1. Yaşam şartları çekilmez hale gelirken beynimize katlanabilmek için elektrik prizlerine bağımlı hale geldik. Mesela, televizyon dizilerine romantikçe değil, çaresizce bağlanıyoruz artık. Sayısız saygın edebiyatçı, dizi senaryosu kaleme almaya soyunurken çok sayıda edebi eser de televizyona uyarlanmaya başlandı. Bu da edebiyat ile televizyonunun flörtünün ileri boyutta olduğunu gösterir. Her şeyi satılabilir kılmaya çalışan medya acaba bu ilişkiyi ne kadar devam ettirebilir?
Bu parçada altı çizili sözlerle aşağıdakilerden hangisi anlatılmamıştır?
A) Maddi bir beklentiyle hareket etmek
B) Yaşamı elektronik araçlardan ayrı düşünmek
C) Sebepsizce etkisinde kalmak
D) Sinemaya uygun eser yazmaya niyetlenmek
E) Yazın ve görsel arasında ilişki olmak
2. Kötümser yalnız, tüneldeki karanlığı görür; iyimser, tünelin sonundaki ışığı; gerçekçi, tünelin karanlığı ile birlikte hem ışığı hem de gelen treni görür.
Bu cümledeki altı çizili sözcüklerin okuyucu tarafından algılanacak çağrışımları, aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Tehlike – karamsarlık – hayal
B) Gerçek – hayal – karamsarlık
C) Sorun – umut – tehlike
D) Gerçek – tehlike – umut
E) Sorun – gerçek – tehlike
3. Yazar, konuyu ortaya koyarken hiçbir, boşluğun kalmaması ve yanlış anlaşılmaların olmaması için iki noktayı yeterince kullanmadan asla son noktayı koymazdı.
Bu cümleye altı çizili sözün kattığı anlam, aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Yazar, konuyu en ince ayrıntılara kadar açıkladıktan sonra sonlandırdı.
B) Noktalama işaretlerini yerli yerinde kullanmak cümlenin doğru anlaşılmasını sağlar.
C) Kurallara uymak, doğru bir cümle için uyulması gereken birinci şarttır.
D) Düşünceler yalın bir dille ifade edilmeden cümle tamamlanmalı.
E) Noktalama eksikliği ve dilbilgisi kurallarına uymamak anlatım bozukluğuna yol açar.
4. Bir yazar şöyle diyor: "Ben gördüğüm ya da görmek istediğim rüyaları yazıyorum."
Bu cümlede anlatılmak istenene aşağıdakilerden hangisi anlamca en yakındır?
A) Sanatçının eserlerini besleyen toplumsal olaylardır.
B) Sanatçı, eserlerinde ulaştığı ve ulaşmak istediği hayallerini anlatır.
C) Sanatçı, eserlerini hayal gücünü kullanmadan oluşturur.
D) Sanat eseri, gerçeğin kurmaca bir dünyaya dönüşmesiyle oluşur.
E) Sanatçı eserlerinde ne anlatırsa anlatsın, anlattığı yaşamın kendisidir.
5. Onunla ortaklık kurdum ama içim rahat değil; çünkü —-.
Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanırsa "sözü edilen kişiye duyulan güvensizlik" anlamı vurgulanmış olur?
A) o, şeytana pabucunu ters giydirir
B) o, kimseye pabuç bırakmaz
C) onun pabuç kadar dili var
D) o, sağlam ayakkabı değildir
E) onun pabucu dama atıldı
6. Aşağıdakilerin hangisinde içerikle ilgili bir özelliğe yer verilmiştir?
A) Sözü gereksiz yere uzatmayan bu yazarın özlü bir anlatımı var.
B) Doğal bir anlatımı yakalayabilmek için çaba sarf eden bir yazardı.
C) Sözcüklere kendince anlamlar yüklemeyi seven bir şairdir İsmet Özel.
D) Halk diline yerleşmiş deyimlerle atasözlerini sıkça kullanır eserlerinde.
E) Toplumda öne çıkan bir kahramanın öz eleştirisini anlatan bir roman bu.
7. Klasik romanlar, insanların hiçbir zaman "Okuyorum." demedikleri, genellikle "Yeniden okuyorum." dedikleri kitaplardır.
Bu cümlede geçen "Yeniden okuyorum." sözü ile klasik romanların hangi niteliği öne çıkarılmıştır?
A) Her okumada yeni yeni tatlar vermesi
B) Her çağın sorunlarına çözümler üretmesi
C) Özgün anlatımıyla ilgi uyandırması
D) Geçmişi bilmemize olanak sağlaması
E) Mecazlı bir söyleyişe sahip olmaması
8. (I) Akçay İskelesi'nin önünde duran kayıklar, ağaçların arasındaki seyrek binalar iğne topuzu kadar ufaktı. (II) Karşıda Burhaniye'nin arkasında yatan Madra Dağları şekilsiz bir yığından ibaretti. (III) Güneşin altında göz kamaştırıcı pırıltılarla yanan deniz, Midilli Adası'na kadar uzanıyordu. (IV) Kazdağı'nın körfeze kadar yaklaşan eteklerini irili ufaklı dağlar ve tepeler çeviriyordu. (V) Bense tüm dertleri şehirde bırakmanın verdiği mutlulukla dinleniyordum.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde "gözlem"e yer verilmemiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. Aşağıdaki cümlelerden hangisi ayraç içinde belirtilen kavramlarla ilgili değildir?
A) Haber programlarındaki savaş görüntüleri artık kimseyi rahatsız etmemektedir. (Kanıksama)
B) Uzmanların uyarılarına rağmen suyun tasarruflu kullanılması konusunda duyarsız davranılıyor. (Sitem)
C) Okuduğumuz kitaptaki bir kahramanın yaşam felsefesini hayatımıza uygulatan yapıttır, etkileyici yapıt. (Tanım)
D) Duyarlı bireyler yetiştirdiğimizi düşünelim, o zaman gençlerimize ülkemizi rahatlıkla emanet edebiliriz. (Varsayım)
E) Bu yıl da en çok konuşulan sektör, bilişim sektörü olacak. (Öngörü)
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Bu şehre 2007'nin sonbaharında geldiğini söyledi.
B) Önümüzdeki yıl on dokuz yaşına girecekmiş.
C) Her gün, 10.45'de başlayan bu programı izliyorum.
D) On üç yıldır aynı işte çalışıyormuş.
E) Bir anda yirmi beş yıllık dostluğumuzu bitirdi.
11. Şiir denince aklıma üç isim gelir ( ) Necip Fazıl ( ) Yahya Kemal ( ) Cahit Sıtkı ( )
Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) (:) (,) (,) (…) B) (:) (,) (,) (.) C) (;) (,) (,) (…) D) (.) (;) (,) (…) E) (:) (;) (,) (.)
12. (I)Birkaç saat (II)önce köydeki (III)çiftlik evinde, (IV)ısınabilmek için şömineye odun (V)atıyordum.
Bu cümledeki numaralanmış sözcükler yapıları bakımından ikişerli eşleştirilirse hangisi dışta kalır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
13. Penceremin perdesini havalandıran rüzgâr
Denizleri köpük köpük dalgalandıran rüzgâr
Gir içeri usul usul
Beni, bu dertten kurtar
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birden fazla zamir kullanılmıştır.
B) Eylemler, emir kipiyle çekimlenmiştir.
C) Söz öbeği şeklinde sıfat kullanılmıştır.
D) İkilemeler, belirteç görevinde kullanılmıştır.
E) Yer-yön zarfı kullanılmıştır.
14. I. Zamanla nasıl değişiyor insan
II. Hangi resmime baksam ben değilim
III. Nerede o günler, o şevk, o heyecan
IV. Bu güler yüzlü adam ben değilim
V. Yalandır kaygısız olduğum
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. dize olumlu eylem cümlesidir.
B) II. dize olumsuz ad cümlesidir.
C) III. dize ad cümlesidir.
D) IV. dize sıralı cümledir.
E) V. dize girişik bileşik cümledir.
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde durum bildiren öge vurgulanmıştır?
A) Kent, her sabah çığlık çığlığa uyanırdı baharda.
B) Bazen etrafına göz at, istersen.
C) Şairlerin zamanlan da mekanları da yoktur.
D) Bahçenin en kuytu köşesinde kardelenler açmıştı.
