1. İnsan çalışmak zorunda olan biricik varlıktır.
Aşağıdakilerden hangisi bu yargının gerekçesidir?
A) Yaşamını sürdürebilmesi çalışmasına bağlıdır.
B) Bu çalışma hem kendine hem de topluma yararlı olmalıdır.
C) Bu nedenle her devirde insanlar çalışmıştır.
D) Çalışması ile başarıları artacaktır.
E) Bu, aynı zamanda bildiklerini başkasına aktarmanın bir yoludur.
2. Kavak ağacını beğenen ve seven pek az kişi gördüm, çünkü dosdoğrudur.
Aşağıdaki sözlerden hangisi bu cümle ile anlamca aynı doğrultudadır?
A) Doğru bilinmeyince eğri bilinmez.
B) Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
C) Hiçbir miras, doğruluk kadar zengin değildir.
D) Güzel düşün, iyi hisset; yanılma, aldanma / Ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar sanma!
E) Akıllı insan için en iyi dost yine kendisidir.
3. Minibüse binen yolcunun, parayı şoföre uzatarak:
– İki Bakırköy lütfen!
sözündeki söyleyiş özelliği aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) A. Muhip Dıranas'ın şiirleri, bu yıl yeniden yayımlanacak.
B) Özgür, ben bu hafta Yahya Kemal'i okuyacağım, dedi.
C) Son zamanlarda gizemli konuları işleyen romanlar çok okunuyor.
D) Lisede okuduğu yıllardan beri ölçülü ve uyaklı şiirleri daha çok beğenirdi.
E) Sait Faik, öykülerinde sıradan insanları anlatmaya özen göstermiştir.
4. Çalışma insan olmanın temel koşulu ile ilgili bir kavramdır ve insanın özel bir eylemidir. İnsanın, hayatın bütün alanlarında ortaya koyduğu başarılar onun Çalışan bir varlık olmasına dayanır. İnsanın hayatta kalmasını doğa üstlenmemiştir. Doğanın, hayatta kalması için yardımını esirgediği bir varlık olan insan, yaşamak için her şeyi kendisi düşünmek zorundadır. İnsanın yaşamak, hayatta kalmak için teknik ve sanattan, beslenme, giyinme ve barınmaya kadar birçok şeye gereksinimi vardır. Bütün bunların insan tarafından oluşturulması gerekmektedir. Fakat insan, tek başına bunun altından kalkamaz; yardıma gereksinimi vardır.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Çalışmanın insan olmanın koşulu olduğuna
B) İnsanın ortaya koyduğu eserlerin ve başarılarının çalışmasının sonucu olduğuna
C) Yaşamını sürdürmesi konusunda doğanın insana destek olduğuna
D) İnsanın ihtiyaç duyduğu alanların çok çeşitli olduğuna
E) İnsanın, yaşamını sürdürebilmek için yardıma ihtiyacı olduğuna
5. Eskişehir'e geldiğimiz zaman gündüz okula gidiyor, geceleri istasyonda süt, simit, ekmek satıyordum. Boş vakitlerimde Halkevi kütüphanesine koşuyordum. Burası benim için cennetti. Bu kütüphane benim ruhumda kutsal bir fikir, sanat ve hayal izlenimi bırakmıştır. Çocukça bularak hepsini yırttığım şiirleri, romanları, hikâyeleri bu yıllarda kaleme aldım. Alman şairi Goethe hakkında konferans verecek kadar bilgim vardı, Lisede okul kitaplığına da ben bakıyordum. Çok iyi edebiyat, tarih, felsefe hocalarımız vardı.
Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?
