Öne Çıkanlar 1. Edebiyata yeni adım atmış genç bir sanatçının ilk eserinin, bir ustanın önsözüyle yayımlanmasını doğru bulmuyorum. Bu durum, ister istemez, o ustanın şemsiyesi altında yağmurdan korunmak gibi geliyor bana. Bu parçada geçen “ustanın şemsiyesi altında yağmurdan korunmak” sözüyle eleştirilen tutum aşağıdakilerden hangisidir? A) Okurların yönlendirilerek, yapıta gelebilecek eleştirilerin engellenmesi B) Yeni yapıtların, usta yazarların yönlendirmesiyle özgünlük kazanması C) Kitapta anlatılanların basit bir şekilde özetlenmesi D) Kitabın okuyucularına yorum fırsatı verilmemesi E) Genç sanatçıların, ustaları taklit etmeye özendirilmesi 2. Ahmet Haşim: “Şiirde anlam aramak, eti için bülbülü öldürmek gibidir.” diyor. Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenene anlamca en yakındır? A) Her şiir, kendisini okuyanların bakış açısına göre farklı şekillerde yorumlanabilmelidir. B) Bir şiir, kendini oluşturan sözcüklerin taşıdığı anlamlardan başka bir anlam taşımaz. C) Şiir, içerdiği anlamlar bakımından diğer yazın türlerinden daha yoğundur. D) Şiir, okuyanın kendi yaşamı, dil bilinci ve şiir birikimlerini kullanmasıyla daha iyi anlaşılabilir. E) Şiir, estetik kaygılarla yazılan ve böyle değerlendirilmesi gereken bir türdür. 3. Yazınsal yaratı elbette bir gözleme dayanır. Ancak, sadece gözlemden ibaret ise bir değer taşımaz. O, sanatçının gözlemlere renk vurması ile canlılık kazanır. Bu parçada geçen “gözlemlere renk vurmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Okurun beklentilerini ön planda tutmak B) Konuyu yalın bir anlatımla aktarmak C) Yapıtlarda bol bol betimlemeye başvurmak D) Gerçekleri, kendince güzelleştirerek anlatmak E) Yapıtta duyguları yansıtmamak 4. Salt söz oyunlarıyla yetinen yazarların elinde sözcüklerden başka bir şey kalmaz. Onlar, çelimsiz düşüncelerine yaldızlı ejder kanatları takmışlardır. Eften püften konuları bile şişirmekte ustadırlar. Gürültülü, tumturaklı sözler ilk başvuracakları kaynaktır onların. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Kapalı bir anlatımı yeğlemek B) Anlatımda özgün olmak C) Tutarsız düşüncelere yer vermek D) içeriği ön planda tutmak E) Sıradan konuları gösterişli sözlerle anlatmak 5. I. Hiçbir sanatçı yoktur ki yapıtlarında yaşamından izler bulunmasın. II. Sanatçı, yazdıklarına güveniyorsa; yazdıklarına inancı varsa bunları yayımlar. III. İyi bir sanatçının neyi, niçin yazdığını değil, nasıl yazması gerektiğini sorgulaması gerekir. IV. Sanatçı, yazdıklarının arkasında durmak zorundadır; ben bunları laf olsun diye yazdım, diyemez. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır? A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III. D) II. ve IV. E) III. ve IV. 6. (I) Her büyük sanatçı, bir dil işçisi olarak görür kendini. (II) Dilin anlatım olanaklarını bilir, bunları en uç noktasına değin işletir. (III) Var olan, kendisine sunulmuş sözcüklerle yetinmez. (IV) Kullanılagelen sözcüklerin kabuğunu kırmaya, onlara gündelik anlamların ötesinde yeni anlamlar yüklemeye çalışır. (V) Bu, bir bakıma işinin gereğidir onun. (VI) Denebilir ki o, her yaratısında dili yeniden kurar. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi, kendisinden önceki cümlenin açıklamasıdır? A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI. 7. (I) Dede Korkut Hikâyeleri, Türk hikâyeciliğinin ilk ve en güzel örneklerindendir. (II) Bu hikâyeler üzerine bugüne kadar birçok inceleme yapılmıştır. (III) Hikâyeler eski Türk toplumlarının yaşayışlarını örneklendiren bilgiler içermektedir. (IV) Bu bakımdan bunların sosyal açıdan da ele alınması gerekmektedir. (V) Ancak böylece eski Türklerin yaşayışları, inançları, gelenek ve görenekleri hakkında bilgi edinmek mümkün olabilecektir. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde Dede Korkut Hikâyeleri’nin sosyal tahlillerinin yapılmasının gerekçesinden söz edilmektedir? A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV. D) III. ve V. E) IV. ve V. 8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “değerlendirme” söz konusu değildir? A) Yazar, kendisinin topluma karşı sorumlu olduğunu hiçbir zaman unutmamalıdır. B) Yazar, İstanbul’u tarihsel bir bakış açısıyla gözler önüne seriyor. C) Halide Edip, Sinekli Bakkal romanında bir semtin yaşamını her yönüyle dile getirmiştir. D) Bu yazar, yapıtlarında eğitime ve öğretmenlere sıkça yer veriyor. E) Yazarın bu romanı, geçmişimize ışık tutan, herkesin okuması gereken, özlemlerle dolu bir yapıt. 9. (I) Türkiye, değişik kültürlerin bir arada yaşayabildiği çok ilginç bir ülke. (II) Farklı kültürlerin barış içinde bir arada yaşayabilmeleri demokrasinin bir gereğidir. (III) Yüzyıllar önce Anadolu’ya birbiri ardınca gelen kavimler yüzlerce değişik kültürün temsilcileriyle karşılaşmış, bu zenginliğin tümünü kucaklayan bir kültür felsefesini geliştirmeyi bilmişlerdir. (IV) Böylece Akdeniz uygarlıkları ortaya çıkmış ve bunlar ölümsüz yapıtlar oluşturmuşlardır. (V) Bu uygarlıkların ürünü olan yapıtlar bugün de yaşamaktadır. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde Akdeniz uygarlıklarının oluşmasındaki etken belirtilmektedir? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 10. (I) Bu yapıtı ikinci kez yayımlarken yeniden gözden geçirdim, (il) Elimden geldiğince geliştirip genişlettim. (III) Yargılarımı, bulduğum yeni belgelerle pekiştirme fırsatım oldu. (IV) Ünlü sanatçımızı kendi sözleriyle tanıtmayı daha uygun gördüğümden, gazetelerde ve dergilerde unutulmaya yüz tutmuş yazılarından örnekler aldım. (V) Bütün bu yorucu uğraş, onu edebiyat dünyasına kazandırmak içindi. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinde bir amaç söz konusudur? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde işaret sıfatı, tamlayan eki aldığı için zamirleşmiştir? A) Buraya daha önce geldiğimizi hatırlamıyorum. B) Bunun kapağı yırtık, diğer kitabı al. C) Diğer dosyaların yanına şunu da bırakın. D) Bence buna kimseyi inandıramazsınız. E) Sizin işlerinizi ancak yarın yapabilirim. 12. Sanatçının fazlaca gerçekçi olması çoğu zaman okuyucuları rahatsız etmiştir. Bu cümlede aşağıdaki öğelerden hangisi yoktur? A) Dolaylı Tümleç B) Özne C) Nesne D) Zarf Tümleci E) Yüklem 13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Turistik mekânlar, daha çok, şehrin bu bölgesinde yoğunlaşmıştı. B) Trafik sorunu, yapılacak yollarla çözülürse burası daha çok insan çeken bir ticaret merkezi olur. C) Güler yüz ve seçkin kadromuz çeşitli davetleriniz için bu güzel mekânda hizmetinizde olacak. D) Hızlı şehirleşmenin ortaya çıkardığı birçok olumsuzlukla mücadele etmekteyiz. E) Kırsal bölgelerden şehre göçün çok hızlı olması, kültürel değerlerin kaybolmasına yol açıyor. 