İlhan Tarus (1907-1967) Tekirdağ’da doğmuş, babasının görevi nedeniyle Anadolu’nun birçok şehrinde bulunmuştur. Ankara Hukuk Fakültesinde okumuştur. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde savcı ve yargıç olarak görev yaptıktan sonra Adalet Bakanlığında görev almıştır. Edebî Kişiliği: İlk eseri 1927’de Hareket dergisinde yayımlandı. 1935 yılından itibaren Haber, Servet-i Fünun, Varlık dergilerinde hikâyeleri göründü. Çeşitli gazetelerde yayımladığı öykü ve romanlarının yanı sıra fıkra yazarlığı da yaptı. Sabahattin Ali, Sait Faik Abasıyanık kuşağının erken yazmaya başlamış yazarlarından olan sanatçı, toplumun yaşayış ve düşünüşünü kendi içinden temel alan öykü ve romanlar yazdı. Öykülerinde konularını yaşadığı çevreden almıştır. Roman ve hikâyelerinin konularını orta sınıf insanların yaşamlarından alıp naturalist-gerçekçi anlayışla anlatan sanatçı, bozulmaya yüz tutmuş gelenekleri, çıkarcılığı ve halkın çaresizliğini iktisadi ve ahlaksal açıdan değerlendirmiştir. Özellikle işgal yıllan ve Kurtuluş Savaşı’nı anlatan romanları, canlı karakterlerime dikkat çekmiştir. Sanatçının toplumsal sorunlara yöneldiği ve konularını gündelik yaşamda aldığı tiyatro oyunları da bulunmaktadır. Eserleri: Roman: Yeşilkaya Savcısı, Var Olmak, Duru Göl, Hükümet Meydanı, Vatan Tutkusu Hikâye: Doktor Monro’nun Mektubu, Tarus’un Hikâyeleri, Apartman, Karınca Yuvası, Ekin iti, Köle Hanı Oyun: Ceza Hakimi, Bir Gemi, Suavi Efendi Yeşilkaya Savcısı: Sanatçının ilk romanıdır. Romanda, Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’da edindiği izlenimleri dile getirir. Varolmak: Bu romanında savaşın ilk günlerini ve bireysel çıkarlar ile toplumsal görevler arasındaki çelişkiyi ortaya koymuştur. Hükümet Meydanı: Kurtuluş Savaşı yıllarını öncesi ve sonrasıyla anlatan üç romanından ikincisi olan “Hükümet Meydanı”nda artık Kurtuluş Savaşı başlamıştır. Anadolu’da bir yandan terhis olan ya da kaçan eski askerler, diğer yandan halk; çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek, ellerinde ne varsa toparlayıp bu savaşa katılmak üzere yollara dökülmüşken, bazı yerlerde yeni kurulan Ankara Hükümeti’ne karşı ayaklanmalar tertiplenmektedir. Ordu bir yandan yurdu işgal eden düşmanla mücadele ederken, diğer yandan halkı ve askeri bezdiren bu isyanlarla uğraşmak zorundadır. Her şeyin birbirine karıştığı bu günlerde; Çoraklı kasabası ve civarında ağalar ve elebaşlannın kumandasında bir isyan başlamıştır. Tek tek bireyleriyle bir kasaba halkının ve onunla birlikte ağaların, elebaşlarının, kaçak askerlerin, bunlara karşı mücadele veren ve bir yandan düşmanla çarpışan askerlerin, harp divanlarının trajik öyküsü anlatılıyor Hükümet Meydanı’nda.