Cümleler bir duyguyu, düşünceyi, ya da olguyu aktarırlar. Dolayısıyla her cümlenin bir anlamı, iletisi vardır. Buna göre cümleleri anlamsal yönden inceleyebiliriz.
Yakın Anlamlı Cümleler
Kimi cümleler içerdikleri düşünce ya da iletileri yönüyle birbirine çok yakındır. İşte bu tür cümlelere yakın anlamlı cümle denir.
“Gerçek sanat yapıtı yaşamdan beslenir.” “Büyük sanatçı, yapıtlarında yaşamı anlatır.”Birinci cümlede “gerçek sanat yapıtının yaşamdan beslendiği, yani gerçek yaşamı anlatması gerektiği” anlamı vardır. İkinci cümle de “büyük sanatçının yapıtlarında gerçek yaşamı anlattığı” anlamını içerir. Öyleyse bu cümleler yakın anlamlıdır.
“Bir dönem geçmişteki ustaların izinden gitmeyen yazar yoktur.” “Hemen her yazarın bir süreliğine büyük yazarlara özendiği olmuştur.”Her iki cümlede de “yazarların, belli bir dönemde büyük sanatçıların etkisinde kaldığı” anlamı vardır.
Birbirleriyle Anlamca Çelişen Cümleler
Kimi cümleler, içerdikleri anlam yönüyle birbirleriyle uyuşmaz, birbirinin tam tersi düşünceleri aktarır. Bu tür cümleler anlamca birbiriyle çelişir. Böyle cümlelerde birinde “ak” denen şeye, ötekinde “kara” denir.
“Öykücü, çevresinde gözlemlediklerini yorumlayarak öyküsünü kurar.” “Öykü yazarı, gördüklerini onlara bir şey katmadan öyküsüne aktarır.”Birinci cümlede “öykücünün, gözlemlediklerini yorumlayarak, yani ona düş gücünü katarak aktardığı” anlamı vardır. İkinci cümlede ise “öykü yazarının, gözlemlerini olduğu gibi, yani yorumlamadan aktardığı” anlamı söz konusudur. Her iki anlam birbirinin tam tersidir. Dolayısıyla bu cümleler anlamca çelişmektedir.
“Yazarlar, eserlerini oluştururken elbette okuru görmezden gelmez.” “Bir yazar, yapıtını kaleme alırken kimseyi dikkate almaz, kendi bildiği gibi davranır.”cümleleri de anlamca birbiriyle çelişmektedir. İlk cümlede “yazarın okuru dikkate alması gerektiği”, ikinci cümlede ise “yazarın kimseyi dikkate almadığı, kendi bildiğini yaptığı” anlamı vardır.
Cümlede bir düşünce doğrudan aktarılabileceği gibi dolaylı yönden de aktarılabilir.
Doğrudan ve Dolaylı Anlatımlı Cümleler
Bu cümleler aktarma cümleleridir. Bir kişiye ait sözü hiçbir değişiklik yapmadan aktarmaya doğrudan anlatım; o sözü bazı biçimsel değişiklikler yaparak iletmeye ise dolaylı anlatım denir. Her iki anlatımda da aktarılacak sözde hiçbir anlamsal değişiklik olmaz.
Bir şairin, Her güzel şey şiirdir, sözünü ele alalım; Şair: “Her şey şiirin konusu olabilir.” dedi. Şair, her şeyin şiirin konusu olabileceğini söyledi.Her iki anlatımda da şairin sözünün anlamı korunmuştur. İlkinde şairin sözünde hiçbir değişiklik yapılmamış, cümle aynen aktarılmıştır. Bu, doğrudan anlatımlı bir cümledir. İkincisinde şairin sözünde bir iki biçimsel değişiklik yapılmış, aktarıcı kişi sözü kendi ağzından aktarmıştır. O hâlde ikinci cümlede dolaylı anlatım vardır.
Nesnel ve Öznel Cümleler
Kişisel görüş içermeyen, herkesçe kabul edilecek ve kanıtlanabilir yargılar içeren cümleler nesnel; kişisel görüş içeren, dolayısıyla herkesçe kabul edilmeyip kişiye göre değişen, yani kanıtlanamayan yargılar içeren cümleler özneldir.