E) Perdeleri sımsıkı, içi kapkaranlık, gözleri bomboştu.
16. Bitmeyecek sandığım o hüzünlü sonbahar gecesi, sıcak bir el yardımıyla dönüştü o ilkbaharın sıcak, çiçek kokan temiz gecesine.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde doğru sıralanmıştır?
A) Özne – yüklem – dolaylı tümleç
B) Özne-yüklem
C) Özne – edat tümleci – yüklem – dolaylı tümleç
D) Nesne – zarf tümleci – yüklem – dolaylı tümleç
E) Nesne – yüklem – dolaylı tümleç
17. Aşağıdakilerin hangisinde yüklem geçişli olduğu halde cümlede nesne kullanılmamıştır?
A) Eleştirmenleri, yazınsal yapıtlar hakkında karar veren yargıçlar gibi algılıyoruz.
B) Düşüncelerimizi düzenlemek, hayatı daha iyi algılamak için okumalıyız.
C) Sanatçının, otuzdan fazla gravürü olan bu tablosu geçen yıl çalınmıştı.
D) Dengesini bozduğumuz doğa yüzünden dünya kaçınılmaz bir sona yaklaşıyor.
E) Uzun emeklerle hazırlanan bu çalışmayı, kıskançlığa kapılıp acımasızca eleştirmeyin.
18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zamir, ekeylem alarak yüklem olmuştur?
A) Bu insanları asıl üzen kimsesizliktir.
B) Komşuların arasında o, en anlayışlısıydı.
C) Hava artık erken kararmaya başladı.
D) Dersi en iyi dinleyen oydu sınıfta.
E) Hedefine ulaşmak için çok çalışıyordu.
19. Aşağıdakilerin hangisinde "ne… ne" bağlacı cümleye ötekilerden farklı bir anlam katmıştır?
A) Şiirlerinde kullandığı dil ne açıktır ne kapalı.
B) Bizimki ne sinemaya ne tiyatroya ilgi duyuyor.
C) Bu sanatçı ne romanla ne öyküyle ilgilenmiş.
D) Eline bir gün olsun ne bir öykü ne bir şiir kitabı almıştır.
E) Yazılarına bakılırsa ne sanattan anlıyor ne edebiyattan.
20. Türkçe dostlarına bu kitabı okumalarını ve yaptıkları çalışmalarda faydalanmalarını öneriyorum.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özne eksikliği
B) Nesne eksikliği
C) Dolaylı tümleç eksikliği
D) Yüklem eksikliği
E) Çatı uyuşmazlığı
21. Bilimde durağanlık yoktur. Her geçen gün değişir bilimsel gerçekler. Bu nedenle okul kitaplarının her yıl gözden geçirilmesi gerekir. Atom 1946'da bilim adamları tarafından parçalandı ve bir sonra Japonya'ya atom bombası atıldı. Oysa bizim fen bilgisi kitaplarımızda (1956'da) "Atom parçalanmaz!" ifadesi yer alıyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Benzetme
B) Örnekleme
C) Sayısal verilerden yararlanma
D) Betimleme
E) Tanık gösterme
22. Sanat, insanların korunması, barınması kısaca yaşaması için yararlı olacak hareket ve nesnelerle ortaya çıkmıştır. Mağara duvarlarına çizilen ilk resimler, hayvanları daha kolay avlamayı sağlamıştır. Av sırasında avcının hayvanı taklit ederek çeşitli hareketler yapması dansın ilk örnekleri arasındadır.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanat, insanın, yaşamını kolaylaştırma ihtiyacından doğmuştur.
B) Sanat, insan hayatını kolaylaştıran bir olgudur.
C) İlkel insanlar, dansı sanatla birleştirmeyi başarmıştır.
D) Sanatın temelini resim, dans ve tiyatro oluşturur.
E) Günümüz sanat anlayışı, geçmiştekinden farklıdır.