A) Okul yıllarında, kitap okumayı ve kütüphaneyi çok sevdiğine
B) Öğrencilik yıllarında değişik türlerde eserler yazmaya çalıştığına
C) Okuma alışkanlığını kazanmasında ailesinin etkili olduğuna
D) Okul dışındaki zamanlarda, para kazanmak için çalıştığına
E) Derslerine gelen bazı öğretmenlerini çok beğendiğine
6. Modern yaşam; havada jetlerin, yerde ulaşım araçlarının çıkardığı gürültü, insanda huzur ve dinginlik bırakmıyor. İnsan hayatı, huzur ve dinginliğini kaybetti. Bugünün insanı bu değişen dünyaya güçlükle ayak uydurabiliyor. Fakat bu, bizim kendisiyle başa çıkmak zorunda kaldığımız hayatımızdır. Biz hayatı durduramayız. Bu hayata adımlarımızı uydurmak zorundayız. Çünkü hayat, kendisini bizim arzularımıza uydurmaz. Bu çağın bir insanı olarak hayatın bizi nereye götürdüğünü bilemeyiz.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Teknik gelişmelerin insan yaşamında huzuru yok ettiğine
B) İnsanın, yaşadığı çağa ayak uydurmak zorunda olduğuna
C) Yaşamın akışının her zaman insanın istekleri doğrultusunda olmayacağına
D) Değişen yaşam koşulları karşısında insanın çaresiz olduğuna
E) Modern çağın yeniliklerinin insanın mutluluğunu artırdığına
7. Aslında sinemayı da, tiyatroyu da kendime yakın buluyorum. Fakat romanın dışındaki türlere vakit ayıramıyorum. Ayrıca, bakın bir de televizyon çıktı şimdi. Televizyon sanki edebiyatın görevini üstlenmiş gibi. Edebiyat, televizyon kasetlerine girecek. Belki de kitabın yerini kaset alacak. Bu durum, dünya kültürü için büyük tehlike oluşturuyor. Kitap kültürün temelidir.
Yazar bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?
A) Yalnız roman türündeki yapıtlarla ilgilendiğine
B) Tiyatro ve sinema gibi sanatlarla da ilgilenmek istediğine
C) Televizyonun roman türünün gelişmesini sağlayacağına
D) Kültürün varlığının kitaba bağlı olduğuna
E) Televizyonun, edebiyatın işlevini üstlenme olasılığının olduğuna
8. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde gereksiz sözcük kullanılmıştır?
A) Reklamların tüketimi artırmadaki etkisi konusunda bir araştırma yapılmış.
B) Aynı araştırma birbirinden farklı üç semtte daha yapılacak.
C) Araştırma sonuçları, yazılı basın aracılığı ile halka duyurulacak.
D) Tüketimin artmasını reklamlar kadar, sosyal çevre de etkilemektedir.
E) Gereksiz tüketimin tüketiciye yararı olmadığı gibi üreticiye de yaran yoktur.
9. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde eklerle ilgili bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Hepinizin, üniversiteyi kazandıktan sonra dinlenmek için zamanınız olacak.
B) Bir insanın verimli olabilmesi için çalışması kadar dinlenmesi de gerekir.
C) Dinlenmek, yalnızca uzanıp yatmak ya da saatlerce uyumak olarak anlaşılmamalıdır.
D) Çoğu insan için kitap okumak ya da müzik dinlemek en iyi dinlenme yoludur.
E) Kişinin saatlerce üzerine eğildiği bir işi bırakıp başka bir işe yönelmesi de bir bakıma dinlenmektir.
10. Volkan yemek salonunun kapısında görününce, abanoz masanın etrafına çevrelenmiş, sabırsızlıktan çatallarını, kaşıklarını vurmaya başlamış bulunan çocuklar susuverdiler.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerden hangisinde doğru sıralanmıştır?
A) Zarf tümleci – nesne – özne – yüklem
B) Zarf tümleci – dolaylı tümleç – özne – yüklem
C) Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem
D) Zarf tümleci – özne – yüklem
E) Özne – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem
11. Aşağıdakilerden hangisinde farklı bir bileşik fiil kullanılmıştır?
A) Şehirlerin dışından dünyayı seyredelim.
B) Çıkıp gidebilirim bir gün bu şehirden.
C) Bütün dostlarıma veda ederim.
D) Bir güzel naz ediyor, şimdi âşığa.
E) Âşık olmuş yeniden kendi güzelliğine.
12. Her bilim adamı gibi her sanatçı da kendisini, kendisinden önce yaratılmış yapıtlarla yetiştirmek zorundadır. Ancak bu sayede daha önce var olmayan bir şey yaratabilir.
Aşağıdakilerden hangisi bu sözün anlamını karşılayabilir?
A) Sanat alanında yalnız, kendinden önceki çalışmaları sürdürenler başarılı olabilir.
B) Yeni bir şeyler ortaya koymak isteyen sanatçı, eski eserleri özümsemek zorundadır.
C) Gerçek sanatçı hiçbir etki altında kalmadan özgünlüğe ulaşmaya çalışır.
D) Herkesten farklı olmak isteyen sanatçıların yaptıkları, kimi zaman hiç anlaşılmaz.
E) Hiçbir sanatçının, çağının etkilerinden tamamen uzak kalması mümkün değildir.
13. Ne olurdu, çocukluğumda tanıdığım, o her şeyi bilen, bir kere öğrendiğini bir daha unutmayan, meraklı ihtiyarlara benzeseydim!
Bu cümlede ağır basan duygu aşağıdakilerden hangisinde verilenler ile ilgilidir?
A) Kıskanma – beğenme
B) Özenti – şaşırma
C) Özlem – sitem
D) Gıpta etme – imrenme
E) Özenme – övünme
14. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde deyim zarf tümleci göreviyle kullanılmıştır?
A) Ateş pahasına aldığı arabayı şimdi kimseye satamıyordu.
B) Bu çiftlikte üç yıl boyunca, boğaz tokluğuna çalıştılar.
C) Bu yıl yine çok geziyor, leyleği havada görmüş olmalı.
D) Söylenen her şeye körü körüne karşı çıkması arkadaşlarını kızdırıyordu.
E) Onun kadar burnunun dikine giden insan yoktur.
15. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde büyük harflerin kullanımı ile ilgili yazım yanlışı vardır?
A) Dilimizde "Tragedya" ve "Komedya" kavramları için bulunan karşılıklar yerleşmemiştir.
B) Eski Yunan tiyatrosunda, başlangıçta iki tür vardı.
C) Şinasi, Türk edebiyatında ilk oyun yazarı olarak bilinir.
D) Edebiyatımızda Tanzimat dönemi sanatçıları tiyatroya önem vermişlerdir.
E) Tiyatro, Servet-i Fünûn döneminde ikinci plana itilmiştir.
16. – Annem nasıl ( ) tansiyonu ne durumda ( )
– Geçenlerde yirmi bire çıkmış ( ) perhiz yapınca on sekize düşmüş ( )
Yukarıdaki karşılıklı konuşmada boş bırakılan yerlere, sırasıyla hangi noktalama işaretleri getirilmelidir?
A) (?) (.) (,) (.)
B) (?) (?) (;) (.)
C) (,) (?) (,) (.)
D) (;) (?) (;) (.)
E) (,) (:) (,) (:)
17. I. Hiçbir edebî ekol yoktur ki tiyatro ile başlamasın.
II. Edebi türlerin temelinde tiyatro yer alır.
III. Her dönemde toplumu en iyi yansıtan edebi tür tiyatro olmuştur.
IV. Bütün edebi akımların ilk örnekleri tiyatro türündedir.
V. Tiyatro türünün ilk örnekleri günümüzde de ilgi görmektedir.
Numaralanmış cümlelerden hangi ikisi anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve III. B) II. ve IV. C) III.ve V. D) I. ve IV. E) II. ve III.
18. Sanat yönüyle hayvanlar insandan eksiktir. Kuşların ötmesi, nasıl bir şarkı değilse, yuva yapması da bir mimari sanatı değildir. Kuşlar dün de bugün de aynı tarzda ötüyor, yuvalarını da aynı biçimde yapıyorlar.
Bu parçada sanatın hangi yönü vurgulanmak istenmiştir?
A) Geliştirilmesi
B) Değişmezliği
C) Kalıcılığı
D) Etkileyiciliği
E) Doğallığı
19. Aşağıdaki isim cümlelerinden hangisinin yüklemi zamirdir?
A) İşte, doğduğun eski evdesin yeniden.
B) Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
C) Aşk bir yalan üstüne kurutuydu, çaresiz.
D) Sensin, hep esen dallar arasından.
E) Uzaktadır her şey; gökyüzü, deniz.
