Bu dönemin anlatmaya bağlı edebî metinleri hikâye ve roman etrafında gelişmiştir.
Servetifünun Döneminde Hikâye
Tanzimat edebiyatı boyunca romanın gölgesinde kalan hikâye, Servetifünun sanatçıları önem vermiş ve teknik yönü sağlam hikâyeler ortaya çıkarmıştır. Bu dönem hikâye ve romanında etkili olan iki edebî akım ise realizm ve natüralizmdir.
Batıdaki edebî gelişmeleri günü gününe takip eden Servetifünun sanatçıları, o dönemde öne çıkan realizm ve natüralizm akımlarından etkilenmiş ve eserlerini bu akımlara göre oluşturmuştur. Tanzimat döneminde başlayan ilk hikâye örneklerindeki teknik kusur ve sosyal amaç bu dönem hikâyelerinde görülmez. Edebî topluluk olarak kendilerine sanatsal hedefler koyan Servetifünun sanatçıları ilk olarak Tanzimat hikâyesinin hatalarına düşmeyerek bu türde modern kısa hikâyenin başarılı örneklerini vermişlerdir.
Servetifünun Hikâyesinin Özellikleri
- Bu dönem sanatçıları, diğer edebî türlerde olduğu gibi Fransız edebiyatını örnek almışlardır.
- Daha önce önemsenmeyen teknik bu dönemde konunun da önüne geçmiş ve sanatçılar hikâyenin yapı unsurlarının uyumuna dikkat etmişlerdir. Daha çok bireysel konularda hikâyeler yazmışlardır.
- Bu dönemde yazılan hikâyeler genellikle İstanbul’da geçer. Bunda sanatçıların İstanbul’da yaşamalarının etkisi vardır. Sanatçılar, bazı hikâyelerinde de Anadolu’yu mekân olarak seçmişlerdir.
- Genellikle üst tabakadan seçtikleri kahramanları eserlerinde işlemişlerdir.
- Hikâyelerde hem çevre tasviri hem de kahramanların ruh tahlilleri önemlidir. Bunda etkilendikleri edebî akımların tesiri vardır. Etkilenilen realizm akımından dolayı çevre tasvirlerinde gerçeklik duygusu uyandırmaya özen gösterirler.
- Dil, diğer edebî türlerde olduğu gibi ağırdır, sanatçıların çoğu topluluk dağıldıktan sonra eserlerini sadeleştirmiştir.
- Bu dönem hikâyelerinde hem durum hem de olay hikâyesi örneklerine rastlanır.
Servetifünun Döneminde Roman
O döneme kadar teknik olarak kusurlu olan Türk romanı Servetifünun Edebiyatında özellikle de Halit Ziya’yla birlikte artık teknik kusurlardan arınır. Halit Ziya, Türk romanını ele aldığında Ahmet Mithat’ın ve onun izinden gidenlerin olaya ve maceraya dayanan, faydacılık amacı güden, özentisiz bir üslupla yazılmış, sağlam bir teknikten yoksun eserleri vardı. Halit Ziya bu basit ve özentisiz romancılığa son vermiş ve kahramanların ihtiras ve duygularını tahlil etmeyi, onları kendi içinde göstermeyi esas alarak sanatkârane bir üslupla Batılı anlamda romanlar yazmıştır.
Mai ve Siyah (Halit Ziya Uşaklıgil): Halit Ziya’nın bu eseri aynı zamanda Batılı anlamda Türk romanının da başlangıcıdır. Eserde roman kahramanı Ahmet Cemil’in kişiliğinde Babıâli’de basın hayatında yok olup giden sanatçılar anlatılmaktadır. Bu karakter, aynı zamanda Servetifünun sanatçısını da temsil eder. Bu bakış açısında kendi içinde bir objektiflik ve realistlik göze çarpar. “Mai ve Siyah” dönemin bütün toplumsal sorunlarını gündeme getiren bir roman olmuştur. Yazar bu romanda neslinin şair idealini ele alır, o zamanki sanat ve basın dünyasını yer yer çok gerçekçi çizgilerle tasvir eder. Bu tasvirlerde insanların duyguları çok güzel işlenmiştir. Roman, aşırı duygusal ve romantik bir eserdir.