23. Sinema, teknik araçları kullanmada ve bu teknik araçlarla ortaya çıkarılan görsel hileleri uygulamada üstün bir bilgi ve tekniğe ulaşmış durumdadır. Ancak tiyatronun her dönemde sinemaya karşı bir üstünlüğü olmuştur. O da —-. Çünkü oyuncu ile seyirci, tiyatronun birbirini etkileyen, yaşayan organizmalarıdır. Tiyatroda oyuncu, sinemanın uzaklaştırılmış imgeleri ile karşılaştırıldığında daha üstün bir etkileme gücüne sahiptir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) tiyatroyu olumsuz yönde etkilenmektedir
B) insanları etkilemede sinemadan dana üstündür
C) oyuncu ile seyirci arasındaki canlı ve yakın ilişkidir
D) teknik açıdan olanakları bol bir sanattır
E) tiyatronun çağdaş toplumların gözdesi olmalıdır
24. Pasifik denizinde aşağı yukarı dört mil gittik. Su öylesine durgundu ki şaştık kaldık. Kuşlar ve ağaçlardan başka kimsenin yaşamadığı adaların kıyılarında demirledik. Bu uçsuz bucaksız denizin ortasında açlıktan ölebilirdik. Bir daha hiçbirimizin böyle bir yolculuğa çıkacağını sanmıyorum.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenler ağır basmaktadır?
A) Açıklama-Tanımlama
B) Betimleme – Öyküleme
C) Açıklama – Örnekleme
D) Öyküleme – Tartışma
E) Tartışma – Açıklama
25. Sözü uzatmak, dallandırmak, gereksiz kelimelerle doldurmak yoktur onda. Ne diyecekse en açık, en doğru biçimde söyler. Ama bu sözler bir araya geldi mi bir derinlik, bir anlam çoğalması; üzerinde uzun uzun durmak, incelemek, düşünmek gerekliliği yaratır.
Bu parçada sözü edilen yazarın anlatım özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akıcılık
B) Özgünlük
C) Etkileyicilik
D) Özlülük
E) Yalınlık
26. (I) Köyde geçen romana köy romanı, tarihteki bir olayı anlatana tarihsel roman denmesi doğru değildir. (II) Önemli olan romandaki mesajdır. (III) Örneğin kendi döneminden önceki sarayları ve kralları yazan Shakespeare, bir tarihsel oyun yazarı olarak mı anılmalı? (IV) Hamlet'in konusu insan mıdır, Danimarka sarayı mı? (V) Daha doğrusu bu ölümsüz oyun insan ruhunun çarpıklıklarını mı anlatır, yoksa Danimarka sarayı üzerine bilgilerimizi mi artırır?
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Aslında yalnız roman değil, diğer türler için de böyle düşünüyorum." cümlesi getirilirse parçanın anlatım bütünlüğü bozulmaz?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
27. Dünya üzerinde söylenmemiş hiçbir duygu, hiçbir düşünce yoktur. Aklınıza gelen her düşünce, kalbinizden geçen her duygu bir biçimde söylenmiştir, dile getirilmiştir. Bu nedenle, yazar olmak isteyen bir insanın işi çok zor. Çünkü önemli olan —-. Bir yazar, söyleyiş farklılığını yakalayabilirse farklı olabilir ancak; yoksa yazdıklarının hiçbir değeri yoktur, yazdıklarıyla birlikte adı da unutulup gidecektir.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) o sözlerden, herkesin kendine göre anlam çıkarabilmesi, biraz da kendi yaşamından izler bulabilmesidir
B) gün yüzüne çıkmamış konuları bulup herkesin anlayabileceği bir dille aktarmaktır
C) sözcüklerin özgün bir anlam taşıması değil, sıradan sözcüklerle farklı konuları anlatabilmektir
D) söylenmiş düşünceleri, dile getirilmiş duyguları yepyeni bir biçimde ele alıp sunmaktır
E) eski sazdan yeni sesler çıkarmak değil, eski sazın teline uygun yeni temalar keşfetmektir
28. —-. Bu algılama onu diğer eğlence araçlarının cazibesi karşısında tercih edilemez konuma getirmekte ve insan ile edebi eser arasında sıradan bir arkadaşlık oluşturmaktadır. Oysa edebiyat, terbiyenin kaynağıdır ve edebi eserler, ahlâkın yükselmesine zemin hazırlar.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Eli kalem tutabilen insanların edebiyatla uğraşması kadar doğal bir şey olamaz
B) Edebiyat, eğlendirici olmalıdır; eğer ağırbaşlı bir tavır takınırsa onunla ilgilenen bir kesim olamaz
C) Her toplumda düşüncenin olgunluğu edebiyatın olgunluğuyla paralel ilerler
D) Ahlâk, erdem gibi kavramların kaynağında edebiyat yatmaktadır
E) Günümüzde insanların çoğu, edebiyatı yalnızca bir eğlence aracı gibi algılamaktadır
29. Bütün sanat dalları gibi edebiyatın da varlık nedeni öncelikle güzelliktir. Onun birinci derecedeki amacı, bünyesinde barındırdığı güzellik değeriyle okuyucuya estetik haz vermektir. Bununla birlikte her edebi eser, sanatçıdan okuyucuya bir mesaj taşır. Bir başka ifadeyle her edebi eser, mutlaka insanı doğrudan doğruya ilgilendiren sorunlardan birinin işlenmesi ekseninde hayat bulur. Bu noktada edebi eserin edebi olmayandan farkı, mesajını edebiyat sanatının sınırları içinde kalarak —- .