“Evin pencereleri açıktı.” cümlesi nesnel bir yargı içermektedir. “Evin pencerelerinin açık olduğu” yargısı, kişisel görüş içermediğinden herkes tarafından kolayca algılanabilir.
“Mahallenin en güzel evinin pencereleri açıktı.” cümlesi ise özneldir. Çünkü “güzellik” görece bir kavramdır. Burada “evin güzel olduğu” ortaya konmuş, ancak bir başkası bu evi güzel bulmayabilir.
“Tren, bir nisan akşamında Haydarpaşa’dan ayrıldı.” cümlesi nesneldir. Çünkü bu cümle kişisel görüş içermemektedir.
“Tren, tatlı bir nisan akşamında limandan ayrıldı.” cümlesi özneldir. Çünkü bu cümlede “tatlı bir nisan akşamı” sözü söyleyenin kişisel düşüncelerini içermektedir.
Neden – Sonuç Bildiren Cümleler
Bir eylemin ya da yargının gerçekleşme nedeninin belirtildiği cümlelerdir. Bu tür cümleler yükleme sorulan “neden” sorusuna cevap verir. Yargının nedeninin, aynı zamanda bir gerekçe olduğu da unutulmamalıdır.
“Genç yazarlar, çalakalem yazdıkları için hatalarını göremiyor.” cümlesinde neden – sonuç bildirmektedir. Yükleme “Neden göremiyor?” diye sorduğumuzda “Çalakalem yazdıkları için” cevabını alırız. Demek ki “çalakalem yazmaları” neden, “hatalarını görememek” de sonuçtur.
“Sürücülerin trafik kurallarını hiçe saymaları ne yazık ki ölümlü kazalara yol açıyor.” cümlesine “Ölümlü kazaların olmasının nedeni nedir?” sorusunu sorduğumuzda “Sürücülerin trafik kurallarını hiçe saymaları” cevabını alırız. Burada “Sürücülerin trafik kurallarını hiçe saymaları” neden, “ölümlü kazaların olması” ise sonuçtur.
“Elektrikler kesildiğinden filmi izleyemedik.” cümlesinde neden, “elektriklerin kesilmesi”, sonuç ise “filmin izlenememesi”dir.
Cümlede Anlatılmak İstenen
Her cümlenin bir mesajı vardır. Bu mesajı bazen düz, bazen mecazlı, bazen de uzun bir cümle ile ifade ederiz. Mecazlı ve uzun cümlelerde anlatılmak istenen düşünce daha öz bir şekilde söylenebilir.
“Sanatçı eserlerinde hep başkalarına bir şeyler anlatan ama aslında hep kendini anlatan kişidir.”
Bu cümlede anlatılmak istenen “Sanatçı yapıtına kişiliğini yansıtır.” yargısıdır.
Cümle Tamamlama
Düşüncenin akışı, bir cümlede söylenmek istenen yargının yönünü ve niteliğini aşağı yukarı ortaya koyar. Bu bakımdan belli bir bölümü boş bırakılmış cümleler, o cümlede kullanılan sözcüklerin anlam özelliklerinden yararlanılarak tamamlanabilir.
“Yazar, son öyküsünde konuyu seçerken ince eleyip sık dokumuş; ancak öykünün anlatımında —-.” Bu cümlede boş bırakılan yere “aynı titizliği göstermemiş” anlamında bir söz getirilebilir. Çünkü “ancak” bağlacı, karşıt durumları bağlar.
Yorum Cümleleri
Kişinin sözlerine kendi duygu ve düşüncelerini katmasına yorum denir. Bir metin veya konuşma üzerinde belli bir görüşe göre yapılan açıklamalar yorumdur. Yorum kişiseldir.
