Yazar, bazen yazısında savunduğu tezin doğruluğunu kanıtlamak için o konu hakkında söz sahibi ve kendisiyle aynı düşüncede olan bir uzmanın görüşüne yer verir. Bu anlatım yoluna tanık gösterme denir. Tanıklığına başvurulan ve sözlerinden alıntı yapılan kişi, yetkin ve alanında söz sahibi olmalıdır. Aksi hâlde sıradan ve yetkinliği kuşkulu bir kişinin tanık gösterilmesinin pek bir değeri olmaz.
Tanık göstermede öncelikli amaç, ileri sürülen düşüncenin doğruluğunu kanıtlayıp onu somut hâle getirmektir. Bundan dolayı yazar, düşüncelerini daha inandırıcı kılmak ve daha belirgin hâle getirmek adına alanında uzman olan bir kişinin sözlerini alıntılayarak verir. Bu sayede düşüncelerinin doğruluğunu okura daha kesin bir dille anlatmış olur. Tanıklığına başvurulan kişinin sözleri genellikle tırnak içine alınır.
Örnek
Dili güzelleştirmek, geliştirmek, korumak için toplumun bütün bireylerine görev düşmektedir. Dil, belli kişilerin çabası ile ayakta kalamaz. Gelişip güzelleşmesi için yediden yetmişe herkesin dili her yerde ve ortamda en güzel şekilde kullanması bir zorunluluktur. Çünkü dil, milyonlarca kişinin olumlu ya da olumsuz tutumundan etkilenen canlı bir iletişim aracıdır. Millî kültürümüz içinde çok önemli yere sahip olan dilimiz, ancak kurallarına uygun kullanılırsa gelişir ve bireyler arasında sağlıklı bir iletişim ortamı oluşmasını sağlar. Kültürel değerlerimiz ancak sağlam bir dille geleceğe aktarılabilir. Buna dikkat edilmediği takdirde kuşaklara arası iletişimde kopukluklar ortaya çıkar. Orhan Veli Kanık, bu konuda nasıl hareket edilmesi gerektiğini şu sözleriyle ortaya koymuştur: “Dili, her zaman, her yerde düşünmemiz gerekir. Bir takvim yaprağında, bir sokak ilanında dile karşı sorumlu olduğumuzu hatırımızdan çıkarmamalıyız. Binlerce insan tarafından okunacak bozuk bir cümlenin, birçok kişinin aklını çelebileceğini unutmamalıyız. Sağlam bir dile ancak böyle ulaşabiliriz.”
Bu paragrafın giriş cümlesinde yazar, dilin geliştirilip korunmasından, toplumun bütün bireylerinin sorumlu olduğunu ifade etmiştir. Ardından da dilin belli bir sınıfın çabaları ile korunmasının çok zor olduğunu söylemiştir. Bu millî değerin gelişmesi ve sağlıklı bir iletişim aracı olabilmesinin onun kurallarına uygun şekilde kullanılmasına bağlı olduğunu vurgulamıştır. Dil, iyi kullanılmadığı takdirde iletişim kopukluklarının ortaya çıkacağını söylemiştir. Fakat yazar, bu söyledikleri ile yetinmemiş, okuru etkilemek ve görüşlerinin doğruluğunu kanıtlamak için ele aldığı konu hakkında kendisiyle aynı düşüncede olan Orhan Veli’den alıntı yapmıştır.
Paragrafın son bölümünden de anlaşıldığı gibi tanıklılığına başvurulan Orhan Veli Kanık’ın da dil konusunda yazardan farklı düşünmediği görülmektedir.