Bu parçanın son cümlesi, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanamaz?
A) güzel bir biçimde sunmasıdır
B) doğrudan doğruya vermesidir
C) sanatsalın öz suyunda eritmesidir
D) estetikle yoğurmasıdır
E) sezdirme yoluyla okura aktarmasıdır
30. (I) Gerçek bir dostu olmayan kişi, yaşadığını savunamaz, yaşıyorum diyemez. (II) Dostsuz kalmak; yalnız kalmak, öksüz kalmaktır çünkü. (III) Hiçbir üzüntü, gerçek bir dost edinemememin üzüntüsü kadar iç sıkıcı değildir üstelik. (IV) Hiç kuşkusuz tek yanlı sevgi, dostluk için yeterli değildir. (V) Bunun için değil midir ki gerçek bir dosta söylediğimiz üzüntülerimizin yarısını ona söyler söylemez üstümüzden atmış sayılırız. (VI) Sıkıntılarımız eksiliverir, acılarımız azalıverir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
31. Seçki hazırlama ya da düzenleme, yaratısal bir etkinlik değildir. (I) Yazınsal ya da düşünsel bir üretim de sayılmaz ilk elde. (II) Yalınlaştırarak söylersek yaratıları, yazınsal ürünleri elden geçirme, bunların belirli bölüm ve parçalarını saptanmış ölçüler yönünde bir araya getirmedir. (III) Yazınsal ve yaratımsal bir ürün sayılmayışından olacak, bizde hep tartışma konusu yapıla gelmiştir seçkiler, özellikle de şiir seçkileri. (IV) Öyle ki her şiir seçkisi, birtakım karşı savları, suçlamaları, çıkışları da beraberinde getirmiştir. (V) Seçkiyi düzenleyenin amacı, izlediği yöntem, ozanlara bakış açısı, seçkinin kapsam ve kuşatımı üzerinde yoğunlaşmıştır tartışmalar.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf kaçıncı cümleyle başlar?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
32. Dostum, önce yapacağın işin iç yüzünü öğrenmeye çalış. Sonra bu yükü taşıyacak kadar kuvvetli olup olmadığını anlamak için karakterini incele. Karakterinle yapacağın iş birbiriyle uyumlu mu, buna bak. Bütün bunları gözünün önüne getir ve gerçeği önerilen ücret karşılığında satın alıp alamayacağını düşün. Eğer elinde değilse başka yola gir, çocuklar gibi davranma. Bugün filozof, yarın tefeci, sonra hatip olma. Bu işler birbirine uymaz. Tek bir kişi olman gerekir.
Bu parçanın yazarı, karşısındaki kişinin aşağıdaki özelliklerden hangisine sahip olmasını istemektedir?
A) Korkusuz
B) Rahat
C) Alçakgönüllü
D) Çok yönlü
E) Tutarlı
33. Benim çocukluk yıllarımda öyle her yer ışıl ışıl aydınlık değildi. Çıkmaz sokağımızı en çok on beş mumluk bir elektrik lambası aydınlatırdı. Bunu bile sokaktakiler bir üstünlük sayardı. Çünkü yakın çevremizdeki sokaklarda bu da yoktu. Karanlık diz boyu uzar giderdi oralarda. Evlerin daracık pencerelerinde varsa çok cılız elektrik ışığı, yoksa mum, idare lambası veya bunlara benzer aydınlatıcılar, kandil ışıkları adımlarımızı yönlendirirdi.