14. Sanat eserleri, yazıldıktan dönemin şartlarına göre değerlendirilmesi gerekir. Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Tamlayan eki eksikliği B) Özne – yüklem uyumsuzluğu C) Gereksiz sözcük kullanılması D) Çatı uyumsuzluğu E) Sözcüğün yanlış anlamda kullanılması 15. İngiliz yazarları arasında tadına vararak okuyabildiğim, sadece Mr. Lamb’dir. O, eski yazarları öylesine sindirmiştir ki özenme denen şeyden hiçbir iz kalmamıştır ortada. Konularını öyle derin ve canlı bir sezişle, duyguda ve düşüncede öyle bir coşku ile işler ki bu yazılar her şeyiyle büsbütün kendisinindir. Bu parçada Mr. Lamb ile ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) içerik ve anlatım bakımından özgünlüğü yakaladığı B) Dile hakim bir sanatçı olduğu C) Özentisiz bir anlatımının olduğu D) Düşünceleri yönüyle diğer sanatçılardan ayrıldığı E) Akıcı bir anlatımı yeğlediği 16. Aşağıdakilerin hangisinde farklı bir isim tamlaması kullanılmıştır? A) Elin gülü ele kokmaz. B) Dağ başı dumansız olmaz. C) Adamın iyisi iş başında belli olur. D) Kuru ağacın meyvesi olmaz. E) Kimsenin ahi kimsede kalmaz. 17. Şairin toplumdaki işlevi ilkel çağlarda daha keskin çizgilerle belirlenmişken, günümüzde belirli bir şair rolünden söz etmek çok zordur. Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Üstünlük belirteci B) Ekeylemli yüklem C) İlgeç D) Sıfat tamlaması E) Adıl 18. Şair, ırmakta attın arayan işçiye benzer ikisi de saflığın, güzelliğin peşinde koşar. Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Bağlaç kullanılmıştır. B) Öğe ortaklığı olmayan sıralı bir cümledir. C) Birden fazla fiilimsi vardır. D) Birinci yüklemin dolaylı tümleci söz öbeğidir. E) Yüklemler, çatısı bakımından etkendir. 19. Okumuşun okumamışın, köylünün kentlinin, yaşlının gencin, varsılın yoksulun kolayca anlayabileceği “ortak dil” için sadece türetme yolunda inat edildikçe dilimizin bu zayıflığı uzayıp gidecektir. Dil, sadece sözcük çokluğuyla canlanmaz, serpilmez. Bu sözcükleri halk arasındaki tadıyla kullanmadıkça, her değişik duruma ve anlama göre sözdizimine gerekli incelik ve çevikliği getirmedikçe, çoğunluğun anladığı ve tat aldığı o ortak dile erişilemez. Halktır; dilin anası, doğuranı, emzirip erdireni, erdirip olduranı. Böyle diyen bir eleştirmenden aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? A) Bir dilin söz dağarcığının fazla olması, o dilin zengin olduğunu göstermez. B) Anadilin toprağında yeşermeyen hiçbir sözcük benimsenmez. C) Yeni sözcükler türetip kullanmakla dil hayat bulamaz. D) Ancak, sözcük dağarcığı fazla olan dillerde başarılı yapıtlar verilebilir. E) Ortak bir dilin oluşmasında en önemli unsur, toplumun öngörüleridir. 20. Dostoyevski, her dönem yazmaya devam etmiştir ( ) Çevresinde olup biten her şeye rağmen yazmak ( ) Bu ( ) onun sığınılacak tek limanıydı. Yaşadığı onca sıkıntı ve acıya rağmen üretmeyi ( ) herkese yönelik eserler vermeyi bırakmamıştır. Bu parçada ayraçla belirtilen yerlere, aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangileri sırasıyla konmalıdır? A) (:), (…), (,), (;) B) (.), (…). (,), (,) C) (:), (,), (,), (,) D) (.), (…), (;), (.) E) (;), (…), (,), (,) 21. Günümüzde yayımlanan romanlarda genellikle iki tip okuma söz konusudur. Bunlardan birincisi ilk bölümden son bölüme