Edebiyat Öğretmeni

Paragrafta Yapı Test-8

1. —- Kendi yapmaz, yapamaz; kalkar başkalarının yaptıklarına karışır. İnceleyecek, yargılayacakmış; değerlisini bir yana ayıracak, değersizini bir yana; güzeli, kalıcıyı alacak; başarısızı, geçiciyi atacak. Bilirmiş o, duyarmış, sezermiş… Siz oturacaksınız uzun uzun çalışacak, aylarca, belki yıllarca didineceksiniz bir şiir ya da bir öykü yazacak, bir resim çizecek, bir yapıt ortaya koyacaksınız. Birde bakacaksınız ki eleştirmen, şöyle yukarıdan almış, buyurup duruyor sizin yapıtınız üzerine.

Bu parçanın, aşağıdakilerden hangisi ile başlatılması uygun olur?

A) Ne anlaşılmaz biridir şu eleştirmen!

B) Eleştiri, yalnız gerçekleri ortaya koymak değildir.

C) Tarafsızlığını koruyamayan eleştirmen inandırıcılığını yitirir.

D) Hiçbir eleştirmen, zaman kadar başarılı değildir.

E) Günümüz eleştirmenleri, değerlendirmelerinde gerçekçi değildir.

 

2. (I) Övünmek, hiç kuşkusuz kimsenin vazgeçemediği bir davranıştır. (II) Ancak kimileri düşünsel ürünleriyle yapıtlarıyla, topluma kazandırdıklarıyla övünür; kimileri de paralarıyla, pullarıyla… (III) Bir iş başaran her insan, övünmeye hakkı olduğunu düşünür. (IV) Birinciler duydukları, algıladıklarıyla kendilerine özgü bir dünya, evren kurup başkalarını da o dünyaya çekip mutlu ederler. (V) Ötekiler ise paralarıyla, eşyalarıyla övünüp bir yapıt ortaya koyanlara tepeden bakarlar. (VI) Başkalarını, kendilerine çekmek yerine ittikleri için de azalıp yalnızlaşırlar.

Numaralanmış cümlelerden hangisi, konunun akışını bozmuştur?

A) II.   B) III.   C) VI.   D) V.   E) VI.

 

3. (I) Bizim olduğumuz her yerde doğa da var. (II) Yaşamımızın vazgeçilmez koşulu doğa. (III) Varlığımız onun içinde; onda, onunla var olan bir şeyiz biz. (IV) İçimizde o, dışımızda da; doğasız yapamayız biz. (V) Biz, insanlar, kendimizi bildik bileli doğayı değiştirmekteyiz. (VI) Bazılarına tuhaf gelecek, ama işte size gerçeği en iyi yansıtan insan tanımı: (VII) İnsan doğayı değiştiren canlı varlıktır. (VIII) İnsanın eli, durup dinlenme nedir bilmeksizin doğanın üstündedir.

Bu parça ikiye ayrılacak olursa, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisi ile başlamalıdır?

A) III.   B) IV.   C) V.   D) VI.   E) VII.

 

4. Kimileri yaşamın amacının mutluluk, kimisi erdem, kimisi lekesiz bir üne kavuşmak olduğunu söyler. Kimileri ise gerçeğe varmak olarak tanımlar yaşamın amacını. İnsanın bunlardan yalnız birini benimseyeceğini, onunla yetinebileceğini sanmıyorum, insanoğlu değişik oranlarda da olsa, bir ölçüde bunların hepsine birden kavuşmak isteyebilir. Bu nedenle insanın yaşamdan beklentisini tek bir amaca bağlamak doğru değildir.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin karşılığı olabilir?

A) İnsan, yaşamdaki hedeflerini neye göre belirler?

B) Üne kavuşmak insanın mutluluğu için yeterli midir?

C) Mutluluk, erdem, şöhret gibi kavramlar size ne ifade ediyor?

D) Yaşamdaki küçük ayrıntılar insanı mutlu etmeye yeter mi?

E) İnsanın yaşamdan beklentisi nedir?

 

5. Aydın insan, kendisine ve çevresinde olanlara sorular yönelten ve sorulara cevaplar arayan kişidir. Düşünmesinin, araştırmasının ilk adımını soru sormakla atar. Soru ve soru sormak onun yaşama katılmasının ilk adımıdır. Sorusu ona bir temel oluşturur. O, önce kendisine sorduğu soruyu, yakın çevresine ve oradan da topluma aktarma kaygısını taşır. İşte bu nokta aydın insanın toplumsal işlevini gündeme getirir.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt olarak söylenmiş olabilir?

A) Kişinin bilinçlenmesinde soru sormanın önemi nedir?

B) Çevreyi tanımak açısından soru sormak önemli midir?

C) Aydın, sorularına her zaman yanıt bulabilir mi?

D) Size göre “aydın”ın en belirgin özelliği nedir?

E) “Aydın”ı öteki insanlardan ayıran özellikler var mıdır?