20. İnsan yirmisine geldiğinde on altı yaşında ilgi duyduğu bir sanatçıyı artık sevmeyebilir. Artık onun çok beğendiği başka sanatçılar vardır. Geçmişte beğendiklerine sırtını döner. Bilmem hangi içten değişme, insanları hayran etme kudretini bir üstattan öbürüne kaydırır. Musset hayranı incelir, incelir de Verlaine'in uğruna onu bırakır. Vaktinden önce Hugo ile beslenmiş biri, kendini tamamıyla Mallarme'e verir.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsan olgunlaştıkça beğenisi ve sanat anlayışı değişebilir.
B) Bir okurun zevki, zaman içinde belli bir düzeye ulaşır.
C) Çağının etkileri, okuyucunun sanat zevkini değiştirebilir.
D) Kişilerin yıllarca aynı yazarı okuması mümkün değildir.
E) Sanatçıların söyleyişlerindeki farkı kavrayan biri, kendine özgü bir beğeni geliştirebilir.
21. Cezmi Bey, 10 yıl önce bu tarihi sokağa taşınmış, bir daha hiç ayrılmamıştı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerin hangisinde doğru açıklanmıştır?
A) İkinci cümlenin yüklemi ile özne arasında uyum bulunmaması
B) İlk cümlenin yükleminin basit çekimli olması
C) İkinci cümlede nesne kullanılmaması
D) Gereksiz sözcükler kullanılması
E) İkinci cümlede dolaylı tümleç eksikliği
22. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde özne-yüklem uyumsuzluğundan kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır?
A) Bir ulus, ancak vatanını seven fertler sayesinde ayakta kalabilir.
B) Teknolojik gelişmeler, bütün toplumları aynı ölçüde etkilemezler.
C) Murat, Ömer ve Erhan bu sınavda başarılı olacaklar.
D) Toplumun benimsediği geleneksel kurallar, yüzyıllarca canlı kalır.
E) Hiç kimse, zarar göreceği kuralların uygulanmasına taraftar olmaz.
23. (I) Özdemir'le aynı evde kalıyorlardı. (II) Özdemir, sabah bıraktığında evde hasta yatıyordu. (III) Onu görmek için eve gidecekti. (IV) Güneş doğmak üzereydi, bugün hava güzel olacağa benziyordu. (V) Belki biraz iyileşmiştir diye düşündü. (VI) Evin önüne kadar geldi merdivenleri koşarak çıktı. (VII) Yavaşça kapıyı açtı.
Numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmuştur?
A) II. B) III. C) VI. D) V. E) VI.
24. En çok sevdiğim ağaç çınardır. Geniş pençe pençe yaprakları, dev gövdeleriyle bana komutanlara yol gösteren serhat gazilerini hatırlatır. Onlar toprağımızın gerçek gururudur, İstanbul gittikçe ağaçsız kalıyor. Bu hal, aramızdan şu ya da bu geleneğin kaybolmasına benzemez. Asırlık bir ağacın gitmesi başka şeydir. Yerine bir başkası dikilse bile o manzarayı alabilmesi için zaman ister; alsa da babalarımızın altında oturdukları ağaç olamaz.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kişisel düşünceler ortaya konmuştur.
B) Benzetme sanatından yararlanılmıştır.
C) Düşünceler bir kavram etrafında yoğunlaşmıştır.
D) Eski ve yeni yaşam tarzları karşılaştırılmıştır.
E) Yorumlanabilecek cümleler kullanılmıştır.
25. Çocukluğum, çocukluğum
Ah o cennet ülke
Bir daha ele geçse
Dediklerini duydum.