kadar düz okuma tarzı. İkincisi ise, bölümlerin karışık biçimde okura sunulmasıyla sağlanan bir tür karmaşık okuma tarzı. Buna göre de iki tür okur tipi çıkmaktadır karşımıza. Bunlardan birisi “aktif diğeri “pasif’ okurdur. İlk bölümden son bölüme kadar düz biçimde giden okuma “pasif okur içindir. Burada romanı başından sonuna kadar okuyan insan sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan gider yatağına yatar. Karmaşık okuma ise entelektüel okur içindir, onu ancak böylesi tatmin edebilir. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır? A) Betimleme – tartışma B) Tartışma – tanık gösterme C) Tartışma – benzetme D) Açıklama – örneklendirme E) Açıklama – karşılaştırma 22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Fuar süresince edebiyatın sorunları ile ilgili paneller düzenlendi. B) Kitap satışlarının, geçtiğimiz yıla göre daha iyi olduğu söyleniyor. C) Kemalettin Tuğcu, vefatının dördüncü ölüm yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anıldı. D) Genç sanatçıları ortaya çıkarmak için verilen edebiyat ödülleri amacına ulaşıyor. E) Okuldaki birçok öğrenci, ödüllü kompozisyon yarışmasına katılmak için çalışıyor. 23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Türkiye, turizme yaptığı yatırımın karşılığını yavaş yavaş alıyor. B) Denize kıyısı olan kentlerimizde turizm son yıllarda canlanmaya başladı. C) Karadeniz Bölgesi’nin kıyı kesimleri iç bölgelere göre daha nemlidir. D) Bu bölgemiz, turizme elverişli olmasına rağmen plansız bir yapılaşması var. E) Marmara Bölgesi en yoğun yerleşime sahip bölgemizdir. 24. Batılılaşmayı savunan Tanzimat edebiyatçılarının çoğu, şekil ve dil yönünden Divan edebiyatının etkisinden kurtulamamışlardır. Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Nesne eksikliği B) Gereksiz sözcük kullanılması C) Özne-yüklem uyuşmazlığı D) Çelişen sözlerin bir arada kullanılması E) Özne eksikliği 25. Aşağıdaki sözcüklerden hangisinin sonuna “-yor” eki getirilirse ünlü daralması olmaz? A) kovalamak B) çiselemek C) dolamak D) demek E) sevmek 26. Aşağıdakilerden hangisi bir paragrafın giriş cümlesi olmaya uygun değildir? A) Her edebiyat eseri kendi içeriği üzerinden değerlendirilmeli. B) Bir yazar için sadece roman ve onu okuyacak okurları vardır. C) Her sanatçı eseriyle ortaya çıktığı zaman yalnızdır. D) Bir sanatçıda olması gereken tüm özellikleri bu sanatçı yansıtmaktadır. E) Gerçek sanatçı, edebiyat dünyasından önce kendi tavrını sorgulamalıdır. 27. Çevrenizdekilere şöyle bir göz atın, geçen yıllar onların üzerinde ne gibi değişiklikler yaptı. (I) Elbette hepsi de yaşlanmıştır. (II) Saçlarında aklar çoğalmıştır hepsinin. (III) Yüzlerindeki kırışıklıklara yenileri eklenmiştir. (IV) Yeni bilgiler edinmek bir tarafa eskileri de unutmuşlardır. (V) Düşüncenin akışına göre “Kısacası zaman, hiçbirine bir şey katmadığı gibi, ellerindeki değerleri de onlardan çekip almıştır.” cümlesinin yukarıda numaralanmış yerlerden hangisine getirilmesi uygun olur? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 28. (I) Hesiodos’un şiirleri, insan ilişkilerini düzenleme, yaşamı güzelleştirip yönlendirme bakımından ilginç düşünceler içerir. (II) Düşünceye yaslandıkları, kimi gerçekleri insanlara öğretme amacıyla yazıldıkları için de dünya edebiyatında “didaktik şiirin ilk örnekleri sayılır. (III) Hesiodos, Dünya edebiyatında iki önemli yapıtıyla bilinir. (IV) Bunlardan biri, Homeros’un üslubuna yaklaşmaya çalıştığı “işler ve Günler” adlı yapıtıdır. (V) Burada köylü yaşamını ve insanların günlük işlerini anlatmıştır. (VI) Önemi de konusu ve bu konuya bakış açısından gelmektedir. Bu parça iki paragrafa bölünmek istenirse, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI. 29. Seben, Anadolu’da yüzlerce yıldır süren yayla geleneğinin hâlâ canlı olduğu yerlerden biridir. Baharın ilk günlerinde yaylalar insan sesinden yoksundur. Güneşin yeryüzünü ısıtmaya başlamasıyla, doğanın görkemli sessizliği hükmünü yavaş yavaş yitirir. Derken dağ sümbülleri toprağın üzerinde mor rengin fermanını yazmaya başlar. Anların vızıltıları, ağaçkakanların çıkardığı takırtılar, göçmen kuşların kanat sesleri kışın bittiğini duyurur. Büyük düzlükleri kaplayan dağ sümbülleri, kısa zamanda yerlerini sapsan çiçeklere bırakır. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır? A) Kişileştirmeden yararlanmaya B) Gözlem gücüyle izlenimleri belirtmeye C) Çeşitli duyulardan yararlanmaya D) Düşünceyi alıntılarla pekiştirmeye E) Olayları oluş sırasıyla vermeye 30. (I) Kasabanın daracık sokaklarında geziniyorum. (II) Dükkânlardan dışarılara taşıyor rengârenk kilimler, halılar, heybeler. (III) Bir zamanlar bağ bahçe işleriyle uğraşan yöre halkı şimdilerde bu tezgâhlarda el emeği ürünlerini satıyor. (IV) Tahtadan yapılma tezgâhlarda inci tanesi danteller… (V) Kocaman gözlüklerinin üzerinden bakan meraklı gözlerden birinin yanına yaklaşıp konuşmaya başlıyorum. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangi ikisi yer değiştirirse parça anlamlı bir bütün olur? A) I. ve V. B) II. ve IV. C) II. ve V. D) III. ve IV. E) III. ve V. 31. Ben geçmişe dönük bilgi olmadığı takdirde bugünü anlamanın zor olduğunu düşünüyorum. Örneğin Picasso’yu son dönemdeki resimleriyle tanırsanız, Picasso ile ilgili hiçbir şey bilmiyorsunuz demektir. Yani Picasso’nun o noktaya gelişinin altında geçmiş çalışmalarının etkisi yadsınamaz. Aynen bunun gibi Türk şiirini de araştırdıkça anladım ki şiirimizin temeli çok sağlam atılmış. Bu nedenle bugün şiirimiz sağlam bir yerde duruyor. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A) Sizce resim sanatı ile şiir arasında ne gibi benzerlikler vardır? B) Türk şiirinin bugünkü durumu hakkında neler düşünüyorsunuz? C) Şiir çalışmalarınızda geçmişteki birikimlerinizden yararlanıyor musunuz? D) Bizim kültürümüzde neden şiire daha çok önem verilmiştir? E) Sanat anlayışınızdaki değişiklikleri özetler misiniz? 32. Bırakın, düşüncelerini isteyen istediği gibi dile getirsin. Bunun için kullanılan dilin ya da biçimin hiç önemi yoktur. Önemli olan insanın içine kapanmaması, duygu ve düşüncelerini dile getirebilmeyi öğrenmesidir. İnsanlarımız yazacakları her yazının bir üslup değeri taşıması gerektiğine öyle inandırılmış ki mektup yazmaktan bile korkar hale gelmiş günümüzde. Bu parçada sanatçı, aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır? A) İnsanımızın dil ve üslup kaygısıyla yazma işinden uzaklaşmasından B) Günümüzde yazarlığın giderek daha az uğraşılan bir alan olmasından C) Yazın alanıyla uğraşacak kişilerin bu alanda yeni adımlar atmamasından D) Yazın alanında dilin ve üslubun gerektiği kadar önemsenmemesinden E) Yazarların, toplumun düşüncelerini tam olarak dile getirememelerinden 33. Bir ressamın, yeni bir renk tonu ekte etmek için farklı renklerden yararlanması haklı bir çaba olarak görülebilir. Ancak bir yazarın kendisiyle ilgili benzer bir çabaya girmesi, ürünlerinin başka yapıtların ayak izlerini takip eden eserler olarak ortaya çıkmasına neden olur. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Özgünlük, bir yazarın ve yapıtın başarısını belirleyen en önemli özelliktir. B) Yazar, kendisini geliştirmek için başka yapıtlardan da beslenmelidir. C) Yapıtını, kendi çabalarıyla oluşturmayan sanatçı özgünlüğü yakalayamaz. D) Yazın alanında kalıcılık, yazarın kendisini sürekli geliştirmesine bağlıdır. E) Ancak özgün yapıtlar taklit edilerek yetkin yapıtlar meydana getirilebilir. 34. (I) Niçin kimi yazarlar öykü, kimi yazarlar roman, kimi yazarlar da tiyatro yazar? (II) Bazı yazarların üç türü de denediği olur. (III) Bu sorunun karşılığı, yazarların yetenekleri, ele aldıktan konular ile açıklanabilir. (IV) Buna toplumun ruh halini, olayların gelişimini ve bu durumun yazara yansımasını eklemek gerekiyor. (V) Bunca yazar, sözünü hangi türde iyi anlatabileceğini düşünüyorsa, yapıtını o türde ortaya koyar. Bu parçada asıl anlatılmak istenen düşünce numaralanmış cümlelerin hangisinde belirtilmiştir? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 35. Yeni bir sözcüğün dilde tutunup tutunamayacağını önceden kestirebilir miyiz? Kimilerine göre bunun, kesin ve değişmez kuralları vardır. Bu kuralları şöyle açıklıyorlar: Yeni sözcükler çok işlek eklerle türetilmeli, türediği kökün anlamı herkesçe bilinmeli. Ses yapısı yönünden uyum kurallarıyla bağdaşmalı, söyleniş güçlüğü yaratmamalı. Bu kuralların geçerliğini tümüyle yadsımıyoruz. Ancak, bir sözcüğün dilde tutunması salt bunlarla da açıklanamaz. Nitekim —- Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur? A) bu kurallara bağlı kalınarak türetilen nice sözcük, kişisel dilin sınırlarını aşıp ortak dilin içine girememiştir. B) kuralları olmayan bir dil, sağlıklı bir gelişme gösteremez. C) ölü köklerden türetilmiş pek çok sözcüğü halkımız beğenmemiş ve kullanmamıştır. D) sözcüklerin dilde tutunmalarını belli kurallara bağlamak işi kolaylaştıracaktır. E) dile yerleşmiş sözcükler incelenirse hepsinin de bu kurallara uyduğu görülecektir. 36. Yazıya geç kalmak, bir gün çaresizlik içinde bırakabilir insanı. Yazmak istiyorum dersiniz; ama kendinizi sınırsız bir boşluğun içinde suskun, eli kolu bağlı bulursunuz. Nereden, nasıl başlayacağınıza, ne yazacağınıza bir türlü karar veremezsiniz. Elinizi ne kadar uzatırsanız uzatın, yazı perisinin eteğine dokunamazsınız. Bir gün aniden bir iç türemesiyle, bir anlık hevesle, yoğun bir duygu akışıyla “Yazmalıyım.” dersiniz ve böylece ilk oku atmış olursunuz. Ondan sonra koyulaşır bu heves; kendi yolunu, yatağım bulur. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Yazı yazmak için uygun ortam arayanlar, hiçbir zaman bu isteklerine ulaşamazlar. B) Yazma işi ertelenmemeli, yazma isteği duyulduğu anda yazmaya başlanmalıdır. C) İnsan, yazmaya ne kadar erken yaşlarda başlarsa o kadar başarılı olur. D) Yazı, anlık bir duygulanmayla başlayacağı için özel bir çalışma gerektirmez. E) Yazmaya nasıl başlayacağını bilemeyenlerin, yazın hayatında kalıcı olması düşünülemez. 