Aşk-ı Memnu (Halit Ziya Uşaklıgil): Halit Ziya’nın bir diğer önemli eseri olan bu romanda dönemin eğlence anlayışı ve ahlaki çöküntüsü tüm gerçekliğiyle ortaya konulur. Roman ilk önce 1899 – 1900 yılları arasında Servet-i Fünun dergisinde yayımlanır. Bu romanda sanatının doruk noktasına çıkan Hal it Ziya, roman kahramanlarını kendi yaşadıkları çevreyle birlikte verir. Roman, toplumu yansıtmak yerine o toplum içindeki bireyleri toplumdan bağımsız olarak ele alır.
Eylül (Mehmet Rauf): Servetifünun Edebiyatının bir diğer önemli romancısı olan Mehmet Rauf’a ait olan Eylül, aynı zamanda edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman örneğidir. Eser, Servetifünun romanlarının aksine dil estetiği ve ifade ahengini, hayatın gerçekliğine karşılık gelecek yalın bir dilde bulur.
Bu üç eser, hem Servetifünun Edebiyatının roman anlayışını hem de bu dönem romancılarının hayata bakış açısını yansıtmaktadır.
Servetifünun Romanının Özellikleri
- Bu dönemde yazılan romanlar, şiirde olduğu gibi karamsar bir bakış açısıyla oluşmuştur. Eserler genellikle kötü sonla biter. Bu durum sanatçıların etkilendiği Fransız edebiyatından ve dönemin siyasal durumundan kaynaklanmaktadır.
- Servetifünun Dönemi romancıları Tanzimatçılardan farklı olarak sosyal konuları işlememişler, eserlerini bireysel konularda yazmışlardır.
- Tanzimat romanında teknik kusur olarak sayılan, “olay akışını kesip okuyucuya bilgi verme, yazarın kişiliğini yansıtması ve iyi kötü ayrımı” Servetifünun romanında görülmez.
- Bu dönem romanında hikâyede olduğu gibi realizm ve natüralizm akımları etkilidir.
- Romanlarda mekân olarak İstanbul kullanılmış ve kahramanlar halktan değil de genellikle aydın kesimden seçilmiştir.
- Bu dönem romancıları yaşadıkları çağı yansıtırken okuyucularına nasihat vermeye veya onları yönlendirmeye çalışmazlar. Tarafsız bir şekilde olay örgüsünü ve kahramanları anlatarak kararı okuyucuya bırakırlar.
- Romanlarda Türkçenin kurallarına ve söz dizimine uymayıp yeni anlatım olanakları aramışlardır. Bunun sonucu olarak da şiirde olduğu gibi konuşma dilinden uzak ağır bir dil ortaya çıkmıştır.
Servet-i Fünun döneminde anlatmaya bağlı edebi metinlerin genel özellikleri şunlardır:
- Roman ve hikâyede teknik bakımdan Batı seviyesine bu dönemde ulaşılmıştır.
- Konu ve karakter seçimine dikkat edilmiş, psikolojik tahlillere yer verilmiştir.
- Roman ve hikâyelerde bireysel konular işlenmiştir: Aşk, dram, hayal kırıklıkları, aile içi ilişkiler…
- Çevre tasvirlerinde ayrıntılara girilmiş, mekân olarak İstanbul dışına çıkılmamıştır.
- Kahramanlar eğitimli, aydın, zengin, konaklarda yaşayan kişilerden seçilmiş, ait oldukları sınıfa göre konuşturulmuştur.
- Roman ve hikâyelerde Arapça ve Farsçanın ağırlıkta olduğu süslü, söz diziminde değişikliklere gidilen uzun ve kesik cümlelerin kullanıldığı bir dil söz konusudur.
- Roman ve hikâyede realizm ve natüralizm akımlarından etkilenilmiştir.
- Hikâyeler Maupassant tarzına (olay hikâyesi) uygundur.
- Bu dönemde durum hikâyesi yazılmamıştır.
- Teknik bakımdan başarılı ve olgun hikâyeler yazılmıştır.
- Hikâyelerde mekân tasvirleri gerçeklik duygusu uyandırır.
- Romanlarda gözlem önemli bir yer tutar.
- Romanların süslü ve ağır bir dili vardır.
- Romanlara konu olan olaylar İstanbul’da geçer.