Bu dizelerde ağır basan duygu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşamdan sıkılma
B) Yalnızlık korkusu
C) Yaşama sevinci
D) Geçmişe özlem
E) Hayal kırıklığı
26. Kin ve öfke kişinin yargılama gücünü etkiler, bozarmış. Doğrudur; sevmediğimiz bir kimsede, bize kötülüğü dokunmuş bir kimsede her türlü kusuru, suçu bulmaya kalkarız. Güzel bir eser mi koymuş ortaya; güzelliğini göremeyiz, onun eksikleri ve çirkinlikleri gözümüze çarpar. Hemen bulamazsak bile o çirkinlik ve eksiklikleri ararız. Arayan da bulur elbette…
Parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Değerlendirmelerde nesnelliğe ulaşmanın pek kolay olmadığı
B) Yargılamalarında, her insanın mutlaka duygusal davrandığı
C) Kimi olumsuz duyguların tarafsız değerlendirmeye engel olduğu
D) Olumsuz duyguların kişinin yaşama bakışını da olumsuz etkilediği
E) Gördüğü her şeyde kusur aramanın yanlış bir tavır olduğu
27. İnsan, ne hayvan gibi günü gününe yaşar ne de istese de yaşayabilir. Bu yüzden insanın yalnız kendisi için değil, başka insanlar için, geleceğin insanları için kaygılanması, çalışması gerekir. İnsan yarını, öbür günü, uzak zamanları düşünmek; gelecek zamanlar için önceden önlem almak; kendisinin hayatta kalmasını sağlayan, devraldığı başarılan sürdürmek zorundadır.
Bu parçadan çıkarılabilecek sonuç aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsan, yalnız içinde yaşadığı günü düşünerek yaşayamaz.
B) Kişinin, yetiştiği topluma karşı sorumlulukları vardır.
C) Sorumluluklarını yerine getiremeyen insan huzur bulamaz.
D) İnsanın, başarılı olmak için diğer insanların yardımına ihtiyacı vardır.
E) Geleceği ve tüm insanları düşünen kişi, geçmişini de düşünmelidir.
28. Bir dergi bilmem hangi yazarın bir hikâyesini başka bir yerden aldığını haber veriyor. Bir kere şunu sorayım: Ne olmuş almışsa? Siz bir hikâye okuyorsunuz, onda anlatılanı önce şu düşünmüş yahut bu düşünmüş size ne? Dünyanın büyük yazarları hikâyelerini kendi mi uyduruyor? Eskileri bir yana bırakalım; onlar, yeni bir hikâye uydurmayı âdeta suç sayarlar.
Bu parçada yazarın vurgulamak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hikâye yazarlarının birbirini taklit ettiği
B) İyi bir hikâyenin farklı yerlerde yayımlanabileceği
C) Yazarların ortak konuları işlemesinin doğal olduğu
D) Yazarların konu bulmakta oldukça zorlandığı
E) Hikâye yazmanın roman yazmaktan daha zor olduğu
29. İnsanın bir şeye kendisini vermesi demek, yaptığı işi sevmesi demektir. Böyle bir durumda insanı işi, mesleği çağırır, çeker, canlandırır. İnsan çalışır; fakat çalıştığının farkında olmaz. Zaman insana kısa gelir ve gittikçe de kısalır. İnsan çalıştığı, uğraştığı işe kendisini veremediği bir yerde ise zaman ona uzun gelir ve gittikçe de uzar. Zamanın öznel biçimde uzaması ya da kısalması insanın kendisini işine vermesinin veya işini sevmemesinin işaretidir.
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılabilir?
A) Yaptığı işi seven insan için, zaman çok çabuk geçer.
B) Zaman herkes için aynıdır; kişilere ve koşullara göre değişmez.
C) Zamanın geçmediğinden yakınan insan, hayattan zevk almayı bilmiyordur.
D) Her mesleğin kendine özgü sıkıcı ve keyifli yönleri vardır.
E) Yararlı bir şeyler ortaya koyamayan insan, zamanın yetmediğinden yakınır.
30. Sanat, hayatın her alanında insanı, insanın isteklerini, görüş tarzını, doğayla dünya ile olan ilişkilerini dile getirir. Böylece sanatta kendisini gösteren, açığa çıkan her zaman hayattır, insandır. Fakat bununla sanat, hayatın bir aynası mı sayılıyor? Bu doğru değildir. Çünkü sanat; hayatı, onun değişmelerini olduğu gibi yansıtmaz, onda temel olanı kavrar.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır?