 

6. —- Dilin doğru ve güzel kullanımı, okuru romanın dünyasına çekip götüren öğelerin başında gelir. Okurun okuduklarından yeni düşler, duygular üretebilmesi için romanın dilinin arı, üretken, çağrıştırıcı olması gerekir. Sıradan betimlemelerin, kanıksanmış orta malı sözlerin anlatımı kısırlaştıracağı, okuru okuduğundan soğutacağı inancındayım.

Bu parçanın başına getirilebilecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisidir?

A) Başarılı bir roman hem içeriği hem de anlatımı ile okuru etkiler.

B) Konusu okurun dünyasına seslenmeyen bir roman kimseyi etkilemeyecektir.

C) Başarılı bir yazar dildeki gelişim ve yenilikten habersiz olamaz.

D) Bir yazarın dil kaygısı, dil özeni varsa işini iyi yapmanın yolunu bulmuştur.

E) Romanlarım kolay okunsun, kolay anlaşılsın isteği yazarın sanatına zarar verir.

 

7. İşte bu zor iş gerçekten, belki de dünyanın en zor işi. Öyle olmasa, bu kadar karışmazdı birbirine, iyisi çok defa acıdan, üzüntüden ölüp kötüsü onun sırtından geçinmezdi. Sanatın çok canlı olduğu, el üstünde tutulduğu sanat çevrelerinde bile kimse önleyemiyor kötülerin öne çıkmasını. Yalnız halk, hak etmediği bir şöhret kazanan kötü sanatçıların gerçek yüzünü ortaya çıkarabiliyor.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Gerçek sanatçılar hak ettikleri ilgiyi görebiliyorlar mı?

B) Sanatçının iyisi ile kötüsü, başarılısı ile başarısızı nasıl ayırt edilir?

C) Halkın gerçek sanat eserlerini okuması nasıl sağlanabilir?

D) Ülkemizde sanatın bugünkü durumunu yorumlayabilir misiniz?

E) Size göre, gerçek sanatçı hangi nitelikleriyle ilgi çeker?

 

8. —- Böyle bir yanlışlığa zaman zaman kendim de düşmüş olmalıyım ki, bugüne kadar o adamlara: “Hangi işler ciddidir, hangisi değildir?” diye sormadım. Ne cevap verirlerdi kesin bilmiyorum, ama az çok kestirebiliyorum. Örneğin bazılarına göre bilim ciddidir, sanat değildir; düz yazı ciddidir, şiir değildir; tragedya ciddidir, komedya değildir. Olgun adamlar ancak ciddi işlerle uğraşırlar. Ciddi olmayan işlerle uğraşanları ciddiye almamak gerekir.

Bu parçanın aşağıdakilerden hangisi ile başlatılması uygun olur?

A) Ben, işin ciddisi ya da gayrı ciddisi olabileceğine inanmıyorum.

B) Bazı işlerin her nedense zevksiz, sıkıcı olduğu söylenir çoğu zaman.

C) Bazıları yaşamını sürdürebilmek için çalışmanın yersiz olduğundan söz ederler.

D) Birtakım insanlar, dünya işlerini, ciddi olan ve ciddi olmayan işler olarak ikiye ayırıyorlar.

E) Her insanın yaşamında önemli ya da önemsiz yanlışlar olabilir.

 

9. Bu soruyu, bilirsiniz ikide bir çıkarırlar. Kimi sahte bir üzüntüyle, kimi bir zafer kazanmış kimselerin sevinciyle yine kendisi yanıtlar. Kesip atarlar yok diye, Benim de vardır diye tutturacağımı sanmayın. Gönül isterdi doğrusu, ne yapayım ki sevmem yalan söylemeyi. Bizde eleştirmen yok, eleştiri yok. Var ama eleştiri denmez ona. Biz eleştirinin ne demek olduğunu bile daha anlayamıyoruz.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olarak söylenmiş olabilir?

A) Son yıllardaki eleştiri örneklerini nasıl buluyorsunuz?

B) Ülkemizde eleştiri nasıl gelişir?

C) Eleştiri alanındaki çalışmaları yeterli buluyor musunuz?

D) Ülkemizde eleştirinin gelişmediğini söylemek haksızlık olmuyor mu?

E) Size göre, ülkemizde eleştiri ve eleştirmen var mı, yok mu?

 

10. (I) Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat üç ayaklı bir pergel gibiydiler. (II) Bu üçgenin ortasına düşmek her zaman keyifli olmazdı. (III) Mesela birisi gramofon olurdu, birisi plak, birisi de gramofoncu. (IV) Kur gramofonu keyfine bak; böyle müthiş bir gramofon görmedim. (V) Bir araya geldiler mi dünyanın en keyifli üçgeni kurulurdu. (VI) Kazara birisini makaraya sardılar mı, zavallının iflahını keserlerdi.

Bu parçanın anlam akışındaki bozukluğun giderilmesi için hangi cümlelerin birbiriyle yeri değiştirilmelidir?

A) I. ve III.   B) II. ve IV.   C) III. ve V.   D) II. ve V.   E) I. ve IV.

 

11. Aşağıdaki cümlelerle bir paragraf oluşturulacak olsa, bunlardan hangisi o paragrafın ilk cümlesi olur?

A) Bunun çok önemli nedenlerinden biri ülkenin kültürel zenginliği.

B) Bugün Mısır dünyanın önemli bir turizm gözdesi.

C) Özellikle kış aylarında iklimin ılıman olması, soğuk bölgelerde yaşayanlara kaçış olanağı tanıyor.

D) Ülkenin başkenti Kahire tam bir oteller kenti durumunda.

E) Dünyanın önde gelen otel zincirleri, Kahire’yi mekan tutmuş.

 

12. (I) Bozkırın ortasında, az bulunan türden bir çekirge yakalamak için uğraşıyordum. (II) Toprak rengi kanatlarının arasında kırmızı parlak bir zar taşıyan çekirgelerden birinin peşindeydim. (III) Bir türlü yakalayamıyordum. (IV) Gözlerini kırpmadan beni seyrediyordu. (V) Masmavi gözlerinde alaycı bir gülümseme vardı.

Düşüncenin akışına göre “Birden onu gördüm.” cümlesinin numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra getirilmesi uygun olur?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

13. (I) insan, deneye deneye ulaşmıştır gerçek bilgiye. (II) Gerçek bilginin temelinde deney vardır, insanın yaşamı vardır. (III) Bilgiyi, insanın üretkenliği açısından ele almak gerekir. (IV) Kafadaki oluşumunu üretime dönüştüremeyen bilgi işlevsiz kalır. (V) Ortaya bir şeyler koyamayan bilgi kuşkuyla karşılanır. (VI) Çağlan etkileyen bütün bilgilerin temelinde kuşku vardır.

Numaralanmış cümlelerden hangisinin atılması parçanın anlamında bir eksikliğe yol açmaz?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

14. —- İnsanın dili ve bilinci, onu diğer tüm canlılardan ayıran iki önemli özelliktir. Kısaca açıklamak gerekirse dil, sembolik işaretlerden oluşan bir düşünme ve iletişim aracıdır. Bilincin ne olduğu konusunda birbirinden farklı tanımlar vardır. Bu farklı tanımların çoğunun buluştuğu nokta, bilincin bir “farkına varma” süreci olduğu yolundadır.

Bu parçanın başına getirilebilecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisidir?

A) Dil ve bilinç bir bütünün ayrılmaz parçaları gibidir.

B) Bilincin mi dili, dilin mi bilinci doğurduğu konusu çok tartışılmıştır.

C) Dil bilinci gelişmemiş insan çevresindeki olayları anlamlandıramaz.

D) Dil ve bilinç insanın varoluşunun, varlığının temel taşlarıdır.

E) Anlamlı biçimde konuşabilen tek canlı insandır.

 

15. Tiyatronun sanatlar topluluğu içinde, öbürleriyle sık sık çatışmayan bir yeri varsa, tiyatro gerekli bir sanat demektir. Resim, heykel, mimarlık gibi plastik sanatlarla şiir, müzik, edebiyat gibi öteki sanatlar duyularımızı doyurmakla ün kazanmışlardır. Tiyatronun bunlar arasında bir yeri var mıdır? Yanıtımız evetse tiyatro gereklidir; değilse, bazılarının dediği gibi edebiyatın bir dalıdır. Ya da Beaudlaire’in dediği gibi sanatların bir bileşkesidir.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Tiyatronun öteki sanat dalları içinde yeri nedir?

B) Tiyatro, toplum için yararlı ve önemli bir sanat mıdır?

C) Tiyatro, edebiyattan ayrı bir sanat dalı olarak ele alınabilir mi?

D) Sanatların birbirinden etkilenmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

E) Tiyatronun en çok etkilendiği sanat hangisidir?

 

16. —- Davranışları yönlendirmede duygu ile düşünce arasında işbirliği vardır. Duygular, hedeflere yönelik davranışlarımızın itici güç kaynağını oluşturur. Düşüncelerimiz ise hedefe ulaşmak için hangi davranışları sergileyeceğimiz konusunda bize yardımcı olur. Örneğin bizi tehdit eden bir dış uyarıcı karşısında önlem alabilmek için önce korkmamız gerekir. Korku duygusu bizi bir şeyler yapmaya sevk eder; kaçabiliriz, saklanabiliriz ya da bizi korkutana saldırabiliriz. Bunlardan hangisini seçeceğimiz konusunda düşüncelerimiz devreye girer.

Bu parçanın başına getirilebilecek cümle aşağıdakilerden hangisidir?

A) Duygu-düşünce-davranış üçlüsü içinde en önemlisi duygulardır.

B) İnsanın duyguları, düşünceleri ve davranışları birbiriyle ilişkilidir.

C) Davranışlarını duyguları ile yönlendiren kişi dış etkilere açıktır.

D) Hedeflerimizi belirlemede düşünce kadar duygularımız da etkilidir.

E) Her davranış mutlaka bir hedefe yöneliktir.

 

CEVAP ANAHTARI

1-A  2-B  3-C  4-E  5-D  6-D  7-B  8-D  9-E  10-D  11-B  12-C  13-A  14-D  15-B  16-B

Exit mobile version