlamasını nitelemiştir.

           

33. Sanatçı, mektuplarını okuru yönlendirmekten kaçınarak yazar ;(I) doğal bir biçimde, sere serpe anlatır düşüncelerini .(II) Üslubun rahatlığı, doğallığı sizi kendine bağlayıverir. Mektup biraz anı ,(III) günlük kokusu taşısa da eninde sonunda okurla bir konuşmadır .(IV) Tanpınar, yazdığı bir mektupta :(V) "Bir yazarın okurla en samimi iletişimi mektuplar aracılığıyla kurulur." der.

Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

34. Gün batımında Namib Çölü'nün bir tuvali andıran renk cümbüşünü yaşamak eşsiz bir duygudur. Dünyada benzeri yoktur, insanları hayran bırakan 1500 yıllık çöl bitkisi Welwitschia'nın. İnsana şiirsel görüntüler sunan Swakop Nehri Vadisi, Cape Cross'ta denizde yüzen ve karada dinlenen binlerce fok balığının çıkardığı sesler, çölün ve Atlantik Okyanusu'nun birleştiği Skeleton Coast'daki (İskelet Kıyısı) martı yuvası haline gelmiş, paslanmış yüzlerce gemi iskeleti, kiremit renkli Himbalar, Etosha Milli Parkı'ndaki doğal güzellikler ve vahşi hayvanlar geçmişteki zenginlikleri hatırlatıyor insana.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Tahmin     

B) Açıklama  

C) Devrik cümle

D) Öznellik    

E) Benzetme

 

35. Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun

Nadir duyabildiği taze bir heyecanla

Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla

Bingöl yaylalarının mavi dumanlarına

Gönlümü yayla yaptım

Bingöl çobanlarına

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Yansımadan türemiş sözcük

B) Ünlü düşmesi

C) Hem niteleme hem belirtme sıfatı almış sözcük

D) Ünsüz benzeşmesi

E) Ünlü daralması

 

36. (I) Klasisizmde sanatçılar üslup mükemmelliğine önem verdi, anlatımlarını geliştirmeye çalışmıştı. (II) Salt biçime yoğunlaşan bu anlayışta sanatçılar toplumsal temaları ihmal etti hatta toplumdan yüz çevirdiler. (III) Onların bu tavrı romantizmi benimseyen sanatçıların toplumsal sorunlarla ilgili yapıtlar kaleme almasına kadar sürdü. (IV) Romantikler, belli kurallara, şekilciliğe bağlı kalmak yerine, toplumun beğenisine hizmet etmeyi ve duygularını hiçbir kalıba bağlı kalmadan özgürce ifade etmeyi amaçlamıştı. (V) Onlara göre önemli olan toplumsal sorunları gündeme getirmek ve kendi duygularını anlatmaktı. (VI) Dış dünyayı şekilsel kalıplarla olduğu gibi aktarmayı değil, toplumsal yaşantıyı birtakım duygular, sezgiler, rüyalar aracılığıyla ifade etme yolunu tuttular.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragrafın kaçıncı cümleyle başlaması uygun olur?

A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

 

37. Ben bunun doğru olmadığı kanısındayım. Genç yazara konu dikte etmek, yol göstermek, neyi anlatması gerektiğini belirtmek doğru değildir. Çünkü o zaten ancak kendi duygularını, görebildiklerini, keşfettiklerini yazabilecektir doğru olan da budur, inanmadığı, ulaşamadığı, kendisinde karşılığı olmayan duyguları, düşünceleri elbette kaleme alamaz. Genç yazarın yapması gereken, kendi olmanın peşinde gitmekle birlikte, büyük öncüleri tanımak, önemli durakları iyi analiz etmek ve kendi yolunu ona göre çizmektir. Bu anlamda eleştirmenlerin genç yazarları yönlendirmek yerine önemli yazarların yazın serüvenlerini ayrıntılı bir biçimde incelemesi ve bu incelemeleri gençlere sunması gerektiğini düşünüyorum.

Bu parçadan aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı alınamaz?

A) Günümüzde eleştirmenlerin sanatçıları belli konularda yönlendirmeye çalışmasını nasıl karşılıyorsunuz?

B) Eleştirmenlere yazın dünyasında faydalı olacak çalışmalar yapma konusunda bir öneriniz var mı?

C) Sizce yazar adaylarının başarılı olmak için yapması gerekenler nelerdir?

D) Gençlerin deneyimli yazarların önerilerini dikkate almaması konusunda ne düşünüyorsunuz?

E) Genç yazarların anlatacağı konuları kendilerinin seçmesini sizce doğru mu?

 

38. (I) Yazarın öykülerinde göze çarpan en önemli özellik dilinin özlülüğü, duruluğu, halk söyleyişine yakınlığı olmuştur. (II) Bu yönüyle artık edebiyatımızda yerleşmeye başlayan, konuşma diline yaslanan yeni yazı dilinin öncülüğünü yapmıştır. (III) Halkın dilini ve yaşayışını çok iyi bilen yazar öykülerinde halkın söyleyişlerinden kopmamıştır. (IV) Yazın dünyasında başarılı bir kurgu oluşturmada, parmakla gösterilebilecek kişiler arasında yer alır. (V) Hikayelerinde çokça beğenilen bu söyleyişleri, yalnız yazılarında değil günlük yaşamında da kullanır. (VI) Yani konuşma ve yazı dili arasında ayrım gözetmemiş, herkesin kullandığı ortak bir dille konuşup yazmıştır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

 

39. – 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

 

39. (I) Sanatçı, Benim Adım Kırmızı romanını sağlam bir dille kaleme almış, okuma keyfi veren bir roman ortaya koymuş. (II) Yapıtla ilgili tüm ayrıntıları incelikli bir çalışmayla bir araya getirmiş, diliyle olsun biçemiyle olsun, oluşturduğu atmosferiyle olsun kendi içinde tutarlı bir roman dünyası kurmuştur. (III) Osmanlı'yı belli başlı sanatlarından biriyle, minyatürle anlatıyor yazar. (IV) Belli ki çok araştırma yapmış, çok belge taramış; bunu romanın renkli içeriğinden anlayabiliyorsunuz. (V) Bütün bu bilgileri kurmacanın büyülü dünyası içinde üstelik de sürükleyici bir cinayet öyküsünün izini sürerek sunuyor okura. (VI) Yazar, yaşanmamış bir olayı anlatsa da inandırıcı olma kaygısıyla romandaki diyaloglarda yer yer yöresel kelimeler kullanmayı da ihmal etmiyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri kanıtlanabilirlik açısından ötekilerden farklıdır?

A) I. ve II.   B) Yalnız III   C) III. ve VI.   D) IV. ve VI.   E) V. ve VI.

 

40. Bu parçadan Benim Adım Kırmızı romanıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Ağır bir dilinin olduğu

B) Titiz bir çalışmayla oluşturulduğu

C) Başarılı bir anlatımla oluşturulduğu

D) Anlatılan olayların hayal ürünü olduğu

E) Zengin bir içeriğe sahip olduğu

 

CEVAP ANAHTARI

1-B  2-E  3-C  4-B  5-C  6-E  7-A  8-B  9-B  10-C  11-A  12-D  13-D  14-C  15-D  16-E  17-B  18-D  19-B  20-C  21-A  22-A  23-E  24-A  25-C  26-D  27-C  28-E  29-A  30-B  31-D  32-E  33-E  34-A  35-E  36-C  37-D  38-C  39-B  40-A

YGS Türkçe Deneme Sınavı-42 İndir!