A) Sanatın insan üzerinde etkisi
B) Sanatın yaşamla ve insanla ilgisi
C) Gerçeğin sanat eserinde işlenme biçimi
D) Sanatçıların günlük hayattan uzak olması
E) Sanatın, insanın beklentilerine cevap vermesi
31. I. Besbelli ölümüm sabahleyindir
II. İlk ışık korkuyla girerken camdan
III. Uzan başucumdan perdeyi indir
IV. Mum olduğu gibi kalsın akşamdan
Numaralanmış dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. dizede türemiş sözcükler vardır.
B) II. dizede fiilden türemiş isimler vardır.
C) III. dizede iki türemiş fiil vardır.
D) III. dizede bileşik sözcük vardır.
E) IV. dizede türemiş fiil vardır.
32. Yazarlar, her zaman en iyi okurlar olmuşlardır. Kişiyi yazmaya iten okuduğu kitapların yarattığı etkidir. Bir insanın hiçbir şey okumadan yazma serüvenine atılabileceğini düşünmek zor. Ben, ilkokul yıllarımda başlayan, büyük bir okuma coşkusu içinde oldum. Kitaplar kendimi, çevremi, dünyayı, yaşamı anlamama, yorumlamama yardımcı oldu. Daha sonra kendi duygularımı, gözlemlerimi kâğıtlara dökmek gereksinimi duydum. Okuduklarımın eksik kalan yanlarını tamamlamak istercesine.
Bu parçada, yazar aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?
A) Okuduklarının kendisine sağladığı katkıya
B) Niçin yazma ihtiyacı duyduğuna
C) Çocukluğundan beri çok okuyan biri olduğuna
D) Okuduklarının kendisini yazmaya yönlendirdiğine
E) Yazdıklarında kendisini ve yakın çevresini anlattığına
33. Buğdaydan daha faydalı olan bulgur, Türkler tarafından çok eski tarihlerden beri bilinen ve kullanılan bir gıda maddesidir. Bulgur, buğday tanesinin su ile belli ısıda kaynatılarak her zaman kullanılmaya hazır ve dayanıklı bir hale getirilmiş şeklidir. Bilindiği gibi buğday tanesi nefes alır, canlıdır. Halbuki bulgurda hayat yüksek ısının etkisiyle sona ermiştir. Buğdayda zamanla değişmeler olurken bulgurda olmaz.
Parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmamıştır?
A) Buğdayın nasıl bulgur haline getirildiği
B) Bulgurun, buğdaydan daha yararlı bir besin maddesi olduğu
C) Bulgurun, buğdaydan daha dayanıklı bir gıda maddesi olduğu
D) Bulgurun Türklere özgü bir besin maddesi olduğu
E) Buğdayın canlı olmasına karşılık bulgurun yaşamsal özelliklerini yitirdiği
34. Eleştirmen zamanının hemen bütün kitaplarını okuyacak, felsefesini bilecek, bütün olaylarını gözden geçirecektir; yani dünya ile ilişkisini kesmeyecektir. Yeni yazılanları okuyan, yeni düşünceleri öğrenen bir adam kendi kafasının içindekileri de her gün bir sınamaz olur mu? Sınayınca da bazılarının eksiklerini görür, yanlış olduklarını anlar, değiştirir.
Bu parçaya göre bir eleştirmen nasıl olmalıdır?
A) Yenilikçi, toplumsal sorunlara çözüm üreten
B) Yeni görüşlere açık, bildiklerini kontrol eden
C) Evrensel düşüncelere açık, çok okuyan
D) Düşüncelerinin doğruluğuna inanan, kendine güvenen
E) Yeni ortaya çıkan akımları kolaylıkla benimseyen
35. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde betimleme yoktur?
A) Dağların ardında kaybolacak güneşin göğün mavisine karışan kızıllığını izliyoruz.
B) Hafif dumanlı, yemyeşil tepelerin ardında gökyüzünü bir an için kaplayan ve iki saniye sonra kaybolan bir kızıllık ortaya çıkıyor.
C) Yıllardır yaşadığım bu şehirden doğduğum şehre taşınacağım için yüreğime bir hüzün çöküyor.
D) Güneşin kızıllığının kaybolmasının ardından, henüz bir ya da iki günlük olan hilal ortaya çıktı.
