Reşat Nuri Güntekin 1889 yılında İstanbul doğmuştur. Milli Edebiyat’ın ve Cumhuriyet Döneminin önemli romancılarından biri olan sanatçı, roman dışında öykü ve tiyatroyla da uğraşmış, gezi türünde de eserler vermiştir. Edebiyat hayatına I. Dünya Savaşı yıllarında başlayan Reşat Nuri, Çalıkuşu eseriyle geniş kitleler tarafından tanınmış ve sevilmiştir. Eserin asıl konusu aşk olmasına rağmen eser, Anadolu’nun birçok kasaba ve köyünde geçen olay örgüsüyle Anadolu’daki sosyal hayatı başarıyla yansıtır. Sanatçı 1956 yılında vefat etmiştir.
Edebi Kişiliği
Yazar, 1927 yılından sonra kasaba kasaba gezme imkânı bulacağı Anadolu’yu eserlerinde anlatmaya devam edecektir. Bu gezilerin sonucu olarak gezi türündeki eser Anadolu Notları oluşmuştur. Bu durum sanatçıdaki güçlü gözlem ve realizmin etkisiyle oluşur. Eselerindeki kahramanları genelde tek yönlüdür. Olay kahramanlarını çevreyle birlikte verir. Bazı eserlerinde genç Cumhuriyetin toplumsal ideallerini işlemiştir.
Reşat Nuri Güntekin eserlerine konuşma dilinin zenginliğini zorlanmadan yansıtır. Romanlarında kullandığı dil ve anlatım oldukça yalın, diyalogları canlıdır. Sanatçı, en önemli romanlarından olan Yaprak Dökümü‘nde kendi halinde bir aileye sahip olan Ali Rıza Bey’in, çocuklarının yaptığı hatalar yüzünden çektiği sıkıntıları işler. Roman, o dönemde sık sık yaşanan eğlence hayatına düşkün gençlerin sebep olduğu parçalanan aileler sorununu dile getirir.
Miskinler Tekkesi‘nde daha önceleri zengin ve soylu bir ailenin çocuğu olan bir kişinin dilenecek hale düşmesi anlatılır. Yazar, dilencilerin dünyasını ve cahil hocaları başarıyla tasvir eder. Yeşil Gece’de babası tarafından medreseye gönderilen fakat burada inandığı değerleri kaybeden Şahin’i anlatır.
Kısaca özetleyecek olursak;
- Güçlü bir gözlemciliği vardır.
- Anlatımda ve psikolojik tahlillerde başarılıdır.
- Sade bir dil kullanmış, konuşma dilinin canlılığını yansıtmayı başarmıştır. Diyalogları canlıdır.
- Eserlerinde yurdun çeşitli yerlerindeki olumlu-olumsuz görünümleri, yanlış Batılılaşmayı, batıl inanışları kişisel duygularıyla birleştirerek anlatmıştır. Bozulan insani değerleri ve ahlak yapısını işlemiştir.
- Eserlerinde mizah öğesi ve ince espriler de yer alır.
- Eleştirdiği tipleri acımasızca eleştirir.
- Romanlarında güçlü bir gözleme dayanan realizm vardır.
- 20. yüzyıl Türk edebiyatının en büyük romancılarındandır.
Eserleri
- Roman: Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Akşam Güneşi, Acımak, Damga, Kızılcık Dalları, Eski Hastalık, Miskinler Tekkesi, Yaprak Dökümü, Ateş Gecesi, Bir Kadın Düşmanı, Gökyüzü, Değirmen, Yeşil Gece, Gizli El, Harabelerin Çiçeği, Sönmüş Yıldızlar, Kan Davası, Kavak Yelleri, Son Sığınak
- Hikâye: Roçild Bey, Eski Ahbap, Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Leyla ile Mecnun, Olağan İşler, Nenesi Kro
- Oyun: Hançer, Eski Rüya, Ümidin Güneşi, Gazeteci Düşmanı, Şemsiye Hırsızı, İhtiyar Serseri (üç oyun),Taş Parçası, Yeşil Gece, İstiklâl, Hülleci, Yaprak Dökümü, Eski Şarkı, Balıkesir Muhasebecisi, Tanrıdağı Ziyafeti, Bir Köy Öğretmeni, Çalıkuşu, Kavak Yelleri
- Gezi: Anadolu Notları
Reşat Nuri Güntekin Eser Özetleri
Çalıkuşu: Eser ilkin “İstanbul Kızı” olarak basılmıştır, daha sonra Çalıkuşu adıyla roman haline getirilmiştir. Feride, küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş subay kızıdır. Teyzesinin korumasıyla “Notre Dame de Sion” yatılı okulunda okur. Çok yaramaz olduğundan “Çalıkuşu” adı takılır. Teyzesinin oğlu Kamuran’a aşık olur ve evlenmeye karar verirler. Feride, düğün günü Kamuran’ın İsviçre’deyken başka biriyle ilişkisi olduğunu öğrenir ve her şeyi bırakarak kaçar. Öğretmenlik yaparak Anadolu ‘yu dolaşmaya başlar. Güzelliği her yerde başına dert açmıştır. Başka bir yerde tanıştığı Hayrullah Bey’e Kuşadası’nda tekrar rastlar. Hayrullah Bey Feride’yi kızı gibi korumaya başlar, halkın da dedikodusu üzerine göstermelik bir evlilik yaparlar. Feride’nin günlüğünü bulan Hayrullah Bey, günlüğü okur ve saklar. Hastalanınca Feride’ye ölümünden sonra, verdiği kapalı bir zarfı Kamuran’a iletmesini vasiyet eder. Feride vasiyeti yerine getirir. Kamuran, Hayrullah Bey’in bu mektubu ile Feride’nin onu hala sevdiğini anlar ve Feride ile evlenir. Bir daha da onu bırakmaz.