“Sanatçının son albümü ay sonunda çıkıyor.” cümlesinde yorum yoktur. Çünkü bir olay görüldüğü gibi aynen, kişisel düşünceler katılmadan aktarılmış. Bu cümle,
“Dinleyeni yüreğinden yakalayan söyleyişlerin olduğu sanatçının son albümü ay sonunda çıkıyor.” şeklinde söylenirse, cümlede yorum söz konusu olur. Çünkü cümledeki “dinleyeni yüreğinden yakalayan” ifadeleri sözü söyleyenin beğenisini yansıtmaktadır. Albüm, her dinleyende aynı beğeniyi oluşturmayabilir
Amaç – Sonuç Bildiren Cümleler
Ulaşılmak istenen bir hedefin ya da gayenin belirtildiği cümleler amaç cümleleridir.
“Hükümet, vergi yükünün adaletli dağılımını sağlamak için yeni bir kanun hazırlıyor.” cümlesinde amaç – sonuç ilişkisi vardır. “Vergi yükünün adaletli dağılımını sağlamak” hükümetin amacı, “yeni bir kanun hazırlamak” ise bunun sonucudur.
Karşılaştırma Cümleleri
Varlıkların, kavramların ya da durumların benzer ya da ayrı yönlerini ortaya koymaya, onları kıyaslayarak anlatmaya karşılaştırma denir. Karşılaştırma cümlelerinde, “en, daha, kadar, gibi, ise” vb. ifadeler bulunur.
“Günümüzde şiir, roman kadar ilgi görmüyor.”Bu, bir karşılaştırma cümlesidir. Burada “şiir ile roman” “ilgi görme” yönünden karşılaştırılmaktadır.
Şart (Koşul) Cümleleri
Bir yargının ya da eylemin gerçekleşmesinin başka bir durumun gerçekleşmesine bağlı olduğu cümlelere şart cümlesi denir. Bu tür cümlelerde yargı bir koşula bağlıdır.
“Havalar yağışlı giderse ekinler gür çıkar.” cümlesi, bir şart cümlesidir. “Ekinlerin gür çıkması” eyleminin gerçekleşmesi, “havaların yağışlı gitmesi” şartına bağlanmıştır.
Tanım Cümleleri
Bir varlığın, kavramın ya da durumun özelliklerinin verilip açıklandığı cümlelere tanım cümlesi denir. Tanım cümleleri “Bu nedir?” sorusuna cevap verir. Tanım cümlelerinde bir şeyin ne olduğu açıklandığından açıklama, bilgi verme esastır.
“Spor, kişiyi sağlıklı kılan, bireysel ve toplu olarak yapılabilen bedensel hareketlerin tümüdür.” cümlesinde “spor” kavramı tanımlanmış, onun ne olduğu açıklanmıştır. “Spor nedir?” diye sorduğumuzda “kişiyi sağlıklı kılan, bireysel ve toplu olarak yapılabilen bedensel hareketlerin tümü” cevabını alıyoruz. O hâlde bu, bir tanım cümlesidir.
Öneri
Bir kişinin, bir hatanın düzeltilmesi, bir şeyin daha iyi olması ya da bir uyarıda bulunmak için öne sürdüğü görüşlere, yaptığı tekliflere öneri denir.
“Düşüncelerinizi aktarırken doğal bir anlatım kullanmalısınız.” cümlesinde “doğal bir anlatım kullanma” önerilmiştir.
Tasarı
Kişinin olmasını istediği, gelecekte yapmayı düşündüğü şeylerin tümü tasarıdır. Tasarlama bir konu ya da durumla ilgili kişinin kendisinin yaptığı planlardır.
“Yazacağım romanda, bütün kahramanları çevremden seçmeyi düşünüyorum.” cümlesinde bir tasarı vardır. Yazar, romanında yapmayı düşündüğü şeyi, planını ortaya koymuştur.
Öneri ile tasarı karıştırılmamalıdır. Öneri başkalarına yönelik tekliflerdir. Tasarı ise kişinin kendisinin yapmayı planladığı şeylerdir.
“Kazaların en aza indirilmesi için trafik cezalarının artırılması gerekir.” cümlesinde öneri söz konusudur. Bu cümlede bir eksikliğin nasıl giderilebileceği ile ilgili öneride bulunulmuştur.
“Trafik kazalarının en az indirilmesi için hem kitap hem de film çalışması yapacağım.” cümlesinde ise tasarı söz konusudur. Burada kişi, gelecekte yapmayı planladığı bir düşüncesini belirtmiştir.
Ön Yargı (Peşin Hüküm)
Bir kişi, durum ya da konuyla ilgili önceden edinilen peşin hükümlere ön yargı denir. Ön yargılar, genellikle olumsuz yargılardır. Ön yargılarda şartlanmışlık vardır.
“Bırakın bir yazar olmayı, ne kadar çabalarsa çabalasın bir dilekçe bile yazamaz o.” cümlesinde ön yargı vardır. Sözü edilen kişiyle ilgili olumsuz bir yargı önceden edinilmiştir.
Şaşma
Hayret etmek, tuhafına gitmek, garipsemek anlamlarına gelir.
“Yürürken karşımıza iri bir köpek çıkmasın mı?” cümlesinde köpeğin beklenmedik anda ortaya çıkışı anlatıldığından “şaşma” anlamı vardır.
Beğenme
İyi ve güzel bulmak, hoşlanmak, takdir etmek anlamlarına gelir.
“Bu elbise size çok yakışmış.” cümlesinde tablonun yeri beğenildiğinden bu cümlede “beğenme” anlamı vardır denebilir.
Değerlendirme
Bir olay, nesne, kavram, sanat eseri, kişi ya da varlığı değişik yönlerden eleştirme ve incelemeye değerlendirme denir.
“Sanatçı, bu eserinde, iki kültür arasındaki farklılıkları sade bir anlatımla ele almıştır.” cümlesinde sanatçının kitabının konusu ve üslubu ortaya konularak değerlendirme yapılmıştır.
Değerlendirmenin olabilmesi için, değerlendirilecek bir varlık, nesne, kişi, eser ya da olayın olması gerekir. Genel yargılar değerlendirme değildir.
“Kitap, bilimin gelişmesinde öncüdür.” cümlesi yorum içerir ama değerlendirme özelliği taşımaz. Çünkü bu, genel bir yargıdır. Belirli bir kitapla ilgili değildir.
“Bu kitap, küçük yaşta felç olmuş bir gencin ibretli yaşam öyküsünü başarılı bir şekilde anlatmaktadır.” cümlesi hem yorum içerir hem değerlendirme özelliği taşır. Çünkü burada belirli bir kitapla ilgili düşünceler dile getirilmiştir.
Eleştiri
Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını ortaya koymak amacıyla incelemeye, tenkit etmeye eleştiri denir. Kişinin kendisini eleştirmesine ise öz eleştiri denir.
“Filmin müziği çok başarılı ancak görselliği son derece yetersiz.” cümlesinde hem olumlu hem olumsuz eleştiri vardır, “müziğin başarılı olması” filmle ilgili olumlu bir eleştiridir. “görselliğinin yetersiz olması” ise olumsuz bir eleştiridir.
“Bugün baktığımda öykülerimde önemli yapısal hataların olduğunu görüyorum.” Bu cümlede öz eleştiri yapılmıştır.
Sitem
Bir kimseye yaptığı hareketin, söylediği sözün üzüntü, alınganlık vb. hisler uyandırdığını öfkelenmeden göstermeye sitem denir.
“Sıkıntılı anlarımda yanımda olursun sandım.” cümlesinde kişiye vefasızlığından dolayı “sitem” edilmektedir.
Varsayım
Doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanmamış, kanıtlanacağı umulan düşüncelerdir. Başka bir ifadeyle gerçekleşmemiş bir yargıyı gerçekleşmiş gibi kabul etmektir. Varsayım bildiren cümlelerde “farz et ki, varsayalım, diyelim, tut ki” gibi sözler bulunur.
“Diyelim ünlü bir şarkıcı oldunuz, ne yapardınız?” cümlesinde varsayım söz konusudur. Sözü edilen kişi ünlü bir şarkıcı değildir. Ancak cümlede sözü edilen kişinin “ünlü bir şarkıcı olduğunu varsayın, bir an öyle kabul edin” anlamı vardır.
Olasılık (İhtimal)
Bir yargının, durumun, olayın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin belli olmaması hâlidir. “Belki, sanıyorum, -ebilmek” gibi sözler cümleye ihtimal anlamı katar.
“Belki de bu akşam size gelirim.” cümlesinde olasılık anlamı vardır.