E) Düz ovada bir şerit gibi önümüzde uzayıp giden yol, bir noktadan sonra ufukla birleşiyordu.
36. Bir insanın özünde soyluluk olmadı mı, dünyanın tacını giyse yine çıplak kalır.
Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki söz ile aynı doğrultudadır?
A) Altın palan vursan, eşek yine eşektir.
B) Akıl yaşta değil, baştadır.
C) Altın kapının demir kapıya işi düşer.
D) Akıllı hırsız, mal sahibini haksız çıkarır,
E) Sahibine hırlayan köpek, kapıdan kovulur.
37. Gerçek bir şiir kötü okunabilir; ancak kötü bir şiir iyi okunamaz.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Gerçek şiir, seslendirenin yorumu ile yeni anlamlar kazanır.
B) Bir şiirin her okur tarafından başarılı bulunması mümkün değildir.
C) Başarılı bir şiir kötü okunsa bile, başarısız şiirin güzel okunması olanaksızdır.
D) Güzel şiir okumak, güzel şiir yazmak kadar önemlidir.
E) Şiir seslendirmeyi bilen biri, sıradan şiirlere bile değer kazandırabilir.
38. (I) Dünden beri hastanedeyim. (II) Önemli bir hastalık değil, astımım varmış da onun niteliğini araştıracaklarmış. (III) Bu araştırmalar insanı hasta ediyor. (IV) İlk sözleri "Ekşi, tatlı yasak!" oldu. (V) Ekşi neyse de, tatlı yemeden duramam ki ben. (VI) Dün, öğleye kadar hiçbir şey yemedim, sonra bir muhallebiciye girip kendime bir sütlaç söyledim.
Numaralanmış cümlelerden hangisi kendisinden önceki cümlede belirtilen işin nedenini bildirmektedir?
A) II. B) III. C) VI. D) V. E) VI.
39. (I) Beni en çok bir türkü anlatıyor. (II) Sevgimi, acımı, hasretimi, isyanımı… hepsini bir arada dengelenmiş, incelmiş olarak yalnız bir türküde buluyorum, (III) Türkü dinlerken kendimi dünyanın en özgür ve cesur adamı sayıyorum. (IV) Her yörenin kendine özgü türküleri vardır. (V) Bana kendini anlat deseler, türkülerle anlatmak isterim.
Numaralanmış cümlelerden akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
40. Gazetecilik ile edebiyat birbirine ters düşen uğraşlar sayılır. Oysa gazetecilik bir yazarın gelişmesine yardım eder. Pek çok ünlü, başarılı yazar gazetelerde yazarak ustalaşmıştır. Yaşar Kemal'den Orhan Kemal'e, Sait Faik'ten Esendal'a, daha başkalarına kadar… Yaşamı yakından tanımak, yaşamı günü gününe yorumlamak yazarı fildişi kulelere kapanmaktan kurtarır. Gazete çalışmalarının yazarın yaratıcı gücünü yok ettiği, daha doğrusu ürün vermek için ona zaman bırakmadığı söylenir. Böyle bir sav doğru değil; doktor olan, öğretmen olan, profesör olan, subay olan nice ünlü yazar var. Hepsi bu uğraşlarından kendi yapıtları için gerekli malzemeyi çıkarmışlardır.
Bu parçada özellikle aşağıdakilerin hangisi üzerinde durulmaktadır?
A) Başarılı gazetecilerin, aynı zamanda iyi bir yazar olduğu
B) Gazetecilik yapmasının yazara katkı sağlayacağı
C) Gazeteci ile edebiyatçının konularının farklı olmadığı
D) Gazetecilik yapmasının bir yazara yaşam zenginliği sağlayacağı
E) Edebiyatçıların günlük yaşamın içinde olmalarının önemi
CEVAP ANAHTARI
1-A 2-B 3-B 4-C 5-C 6-E 7-C 8-B 9-A 10-D 11-B 12-B 13-D 14-B 15-A 16-C 17-D 18-A 19-D 20-A 21-E 22-B 23-C 24-D 25-D 26-C 27-A 28-C 29-A 30-B 31-E 32-E 33-D 34-B 35-C 36-A 37-C 38-A 39-D 40-B