Türk edebiyatında “şarkı” denince akla gelen ilk şairdir. Asıl adı Ahmet’tir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Müderrislik, İbrahim Paşa’nın kütüphanesinde müdürlük yapmıştır. Lale Devri’ne tanık olmuştur. 1730 Patrona Halil isyanında ölmüştür.
Edebî Kişiliği
- Divan şiirine yenilik getirmiş, bu şiirin soyut dünyasından çıkarak dış dünyayı ve duyguları gerçek yönleriyle vermeye çalışmıştır.
- Halk zevkinin inceliklerine dikkat etmiş, halk deyimlerini ve söyleyişlerini şiirlerinde kullanmıştır.
- İstanbul Türkçesi onunla büyük ölçüde şiir dili hâline gelmiştir.
- Kasideden çok, gazel ve şarkı türünde başarılı olmuştur.
- Şiirlerinde bazı kuralların dışına çıkarak şiire yenilikler getirmiştir.
- Klasik şiirin mazmunlarının yanında yeni mazmunlar oluşturmuştur.
- Tasavvufla ilişkisi olmayan, hikmetli sözler söylemeye merak duymayan bir şairdir.
- Şiirlerinde maddi ve beşeri bir aşkı, şen şakrak ve çarpıcı bir şekilde dile getirmiştir.
- Kudretli tasvirleri, ince hayalleri ve güzel anlatımıyla yaşadığı Lale Devri’ni ve eğlencelerini başarılı bir şekilde anlatmıştır.
- Yaşamı hep neşeli yanlarıyla gören sanatçı, şiirlerinde hüzün ve kedere yer vermemiştir.
- Şarkı türünün gelişip yaygınlaşmasında büyük rol oynamış, “şarkı şairi” olarak anılmıştır.
- Kasidelerinde İstanbul’un tabiat güzelliklerini, İstanbul yaşamını ve aşk duygularını tasvir ve ifade etmiştir.
- Farsça şiirleri de olan şairin hece vezniyle bir de türküsü vardır.
- Divan’ından başka Arapçadan bazı tercüme nesirleri vardır.
Eseri:
Divan