Bu parçanın bütününde aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır?
A) Birçok yerleşim yerinin hâlâ yoksul bir yaşam sürdüğü
B) Bazı sokakların hâlâ tam olarak aydınlatılmadığı
C) Eskiden, ev ve sokakların aydınlatılmasının nasıl olduğu
D) Karanlık mekânlarda yaşamanın ne kadar güç olduğu
E) Sokakların aydınlatılmasının evlerin aydınlatılmasından farklı olduğu
34. Şiirde en tehlikeli şey basmakalıpçılıktır. Farklılığı duygularla değil, duyguları anlatış tarzıyla yakalayabilirsiniz. Şiirde aşk duygusu, ortaktır; ama her şair aşkı kendi tarzıyla anlatır. Bunun gibi ortak duyguları kendimize göre dile getirdiğimiz vakit gerçek şair olabiliriz.
Bu parçaya göre bir şairde bulunması gereken en önemli özellik, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Konudan çok biçimi önemsemek
B) Özgün bir tarz oluşturabilmek
C) Şiirde ana düşünce olarak aşkı işlemek
D) Her şiirde farklı konuları ele almak
E) Daha önce işlenmemiş konuları şiire taşımak
35. Bir insan olarak ilk görevimiz, yalan olduğunu anladığımız düşüncelerden çevremizdekileri kurtarmaya çalışmaktır. "Ben bunun yalan olduğunu biliyorum, ben buna inanmıyorum; ama bunu kamunun anlamaması daha iyi olur." diyen kimse, öğrendiği doğrulara lâyık olmayan kimsedir. Böylelerinin inandığı bir şey yoktur. Bir şeyin ne doğru olduğunu düşünür ne de yalan olduğunu. Onlar ancak kendini düşünür. Kendilerini büyük görmek için bir yol ararlar. Sizler de böyle olmayın.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Toplumun huzuru için, bazı inançlarımızdan taviz vermemiz pek de yanlış bir davranış sayılmaz.
B) Bazı insanlar kendini büyük göstermek için yalana başvurur.
C) Çevremizdeki insanlardan saygı görmek istiyorsak onlara davranışlarımızla örnek olmalıyız.
D) Sonucu ne olursa olsun doğrudan vazgeçmemek, insanları doğruya yönlendirmek gerekir.
E) İnandığı bir görüşü olmayan insanlar doğruyu söylemekten çekinirler.
36. Unutulmazlık anımsanmaya bağlıdır ve bunu sağlayacak şey de sizi hatırlatacak olay, eşya ve kişilerdir. Sanatçı ve eseri için de geçerlidir bu. Eserlerinizde hayal gücünüzün yardımıyla oluşturduğunuz evren ne kadar beğenilmiş olsa da unutmaya meyilli olan insan zihni tarafından bir süre sonra unutulmaya mahkûmdur. Ancak okurun çevresindekilerini, yaşadıklarınızı okuyucunun karşısına beğeneceği bir tarzda çıkarırsanız hayatındakilerin tümü her an ona, sizi hatırlatacaktır. Bu da sizin unutulmamanızı sağlayacaktır.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her yazar, eserleriyle kalıcılığı hedefler.
B) İnsanlar nitelikli eserleri kötülerinden ayırabilir.
C) Sosyal fayda güden eserler kalıcı olur.
D) Sanatta hayal gücünün önemli bir yeri vardır.
E) Kalıcılık gerçekçiliğe ve okurun beğenisine bağlıdır.
37. Tiyatro yaşamın kendisi değil, kurgulanmış biçimidir. Sahnede hayatın gerçekleriyle birlikte idealize edilmiş olgular da sunulur. Burada seyircinin hayatın gerçekleriyle oyundaki idealizasyonu ayırabilme yetisi devreye girer. Bu hassas noktadan hareketle tiyatro seyircisinin sokaktaki adam olamayacağını söyleyebiliriz.
Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) Tiyatro eserinin yapısı tiyatro izleyicisinin belli bir düzeyin üzerinde olmasını gerektirir.
B) Tiyatronun sunduklarıyla hayatın gerçekleri bazen aynı olmaz.
C) Tiyatroda oyuncular, rollerini sahneye iyi aktarmazsa başarılı olamaz.
D) Tiyatro, izleyicisine hayatın gerçeklerini yansıtmak zorundadır.
E) Tiyatrocuların gerçek hayatı her zaman merak konusu olmuştur.
38. Sürükleyici bir dille yazılan, insanın elinden kolayca bırakamayacağı bir romandır, Turgut Özakman'ın "Şu Çılgın Türkler"i. Turgut Özakman, sanat dünyasının kapısını oyun yazarlığıyla aralamıştır. Bu yönü, dili işleme hünerinin uzmanı ve duygusallığa düşmeden insanı içten yakalamayı bilen bir dil ustası yapmıştır onu. Belki de bu nedenle çok satılıp da çok okunma ayrıcalığına erişen bir roman oldu Şu Çılgın Türkler. Bu eser, bir direnişin destansı romanıdır. Geniş bir coğrafyadaki o tükenmez insanların çektiği sıkıntıların anlatılması, senaryo tekniğinin romana uygulanmasıyla yapılabilirdi. O da bunu, yapaylığa düşmeden gerçekleştirmiştir bu romanında.
Bu parçada Turgut Özakman ve "Şu Çılgın Türkler" romanıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Romanda, senaryo tekniğinin çok iyi uygulandığına
B) Türk insanın bağımsızlığına ulaşırken çektiği sıkıntıları dile getirdiğine
C) Çok satılıp da az okunan romanlardan olduğuna
D) Dile hakimiyetinde oyun yazarlığının önemli bir payı olduğuna
E) Roman türü dışında da çalışmalarının olduğuna
39. Roman ve öykücülüğümüz son yıllarda bir renklilik, bir çeşitlilik gösterdi. Hem geleneksel roman ve öykünün özelliklerinden hem de çağdaş romanın arayışlarından yararlanmayı deneyen sanatçılarımız kendi çizgilerini geliştirdiler. Özellikle 70'li yıllardan sonra roman ve öykücülüğümüzde görülen somuttan soyuta, toplumsal sorunlara çözüm arayışından bireysel sorunlara yönelim hızlandı. Daha önce Oğuz Atay, Yusuf Atılgan ve Ferit Edgu'de gördüğümüz bu yönelim Orhan Pamuk'ta "postmodernist" boyutlar kazandı. O, biçim ve kurgu yönünden geleneksel romanın öğelerini dışlayan ürünler ortaya koydu.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Bazı sanatçıların çağdaş romandaki açılımlarla geleneksel romanın özelliklerini harmanladığına
B) Son dönemde, toplumsal sorunlara çözümler arayan sanatçıların sayısında artış olduğuna
C) Orhan Pamuk'un romanlarının biçimsel yönden geleneksel romanlarla örtüşmediğine
D) Sanatçılarımızın 70'li yıllardan sonra romanlarında bireysel sorunlara ağırlık verdiğine
E) Gerek öykücülümüzün gerek romancılığımızın son zamanlarda bazı değişmeler yaşadığına
40. Şair en güzelin peşinde ömür boyu koşup duran sözcük avcısıdır. İçinden kopup geldiği kültürün, nesilden nesile hisli taşıyıcısıdır. Renklerin ve şekillerin dünyasında başı dönen seyyahtır, ince bir ruh , hassas bir yürek, kapıları ardına kadar açık bir gönüldür. Hem herkesle beraber hem de olabildiğince yalnız olandır.
Bu parçadan şairle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Açıklık ilkesine bağlı kalarak yazdığı
B) Geleneği gelecek kuşaklara taşıdığı
C) Yaşamını, güzelliği aramaya adadığı
D) Duygusal bir yapıya sahip olduğu
E) Toplumdan uzaklaşmadığı
CEVAP ANAHTARI
1-C 2-C 3-A 4-B 5-D 6-E 7-A 8-E 9-B 10-C 11-B 12-E 13-A 14-D 15-A 16-C 17-B 18-D 19-A 20-C 21-B 22-A 23-B 24-B 25-D 26-B 27-D 28-E 29-B 30-C 31-C 32-E 33-C 34-B 35-D 36-E 37-A 38-C 39-B 40-A