Dudaktan Kalbe: Saip Paşa İzmir’in önde gelen tanınmış kişilerinden birisidir. Saip Paşa’nın yeğeni Hüseyin Kenan, dayısının zoruyla mühendis olmuş daha sonra müzikteki yeteneğini Batı dünyasına kabul ettirmiştir. Dayısının ısrarıyla İzmir’e gelir. Saip Paşa, vaktiyle haylaz bir oğlan diye bildiği Hüseyin Kenan’la şimdi övündüğünü ziyafetlerle göstermektedir. Bütün bu kalabalıktan ve şatafattan sıkılan Hüseyin Kenan Bozkaya’ya giderek dinlenmek ister. Bozkaya’da Lamia ile tanışır. Lamia’ya hafif çilli yüzünden dolayı Hüseyin Kenan, kınalı yapıncak ismini takmıştır. Hüseyin Kenan evli bir kadın olan Nimet Hanıma kur yapmaktadır. Burası küçük bir kasaba olduğu için dedikodulardan kurtulmak için de Lamia’ya yakınlık gösterir gibi görünmektedir. Hüseyin Kenan, Prenses Cavidan’la evlenme aşamasındayken Lamia’yı hamile bırakır ancak Lamia böyle bir evliliği reddeder ve yalnız başına büyütür kızını. Başka biriyle evlenen Lamia, sevdiği Hüseyin Kenan’ın başkasıyla evlendiğini duyunca eşinden ayrılır ve İstanbul’a yerleşir. Bu arada kocasının yeğeni Doktor Vedat onunla evlenmek istese de reddeder. Daha sonra Vedat’la Lamia’nın evleneceğini duyan Hüseyin Kenan, intihar eder.
Yeşil Gece: Medrese öğrenimi gören Şahin’in çevresindeki çirkinlikler karşısında inancını yitirişi, öğretmen okuluna girip bitirişi softalarla savaşmak üzere İzmir’e yakın Sarova ilçesine gidişi anlatılır. Sarova’da softalarla çatışan Şahin, yeni okul yaptırma girişimde belediye mühendisinin desteğini sağlar. Komiser Kazım’ın yardımıyla da softaların kendisini bir kadınla basmak düzeninden kurtulur. Bu arada Yunanlılar İzmir’e çıkmıştır. Kasaba da işgal edilmiştir. Ona karşı olanlar şimdi de düşmanla işbirliği içindedirler. Milli Mücadele’den yana olan Şahin’in ilçesinden ayrılmamış subayları kaçırdığı öğrenilince bir Yunan adasına sürülmesi kararlaştırılır. Ancak Cumhuriyetin ilanından sonra Sarova’ya dönebilen Şahin’i sürpriz beklemektedir: Eski softalar, düşmanın işbirlikçileri Cumhuriyetçi kesilmişlerdir. İstenmeyen adam Şahin, derdini anlatabilmek için Ankara’ya doğru yol alır.
Yaprak Dökümü: Ali Rıza Bey, annesini ve kız kardeşini kaybedince Suriye’ye gider. Dönünce Hayriye Hanım’la evlenir ve beş çocuğu olur. Çalıştığı şirketten çeşitli sebeplerden ayrılmak zorunda kalır. Oğlu Şevket bankada işe girer ve iş arkadaşıyla evlenir. Ali Rıza Bey’in kızları Leyla ve Necla eğlence düşkünü oldukları için ailenin maddi durumunu daha da kötüleştirir. Büyük kızı Fikret durumdan rahatsızlığı nedeniyle çocuk sahibi bir adamla evlenip Adapazarı’na gider. Bir süre sonra gelini evi terk eder. Leyla kötü yola düşünce Ali Rıza Bey felç geçirir. İyileştikten sonra da kızı Leyla’yla mutsuz hayata devam eder.