37. Gerçek; yalın şeylerin ardında gizlidir. Sözcüklerin sihri arttıkça, sözcükler çoğaldıkça yitiriyoruz onu. Örtüyoruz gerçeğin yüzünü. Sözcükler aşılması güç bir geçit gibi sıralanıyor, bir kaleyi koruyan zırhlı birlikler gibi duruyor karşımızda. Gizlediği hazineleri vermemek için direniyor bize. Bu parçada yazar, aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır? A) Duygu ve düşünceleri düzyazıyla anlatmanın güçlüğünden B) Sanatlı söyleyişin, gerçeği kavramayı zorlaştırmasından C) Sözcüklerin doğruları saklamak için kullanılmasından D) Okurların edebi eserleri anlamak için çaba göstermemesinden E) Yazarların gerçeği, olaylar içinde gizlemesinden 38. Gerçek sanat yapıtı kişiye ve çağlara göre yorumlanabilen çok zengin anlamlarla yüklüdür. O, birçok estetik birikimin bir bileşkesi olduğu gibi geçmişi değerlendiren, gününü sorgulayan, geleceği hissettiren düşünsel bir üründür. Bunun yanında, ona bakan kişinin eğitim ve kültür yapısına göre de anlam kazanır. Bu parçaya göre iyi bir sanat yapıtının özellikleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Birçok kuşak tarafından okunabilmesi B) Geçmiş ve gelecek arasında köprü kurması C) Kişilerin birikimlerine göre farklı şekilde anlamlandırılması D) Günlük olayları akıcı bir üslupla anlatması E) Uzun süren güzellik arayışının bir ürünü olması 39. Sanatçı da diğer insanlar gibi duygu ve düşüncelerini yaşadığı çevreden ve zamandan alır. Sanatçıların kişiliğini tümüyle ortaya koymaya çalışanlar da sanatçının yaşadığı çevre ile bıraktığı eserler arasında bir bağ kurmalıdır. Hangi sanatçı vardır ki yaşadığı dönemin düşünce dünyasını eserlerinde belli etmemiş olsun? Hangi sanat yapıtı vardır ki oluştuğu zamanın olaylarına yüz çevirmiş olsun? Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılanlarla aynı doğrultuda değildir? A) Sanat yapıtında, oluştuğu dönemin düşünce dünyasıyla ilgili ipuçları vardır. B) Eleştirmenler, bir yapıtı değerlendirirken sanatçının yaşadığı dönemi de göz önünde bulundurmalıdır. C) Sanatçının düşüncelerinin oluşmasında, yaşadığı toplumun etkisi vardır. D) Bir sanatçıyı bütünüyle tanımak isteyenler, onun yaşadığı dönemi de incelemelidir. E) Sanatçının, gerçek kişiliğini sanat yapıtlarına olduğu gibi aktarması beklenemez. 40. Durağan bir toplum düzeninden, devingen ve açık bir toplum yapısına geçiş bireylerin bilinçlenmesine, onların birtakım yeni bilgiler edinmesine bağlıdır. Bu da bilginin, geniş halk yığınlarına ulaştırılmasıyla gerçekleşir. Bilginin yayılmasında da temel araç dildir. Kimsenin anlayamadığı bir dille geniş yığınları aydınlatmak olanaksızdır. Herkesin anlayabileceği dil de kuşkusuz, kendi anadilidir. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Toplumların kendilerini geliştirmesi ve aydınlanması anadili ile mümkündür. B) Anadili ile eğitim yapmayan ulusların kültürleri ilerleme gösteremez. C) Diline gereken önemi vermeyen toplumlar, her açıdan geri kalmaya mahkumdur. D) Gerçek bilgiye, herkesin anlayabileceği bir dille yazılmış eserlerle ulaşılır. E) Kendini aydın sayan herkes dilini güzel kullanmaya özen göstermelidir. CEVAP ANAHTARI 1-A 2-E 3-D 4-E 5-D 6-C 7-D 8-A 9-C 10-E 11-B 12-A 13-C 14-A 15-A 16-B 17-E 18-C 19-D 20-B 21-E 22-C 23-D 24-C 25-E 26-D 27-E 28-B 29-D 30-D 31-B 32-A 33-C 34-E 35-A 36-B 37-B 38-D 39-E 40-A YGS Türkçe Deneme Sınavı-11 İndir!