İslami dönemde öğretici metinler düzyazı biçiminde verilmiştir. Düzyazının şiirin yanında sönük kaldığı bu dönemde az da olsa nesir alanında eserler de verilmiştir. Bu eserler, üslup ve içerik açısından değişik gruplara ayrılarak incelenir.
Divan edebiyatında nesre “inşa”, nesir yazan kişiye “münşi”, nesirlerin toplandığı eserlere “münşeat” adı verilir. Nesir türündeki eserler ise “tarihler, münşeat, tezkire; ilmî, dinî ve ahlaki eserler’ dir. Divan nesrini üç bölümde incelemek mümkündür:
SADE NESİR
Halk için yazılan sade anlatımlı nesirlerdir. Halk için yazılan bu nesirlerde masal, efsane, öykü, destan, dinî ve tasavvufi konular anlatılır. Mercimek Ahmet’in Kabusname’si, Kul Mesut’un Kelile ve Dimne çevirisi, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si bu nesrin önemli örnekleridir.
ORTA NESİR
Tarih ve bilim kitaplarında kullanılan nesirdir. Ustalık göstermek amacı güdülmemesine, söz oyunlarına başvurulmamasına karşın dili, sade nesirden ağırdır. Kâtip Çelebi’nin bazı eserleri ve Naima’nın kendi adıyla anılan tarihi bu nesre örnektir.
SÜSLÜ (SANATLI) NESİR
Söz oyunlarıyla, sanatlarla yüklü, dili ağır nesirdir. Seciler (düzyazıda kafiye), söz ve anlam sanatları, bağlaçlarla uzayıp giden cümleler bu nesrin ayırıcı özelliğidir. Dili, yabancı söz ve tamlamalarla yüklüdür. Sanatçı, süslü nesirde ne kadar usta olduğunu gösterme amacını taşır. Daha çok, ahlak ve felsefe konularını işleyen süslü nesir, bazı mektuplarda da görülür. Sinan Paşa’nın Tazarruname’siyle Veysî ve Nergisi’nin nesirleri bu türün örnekleridir.
İslam Uygarlığı Etkisinde Gelişen Öğretici Metin Türleri Şunlardır: