1947 yılında Erzincan’da doğan sanatçı, Erzincan Lisesi’ni ve Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiştir. Çeşitli illerde edebiyat öğretmenliği yapmış ve öğretmenlikten ayrılarak Dergâh Yayınlarımda idareci olarak çalışmaya başlamış, Hareket ve Dergâh dergileriyle Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisinin yayın faaliyetlerini yürütmüştür. Senaryolar da yazan sanatçı özel bir kanalda sohbet programları yapmıştır. Yazı çalışmalarına ara vermeden sürdürmektedir.
Edebi Kişiliği:
- Mustafa Kutlu sadece hikâye türünde eser veren nadir yazarlarımızdandır.
- Hikâyelerinde genellikle Anadolu’nun acılarını, cahil ve perişan halkı, asırlarca aydınların söylemleri ve çeşitli politikalarla geri bırakılmış insanımızın yaşamını anlatmıştır.
- Hikâyelerinde Anadolu ve özellikle Doğu insanının konuşmalarını, şive taklitlerini başarıyla kullanmıştır.
- Hikâyelerinde yabancılaşmanın karşısında olmuş ve her tür gelişimin tarihimizde ve öz değerlerimizde olduğunu dile getirmiştir.
- Hikâyelerinin en önemli özelliği kendi başına müstakil olarak yazılmalarına rağmen bir araya geldiklerinde başarılı bir şekilde “bütün” oluşturmalarıdır. Onun bu tekniği edebiyatımız açısından büyük bir yeniliktir. Kutlu bu tekniği Kuran-ı Kerim’de görülen ve geleneğimizde olan “kıssa” kavramından esinlenerek kullandığını söylemektedir.
- Büyük bir İslam inancı olan Kutlu, hikâyelerinde din ve tasavvufun yozlaştığını ifade etmiştir. Son yazdığı hikâyelerinde, özellikle tasavvufi bir dilin peşinden koşmuş ve tasavvuf konularına yönelmiştir.
- Kutlu hikâyelerini “az söz çok mana” anlayışıyla kaleme almış; kendine has, alışılmamış cümle yapısı ile oluşturduğu başarılı bir üslupla yazmıştır.
Kısaca özetleyecek olursak;
- Hikâye türündeki yapıtlarıyla tanınır. Hikâyelerinde toplumun geçirdiği değişikliklerde kendi olmaya çalışan insanın peşindedir.
- Hikâyelerinde insanda kendiliğinden ortaya çıkmış izlenimi veren mesajlar vardır.
- O, taşraya değil, taşradan gelmiş biri olarak şehre bakar. İnsanın derinliğini araştırır.
- Onun hikâyelerinde iç konuşmalar, diyaloglar canlıdır ve farklı metinlerden alınmış parçalarla zenginleşmiştir.
Eserleri:
- Öykü: Ortadaki Adam, Gönüş İşi, Yokuşa Akan Sular, Yoksulluk İçimizde, Ya Tahammül Ya Sefer, Bu Böyledir, Arkakapak Yazıları, Hüzün ve Tesadüf, Sır, Uzun Hikâye, Beyhude Geçti Ömrüm, Mavi Kuş, Tu-fandan Önce, Rüzgârlı Pazar, Chef, Menekşeli Mektup, Huzursuz Bacak, Tahir Sami Bey’in Özel Hayatı
- Deneme-İnceleme: Sait Faik’in Hikâye Dünyası, Sabahattin Ali, Şehir Mektupları, Akasya ile Mandolin, Yoksulluk Kitabı
- Çocuk Kitabı: Yıldız Tozu
Gönül İşi: “Gönül İşi”, bir âşığın hikâyesidir. Âşık Cenâni fakirdir, Fidan adında zengin bir kıza sevdalanır. Fidan da ona sevdalıdır ancak babası onu kendileri gibi zengin biriyle evlendirir. Kızın düğün gecesi, gün ağarana kadar başka âlemlerde dolaşan Cenâni fecre doğru sazını alarak yollara düşer. Daha önce tecrübesi olmayan âşıklığa soyunur ve diyar diyar gezer. Kahvelerde saz çalıp söz söyleyen âşık, etrafındakilerce hor görülür. Onu anlayan ve dinleyen bir tek kişi vardır, o da makinist Rüstem Baba’dır. Kendisini anlayacak ve ona Fidan’ı unutturacak bir yol arayan âşık yolculuğa devam eder.